1967’de Hong Kong’da (HK) yedi ay kadar süren isyanı doğru anlayabilmek için o günlerin dünya ve HK için nasıl bir dönem olduğuna bakmamız gerekiyor.

(1) Batı’da 1968 anti kapitalist başkaldırısının sarsıntıları başlamıştır. ABD’de ise Vietnam savaşına karşı protestolar yükselmektedir. Bu asi-sol ruh, HK’de İngiltere kolonisi karşıtlığını beslemektedir. (2) Mao’nun 1966’da Çin’de başlattığı “Kültür Devrimi”nin ateşi HK’yi da sarmıştır. 1956 olaylarından sonra, Çin Komünist Partisi (ÇKP), HK’de örgütlenmeye özel bir önem vermiş ve işçi sınıfı içinde ciddi bir güce ulaşmıştır. Bu örgütlü güç sayesinde, HK sokakları İngiltere karşıtı gösterilere sahne olmakta ve Kültür Devriminin sloganlarıyla çınlamaktadır.

İngiltere, o yıllarda HK’de “en beceriksiz koloni yönetimi” ödülünü almayı hak eden bir yönetim sergilemektedir. İngiliz yöneticiler açıkça ırkçılık yapmaktadırlar. Çinlilerin şehirde sadece ara-niteliksiz işler yapmasına izin vardır. Koloni yönetiminde bir pozisyonda görev almaları ise mümkün değildir. Bütün hükümet belgeleri, yasalar, resmi yazışmalar, duyurular, eğitim vs sadece İngilizcedir. Tüm bunların üstüne, bir de ABD’nin HK’yi Vietnam savaşı için bir askeri üs olarak kullanması insanların öfkesini bilemektedir.

Sonunda biriken enerji bir yerde patlar… 1967 yılının Mayıs ayı başlarında, HK’nin Kowloon bölgesindeki bir fabrikada çalışan işçiler iş yükünün azaltılması için işverene sendika temsilcilerini gönderirler; fakat talepleri reddedilir. Bunun üzerine işçiler üretimi durdurarak direnişe geçerler. İşveren polisi çağırır. Polisin saldırısı nedeniyle çok sayıda işçi yaralanır ve sendika temsilcileri dâhil yirmi kadar çalışan tutuklanır. Tabii ki her şey İngiltere koloni hükümetinin bilgisi ve yönlendirmesi olmaktadır. Yükselen toplumsal memnuniyetsizlik ve muhalefeti polis/devlet zoruyla bastırabileceğini zanneden tüm zorba ahmakların izlediği yolu izleyen koloni hükümeti, böylece kendi yıkımının fitilini de ateşlemiştir.

Huzursuzluk gittikçe büyür ve bir ay sonra, 7 Haziran’da, grevler bir alev gibi bütün HK’a yayılır ve sokaklar büyük gösterilere sahne olur (Bu yüzden, “7 Haziran sendika direnişi” olarak bilinir). Polisin sert müdahalesine zaman içinde göstericiler de basit patlayıcılarla karşılık vermeye başlar. Hükümet iki kez sokağa çıkma yasağı ilan eder ama işe yaramaz. Çatışmalar gittikçe şiddetlenir ve HK’nin her tarafına yayılır. Göstericilerin ilk başlarda kullandıkları basit patlayıcılar bu arada bubi tuzaklı ve ciddi zarar veren bombalara dönüşür. Sıradan sokak gösterileri bir-iki ay içinde şehir gerillacılığına evrilmiştir. HK hükümeti bunda Çin’in rolü olduğundan söz etmektir (bir ölçüde doğru). Geceleri Shenzhen’den (Çin’in HK sınırı) HK’ye gruplar halinde sızan silahlı “Halkın Muhafızları”ndan yakınmakta ve Çin’den bu sızmaları önlemesini istemektedir.

İsyan yedi ay kadar sürer. Durum öyle bir al alır ki, HK’li zenginler kenti terk edip Tayvan, Singapur vs. giderler ve basına “HK artık kaybedildi, komünistlerin iktidara el koyması an meselesi” gibi demeçler verirler. Arşiv kayıtlarında, İngiltere ile HK Koloni Hükümeti arasında yapılan “HK’u Çin’e 30 yıl erken devretmeli miyiz? Belki de HK’yi terk etme zamanımız gelmiştir” içerikli yazışmalar yer alıyor.

Çin Başbakanı Zhou En-lai’ın (Co/Zo En-lay) 1967’nin Aralık ayı ortalarında yaptığı “Gösterilere son verin” çağrısı üzerine isyan sona erer. Bu çağrının İngiltere’nin Çin’den talebi üzerine yapıldığını artık biliyoruz. İngiltere’nin bu talebine karşılık Çin, “HK’yi Vietnam’a atlama tahtası olarak kullanan ABD’nin ayağının HK’den kesilmesi; HK koloni yönetiminde Çinlilerin söz sahibi olması için reform yapılması; İşçi haklarının iyileştirilmesi için yasal düzenleme yapılması; tutuklananların serbest bırakılması; HK’de Çin’e karşı düşmanca faaliyetlere izin verilmemesi” gibi talepler öne sürer. Nitekim olaylar durulduktan sonra İngiltere, reformlara girişir. HK’nin bugünkü siyasi yapısı büyük ölçüde o reformların eseridir. Fakat HK sokaklarını şiddete boğan Kuomintang torunları (faşistler) bu yakın tarihi bile bilmeyecek kadar cahiller.

Not: 1997’de HK’nin Çin’e devredilmesinin ardından, HK burjuvazisinin Deng Xiaoping (Dıng Şiyavping)’in ÇKP’si ile işbirliği yapıp apar topar Çin’e taşınmasının bir nedeni HK’deki bu örgütlü ve güçlü işçi sınıfıdır. Deng’ın amacı o pek sevdiği ifadeyle (HK’deki) “üretici güçler”i zayıflatmak ve HK’yi Çin’e mecbur etmekti. HK burjuvazisinin amacı ise ÇKP’nin Çin’de sunduğu ucuz ve örgütsüz işgücü, kolay ve bol kredi, devlet desteği gibi sınırsız olanaklardan yararlanmaktı. Yani amaçlar örtüştü… Bu sayede hepsi büyük üreticilere dönüştüler. Bunların bazıları şimdi ÇKP üyesi.

Tarihçi Gao’ya göre (ve bana göre de), Deng, bir komünist değildi. Onun sosyalizmden anladığı şey bir tür otoriter devlet kapitalizmiydi (Sovyet kalkınma modelini bu gözle değerlendirdiği için yakınlık duymuştur); kamucu değil devletçiydi.