HPV aşısı felç yapmaz, sadece hayat kurtarır
Rahim ağzı kanseri aşı ile önlenebilir bir hastalık. Ancak HPV aşısı halen devlet ödemesinde değil. HPV aşısının devlet politikası haline getirilerek aşılama programına girmesi gerektiğini belirten Jinekolojik onkoloji uzmanları "HPV aşısı, hem erkek hem de kız çocuklarına erken yaşta yapılmalı" dedi.
Sibel BAHÇETEPE
Kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biri “Serviks” yani rahim ağzı kanseri aşı ile önlenebiliyor. Dünya genelinde, her yıl, her 100 bin kadının 13’ü serviks kanseri tanısı alıyor. Türkiye’de, bir yıl içerisinde serviks kanseri tanısı konulan hasta sayısı yaklaşık 2 bin 500. Özellikle 15-45 yaş arası kadınlarda, seviks kanserinin 5. sıklıkla izlenen kanser olduğunu belirten Jinekolojik Onkoloji ve Kadın Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. İlker Kahramanoğlu, "Aşıyla ilgili yan etki çalışmalarına baktığımızda aşının felç veya ciddi bir hastalık riskini arttırdığına dair bir veri olmadığını görüyoruz. Yaklaşık 150 ülkenin ulusal aşılama programında olan bir aşıdan bahsediyoruz. HPV aşısının diğer çocukluk çağı aşılarından belirgin bir farklı yan etkisi yoktur" diyerek aşılanmanın önemine dikkat çekti.
Rahim Ağzı Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında BirGün'e açıklamalarda bulunan Doç. Kahramanoğlu, rahim ağzı kanserinin human papillomavirüs (HPV) enfeksiyonu nedeniyle gelişen, rahim ağzında yer alan hücrelerden kaynaklanan bir kanser türü olduğunu söyledi. Kahramanoğlu "Nadir bazı tipleri dışında, hemen hemen her zaman Hman Papilloma Virus (HPV) enfeksiyonuyla gelişir. HPV, dünyada en sık cinsel yolla bulaşan patojendir. Bu durum, HPV olan her hastada kanser gelişeceği anlamına gelmiyor. Ama özellikle HPV’nin persiste ettiği, yani uzun süre vücuttan atılmadığı durumlarda risk artmaktadır" dedi.
Serviks kanseri olgularının neredeyse tamamının önlenebilir olduğuna dikkat çeken Kahramanoğlu, "Yani, rahim ağzı kanserinden korunmak kesinlikle mümkündür. Etkeni HPV olan rahim ağzı kanseri için HPV enfeksiyonunu önleyen aşının toplumsal olarak uygulanması, serviks kanserinden korunmanın ilk ve en önemli yoludur. İkincil olarak, HPV testi ve smear testi gibi tarama testleri ve gerektiğinde yapılan kolposkopik incelemeler ile seviks kanserini kesin olarak önleyebiliriz. Türkiye’de, bir yıl içerisinde serviks kanseri tanısı konulan hasta sayısı yaklaşık 2.500’dür. Özellikle 15-45 yaş arası kadınlarda, seviks kanseri 5.sıklıkta izlenen kanserdir. Ülkemizde, bir yıl içerisinde 1.250 kadın, hayatını serviks kanseri nedeniyle kaybetmektedir. Ulusal aşılama programına HPV aşısını entegre eden ve HPV testi ve/veya smear testi ile tarama yapan ülkelerde, rahim ağzı kanseri sıklığnın yıllar içinde azaldığı izlenmektedir" diye konuştu.
HPV TESTİ ÖNEMLİ
Kahramanoğlu, hastalığın erken teşhisinin önemine dikkat çekerek, özetle şunları söyledi: "Erken tanı konulduğunda serviks kanserinin kesin tedavisi yapılabilir. Öncelikle HPV testi ve smear testlerinin cinsel aktif kadınlarda belirli aralıklarla yapılması gerekir. Bunlar, rahim ağzı kanseri tarama testidir. Testlerin pozitif gelmesi, gereksiz endişeye yol açmamalıdır. Pozitif HPV testi veya anormal smear sonucu olan kadınlarda kolposkopi işlemi yaparak kanser öncüsü lezyonları tanıyıp henüz daha kanser gelişmeden o lezyonu tedavi edebiliyoruz. Bunun yanında, rahim ağzı kanserinin erken belirtilerini bilmek lazım. Rahim ağzı kanseri, kanama düzensizliği, ilişki sonrası kanama, adet arası kanamalar, adet sürecinin uzun veya ağır geçmesi gibi şikayetlerle kendini gösterir. Hastaların bu şikayetleri yaşaması, hekime başvurmasını ve böylece erken tanı almasını sağlamaktadır.
Hastalığa neden olan faktörlere ilişkin de Kahramanoğlu, şu bilgileri verdi: "Rahim ağzı kanseri hemen hemen her zaman HPV enfeksiyonu nedeniyle gelişir. HPV, cinsel yolla bulaşan bir virüstür. Toplumda oldukça sık izlenir. Ama bulaş sonrasında en olası senaryo, hiçbir lezyon gelişmeden virüsün gerilemesidir. Bazı durumlarda virüs temizlenmez ve enfeksiyon uzun süre devam edebilir. Sigara, bu riski arttıran bir etkendir. Bağışıklık sistemi başka bir hastalık veya kullandığı ilaçlar nedeniyle baskılanmış kişilerde de virüsün temizlenmesi daha zor olabilmektedir."
AŞI FELÇ YAPMAZ
HPV aşısının felç yaptığına dair açıklamaların gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Kahramanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kişisel görüşler, bilimsel verilerden, aşı ile ilgili yapılmış onlarca faz 3 ve yüzlerce klinik çalışma sonuçlarından daha üstün değildir. Aşıyla ilgili yan etki çalışmalarına baktığımızda aşının felç veya ciddi bir hastalık riskini arttırdığına dair bir veri olmadığını görüyoruz. Yaklaşık 150 ülkenin ulusal aşılama programında olan bir aşıdan bahsediyoruz. Aşıyı hem kız, hem erkek çocuklarında aşı programına alan ilk ülke Avustralya. Orada toplumun tamamı aşılanmamasına rağmen, rahim ağzı kanserinde ve genital siğillerde %90 ve üzerinde azalma izlendi. HPV aşısı, canlı aşı değil. İçeriğinde diğer birçok çocukluk çağı aşısında olduğu gibi etkinliğini arttırmak amacıyla eklenmiş olan adjuvan maddeler bulunur. HPV aşısının diğer çocukluk çağı aşılarından belirgin bir farklı yan etkisi yoktur. Amacımız, HPV’ye bağlı gelişen hastalıkları ve kanseri önlemekse, bilimsel verilerden yola çıkıp hareket edilmesi gerekir. HPV aşısı, ideal olarak 9-15 yaş arasında iki doz, 15 yaşını aşan bireyler için üç doz olarak uygulanmaktadır. HPV aşısı kapsamının ülkemizde de tüm dünyada olduğu gibi, 9-26 yaş arası olacağına inanıyorum. HPV aşısı, sadece rahim ağzı kanserini değil, HPV’ye bağlı gelişen dış genital bölge kanserleri, baş-boyun kanserlerini de önlemektedir. Günlük pratiğinde rahim ağzı kanseri hastası gördüğümde özellikle üzüldüğümü belirtmeliyim. Çünkü biliyorum ki, karşımdaki hasta aşılanmış olsaydı kanser gelişmeyecekti."