Kadın dayanışması sınır tanımaz

Özde ÇELİKBİLEK

Türkiye’nin birçok şehrinde gerçekleşen kadın eylemlerine uluslararası destek geldi. Polonya’daki kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükte kalması adına Türkiye’de yapılan eylemlere, Varşova’dan destek verdi. “Strajk Kobiet” ve “Kadın Grevi” hareketinin organize eden Marta Lempart BirGün’e, neden böyle bir dayanışmayı örgütlediklerini anlattı.

1 Ağustos günü Twitter üzerinden başlatılan İstanbul Sözleşmesi ile ilgili eyleme, Polonyalı kadınlar kendi dillerinde desteklerini sundu. Polonya’da da hükümetin, yürürlükten kaldırmaya çalıştığı İstanbul Sözleşmesi’ne karşı kadınlar farklı ülkelerden sesini birleştirme kararı aldı.

Böyle bir dayanışmanın ihtiyacının nereden doğduğunu sorduğumuz Lempart, “Bizler bu meselede birlikteyiz. Polonya ve Türkiye’de de sağ popülist hükümetler yönetimdeler ve insan haklarına düşman, vatandaşlarının özgürlüklerini ellerinden parça parça almaya çalışan iktidarlar ile karşı karşıyayız. Her iki ülkede de seküler olmayan, dini gruplar insan haklarına karşı hükümleri dayatıyor, kadın haklarına saldırıyorlar Bunun hangi din olduğu, hangi araçlarla yaptığının hiçbir önemi yok. Her iki ülkede de son bir yılda öldürülen kadın sayısı 500. Bu üç günde iki kadının katledildiği anlamına geliyor. Aramızda farklılıklardan daha çok benzerlikler var; bunu biliyoruz. Yine de, bu durumun karşısında henüz yeterli ve umut verici bir tepki yok. Uluslarası kurumların tepkisizliği bizi hayal kırıklığına uğratıyor” dedi.

Susmuyor, korkmuyoruz itaat etmiyoruz

ELİMİZDEN GELEN HER ŞEYİ YAPACAĞIZ

“Onları sadece endişelenmenin ötesinde birleştirmeliyiz” diyen Lempart, “Bizim, ülkelerimizdeki insan hakları örgütleri, feminist topluluklar ile uluslararası bir ağ kurmalıyız. Polonyalı ve Türkiyeli kadınlar olarak, bu dayanışmanın baskısını birlikte kurmalıyız. İstanbul’dan Varşova’ya bir dalga yaratmalıyız” ifadelerini kullandı.

Marta Lempart​

BU MÜCADELEDE BİRLİKTEYİZ

Polonya da, İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılması için hükümet sözleşmenin, “aile değerlerini hiçe saydığı” gibi söylemlerle, muhafakazâr seçmenini ikna etmek istiyordu. Duda ve hükümetinin hesabı çarşıya uymadı. Bu durumu değerlendiren Lempart, “Ben onların yalanlarını analiz ederek zamanımı boşa harcamak istemiyorum. Anlaşma, kadınları öldürmek için din, gelenek ve onur gibi kavramları kullanamayacağınızı söylüyor. Sözleşme kadınların varlığını daha aşağıda göremeyeceğinizi, kamudaki görünürlükten uzaklaştıramayacağınızı söylüyor. Bu yüzden Polonya’daki muhafazakâr seçmenler bu sözleşmenin yürürlükten kalkmaması gerektiğini söylüyor. Polonya’daki insanların yüzde 62’si sözleşmenin yürürlükte kalmasını istiyor. Sadece yüzde 15’lik bir kesim kaldırılmasını talep ediyor. Polonya’da insanlar, ev içi şiddettin olmadığı, sistemin mükemmel işlediğini söyleyen politikacılara inanmıyorlar. Dinlerinin ve geleneklerinin politikacılar ve köktendinciler tarafından kadınlara kötü muamele, aşağılanma, tecavüz etme, vurma ve öldürme aracı olarak kullanılmasını istemiyorlar. Bu mücadelede birlikteyiz” diye konuştu.