Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, AKP'nin MHP ile ittifak yapmasını 'cinnet hali' ifadeleriyle yorumladı ve izahının olmadığını söyledi.

Hüseyin Çelik: "AK Parti’nin MHP ile ittifak yapması bir cinnet hali"

AKP'nin kurucularından olan eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Cumhur İttifakı’na yönelik değerlendirmelerde bulundu. Çelik, “Ben AK Parti'nin Milliyetçi Hareket Partisi’yle iş birliği yapmasını bir cinnet hali olarak değerlendiriyorum. Bunun izahı olamaz” ifadelerini kullandı.

Serbestiyet’ten Hilal Köylü’ye konuşan Çelik, AKP’ye oy veren Kğrt seçmenin kayda değer bir kısmının bu ittifaktan rahatsız olduğunu dile getirdi. Çelik, şunları söyledi: "Türkiye’de 15 milyona yakın Kürt seçmen var. Bunun 5 milyona yakını HDP’ye oy veriyor. Geriye kalan 10 milyonun ezici çoğunluğu ise şimdiye kadar AK Parti’ye oy veriyordu. Fakat AK Parti’ye oy veren Kürtlerin kayda değer bir kısmı MHP ile ittifaktan dolayı son derece rahatsız. Doğu’da CHP’nin varlığı neredeyse sıfırdı. Şimdi ise bir hareketlenme var. Bunu AK Parti’deki arkadaşlar görüyorlar herhalde."

'ERDOĞAN’IN LİDERLİĞİNDE BİZİM DE PAYIMIZ VAR'

Açıklamalarında, zaman zaman "Sizi Erdoğan bakan yaptı, sizi Erdoğan milletvekili yaptı" şeklinde yorumlar aldığını dile getiren Çelik, "Bu açıkçası padişahlık döneminden gelen biat, sadakat ve itaat kültürünün bir devamıdır. Bunu kabul etmiyorum" dedi.

Çelik, şöyle devam etti: "Neticesinde biz bir kadroyduk. Birbirimizle dayanışıyorduk. Onun liderliğinde elbette bizim de payımız var ama bizim bakanlık, milletvekillerimizde de onun ve başkalarının da payları var. Üyeden tutun mahalle temsilcisine, ilçe ve il teşkilatlarına kadar partiyi oluşturan kişilerin ortak bir emeği var."

SEDAT PEKER'İN İDDİALARININ SORUŞTURULMASI GEREKİYOR'

Suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarına ilişkin de konuşan Çelik, şunları söyledi:

"Bu iddiaların hangisinin doğru, hangisinin yanlış, hangisinin uydurma olduğunu tabii ki ben bilmiyorum, biz bilmiyoruz. Ama bunların doğru olup olmadığının elbette araştırılması gerekiyor. İddia kimden gelirse gelsin o iddia ile ilgili olarak bir de somut şeyler söyleniyorsa onun mutlaka soruşturma konusu olması gerekiyor. Araştırılsın, soruşturulsun ki o iddiaya muhatap olan kimseler şaibe altında kalmasın. İster iddialar iktidarla ilgili olsun, ister muhalefetle ilgili olsun, A veya B şahsı ile ilgili olsun, kesinlikle bunların araştırılması incelenmesi, doğrusunun yanlışının ortaya çıkartılması gerekiyor.”

“İddia sahibinin kim olduğu üzerinden konuşuluyor konular. Ben bunun üzerinde bu kadar durulmasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Diyelim ki bir terörist ele geçirdiniz. Günlerce, aylarca bu adamı sorgulamıyor musunuz daha detaylı bilgi almak için? Dünyanın her yerinde birçok delil ya da birçok somut bilgi kriminal şahıslardan alınır. Bu açıdan ben bu iddiaların sahibinin kimliğinden bağımsız olarak bunu söylüyorum. Eğer bir yolsuzluk, bir yanlışlık iddiası varsa; bu kimden gelirse gelsin, kiminle olursa olsun bunun üzerine gidilmesi lazım. Aksi takdirde üzerinize yapışır kalır.”

“Savcılar neden iddialarla ilgili harekete geçmiyor meselesine gelince… Eğer bir ülkede adaletin gücü yoksa, orada gücün adaleti devrededir. Gücün adaleti de adaletsizliktir. Bu ülkede şu anda adaletin gücünden söz etmek mümkün değil. Biz hepimiz bağırıp çağırıyoruz ‘Savcılar nerede?’ diye. Bugünkü adli sistem içerisinde kahraman aramak beyhude bir çabadır. Yer ve yetki meselesi halledilmediği sürece, gerçek manada yargı bağımsızlığı söz konusu olmadığı sürece kesinlikle siz bu tür kahramanlıklar falan bekleyemezsiniz."