Birleşmiş Milletler’in (BM) son raporu Ukrayna Savaşı ile iyice vahim bir hâl alan küresel açlık krizinin dramatik boyutlarını ortaya koydu. Küresel Kriz Tepki Grubu’nun hazırladığı çalışmaya göre, 94 ülkede 1,6 milyon insan bu süreçte olumsuz etkileniyor. Rapor, yaşanan hayat pahalılığı sorunun insanları üç kanaldan vurduğu saptamasını yapıyor: Yüksek gıda fiyatları, yükselen enerji fiyatları ve sıkılaşan finansal koşullar. Çoğu Afrika’da yaşayan tam 1,2 milyar kişi her üç boyuttan da olumsuz etkileniyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres bu durumu “mükemmel fırtına” olarak niteliyor ve yaşamları kurtarmak için özellikle zengin ülkeleri acilen harekete geçmeye çağırıyor. Çünkü bu ülkelerin herkese yetecek gıda stoku var, ayrıca temel yoksulluk nedeniyle gıda ürünlerine erişemeyenler gerekli finansmanı sağlamak da bütçelerini fazla sarmayacak.

Yaşanan sorunları küresel iklim değişikliğinin, Covid pandemisinin yarattığı sarsıntıların üzerine, şimdi bir de Rusta’nın Ukrayan işgalinin yarattığı lojistik sorunlar eklenince iyice katmerlenmiş durumda. BM, ticaret ve kalkınma kurumu UNCTAD’ın başında bulunan Rebece Grynspan, raporun sunuşunda zamana karşı bir yarış yaşandığının hayat pahalılığı krizinin “politik istikrarsızlığa yol açabilecek bir sosyal ayaklanma dalgasının” kıvılcımı olabileceğinin altını çizdi.

Dünyadaki emekçilerin yüzde 60’ının pandemi öncesi döneme göre reel gelirleri düşmüş durumda. Bu acı gerçek dar gelirli aileleri bir öğün atlamak, sağlık hizmetlerinden uzak durmak veya çocuklarını artık okula göndermemek gibi her biri çok sakıncalı durum arasından seçim yapmak zorunda bırakıyor.

Ukrayna Savaşının küresel etkileri raporunun ana temaları şunlar:

Bu 21. Yüzyılın en büyük hayat pahalılığı krizdir! Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) gıda fiyat endeksi geçen yılın aynı döneminin yüzde 20,8 üzerinde bulunuyor. Ham petrolün varili 120 dolara ulaştı. Avrupa doğalgaz fiyatları 2020’nin tam 10 katına çıktı. Doğalgaz ithalatçıları Rusya’dan almak yerine sıvılaştırılmış doğalgaz ithalatına yönelince birçok gelişmekte olan ülke bu piyasanın dışına itildi. Gübre fiyatları iki katına sıçradı. Deniz taşımacılığı pandemi öncesi dönemin üç katını geçti. Yükselen faiz oranları ve yatırımcıların belirsizlikten rahatsız olması gelişmekte olan ülkelerin (GOÜ) yerel paralarının değersizleşmesine ve dış borç bulma kapasitelerinin daralmasına neden oldu.

Böylelikle 2019’dan beri aşırı yoksulluk altında yaşayan insanların sayısı 77 milyon artarken, şiddetli gıda güvensizliği ile yüz yüze kalanların toplamı da 193 milyona ulaştı. Afrika’da yoksulluk çizginin hemen üstünde yer alan 58 milyon kişi pandemi ve Ukrayna savaşının ortak etkisiyle bu çizginin altına yuvarlanmak üzere. Toplumsal cinsiyet açığı da keskince artış gösterdi. Kadınların haftalık çalışma süresi erkeklerin yüzde 5’sine kadar geriledi.

Enerji faturalarını ödeyemediği için Asya ve Afrika’da 90 milyon kişi elektrikten yoksun kaldı. Küresel anlamda, yoksul ülkelerin yüzde 60’ı dış borç ödeme güçlüğüne düştü.

Hayat pahalılığı krizi yoksulları vuruyor:

Çoğu GOÜ’lerde yaşayan yoksul aileler gelirlerinin yüzde 50’den fazlasını gıdaya harcıyor. Bu gıda fiyatlarının yüzde 10 yükselişinin söz konusu ailelerin satınalma gücünü yüzde 5 eritmesi anlamına geliyor. Yükselen enerji fiyatları insanların tezek gibi biyokütlelere yönelmesine yol açacak. Bu durumun ağır yükünü evin enerji ihtiyacını karşılamaktan sorumlu görülen kadınlar çekecek. Kadınlar tarım işgücünün yüzde 43’ünü oluşturuyor. Hayvan besleyen 600 milyon hanede hayvan bakımı sorumluluğu da büyük ölçüde kadınların sırtında.

İnsanlar daha az yiyecek satın alabilince; haliyle besleyici gıdalardan uzak durabiliyor, öğün atlayabiliyor veya porsiyonları küçültebiliyor. Yemek pişirmek için gerekli yakıtı temin edemeyebiliyor. Hayvanların satılması, giderek daha yüksek faizle borçlanılması gibi zorunluluklarla baş başa kalabiliyor.

Gübre krizi ve ticaret kısıtlamaları durumu daha da kötüleştiriyor:

Gübre fiyatları arttıkça çiftçiler toprağa daha az gübre koyabiliyor. Bu verimi düşürüyor, böylelikle gıda fiyatları daha da yükseliyor. Şu anda pirinç fiyatları 2021’in yüzde 4,6 altında. Ancak yüksek gübre fiyatlarının devamı pirinç ekimini olumsuz etkileyecek. Sonuçta temel pirinç gıda maddesi olarak buğday ve mısırı tüketen yoksulların yanına ana besleme kaynağını pirinç teşkil eden 8 milyon kişi de eklenirse tablo daha da ağırlaşacak. Bir de tüm bu olumsuzlukların üzerine gıda ve gübreye yönelik giderek yaygınlaşan ihracat kısıtlarının eklenesi açlık krizinin daha da ürkütücü boyutlar kazanması riskini oluşturuyor.

Politika önerileri:

Hayat pahalılığı krizinde kısır döngüyü kırmak için hem fiyat şoklarının etkisini azaltıcı önlemler, hem de insanların ve ülkelerin sorunlarla başa çıkma kapasitesini artırıcı adımlar gerekiyor. Bu da ancak küresel anlamda bir koordinasyon ve işbirliği ile olanaklı. Yerel üretimi artırmak, ithal gıdaların kaynağını çeşitlendirmek, çiftçilerin gübreye erişimini kolaylaştırmak ve dağıtımını düzenlemek, gıda israfını azaltmak gibi önlemler de devreye sokulmalı.

Enerji güvenliği içinde güneş, rüzgâr hidrojen gibi yenilenebilir enerjilere yatırım hızlandırılmalı. IMF, DB gibi mali kuruşlara GOÜ’lerin finansman krizini çözmek için gerekli kaynakları sağlamadan hayat pahalılığı krizi çözülemez. Yüksek borç düzeyleri ve artan faiz oranları ortamında GOÜ’lerin borçları yeniden yapılandırılmadan, borç yüklerini hafifletici adımlar devreye sokulmadan açlık ve yoksulluğa yönelik etkili adımlar atılamaz.