İstanbul’un 500 yılı sergide
Fotoğraf: Meşher

Deniz Burak BAYRAK

İstanbul günümüzün en çok ziyaret edilen, her gün bir köşesinin keşfedilebileceği, tarihle yoğrulmuş bir şehir. Geçmişte de bir cazibe merkezi olduğunu Meşher’in yeni sergisi ‘‘Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar” adlı sergisinde de görmek mümkün. Ömer Koç Koleksiyonu’ndaki 15. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan ve İstanbul’u bir uçtan başka bir uca yansıtan paha biçilmez seçkide panoramik ve geniş açılı şehir temsillerinin yanı sıra gravürlerden nadir kitaplara, yağlıboya tablolardan fotoğraflara 100’ün üzerinde eser yer alıyor.  Bu 500 yılı kapsayan muazzam işin küratörleri Şeyda Çetin ve Ebru Esra Satıcı sergiyi kısaca “Eserleri seçkiye dâhil ederken İstanbul’un olabildiğince farklı noktalarından, farklı semtlerinden manzaralar olmasına özen gösterdik. Ön plana çıkan tema ve hikâyeler birbirinden keskin sınırlarla ayrılmıyor, aksine birbirlerini besleyip tamamlıyorlar. Yapıtları dönem ve tekniklerine göre değerlendirmek yerine aralarında kurdukları ilişkileri ortaya çıkarmanın, bu çok katmanlı şehri anlama çabasına katkı sunacağına inanıyoruz” sözleriyle özetlediler.  Meşher Direktörü Nilüfer H. Konuk ise serginin geniş kitlelere ulaşmasını arzuladıklarını ifade etti ve “Kimileri en erken tarihli baskı, günümüze ulaşmış tek nüsha veya döneminin öncü örnekleri olan bu eserlerin bir kısmı ilk defa İstanbul’da sergileniyor. Bu değerli koleksiyonu geniş kitlelerle buluşturmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz” dedi.

“İLK”LER VE “EN”LER

Sergi üç kata tematik olarak yerleştirilmiş. İstanbul’un denizden görünümleri ile sergi açılıyor. Fotoğrafik gerçekliğin şaşırtıcılığı ve Batılıların deniz yoluyla şehre ulaşmalarıyla başlayan öyküde İstanbul’un bin bir yüzü toplu bir bakışla da çok şey ifade ediyor. Resimlerin ötesinde serginin belki de en kıymetli ve en eski eseri de tıpkı bir mücevher gibi sergileniyor: Hartmann Schedel’in 1493 tarihli Nürnberg Kroniği. Metnin ve resmin bir arada olduğu ilk kitaplardan sayılan eser İstanbul’un en eski tasvirlerinden birini de sayfaları arasında yaklaşık 500 yıldır saklıyor. İstanbul’un en eski panoramik fotoğrafını çeken James Robertson’ın 1857 tarihli fotoğrafı ile İstanbul’u Londra’daki panorama sergilerinde gösterilen ilk yabancı şehir kılan Henry Aston Barker’ın Galata Kulesi’nden resmettiği panoraması da burada. Ayrıntı o kadar çok ki resme baktığınızda mahallenizin 200 yıl önceki hâlini görebilirsiniz.

YANGINLAR VE DÖNÜŞÜM

Kimler, neden İstanbul’a gelmiş? Gelenlerin İstanbul’la kurdukları İlişkiler nelerdi? ‘‘Göz Alabildiğine İstanbul’’da bu hikâye de biraz açılmış oluyor. Eserlerin sergilendiği diğer katta şehrin büyüme öyküsüne mercek tutuluyor. Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısındaki gelişmesini konu alan eserler yan yana getirilmiş. Şehre artık Batılı mimarlar, şehir plancıları hatta restoratörler geliyor ve çeşitli çalışmalarda bulunuyorlar.

Yangınlar şehrin uzun zaman boyunca baş belası olmuş. Fakat şehrin şekillenmesinde de etkileri kabul edilmeli. Bundan ötürü felaketlere ilişkin haritalar da seçkiye eklenmiş. Bunun yanında tarihî yarımadanın önemini yitirişini, Boğaz hattının öne çıktığını belgeleyen eserler gösteriyor. Dolayısıyla şehrin kuzeye doğru büyüdüğüne şahitlik ediyoruz. Çok ender bulunan fotoğraf albümleri de bunu doğruluyor. Kırım Savaşı’nın da İstanbul’a olan ilgiyi artırdığı resimlerden fark ediliyor.

İSTANBUL HATIRASI

Ulaşım ve turizmin gelişimiyle İstanbul’un imajı çoğaltılmaya başlanmış. Son seçki “İstanbul Hatırası” diye adlandırılabilecek bir alana referans veriyor. Albüm, tabak, tepsi gibi çeşitli objelere yansıyor şehrin en göz alıcı unsurları. Böylece şehir taşınabilir bir malzemeye de dönüşüyor. Hatıra albümlerinin sayısı oldukça şaşırtıyor ki neredeyse mekânda her yerdeler. İstanbul’un dünya çapında bilinir bir hâle dönüşünün, sergilenen bu hatıra albümleri sayesinde olduğu şüphesiz. Katlar arasına yerleştirilen afişler ve posterler de Batılılara İstanbul’a yapılan seyahatleri gösteriyor. Yıllar yılı gidip gelen elçilerin etkileri de yadsınamaz. Birçok eserde Batılı elçilerin izleri ya da teşviklerini okumak mümkün. Böylece tarihe de çok önemli bir kayıt düşmüşler. Meşher, şehre fazlaca önem verildiğini net bir şekilde gözler önüne seriyor. İstanbul’un daima değişen manzaralarının izlerini arayan sergiyi 26 Mayıs 2024’e kadar görebilirsiniz. İstanbul’a bir kez daha göz alabildiğine bakmak için…