Salgında geçireceğimiz bu kış için, delta etkisindeki ABD’deki günlük vaka sayısının Ekim ortasında 60 binlere erişeceği öngörüsü yapılmıştı, ancak dün bu sayının 120 binden fazla olduğunu ve beraberinde günlük ölüm sayısının 1800’lerde olduğunu belirteyim.

Kaplumbağa Terbiyecisi, epidemik yangın ve salgın

Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol

Her şey bitecek hatta maskeleri bile atacağız iyimserliğinin uçarı yaz mevsimi de bitti ve takvim zamanına göre güz mevsimi başladı. Bu yaz, yüksek düzeyde bağışıklama sağlayan ülkeler dahi “delta“ etkisi ile bugüne kadar ki dalgalardan daha büyük ve hâlâ sürmekte olan bir dalga yaşadı. Delta yalnızca, toplumsal bağışıklık hesaplarımızı değil yaz ile ilişkili tüm bu erken ve gereksiz iyimserliği de önüne kattı. Bu yaz, Türkiye, ABD, Rusya, Brezilya, Hindistan, Malezya ve İran, vakalar ile birlikte ölümlerinde en yüksek seyrettiği ülkeler oldu. Öyle ki ABD’deki toplam ölümler, 1918’de 675 bin kişiyi öldüren İspanyol Gribi pandemisini geçerek bu yazının yazıldığı tarih itibariyle 700 bin ölüm oldu. Daha önemlisi, ölümlerin 55 yaş altı nüfusta ve aşısızlar arasında olmasıydı.

Aralık 2020 yılında Hindistan’da saptanılan ve hızla dünyaya yayılan deltayı dışarıda tutmaya niyetlenmeyen aşı sahibi zengin ülkeler, kolumuzdan yapılan aşının burnumuza tutunan virüsü dışarıda tutmaya yetmeyeceği aşikârken, maskeler de çıkacak heveslerinin pahalı bedelini ödeyerek, ülkelerinde erkenden ikinci tur aşılamayı da başlattılar. Olmuş olanları değerlendirip olacak olanları öngördüğümüzde, kara bir kış mevsiminin arifesinde olduğumuz anlaşılıyor.

Artık pandeminin hayatın kendisi olduğunu, yalnızca dünyanın değil, mikrobiyotamızın (bizimle yaşayan, vücudumuzda bulanan, iyilik ve sağlığımızla ilişkili “mikroorganizmalar topluluğu “) dahi geriye dönüşümsüz olarak değiştiğini anlamak ve bize düşeni yapmak durumundayız. Önce, artık pandeminin kendi tarihini yazmış olduğunu ve o tarihin derslerle dolu olduğunu yineleyelim. Mesela her yeni “varyant” bir öncekinden daha yüksek vaka sayısı ile seyrediyor ve dolayısıyla daha fazla öldürüyorken, başka ülkelerde serpilmekte olan yeni varyantların bize uğramayacağını düşünmek ve bu inkârcılık ile hiçbir vakit zamanında ve yeterli hamleyi yapamamış olmak iyi öğrenilmesi ve tekrarlanmaması gereken bir ders.

2 Ekim 2021 tarihinde, herkesin ücretsiz aşıya Nisan 2021 tarihinden itibaren erişebildiği ve bu yaz Bağımsızlık Günü olan 4 Temmuz’da pandeminin biteceğini ilan eden ABD‘de toplam vaka 45 milyon ve ölüm 718.000 olarak kayıt edildi. Aynı tarihte pandeminin “Wuhansuşu” olarak tanımladığımız orijinal virüs ile başladığı ve yeni varyant girişlerini sıkı kontrol eden Çin’de ise, toplam; 96 bin 203 vaka ve 4636 ölüm bildirildi. Pandemiye yol açan virüsün, yeryüzünde 10.000 -300.000.000 yıldır var olabileceğini gösteren bulgular varken ve her değişerek gelişinde “ölümcül dinamiklerini” ve kalıcı olma potansiyelini göstermişken (SARS, MERS ve SARS-CoV-2) kendiliğinden gitmeyeceği, bundan sonra olacakların ve olmuş olanların insan ve topluluk davranışları ile belirlenmekte olduğu apaçık ortada.

Kötü şöhrete sahip bir aileden gelen virüsün, kendi genomunu düzeltmek gibi bir mahareti, “rekombinasyon” lar (farklı iki virüs parçasının genetik materyalinin birleşmesi) yapabilme kapasitesi varken ve iki yıldır gelişen her yeni varyantın etkisi daha güçlü olmuşken, delta son varyant olacak kehaneti de hiç yerinde değil. Ama yeni varyant izlemi için hangi coğrafyaların, kimlerin potansiyel taşıdığını nerelerin ve kimlerin dikkatle izlenilmesi gerektiği artık bilinmekte ve öngörülebilmektedir.

Virüsün ne yöne evrileceği konusunda pek fikir sahibi olunamayacağı halde, son yaz, son kış vaatleri ile oyalanacağımıza, varyantların sistemleri ile taramalar yapıp, gelişmekte olan varyantları erkenden saptayıp yayılmasını önlemeliyiz. Özetle, artık tüm alanları, başka salgınları başka virüsleri çalışmamıza gerek bırakmayacak kadar kaplayan pandeminin kendi geçmişi var artık. Delta ile sürmekte olan salgının en yüksek seyrettiği İngiltere ‘de ölüm ve hastaneye yatışların Türkiye, Rusya, gibi ülkelerden düşük kalması, İngiltere’deki daha yüksek oranda aşılamasıdır.

Ancak aşılamada yüzde 54’e ulaşan ABD ile nüfusunun yüzde 70 ‘i aşılanan İngiltere arasındaki ölüm hızı farkını oluşturanın ne olduğunu dikkatle analiz etmek, yüzde 50’yi geçen bağışıklama oranına henüz ulaşmış olan ülkemiz bakımından da önemlidir. Aşılamak toplumun tüm katmanlarını içine alan dinamik bir toplumsal stratejidir.

İngiltere’de, deltaya rağmen salgının benzer bağışıklamaya erişen ülkelerden daha az hastalandırıcı ve ölümcül seyretme nedeni yalnızca bağışıklama düzeyi değil, korunması gereken ileri yaş gibi grupların neredeyse tümünün aşılanmış olmasıdır. Pandeminin başoyuncusu olan virüs ile ilişkili bildiklerimize karşın, dünyada pek çok gelişmiş ülke hep virüsün en az birkaç adım gerisinde. Bugün itibarıyla dünyada vaka sayısında üçüncü, ölüm sayısında altıncı sıraya yerleşen Türkiye ve bolca aşısı olduğu halde, artık bazı bölgelerinde hastane sistemi felç olan ABD‘nin neden virüsün on adım gerisinde kaldığına gelince, yazının başlığındaki Osman Hamdi Bey‘in Kaplumbağa Terbiyecisi resmine dönüyor ve resmi ve hikâyeyi bildiğiniz umuyorum. Bu salgın sürerken, bilimsizliğin ve bilim karşıtlığının, COVID-19 kadar öldürücü olduğunu anlayanlarımızın arttığını umuyorum.

ABD’de 2015 yılında tırmanmaya başlayan bilim karşıtı hareket nedeniyle on binlerce Amerikalı kızamık gibi elimine edilmiş ve aşı ile önlenebilir hastalıklar nedeniyle ölmeye başlamıştı. Pandemi başladığında ve yaygın internet çağında, bir dezenformasyon okyanusuna dönüşen ölümcül ve göz ardı edilen bir başka salgın vardı zaten ve bubilim karşıtlığı idi. ABD ve Trump, Brezilya ve Bolsonaro ve Filipinler ve Duterte bize bu hareketin çoktan politik bir güç olduğunu anlatıyor. ABD’den yayılan bilim karşıtlığı salgının ilerleyen dönemlerinde Batı Avrupa’yı da etkisi altına almaya başladı. Bizdeki bilim karşıtlığına zemin hazırlayan çok katmanlı sebepler nedeniyle mevcut durum ile ilişkili net, yalın bir saptama yapabilmek hâlihazırda çok kolay değil. Ama salgın öncesinde, kızamık gibi çocukluk çağı aşılarındaki ret oranı, hastalık kontrolü için tehdit olacak boyuta gelmişti.

Salgında geçireceğimiz bu kış için, delta etkisindeki ABD’deki günlük vaka sayısının Ekim ortasında 60 binlere erişeceği öngörüsü yapılmıştı, ancak dün bu sayının 120 binden fazla olduğunu ve beraberinde günlük ölüm sayısının 1800’lerde olduğunu belirteyim. Salgının nasıl bitmeyeceğini biliyoruz. Salgın nasıl bitecek sorusunun cevabını ise belirleyecek olan ise hem virüs ile hem bilim karşıtlığıyla mücadele niyet ve iradesi olacaktır. Salgının önümüzdeki yakın dönemdeki seyri için iki yüksek olasılık var. Bulaşma zincirinin kırıldığı, aşılı gruplarda hafif seyirli nadir salgınlar ile seyreden bir “ortak yaşam: kohabitasyon” ya da aşı tereddüttü, eksik yetersiz aşılama, riskli grupların fazla bulunduğu bölgeler nedeniyle henüz dumanı tüten ve yeni varyantlara da zemin hazırlayan bir “epidemik yangın: conflagration.” Büyük Temizlik, Büyük Terör sırasında, Stalin tarafından hedef alınan entelektüellerle birlikte mahkûm edilen Nikolai Vavilov’u genetik bilimciler yakından bilir. Açlığa çözüm bulacak bir bilim insanıyken hapishanedeki ikinci yılında muhtemelen açlıktan ölmüş ve onu mahkûm ettiren Lysenko’nun teorisi ise milyonlarca insanı açlıktan öldürmüştür.

Bilim olmadan demokrasinin hiçbir geleceği yoktur,Maksim Gorki, Nisan 1917,

  1. HotezPJ; Anti-sciencekills; From Soviet embrace of pseudoscience to acceleratedatacks on US biomedicine. PLOS Biology
  2. https://www.worldometers.info/coronavirus/
  3. Koffman A, Kantor R, Adashi Y Potential COVID-19 EndgameScenarios;Eradication, Elimination, Cohabitation, or Conflagration?https://jamanetwork.com/journals/jama/fullarticle/2781945
  4. CyranoskiD.Profile of a killer: the complexbiologypowering the coronaviruspandemic

https://www.nature.com/articles/d41586-020-01315-7.