İnsanlığı bekleyen sağlık krizi
Alzheimer, demans gibi hastalıklardaki artış, farklı ve çok katmanlı bir sağlık yönetimi gerektiriyor. Mesela her sabah yetmeyen sedye ve tekerlekli sandalye nedeniyle yakınlarını sırtlarında taşıyan insanlara rastlıyorum.
Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol - @esenol
ABD menşeli Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi(CDC) 2023 yılında ilk 10 ölüm nedeninden yedisinin kanser, Alzheimer, diyabet, kronik kalp, karaciğer, akciğer, böbrek hastalıkları gibi “süreğen; müzmin” hastalıklar olduğunu bildirdi. Bu hastalıklar ise nadiren tek başlarına bulunuyor, diyabet ya da yaşlılık ile ilişkili hastalıklarda olduğu gibi çoğunlukla ikisi ya da üçü bir arada bulunuyor.
TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu ) verilerine göre bizde de durum üç aşağı beş yukarı benzer. Ölümlerin üçte birinden kalp-damar hastalıkları ve inme sorumlu. 50 yaş üzerinde %50 ve 60 yaş üzeri %60 kişi bu hastalıklarla yaşamaya çalışıyor.
Kronik hastalık yükünün yaşlanan dünyada daha da artarak sağlık sistemine önemli bir yük getireceği öngörülüyor. Ama ABD yaşam-ölüm istatistikleri burada sıralamaya giren hastalıkların yalnızca ileri yaşta değil, 20-30 yaş arası nüfusun da en az beşte birinde olduğunu gösteriyor. Bu verilerin topluca irdelendiği makaleden bir başka önemli veri ise bu hastalıkların da tıpkı bulaşıcı hastalıklar gibi sınıfsal olması. Yoksul, azınlık, kırsal kesimde yaşayanlarda daha sık. Daha sağlıklı zannedilen kırsal yaşam, müzmin hastalıklar için bir dezavantaj.
Bir de yaş ve diğer faktörler dışlandıktan sonra erkekler kadınlardan altı yıl daha az yaşıyor ve kronik hastalıklardan daha çok ölüyor. Bulaşıcı hastalıklardaki durum bir önceki yüzyıldan çok farklı. Ölüm sıralamasındaki yerleri müzmin hastalıkların çok gerisinde. Ancak, pandemiye yol açan COVID-19 son yıllarda geriye düştüyse de hala dördüncü sıklıktaki ölüm nedeni. Ne gariptir ki, Türkiye’deki sağlık ilişkili verilere göre son 2 yıldır COVID-19 diye bir hastalık yok ve ölüme yol açmıyor. Kış mevsiminde kış ölümlerine yol açan zatürre ve zatürreyle el ele seyreden grip ve benzeri solunum yolu infeksiyonları ve tetiklediği akciğer sorunları dışında insanı en sık bulaşıcı olmayan hastalıklar öldürüyor. Bu yüzyılda insanı çok öldüren ve deyim yerindeyse süründüren bu hastalıklar ise başlı başına infeksiyon duyarlılığı ile ilişkili. Bu da şimdilik ve elbette programlarına alan ülkelerde” erişkin bağışıklaması” ile aşılabilir bir sorun.
Özellikle Alzheimer, demans gibi hastalıkların sıklığındaki artış, farklı ve çok katmanlı çok paydaşlı bir sağlık yönetimi ve sistemi gerektiriyor. Mesela ben her sabah hastaneye girerken, yetmeyen sedye ve tekerlekli nedeniyle yakınlarını sırtlarında taşınan hastalarla karşılaşıyorum. Türkiye’de ve hatta gelir düzeyi yüksek ülkelerin çoğunda bu hastalıklar için özelleşmiş uzmanların olduğu, kolay erişilebilir ikinci basamak sağlık sistemi yok belki de daha önemlisi bu alanlarda uzmanlaşan hekim sayısındaki azalma alarm veriyor. Bu hastalıklar için yaşam boyu gerekecek ilaç, cihaz ve testleri üreten batının bu hastalıklara harcayacağı parayı, üretmeyen bizim gibi hastası çok ve önleyici yaklaşımı olmayan ülkelere satarak çıkaracağını tahmin etmek güç değil.
Bu yüzyılın başından beri tırmanarak artan bu sorunla bizim şimdilik baş edebilmemiz, sağlık sistemini aşan sağlık çalışanları ve hasta yakınlarının özverileriyle ilişkili. Bilim ve teknolojide öncü ülkeler bir önlem olarak bu hastalıklar için önleyici ve tedavi edici ilaçların geliştirilmesine ve onaylanmasına hız verdi. Elbette bu süreçlerin hızlandırılabilmesi için bilgi işleme, veri oluşturma ve analizi ile ilişkili ileri sistemler ve yapay zekâ devrede. FDA yani ABD “İlaç ve Gıda Kurumu” 2023 yılında 55 yeni ilaca, bu son 30 yılın en fazla onayı, verdi
Bunlardan 13’ü kanser, 9’u Alzheimer gibi nörolojik hastalıklar ve 5 tanesi de infeksiyon ve kan hastalıkları ile ilişkili. Bilim, araştırma ve teknoloji hem hastalık yönetimi hem hastalık yönetemeyen ülkelerden gelir elde etmenin en önemli aracı olacak. Dünyada en önemli sağlık sorunu olan bu hastalıklarda ömür boyu ilaç kullanımı gereksinimi var. Bu da hasta uyumu ve sağlık okur yazarlığı gerektiriyor. Giderek genç yaşlara inen ve artışı hızlanan bu sağlık sorunlarının ekonomiye olumsuz yansıyacağını çoktan fark eden dünyaya hükmeden kapitalist patronların daha eşitlikçi bir sağlık sisteminden, azınlıklara erişmekten, onlara dillerinde sağlık hizmetinden söz etmeye başlamış olması ise beni şaşırtmıyor. Sağlıksız bir nüfusla hiçbir gelişme ve ilerlemenin olmayacağının da nüfusun giderek sağlıksızlaştığının da farkındalar elbette.
KAYNAKLAR
Addressing the Challenge of Common Chronic Diseases — A View, N Engl J Med 390;6 Nejm.Org February 8, 2024
2023 FDA approvals, https://doi.org/10.1038/d41573-024-00001-x