Joe Biden için cicim ayları yok

Ben Burgis

Trump döneminin son bulması güzel bir şey. Hatta bir arkadaşım ve aynı zamanda yoldaşım David Griscom’un ifadesiyle “Bu, ikinci sezonunu görmek istemediğiniz bir dizi” gibi dedi. Donald Trump, Ulusal Çalışma İlişkileri bölümüne sendika bozuntusu tipleri atadı. İran’la savaşın eşiğine getirdi. Göçmen düşmanı politikalar izledi. Ortada, daha az kötü olanın daha büyük kötülüğe karşı kazandığı zaferin bir veya iki şişe şampanya patlatmayı hak ettiği bir durum olsaydı, işte tam olarak buna olurdu. Fakat ayıldıktan sonra, Trump’tan daha az kötü olmanın, Biden’ın işçi sınıfının azılı bir düşmanı olduğun gerçeğini unutmamak gerekiyor. Yeni gelen Joe Biden yönetimi, doğru niyetlere sahip olduğu için bir onsluk krediyi ya da bir muhalif duruşuna dönmeden önce nasıl davrandığını görmek için ilericilerin sabırla bekleyeceği tek bir günü dahi hak etmiyor.

Bu size çılgın bir şekilde abartılmış bir tablo olarak görünebilir. Biden / Harris ikilisinin kampanyası için kurdukları web sitesine hızlı bir bakış attığınızda, kolejleri ücretsizleştirmek, özel sağlık sigortası şirketleriyle rekabet etmek için halka açık bir opsiyon oluşturmak ve işçilerin daha rahat sendikalaşmasına izin verecek adımları atacak olması emeğin birliğini güçlendirecek gibi görülebilir. Fakat sosyalistlerin bu önerilerin yetersizliğini eleştirmek için iyi nedenleri var
Joe Biden, Ocak 1973’te Delaware senatörü oldu. Ocak 2009’da Barack Obama’nın başkan yardımcısı olana kadar da bu ofiste kaldı. Bu görevi Ocak 2017’ye kadar sürdürdü ve o zamandan beri başkanlık için adaylığını yineledi. Bu, Biden’ın kim olduğunu ve neyi temsil ettiğini görmek için kırk yedi yıllık kanıtımız olduğu anlamına geliyor.

Kampanyasında ‘kimsenin uyuşturucu kullanımından hapsedilmemesi gerektiğini söyleyen ve hapishaneleri rehabilitasyona odaklamak gerektiğini söyleyen Biden, hapishanelerdeki insan sayısını da azaltmak gerektiğini söylüyor. Ancak Senato’daki siciline az biraz bir aşinalığı olan biri bile Biden’ın uzun süredir daha sert ve cezalandırıcı bir adalet sistemini savunduğunu biliniyor. Biden çok uzun zaman önce bu sistemle övünüyordu.

Biden’ın kampanyasında, Elizabeth Warren tarafından planlanan, “borçla ezilen insanların iflas yoluyla tazminat almasını kolaylaştırmak” için bir plan yer alıyor . Ancak Senatör Biden, ilk dönemlerde işi bu kadar zorlaştırmada önemli bir rol oynadı.

Biden’ın kariyer geçmişi ve şimdiki kampanyasının web sitesinde bulunan bu çelişkileri çoğaltmak zor değil. (Ayrıca, Biden’ın yardımcısı Kamala Harris’in Senato’nun en ilerici üyelerinden biri olduğuna dair dolaşan gülünç iddialara rağmen , sicilinin o kadar da iyi olmadığı belirtilmelidir.)


Elbette, Biden değişmiş birisi değil. Tüm kariyeri gibi hâlâ alaycı ve fırsatçı biri. Ancak artık rüzgar değişti. Onun ileriki dönemlerde partiyi ve ülkeyi daha eşitlikçi, soldan beslenen bir rüzgarla yöneteceğine, bu politikaları geçireceğine dair argümanlar var. Herhangi bir programı olmadığının iddia edilmesi ise oldukça gülünç. Biden’ın bir programı var. Bunu onun uzun bir geçmişe uzanan kariyerinden ve tercihlerinden görmek mümkün. Onun saf bir bukelemun olduğunu söylemek, yanlış bir tespit olacaktır.

Bir diğer konu partinin sol çizgiye kayması. Bernie Sanders hareketinin yükselişi ve politika önerilerinin karşılık bulması gerçekten heyecan verici bir gelişme olsa da, “partinin” sola kayması durumu ciddi şekilde abartıyor. Kongre’deki yüzlerce Demokrat arasında, gayri resmi “demokratik sosyalist grup” üyeleri hâlâ ayrı bir tarafta sayılabilir.

Üçüncüsü ve en önemlisi, Demokrat Parti’nin merkez kanadından birinin cumhurbaşkanı adayı olurken sol-popülist vaatlerde bulunmasının görevde ne yapacağı konusunda tartışmalar, spekülasyonlar üretmek zorunda değiliz. Bu filmi daha önce görmüştük. Biden’ın “Obama / Biden yönetimi” olarak adlandırmayı sevdiği şey iktidara geldiğinde, Obama’nın kampanya platformunda sağlık reformuna yönelik seçenekler ve vaatler vardı. Fakat bunların senatodon geçmeyeceği ise bilinen bir gerçekti. Obama’nın ‘cömertlik’ yaptığı kamu yararına sağlık paketi sessiz sedasız itilirken bunun için oy bile vermedi.

Sermayeden vazgeçemezler

Başkan Obama da işçi sınıfına verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmedi.

Bu tür reformlar için çaba göstermeye yönelik ciddi girişimler, kaçınılmaz olarak para kaynakları sınıfın sert direnişiyle sonuçlanacaktı . Obama veya Biden gibi merkezcilerin bu siyasi sermayeyi kaybederek köprüleri yakacağını düşünmek saçma olurdu.

2008 yılında Obama, Guantanamo’yu kapatacağının sözünü vermişti. Ancak yapısal olarak ve ulusal güvenlik göz önüne alındığında bu pek gerçekçi bir teklif değildi. Nitekim kapatılmadı.

Eski Başkan adayı Sanders bile, sermayenin gündemine karşı direnişini ancak tabandaki büyük bir hareketlilik yoluyla aşabilirdi. Seçilmiş Başkan Biden’ın böyle bir hareketi meydana getirme ve onu zafere götürme şansı ise sıfırdan az.

Geçen sefer filmin nasıl bittiğini biliyoruz. Obama / Biden yönetimi Pakistan’daki düğünleri bombaladı, ülkedeki ekonomik eşitsizliğin istikrarlı bir şekilde genişlemesine başkanlık etti. Wall Street işgalini bastırmak için yerel yetkililerle koordine hareket etti ve öğretmen sendikalarına karşı sessiz, fakat etkili bir savaş başlattı.

jacobinmag.com
Çeviri: Özde Çelikbilek