Bizim jenerasyonun Maske filmiyle yakından tanıdığı Amerikalı aktör Jim Carrey, Yemen’deki savaşla ilgili “okul servisine atılan bomba sonucu 40 masum çocuk öldü. Bizim müttefikimiz, bizim bombamız diye tweet attı. Tüm dünya bu tweeti konuştu.

2015’ten bu yana Yemen’de dış kaynaklı iç savaş devam ediyor. BM’ye göre bu süre zarfında 6,592 sivil öldü. 10,470 sivil yaralandı. Korkunç rakamlar.

Yemen’de olan biten en basit haliyle şu; bir tarafı Suudi Arabistan destekliyor bir tarafı İran. iki taraf da kendi adamlarını silahla parayla destekliyor ve birbirini öldürtüyor. Aslında olan biten bundan ibaret.

Orta Doğu’nun hemen bütününde bu dinamiği görüyoruz; Suudi Arabistan ve İran’ın yer yer bizzat yer yer vekaletler savaşı yürüttüğünü.

Yemen’de en sok okul servisine yönelik saldırıyı, Suud destekli bir grup değil, Suudi Arabistan önderliğindeki koalisyon attı. Bağımsız gazetecilik topluluğu Bellingcat, servise atılan bombanın Amerikan Lockhead Martin firması tarafından üretildiğini tespit etti.

Obama döneminden bu yana, ABD Suudi Arabistan’a hem siyasi desteğe hem de silah satışlarına hız vermiş durumda. Bu son üzücü olayda, niye bu okul servisi vuruldu. Suudi Arabistan’a istihbaratı ABD’mi verdi? Sorulan sorulardan biri de bu. Zira ABD ve Suudi Arabistan arasında istihbarat paylaşımı var. ABD’li yetkililer gazetecilerin konuya ilişkin sorularına, Suudi Arabistan’a bizzat vurulacak hedef göstermediklerini, istihbarat paylaşımı konusunda bilgi aktardıklarını söylüyorlar.

Jim Carrey’e tweet attıracak kadar, bunca detayı nereden biliyoruz. Çünkü bu bilgiler her yerde var. Yani haberciler, Amerikalı haberciler dahil, konuya ilişkin yetkililere soru sorabiliyor, bu gibi bir meseleyi sonuna kadar deşebiliyor.

Ne meselenin peşine düşen haberciler ne de Jim Carrey henüz FETÖ’cü ya da hain falan ilan edilmedi. Bu aralar Batı’yı bilhassa da ABD’yi tu kakalamak çok moda. Türkiye’de zaten böyle bir damar var, bu damar da şimdi iktidar tarafından iyiden iyiye gazlanıyor.

Ne ABD ne de AB mükemmel. Ne ABD ne de AB, demokrasi, insan hakları vb. açısından örnek. Fakat aramızdaki fark şu. ABD ve AB’de sistem işlemediği, sistem yanıldığı zaman, birileri “bu yapılanlar yanlış, bu sistem işlemiyor” diyebiliyor.

Bu, bu anlamda Batı medeniyetini bu sıralar pek beğenilen Rusya’dan da Çin’den de ayrıştırıyor. Sistemleri, ülkeleri, hükümetleri eleştirmek, liderlerin, yönetim kadrolarının yaptığı hataları ortaya çıkarmak bunlar üzerine yazmak çizmek hainlik değildir. Tam tersine sistemlerin zaaflarının, hataların giderilmesine yardımcı olur. İktidarın kendine çeki düzen vermesi için, suratına ayna tutar.

Tam da onun için, hükümet medyası, Türk Pravdalarının yazdığı çizdiği gibi, Batı Medeniyeti çöküş aşamasında bitmiş gitmiş falan değil.

Ne proje ve fikir aşırarak ters mühendislik yapan Çin, ne de hoşa gitmeyen haber yaptı diye öldürülen sayısız gazetecinin vatanı Rusya, Batı’ya rakip olabilecek. Şu haliyle Türkiye’nin de halinin içler acısı olduğunu herhalde söylemeye bile gerek yok.