Örgütlü mücadele eden metal işçilerinin patron sendikası MESS ile imzaladığı toplu iş sözleşmesi direnişin kazandırdığının göstergesi oldu. Birleşik Metal-İş Başkanı Atar, “Üyelerimiz çok önemli mücadele verdi” dedi. Atar, "Önümüzdeki sözleşmeye 250 bin kişiyle girelim. Daha büyük bir mücadele verelim, daha iyi haklar elde edelim. Örgütlü olan, mücadele eden, kararlı duran mutlaka kazanır. İşverenden bir şey bekleyen sömürülmeye devam eder" diye konuştu.

Kararlı duran mutlaka kazanır
İşçiler kazanımlarını fabrikalarda kutladı. (Fotoğraf: BirGün)

Dilan ESEN

Patron örgütü Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile işçi sendikaları arasında aylardır süren MESS 2023-2025 dönemi Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri geçen günlerde sonuçlandı. Görüşmeler sırasında uyuşmazlık çıktı, arabuluculuk sürecinde de anlaşma sağlanamayınca Birleşik Metal-İş Sendikası’nın grev uygulama, Türk Metal ve Özçelik-İş’in de grev kararı açıkladı. Hatta Birleşik Metal-İş 19 Ocak’ta greve başlayacaktı ancak MESS yeni bir teklifle geldi ve anlaşma sağlandı. Birinci 6 aylık dönem için yüzde 98, 1 Mart 2024 tarihi itibarıyla ise sadece ücretlerde kümülatif olarak yüzde 157,4 oranında artışa imza atıldı.

Süreç sadece masa başında ilerlemedi. Özellikle Birleşik Metal-İş’e üye işçiler, fabrikalarında, işyerlerinde, sokakta çeşitli eylemler yaptı. İşverenlere yönelik uyarılar bizzat işçiler tarafından yapıldı. Kazanıma giden yolun taşları işçilerin örgütlü mücadelesiyle tek tek döşendi. Hem bu süreci hem de bu önemli kazanımı Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Özkan Atar ile konuştuk.

Kamudaki toplu sözleşmeden sonra ülkenin en geniş toplu sözleşmelerinden biri kazanım diyebileceğimiz şekilde sonuçlandı. Görüşmeler nasıl bir dönemde başladı ve sonuçlandı? Metal işçileri ne kazandı?

Toplu iş sözleşmemizin kapsamından bahsetmek istiyorum. Türkiye'nin özel sektörde sanayi alanında en büyük toplu iş sözleşmesi hem sayısal olarak hem de ekonomik etkisi açısından. Türkiye'nin ilk 500 şirketi içerisinde neredeyse ağırlıklı bölümü bu şirketlerden oluşan son derece önemli otomotiv, demir-çelik, beyaz eşya, makina sektörlerini kapsayan metal sektörünün işkolunun toplu iş sözleşmesini yürüttük. 2023 yılı eylül yürürlüklü, 31 Ağustos 2025 itibariyle de sona erecek. Yaklaşık 15 bine yakın metal işçisi üyemizi kapsıyor, diğer sendikaların da dikkate alacak olursak 160 binin üzerinde metal işçisini kapsıyor. Önemli kazanımlar elde ettik daha 2023 yılının temmuz ayında toplu sözleşme teklifimizi hazırlamıştık, üyelerimizle, işyeri komitelerimizle, temsilcilerimizle, sendikamızın uzmanları ve yöneticileriyle birlikte. Tamamen bilimsel yöntemlerle ekonomik verileri dikkate alarak işçi arkadaşlarımızın yaşam ve çalışma koşullarının iyileşmesini temel hedef alarak teklifimizi hazırladık. Taslağımızı hazırlarken sadece kendi üyelerimizin taleplerini değil aynı zamanda diğer metal işçilerinin de taleplerini de içeren, hatta bazı hedeflerin tüm sendikalar tarafından ortaklaştırılabilmesi, kararlıkla ortaya konması konusunda çaba sarf ettik.

Ücretlere yüzde 140,5 1 Eylül itibariyle 6 aylık zam talebimiz vardı. Sosyal haklarda da yüzde 450 gibi bir talebimiz vardı çünkü sosyal haklar çok düşmüştü. Hem enflasyon hem tüketici enflasyonun gerçek yaşandığı şekilde bilimsel yöntemlerle açıklanmaması, baskılandırılmış olarak düşürülmesi konusunda da bu ücretler reel olarak geri kalmıştı.

Toplu sözleşme görüşmeleri boyunca eylemler içerisinde önemli bir mücadele verdik. Eylül ayının sonundan itibaren 4 ay süreyle önemli bir mücadele verdik. İlk 6 ay itibariyle toplu iş sözleşmemizde 1 Eylül tarihi itibariyle yüzde 98’lik ortalamada ücret artışı gerçekleştirdik.

Kamu çalışanların ücret artışlarını dikkate aldığımızda, asgari ücret artışı gibi parametrelere baktığımızda epeyce ayrışan ve göreceli olarak da yüksek bir zam olarak ortaya çıktı. Bir yıllık artışa baktığımızda kümülatif olarak yüzde 157,4’lük bir artış gerçekleştirmiş olduk. Geriye doğru baktığımızda tarihte Erbakan zammı diye geçer, 1996 yılında 5 Nisan krizi sonrası ücretlerin reel olarak ciddi ölçüde düşmesinden sonra işçi sınıfında yaşam standartların tekrar iyileşmesi konusunda bir talep vardı. O günün koşullarında o hükümet de bu zammı yapmak mecburiyetinde kaldı. O sözleşmeyle kıyaslayacak olursak o dönem asgari ücretin artışı yüzde 102’ydi. O dönemin koşullarında enflasyon da yüzde 85’ti. AKP iktidarının uyguladığı ekonomi politikaları sonucunda başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçilerin, toplumsal kesimlerin yaşam standardı ciddi ölçüde düştü. Biz 2022 yılının başında yine üretimden gelen gücümüzü de kullanarak iş bırakmıştık. Grev tehdidiyle ile birlikte toplu iş sözleşmesinde ikinci yılın başında bir önceki sözleşmemizde tadilat gerçekleştirdik. Fakat ek zam almış olsak da iktidarın programı nedeniyle reel ücretlerde gerilemeler ortaya çıktı.  Hele mayıs seçimlerinden sonra… Zamlar, vergi artışları… Bunlar adeta tüm emekçilerin yaşamına karabasan gibi çöktü ve emekçiler bu reel olarak ücret kayıpları, yoksullaşmanın karşısında yoğun bir mücadele sergiledi. Bizim 2023-2025 dönemi toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin başlamasıyla ciddi ölçüde hem fabrikalarda eylem iş bırakmalar, her hafta birer saat vardiyalarda iş bırakma; uyuşmazlık sonrası bunu haftada iki güne çıkardık. Toplamda baktığımızda biz bu yaklaşık 4 aylık mücadele süreci içerisinde aşağı yukarı 60 saatin üzerinde iş bırakmışız, yani ortalama neredeyse 10 güne varan bir fiili grev gerçekleştirmişiz. Bazı arkadaşlarım soruyor grevi, ‘Grev yapmadan böyle bir sözleşme ortaya çıktı.’ Aslında bu tam anlamıyla doğru değil müzakereler sürüyorken aslında biz fiili grevlerimizle birlikte bu mücadeleyi sürdürdük. İşçilerin yoğun yaşadığı büyük kentlerde emekçilerin çalıştığı organize sanayi bölgelerinde yürüyüşler gerçekleştirdik, basın açıklamaları, mitingler yaptık. Metal işçileri tarihsel olarak mücadele birikimine ve deneyimine sahiptir, işçi sınıfı hareketinin ortaya çıkmasında da çok önemli rolü vardır. Metal işçileri geleneksel mücadelelerini bugün hâlâ devam ettiriyor. Dolayısıyla iyi bir sonuç aldığımızı düşünüyoruz. Tüm hedeflerimizi gerçekleştirdiğimizi söyleyemeyiz çünkü sınırımız yok, hep daha iyisini hedefleyen bir sendikayız ama şunu söyleyebilirim bundan önce yapmış olduğumuz sözleşmelere baktığımızda, bu yapılan sözleşme hepsinin üzerinde bir rekor oldu.

Kazanılmış haklara bir müdahale söz konusuydu. Bunların bazıları esnek çalışma, tamamlayıcı sağlık sigortasını kaldırılması, sözleşmenin 3 yıllık yapılmasıydı. Gelinen son aşamada bu sorun çözüldü mü?

MESS’in nerdeyse her dönem geleneksel diyebileceğim böyle karşı teklifleri ortaya çıkıyor. Ben yaklaşık 30 yıldır toplu sözleşme süreçlerin içerisinde profesyonel olarak da yer alıyorum, her dönem bu tür fırsatlar arıyor. 2014-2017 toplu iş sözleşmesi döneminde 3 yıllık olsun gibi bir teklifleri olmuştu. Biz o sözleşmeye imza atmadık, grev kararı aldık ve çok uzun ve yoğun bir mücadele verdik. Üç yıllık sözleşme işçi sınıfı açısından önemli kayıpları beraberinde getirir. 2014-17 döneminde iki sendika, bizim açımızdan kabus sözleşmeyi imzaladı. Biz imza atmadık ama tabii grev ertelemeleri sonrasında da sözleşme hakem kuruluna gitti. Hakem kurulundan gene bize devlet zoruyla 3 yıllık sözleşme geldi ama ortaya koymuş olduğumuz grev iradesi ve kararlılık sonraki sözleşmenin tekrar 2 yıla dönmesini sağladı. Dolayısıyla o dönemde de yani 2015 yılında vermiş olduğumuz mücadele de aslında metal işkolundaki işçi sınıfı mücadelelerinde önemli bir dönüm noktası. Tarihte yerini aldı. Diğer taraftan çalışma biçimlerine yönelik esnek çalışma yani işyerinde işin az olduğu dönemde denkleştirme adı altında işçi izine yollanacak, işlerin yoğun olduğu dönemde fazla çalıştırılacak ve fazla mesai ücreti almayacak. İkramiye gibi önemli kazanımlarımızın çalışılan sürelere endekslenmesi var, izin aldıklarında ya da zaruri olarak istirahat aldıklarında, işe gelemediklerinde gelmedikleri günlerin ikramiye olan kısmı kesilecek. Bu doğal olarak ikramiyelerin aşamalı biçimde yok edilme yoluna doğru gidilmesini ortaya çıkaracak. Biz bunları kabul etmeyeceğimizi en başında söyledik. Bu anlamda bırakın bazı hakların geriye gitmesini, yeni hak kazanımlarıyla sonuçlandı. Örneğin dini ve milli bayramlarda fazla çalışma yapıldığı zaman ücretleri yüzde 100 olarak ödeniyordu, yüzde  125’e çıkarttık. Belki çok büyük bir rakam gibi görünmeyebilir ama önemli olan o direnci kırmak ve toplu sözleşmede işçinin lehine bir gelişmeyi sağlayabilmek. Yine çocuğu ana sınıfında okuyan üyelerimize öğrenim yardımları dahil edilecek, 3 Aralık Engelliler Günü’nde engelli kadrosunda çalışan üyelerimiz izinli olacak. Zaten sendikamız 3 Aralık Engelliler Günü ve 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nde üyelerimizin de katıldığı konunun önemine dikkat çeken etkinlikler yapıyor. İşyerinde ilk giren işçiler sendikaya üye oldukları zaman mevcut ücretlerin üzerine sendika üyeliğini işverene bildirdiğinde yüzde 8 artış gerçekleşiyor, bunu biz bu dönem toplu iş sözleşmesinde en düşük işçi ücreti olması konusunda gelişme sağladık.

Özkan Atar

METALCİLER KAZANIRSA İŞÇİ SINIFI KAZANIR

MESS görüşmelerinin sadece 163 bin işçiyi ve ailesini değil, ülkedeki tüm işçileri ilgilendirdiği söyleniyor. Bunun sebeplerinden birisi bu sözleşmenin en büyük toplu sözleşmelerden biri ve MESS’e dahil olmayan patronların da buraya bakması diyebiliriz.  Bu neden önemli?

163 bin metal işçisi dediğimiz zaman, aileleriyle birlikte ele aldığımızda yaklaşık hani 500 bine yakın yurttaşımızı ilgilendiren bir toplu iş sözleşmesi direkt olarak. Diğer taraftan işyerlerinde beyaz yakalı diye tabir edilen çalışanların da ücret ve çalışma koşulları, sendika üyelerinin şartları iyileştiği zaman onlara da yansıması söz konusu olacak. Diğer taraftan toplu iş sözleşmesi olmayan sendikaların yetkili olmadığı önemli metal fabrikaları var ve bu fabrikalarda çalışan işçiler de sendikalı, toplu sözleşmeli işyerlerinde bu tür kazanımlar ortaya çıktığında onlara da ücret ve sosyal haklara yansıması ortaya çıkacak. Şu anda lastik işkolunda toplu iş sözleşme müzakereleri başladı, metalde böyle bir kazanımın ortaya çıkması mutlaka emsal teşkil edecek düzeyde diğer işkollarına da işçi sınıfının lehine etkide bulunacaktır. Bu anlamda da Türkiye işçi sınıfına çok yararı olacaktır. Biz başından beri metal işçisi kazanırsa işçi sınıfı kazanacak, tüm emekçiler kazanacak esnafı da kazanacak, köylüsü de kazanacak öğrencisi de genci de dedik.

PATRONLAR SARSILDI

Birleşik Metal-İş tek başına değil işçilerle birlikte görüşmeler süresince ortaya koyduğu eylemler ve tepkilerle örgütlü şekilde hareket etti. Böylece “Metal işçileri MESS’i sarstı” diyebilir miyiz? 

Mutlaka her dönem sarsıyoruz ama bu dönem biraz daha fazla sarstık. Metal işverenleri son 2 yıllık dönem içerisinde kazandılar. Bir yerde toplumun bir kesimi kaybediyorsa bir kesimi kazanıyordur. Uygulanan ekonomik program aslında onların hem bilançolarında önemli derecede tarihsel kârlar ortaya çıkardı hem de şirketler güçlendi. Biz bundan hak ettiğimiz payı almak bizim en temel sınıfsal görevimiz mücadele. Mücadele içerisinde sözleşmenin başlangıcında bu hızlı reel ücret kayıplarını bir parça olsun toparlayacak bir talebimiz olmuştu. Toplu sözleşme süreçleri yaklaşık 6 ay sürüyor. Biz işçilere eylül itibariyle önden en azından enflasyon rakamı kadar zam uygulansın istedik. Onlar bunun şeklini değiştirdiler başta reddettiler, sonra şeklini değiştirdiler, sonra diğer sendikalarla bizim kabul etmeyeceğimiz bir anlaşma ortaya koydular. Aslında bu biraz eylem sürecini tetikledi. Bizim açımızdan haklı bir talep vardı, bunun reddedilmesi ya da içinin boşaltılarak farklı bir şekle çevrilmesi kabul edilebilir değildi. Biz bunun üzerine zaten o birer saat vardiyalarda iş bırakma kararımızı aldık. Bu onlarda ciddi bir karşılık buldu, zaten hiçbir zaman kabul etmezler ama buna direnç gösterdiler. İşçilerin ücretlerini kesmekle tehdit ettiler, işten çıkarmakla tehdit ettiler, cezai yaptırımlarla tehdit ettiler. Bazı yerlerde kısmen bazı karşı saldırılarla da karşılaştık ama biz bunları bertaraf ettik. İşçi arkadaşlarımız bu anlamda çok dik durdular hiçbir taviz vermediler, biz de onlara sendika olarak iyi bir önderlikte bulunduğumuzu düşünüyorum. Tam idealize ettiğimiz noktada olmayabilir ama önemli bir mücadele yürüttük. Bu noktada MESS’in tekliflerini biliyorsunuz, ilk başta yüzde 35’lik bir teklifte bulundular, işçilerin kabul etmemesi ve yaptığımız eylemler sonucu yüzde 50’ye çıkardılar, sonra yüzde 60’a çıkardılar, en son grev kararları aşamasında yüzde 73’e çıkardılar. Hiç baştan hesap ettikleri gibi bir sonuç ortaya çıkmadı, en son 19 Ocak’ta almış olduğumuz 10 işletmedeki karar, 23 ve 24 Ocak tarihlerine parçalı olarak başlayacaktı 7 işletmenin grev uygulaması. Biz sadece grev kararı almadık günlerini de belirleyerek uygulamaya geçireceğimiz noktasında tebligatlarını yaptık. Bu onlarda çok ciddi bir endişe yarattı. Grev kararı almadığımız 17-18 işletme daha vardı. Grev ertelemelerini de dikkate alarak olabilecek birtakım karşı saldırıları da dikkate alarak mücadeleyi aşamalı olarak tüm işyerlerimizi sürecin içerisine katarak hazırlandık. Aslında Türkiye’de çok ciddi büyük bir grev dalgasıyla karşı karşıya kalacaklarını gördüler. Yoksa yüzde 98’lik zammı işverenlerin kabul etmesi, sosyal haklarıyla yıllık toplamda yüzde 157 gibi bir zammın ortaya çıkması olası değil.

2023 yılının başında yine EMİS grubu diye tabir ettiğimiz daha küçük grupta bulunan işyerleriyle yüzde 91 oranında toplu sözleşme yaptık. O dönem ortalamaları şimdiye yakındı, oraya kadar çıkabileceklerinin mesajlarını bize vermişlerdi. Biz orada kalırlarsa eğer grevlerin kaçınılmaz olarak uygulanacağını net olarak ifade etmiştik. Anlaşma yapmadan 4-5 gün öncesi birtakım gayri resmi müzakereler, bazı görüşmeler, görüş alışverişleri ortaya çıktığında bence bu işin ciddiyetini anladılar ve bu noktaya geldiler. Bu noktada kazanımlarımız son derece önemli, saat ücreti ortalamamız gibi… Sözleşmeye oturduğumuzda 68 saat ücreti ortalamamız vardı. Asgari ücret rakamı 1 Ocak itibariyle 88,90 lira. Bizim ücret ortalamamız asgari ücretin altında kaldı. Şu anda bizim ortalama saat ücretimiz 1 Mart itibariyle ortalama 176 lira. Asgari ücretten kıyasladığımız zaman bu asgari ücretin tam iki katına varan bir ortalama ücret. Kıdemli işçilerde bu 3 katına çıkabilir. Bu aslında Türkiye'de son 20 yılda toplu iş sözleşmesiyle asgari ücret arasındaki oranın ya da dövizle kıyaslandığı zaman saat ücretlerinin geldiği oranın aslında en iyisi. Bunun bilimsel hesaplarının hepsini yaptık fakat burada önemli olan nokta hükümetin uygulayacağı ekonomik programlar… Şimdiye kadar olduğu gibi yine emek karşıtı, sermayeyi koruyan, gelir dağılımını emekçiler aleyhine bozan nitelikte olduğu takdirde mücadele sürdürmek zorundayız.

Toplu sözleşmemizi 17 Ocak itibariyle imzaladık, tam olarak arzu ettiğimiz yerde olmasa bile yüzde 90’ın doksanın üzerinde üyemizin memnuniyetini sağladık. Yeterli bulmayan işyerlerimiz de oldu onlara da saygı duyuyoruz, bu grup toplu iş sözleşmesi her işyerinin koşullarına göre ne yazık ki yapma olanağı yok. Genel ortalamalar üzerinden hareket ediyoruz. Başından itibaren şunu söylemiştik, işçi arkadaşlarımızın kabul etmeyeceği, onların kanaatinin ortaya çıkmadığı bir toplu iş sözleşmesini imzalamayız.  Sık sık işçi arkadaşlarımızın görüşlerini temsilcilerimiz aldı. Şube toplu sözleşme komiteleri ile bir araya geldiler. Merkez toplu sözleşme komitemizi topladık, onların görüşlerini aldık. Sonra tekrar grev kararlarımızı aldık. Bütün fabrikalara eksiksiz sendikanın genel başkanı olarak bizzat gittim. Biz bunu yapmamış olsak, bu dinamik yapıyı sağlıklı şekilde yönetemesek böyle bir sözleşmeyi elde etmemiz kesinlikle mümkün olmaz. Birleşik Metal-İş Sendikası’nın zaten böyle bir mücadele geleneği var. Sözleşmesinin sonuçlandırmasını da işyerlerimizden gelen verileri dikkate alarak yaptık. Netice itibariyle ortaya çıkan durumu sendikanın üyelerinin ağırlıklı çoğunluğunu da dikkate alarak imzaladık.

Birleşik Metal-İş Sendikası’nın aslında işkolu sözleşmesine önderlik ettiğini bu sözleşme mücadelesi süreci içerisinde bu işin lokomotifi olduğunu, Türkiye'de öncü sendika rolünü gerektiği şekilde yerine getirdiğini, grev kararlarıyla, yaptığı atak mücadelelerle de… Netice itibariyle başat sendika olarak da patronlar tarafından dikkate alındığını ve masada bu işin sonuçlandırılmasında da bu noktaya gelmesini de biz sağladık. Tabii ki bütün metal işçileri bulundukları sendikalarda kendi mücadelelerini verdiler, biz zaten mücadeleyi ortaklaştırma ve dayanışma içerisinde sürdürme gayretimizi ve görüşlerimizi her yerde yansıttık. Buna da uygun hareket etmeye çalıştık ama toplu sözleşmenin inşasının Birleşik Metal-İş Sendikası olduğunu açıklıkla söyleyebilirim. Üyelerimiz bu anlamda çok önemli mücadele verdiler. Aylarca kolay değil… Bunun insanlar üzerinde yaratmış olduğu psikolojik etki, onun gerilimi yaşadı… Bu noktada biz işçi arkadaşlarımızın memnuniyetini görüyoruz. Önümüzdeki günlerde fabrikaları ziyaret edeceğiz. Güzel bir sonuç çıktı işçi sınıfı lehine. Daha ileride daha güçlü mücadeleler yapacak olmamıza ve moral etkisi olarak da bize önemli katkısı oldu.

***

BİRLİKTE MÜCADELE, BİRLİKTE KAZANIM

Tüm bu sürecin sonunda da örgütlü olan, mücadele eden kazanıyor gibi bir sonuç çıkıyor…

Bir ülkede işçi hakları ne kadar gelişirse, sendikalar ne kadar örgütlü olursa, ki bugün sendikaların hepsi de bakıldığında idealize ettiğimiz noktada olduğunu söyleyemeyiz, işçilerin iyi haklar elde etmesini, toplu iş sözleşmesinin yaygın şekilde tüm işyerlerinde uygulanır olmasını sağlıyor. Ülkenin demokrasisi açısından da geleceği açısından da son derece önemli. Bu sözleşme ortaya belli sonuçlar çıkaracak, fabrikalarda çalışan arkadaşlarımız belli ekonomik kazanımlar elde ettiler ama altını çizerek söylüyorum hükümetlerin sermaye ile işbirliği halinde ortaya koyacakları emek karşıtı, halk karşıtı politikaları biz eğer püskürtemezsek toplumsal bir mücadeleyi, siyasi bir mücadeleyi ortaya koymazsak bizim kaşıkla aldığımızı onlar kepçeyle bizden geri alır. Sözleşmede elde edilen hakları alıyorsa sendikasız, örgütsüz yerlerde işçiler sendikalara gidecektir. Metal işkolundaki sendikalar da buna iyi hazırlanmalı, örgütsüz işyerlerini örgütlemeliler. Biz bu toplu sözleşmeye 160 bin kişiyle girmişsek önümüzdeki sözleşmeye 250 bin kişiyle girelim. Daha büyük bir mücadele verelim, daha iyi haklar elde edelim. Örgütlü olan, mücadele eden, kararlı duran mutlaka kazanır. İşverenden bir şey bekleyen, onun insafına kendi geleceğini terk eden, kaybeder ve sömürülmeye devam eder. Burada eksik bıraktığımız tarafları önümüzdeki sözleşmede çok daha güçlü bir şekilde hayata geçireceğiz.