İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 5 yıllık görev sürecini değerlendirdi. Kentte felaket ve kriz senaryolarının hepsini yaşadıklarını belirten Soyer, tüm bunların altından kalkmayı başardıklarını vurguladı.

İzmir kabuk kırdı
Tunç Soyer (Fotoğraf: İzmir Büyükşehir Belediyesi)

Aycan KARADAĞ

Tunç Soyer 5 yıldır görev yaptığı İzmir Büyükşehir Belediye başkanlığı sürecini değerlendirirken en büyük başarısını kentin artan özgüveni olarak ifade etti. İBB Başkanı Soyer’le İzmir’in beş yılını konuştuk:

5 senelik görev sürenize dair Z Raporu istense orada ne görürüz?

Bir cümleyle özetlemek gerekse “rüzgar gibi geçti” derdim. Yangınlar, seller, depremler, yüzyılın salgını, ekonomik kriz… Hollywood yapımlarına konu olacak ne kadar felaket senaryosu ve kriz varsa Türkiye ve İzmir hepsini 5 yılda yaşadı.

2019 yılının Ağustos ayında Karabağlar ilçesinde başlayan, Seferihisar ile Menderes ilçelerine de yayılan orman yangını günlerce söndürülemedi. İzmir’in tarihindeki belki de en büyük orman yangınını yaşadık.

30 Ekim 2020’de 6.9’luk İzmir depremi ile sarsıldık. İzmir’i etkileyen son yüz yılın en büyük depremiydi. 117 canımızı kaybettik. Binlerce aile evsiz kaldı. Yaraları sarmak, şehri ayağa kaldırmak, adına büyük bir dayanışma kampanyası yürüttük, ekonomik maliyeti de üstlenmek durumunda kaldık.

2 Şubat 20021’de bu kez İzmir’in tarihindeki en şiddetli yağışları yaşadık. Bir gecede 128 kg yağış düştü İzmir’e ve büyük hasara yol açtı. O günden sonra da bazı radikal önlemler almak durumunda kaldık.

Pandemi sürecini atlattık. Dünyada yaşamın durması, onun yarattığı ağır tahribat, üzerine ekonomik kriz, dövizdeki aşırı yükselme, enflasyonun kontrolden çıkması…

Mazeret aramaya kalksak hiç düşünmemize gerek kalmayacak.  Ama biz bütün bunların altından kalkmayı başardık. 28 milyar liralık bir fiziki yatırımı bu kente kazandırmışız. “Başka bir tarım mümkün” dedik ve bunu kanıtlayıp modele dönüştürdük.

Yaşayan Körfez Seferberliği ile İzmir Körfezi’nde koku sorununun ve kirliliğin sonunu getirdik. Şehrimizin bereketine, üreticimizin alın terine, gençlerimizin umutlarına sahip çıktık. Bunların hiç birisini tek başıma ben yapmadım tabi ki... 4 buçuk milyon İzmirliyle birlikte başardık.

Avrupa’da, dünyada Türkiye denildiğinde akla gelen şehirlerarasında artık İzmir de var.

Birkaç ay önce Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nin (YBYK) 45. Genel Kurulu’nda oy birliğiyle Kongre’nin Bölgeler Meclisi Başkanlığı’na seçildim. Bölgeler Meclis Başkanlığı ile birlikte resmi olarak Kongre Başkan Vekilliği görevini de üstleniyorum.

Şunu demek istiyorum; belediye başkanlığı şantiye şefliği değildir. Belediye başkanı kentin ulusal ve uluslararası alandaki temsilcisidir, bir anlamda vitrinidir. Ben de bu temsil görevini en iyi şekilde yaptığımı düşünüyorum. Bence İzmir’deki en önemli değişim bu oldu. İzmir artık kabuğunu kırdı.

2019 yılında yola çıkarken İzmir’e 165 proje sözü vermiştik. Her geçen gün katlanarak artan ekonomik krize rağmen İzmir için 144 projemizi bir bir hayata geçirdik. Söz verdik, yaptık. Bu yüzde 87 başarı demek. Artan maliyetler ve mevzuattan kaynaklanan engeller nedeniyle söz verdiğimiz halde hayata geçiremediğimiz sadece 7 projemiz var. Fakat seçim vaatlerimizde yer almayan 15 projeyi daha başlattık ve tamamladık.

KÖRFEZİ İZMİR’E KAZANDIRDIK

Sizin belediyeciliğinizi karakterize eden en önemli proje hangisi?

İzmir’i İzmir yapan, kurulduğu günden bugüne dünya sahnesinde var olmasını sağlayan en önemli değeri körfezidir. Bu körfez, şehrin ticaretini de, kültürünü de, yaşam biçimini de etkilemiştir. Ama ne yazık ki özellikle son 50-60 yılda kirlilik ve koku kaynağı haline gelmesi büyük bir sorundu. Geçmiş dönemlerde bununla ilgili bir takım yatırımlar yapılmıştı tabi ama yüzülebilir körfez hedefine ulaşmamızı sağlayacak bir noktaya gelinememişti. Biz körfezi umutsuz vaka olmaktan kurtardık. Yeniden yaşayan bir körfezi İzmir’e kazandırdık. Körfezin koku sorununun temel sebeplerinden biri olan bütünleşik sistem hattını ayırarak dört yılda Körfez’e açılan 300 kilometrelik yağmur suyu hattını tamamladık. Tüm atık sular arıtma tesislerimize, yağmur suları ise hiç kirlenmeden doğrudan Körfez’e akıyor. Vaat ettiğimizin 3 katı yağmur suyu hattını İzmir’e kazandırdık. İzmir’de son 23 yılda döşenen yağmur suyu hattının yüzde 50’sini bir dönemde yaptık.

Tüm ülkenin temel sorunlarından biri kentsel dönüşüm. İzmir bu alanda neler yaptı?

İzmir tarihinin en büyük kentsel dönüşüm hamlesini üç temel ilkeye dayanarak başlattık. Yerinde dönüşüm, yüzde 100 uzlaşı ama en önemlisi de İBB’nin güvencesi ve garantörlüğü. Bugüne kadar Ege Mahallesi’nde 494 milyon, Örnekköy’de 1 milyar 430 milyon, Gaziemir’de 470 milyon, Uzundere’de 2 milyar 465 milyon lira olmak üzere yaklaşık 4 milyar 860 milyon lira ihale bedeli olan kentsel dönüşüm çalışması yaptık. İzmir’in tam 6 bölgesinde 8 etap halinde, 820 bin metrekarelik dev bir alanda şehrimizin depreme dayanıklı, yeni mahallelerini kuruyoruz.

Gaziemir, Ege Mahallesi, Uzundere, Ballıkuyu, Çiğli Güzeltepe ve Örnekköy’de dönüşüm etaplar halinde, aynı anda başladı ve devam ediyor. Kentsel dönüşüm mevzuatındaki yetersizliklere rağmen 1.150 bağımsız birimin anahtar teslimini yaptık, 5 bin 560 bağımsız birimde yapım işlerini sürdürüyoruz.

Dönüşümün yarattığı maddi yararın bölge halkı arasında paylaşıldığı, hiçbir hak sahibinin zorla yerinden ettirilmediği,  belediyenin halk ile müteahhitler arasında garantör rolüyle güven inşa ettiği kentsel dönüşüm modeli, öncelikle Büyükşehir iştiraki İZBETON’un ihale sürecine dâhil edilmesiyle büyüdü. Tüm İzmir’e “Gelin, bir adım öne çıkın, elinizi taşın altına koyun” çağrısı yaptık. İzmir’in iş insanları bu sıkıntılı süreçte inisiyatif aldı ve İzmir’de kentsel dönüşüm yapı kooperatifleri kuruldu. Bu sayede kentsel dönüşümün yarattığı artı değer; sadece bir müteahhidin değil, hak sahipleri ile kooperatif üyelerinin de paylaşacağı bir sistem hâline geldi.  Kooperatifçilik modelinin depremzedeler için de uygulamaya konulduğu Halk Konut projesiyle de Türkiye’de bir ilke imza attık. 30 Ekim depreminde hasar gören, yıkılan, yıkılacak olan ya da riskli yapı kabul edilen binaların yeniden yapılması için Halk Konut projemizi geliştirdik. Halk Konut Kooperatifleri modeliyle vatandaşlarımızı kendi binalarının müteahhiti haline getirdik. Bu ortaklıkta belediye şirketlerimiz yüzde 1’lik sembolik bir kar oranıyla depremzedelerin en uygun koşullarda sağlıklı yapılara kavuşmasının önünü açtı. Dilber Apartman ile birlikte 10 kooperatifle daha dönüşüm için sözleşmeler imzaladık. Çığ gibi büyüyen modelimiz yakında 21 kooperatifle birlikte 3000 bağımsız birim ve yaklaşık 150 bin metrekare inşaat alanını kapsayacak.