İstanbul’da, İstanbul temalı beş sergi açıldı. Üçü Beyoğlu, biri Galata ve sonuncusu ise Sultanbeyli’de ziyarete açılan sergilerde 15. yüzyıldan günümüze kadar İstanbul’un değişen manzarasının yansımalarını görmek mümkün.

İstanbul’un değişen yansımaları

Nagehan KARA

"İstanbul bir Babil, başlı başına bir dünya, bir kaostur. Güzel midir? Fevkalade güzeldir. Çirkin midir? Korkunçtur! Onu sevdiniz mi? Tutkuyla. Orada yaşar mısınız? Kim bilir…" Edmondo de Amicis.

İSTANBUL’A PANORAMİK BAKIŞIN TARİHİ

Pera Müzesi’nde açılan Tam Yerinden: İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi adlı sergi İstanbul’a 360 derecelik panoramik bakıştan hareket ediyor. Bu bakışı tarihselleştirirken 15. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar şehre bakışın nasıl değiştiğini, havadan görünümlerin ve panoramik manzaraların önem kazandığını ortaya koyarak başlıyor. 1800’de İstanbul’a gelen Henry Aston Barker’ın sekiz parçadan oluşan İstanbul panoramasının Londra’da sergilenmesi ise panoramik bakışın tarihinde önemli bir dönemece işaret ediyor. Panoramalar Avrupa’da yaygınlaşırken izleyicilere, gördükleri manzaraların gerçekliğini ispat için “tam yerinde” üretilen görüntüler olduğu söylenirmiş. Bu manzaraların üretildiği bakış noktalarından biri de sergiye ev sahipliği yapan müzenin konumlandığı Tepebaşı semtidir. Belki de bu nedenle, sergiyi gezerken dışarıdaki muazzam Haliç manzarasını göremiyoruz. Böylece, müzenin üçüncü katı adeta bir panoramaya dönüşüyor. Bugün içinde yaşadığımız İstanbul’dan uzaklaşıp serginin tarihselleştirdiği zaman ve baktığı alandan, “tam yerinden” bir İstanbul panoramasını deneyimliyoruz. Sergi, 24 Mart’a kadar ziyaret edilebilir.

GÖZ ALABİLDİĞİNE İSTANBUL

Meşher’in üç katına yayılan Göz Alabildiğine İstanbul sergisi, Ömer Koç koleksiyonundan yapılan panoramik ve geniş açılı İstanbul manzaralarına dair bir seçki sunuyor. Gravürler, nadir kitaplar, panoramik fotoğraflar, Yadigâr-ı İstanbul objelerine kadar 100’ün üzerinde eserin yer aldığı sergide İstanbul’un 15. ve 20. yüzyıllar arasında üretilen imgeleri üzerinden şehrin değişimine de tanıklık ediyoruz. Batılı seyyahların, mimar ve ressamların gözünden İstanbul manzaralarıyla karşılaştığımız serginin zemin katında Barker’ın ilk İstanbul panoraması ve 1857 yılında James Robertson tarafından çekilen İstanbul’un en erken tarihli panoramik fotoğrafı gibi ilk ve en özel örnekleri görmek mümkün. Birinci katta taşınabilir objeler üzerine aktarılan İstanbul görünümleri, Fossati, Melling gibi önemli mimar ve ressamların çalışmaları yer alıyor. Son katta ise Amadeo Preziosi’nin çalışmalarının yer aldığı özel bir alan, farklı mevsimlerde resmedilen İstanbul manzaraları ve şehir yaşamına dair görüntüleri bulabilirsiniz. Sergi, 26 Mayıs’a kadar açık.

AZİZ İSTANBUL SERGİSİ

Aziz İstanbul sergisi; kültür, sanat ve eğitim alanı olarak faaliyet göstermesi planlanan Galata Rum Okulu’nun 2019 yılında başlayan restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından açılan ilk sergi. Sergide, okulun restorasyon çalışmalarının gerçekleştirilmesini sağlayan Athanasios ve Marina Martinos Vakfı (AMMF) koleksiyonlarından 18. ve 19. yüzyılda Avrupalı ressamlar tarafından yapılan İstanbul konulu resimlerle Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi koleksiyonlarından İstanbul’daki atölyelerde kiliseler için imal edilen gümüş ve sedef eserlere yer verilmiş. Avrupalı ressamların gözünden İstanbul manzaralarıyla, Osmanlı zanaatkârlarının, kilise ayinlerinde ve törenlerde kullanılmak üzere titiz bir işçilikle ürettikleri eşyalar birlikte sunuluyor. İstanbul’un kozmopolit yapısını, farklı kültürlerin birlikteliğiyle oluşan mozaiği de hissettiriyor. Sergi online olarak gezilebiliyor.

ŞEHİR NEREDE

Kâr amacı gütmeyen bir sanat ve etkileşim alanı olarak 4 Kasım’da Sultanbeyli’de açılan YUNT’un ilk sergisi Şehir Nerede?’nin küratörlüğünü ise Emre Zeytinoğlu üstleniyor. Şehre karadan yaklaşan seyyahların şehir merkezine ulaşmak için sordukları soruyu ismine taşıyan sergi, İstanbul’a dair ön kabullerimizi, zihnimizde canlanan İstanbul imgesini ve kalıplaşmış simgelerini yeniden düşünmeye alan açıyor. Merkez-çevre ayrımının anlamını yitirdiği, farklı merkezlerin ortaya çıktığı, her an değişen ve sürekli genişleyen şehirde, sanatçıların İstanbul’a dair güncel yorumlarını görüyoruz. Nostaljik bakıştan uzaklaşan, bugünün dönüşen İstanbul’una içeriden bir bakış var. Setenay Alpsoy’un tüm manzarayı kaplayan binaları, kentsel dönüşüme giren bir apartmandan arta kalan mektup kutuları, Can Aytekin’in kentte her gün gördüğü şeyleri konu edindiği serisi, Rüçhan Şahinoğlu’nun sokak lambalarından oluşan “peyzajları” ve sergide yer alan daha pek çok eser, günümüz sanatçılarının gözünden şimdiki zamanın İstanbul manzarasının tam ortasında bırakıyor izleyiciyi. Sergi, 4 Şubat’a kadar ziyarete açık olacak.

İSTANBUL’UN RESMİ SERGİSİ

Cumhuriyet’in 100. yılı için 29 Ekim’de açılan Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nde görebileceğiniz İstanbul’un Resmi sergisi ise 20. yüzyıl ortalarının İstanbul’una, Cumhuriyet Dönemi sanatçılarının gözünden bakıyor. Küratörlüğünü Prof. Dr. Gül İrepoğlu’nun yaptığı sergi, 1900’lü yılların başında inşa edilen, geçirdiği kapsamlı restorasyon sonrası müze binası olarak hizmet vermeye başlayan tarihi Boudouy (Bodvi) Apartmanı’nın üçüncü ve ikinci katında ziyaret edilebiliyor. Semtlere ve temalara özgü hazırlanan bölümleri izlemek için bir odadan diğerine geçerken izleyici adeta tablolar aracılığı ile İstanbul’u adım adım dolaşıyor. Tarihi Yarımada’dan başlayan, zaman zaman şiirlerin de eşlik ettiği bu sanatsal gezi önce Boğaz’ın Avrupa Yakası’na yöneliyor, Anadolu Yakası ile devam ediyor ve Adalar’da son buluyor. Sergide, İstanbul’un eşsiz peyzajına ek olarak çiçekleri, tekneleri, sokakları, balıkları da unutulmamış.