Davutpaşa Patlaması’nın 15 yıllık yargılama mücadelesinden çıkan utanç kararına aileler tepkili. Bir kez daha cezasızlıkla sonuçlanan davaya ilişkin aileler, “Yargılama süreciyle birlikte hayat mücadelesi verdik, maddi manevi tazminat dahi alamadık” diye tepki gösterdi.

Hayatımızı çaldılar
Davutpaşa Patlaması’nda hayatını kaybedenlerin yakınları 15 yıldır adalet arıyor. (Fotoğraf: BirGün)

Oğulcan AYDIN

Ülke tarihindeki binlerce işçinin hayatını kaybettiği katliamlardan biri de Davutpaşa Patlaması. İstanbul Zeytinburnu’ndaki Emek İş Hanı’nda neredeyse 15 yıl önce 20 işçi toplam 21 kişinin öldüğü patlama… Emek İş Hanı, 31 Ocak 2008’de adını aldığı emekçilerin mezarı oldu. Ancak o emekçiler için adalet gelmedi. Davutpaşa Patlaması’na ilişkin yürütülen dava geçen günlerde Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararının ardından ikinci kez sonuçlandı. Ancak kararda neredeyse değişen bir şey yok. 15 yıl sonra Davutpaşa’nın alnına ‘cezasızlık’ bir kez daha kara bir leke gibi Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sürüldü. Davada, 2 sanık 10’ar ay, 2 sanık da 1 yıl 8’er ay hapis cezasına çarptırıldı.

Patlamada yakınlarını kaybedenler aradan geçen 15 yılı anlattı. Mahkemeler eliyle, en üst yargı birimi olan Anayasa Mahkemesi’nin kararının dahi tanınmayarak resmen ‘hukuk garabeti’ haline getirilmiş yargılamaya tepki gösteren aileler, kendilerine yaşatılanları unutmadıklarını söyledi.

ADINA ‘FITRAT’ DİYORLAR

Patlamada hayatını kaybeden Hüseyin Tayranoğlu’nun eşi Fadime Tayranoğlu, “Benim iki çocuğum var, biri dokuz biri dört yaşındaydı babaları hayatlarını kaybettiğinde” diyerek sözlerine başladı.

“Tek başına iki çocuğumla ortada bırakıldım” diyen Tayranoğlu, patlamanın ardından hayatının bir daha eskisi gibi olmadığını dile getirdi. Tayranoğlu, şunları ifade etti: “Eşim sabah kalktı işe gitti ve daha sonra ölüm haberi geldi. Bu büyük bir şok yaşatıyor. Bunun acısının tarifi yok. Hayat mücadelesi verdik, hukuk ve dava sürecinin yanında. Bu karar bizi tatmin etmedi. 2 yıl karar dava açılmadı, bunun için bile Taksim’de toplanmak durumunda kaldık. Bu davayı kapatma çalıştılar. İlk iş cinayeti davası bu çünkü. Hükümet bu davanın arkasında durmadı. Zorla açıldı dava. ‘Fıtrat’ diyorlar biliyorsunuz, fıtrat ne demek? Ellerinden geldiğince bunu tolere etmeye çalıştılar. Sağlıklı bir insan ekmek parası kazanırken hayatını kaybediyor. Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın yargılanmadı. Mahkemeye çağrıldı, rapor sunup gelmedi. Daha sonradan emekte olduğu ortaya çıktı. Bunları unutmadık.” Tazminat dahi alamadığını aktaran Tayranoğlu, “Kendi işyerimiz vardı. Maddi manevi yıkıma uğratıldık. İşyerimiz kapatıldı, çalışmak zorunda kaldım. Bu süreçte çocukları yatılı okula vermek zorunda kaldım. Bana yardım teklifinde de bulunmadılar. SSK yakınlarını kaybedenlere tazminat ödedi. Bana verilmedi BAĞ-KUR’lu olduğun gerekçesiyle. Bunun dahi hesabını yaptılar” diye konuştu.

Fadime Tayranoğlu
İşçi yakını

PARA HIRSI ÖLDÜRDÜ

“Bir düzenimiz, hayatımız vardı.” Gülhan Çabuk’un eşi İdris Çabuk da bu sözleriyle patlamanın ardından hayatlarının kalmadığını belirtti. Başkası da yaşamasın diye uzun yıllar mücadele ettiklerinin altını çizen Çabuk, başkalarının da benzer olayların başına gelmeye devam ettiğine dikkat çekti.

Patlama yaşandığında genç yaşta olduğunu aktaran Çabuk, “Birkaç kurumun para hırsı yüzünden en yakınınızdaki insan kaybediyorsunuz. Uzun zaman geçti biraz daha rahat konuşabiliyorum. Kolay değil. Eşini, çocuğunu, annelerini kaybedenler var. Keşke yargı, mağduru korusaydı. Üzülüyoruz ama engellemek adına eyleme geçmiyor kimse. Siyaset ve yargıdan destek almadığımız gibi toplumsal anlamda da bir karşılık bulamadık” dedi.

Çabuk, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Devletin kurumları kullanılarak ufak bir ceza verildi, ancak örtbas edildi dava. Görevine devam ediyor sanıklar. İnsanları öldürdüler, görevleri layıkıyla yerine getirdi demek istiyor galiba devlet… Ülkede nasıl bir yargı sistemi var anlamak güç. Ülkede hangi devlet kurumuna dava açarsanız kendilerini savunma yolunu tercih ediyorlar kişileri korumak için.”

İdris Çabuk
İşçi yakını

∗∗∗

DAVA DEĞİL SÜRÜNCEME

10 Şubat 2009: Savcılığın 3 kişi hakkında istediği soruşturma iznine İstanbul Valiliği izin vermedi.

20 Haziran 2009: Hayatını kaybedenlerin yakınları Taksim tramvay durağında nöbete başladı.

18 Şubat 2010: İddianame 2 yıl sonra hazırlandı. Sanıklar hakkında düşük cezalar istendi.

25 Ekim 2010: Ek iddianameyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müdürüne dava açıldı.

29 Nisan 2010: 2. duruşmada işhanının sahibi, inşaatta deniz kumu kullanıldığını itiraf etti.

28 Haziran 2012: Ailelerin başlattığı eylemin 75’inci haftasında Galatasaray Meydanı yasaklandı.

14 Temmuz 2014: 7 sanık, 2 ila 7 yıl 6 aya kadar cezaya çarptırıldı. Belediye Başkanı beraat etti.

17 Ocak 2019: Yargıtay’ın kararı bozdu. 4 sanığa 10’ar aydan 1 yıl 8’er aya kadar ceza verildi.

12 Aralık 2023: AYM’nin 2022’deki ihlal kararının ardından dava tekrar görüldü. Aynı ceza verildi.