33 aydının katledildiği Sivas Katliamı'nın ardından, dönemin siyasetçileri gericileri kutsamış, Aziz Nesin'i hedef göstermişti. Bugünün siyastçileri ise katliamcıları aklayıp, avukatlarını en üst makamlara yerleştiriyor

Katliamcılar aklanıyor, avukatları kariyer basamaklarını hızla tırmanıyor

HABER MERKEZİ

2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Oteli’nde yapılan katliam, 33 aydını aramızdan aldı. Pir Sultan Abdal şenliklerine katılmak için Sivas’ta bulunan aydınlar, Siyasal İslamcı karanlığın ateşiyle can verdi.

Şenlikler’den önce yerel gazetelerde başlayan provokasyonlarla Aziz Nesin hedef gösterilerek, hala kimin hazırlayıp dağıttığı ‘bilinmeyen’ bildirilerde, Aziz Nesin’in “Peygamber’in hayatını genelev ortamına benzettiği” ibareleri yer alıyordu.

Şehirde yapılan bu provokasyonlara ve tahriklere rağmen, emniyet hiçbir önlem almadı. 2 Temmuz günü Cuma namazı çıkışı camilerde toplanan gericiler önce valiliğe yürüdü, ardından Madımak Oteli’ne.

GERİCİ GÜRUH MASUM, AZİZ NESİN SUÇLU

33 aydının yaşamını yitirdiği bu katliamın ardından, dönemin siyasetçileri gericileri kutsamış, yaşamını yitiren aydınları hedef göstermeye devam etmişlerdi. Siyasetçilerin hedef tahtasında, katliamı yapan gericiler gibi, Aziz Nesin vardı.

Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir. Olay, bir otelin yakılması ve içinde olan vatandaşlarımızın ölmesi ile ortaya çıkmıştır. Tahrike kapılacak bir durum yoktur. Sivas olayının neden ve nasıl olduğu tahkik edilmelidir. Sayın Aziz Nesin’in oradaki konuşmalarından sonra, gazetelere yansıyan haberlerden halkın tahrik içerisinde olduğu anlaşılmaktadır” diyerek, katliamcıları aklamaya çalışmıştı.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş... Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır... Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır" diyerek, katliamcıları masum göstermişti.

İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, "Aziz Nesin'in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir. Yangın önceden planlanmış bir olay değil, topluluk psikolojisi ile ortaya çıkmıştır. İdari ceza soruşturması sonunda, olaylara karışan kişilerin ve kamu görevlilerinin verdiği ifadeler doğrultusunda, Aziz Nesin hakkında soruşturma açılabilir” açıklamasını yapmıştı.

Dönemin ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, “Devletin valisi yüzde 99’u Müslüman olan Türkiye’de halkımızın dini duygularını rencide eden, dini değerlerle alay eden bir konuşmacıya karşı tepkisiz kalmışsa, milletin o valiye güvenmesini bekleyemezsiniz. Fikir özgürlüğünün halkımızın mukaddes değerleri için kullanılmasına hiçbir şekilde kayıtsız kalamayız” dedi.

Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, “Provokatörler geliyor, benzin döküyor, kibrit çakıyor, perdeleri tutuşturuyor. Bunları yapanlar gene bulunmaz. Çünkü arkasından CIA çıkar. Tıpkı Uğur Mumcu cinayetinde olduğu gibi, katilleri bulamazlar” açıklamasını yapıp hedef şaşırtmıştı.

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, “Olayların bastırılması sırasında ve şu ana kadar güvenlik güçlerinin gösterdiği itidalli ve akıllı görev anlayışı, olayların daha vahim boyutlara ulaşmasına engel olması bakımından, her türlü takdirin üzerindedir. Kendilerine teşekkür ederim. Aziz Nesin’i Sivas gibi hassas ilimize getirerek zehrini kusmasına sebep olanlar olayın birinci derece sorumlularıdır. Halkımız kışkırtılmıştır, tahrik edilmiştir” açıklamasıyla, hiçbir önlem almayan güvenlik görevlilerini yüceltmişti.

Koalisyon ortağı SHP'nin eski genel başkanı, dönemin başbakan yardımcısı Erdal İnönü, olaylar sırasında Aziz Nesin'le telefonla görüşerek "en kısa zamanda takviye güç gönderileceğini, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacağını" söyledi.

İnönü, katliam ardından SHP'ye ve kendisine yönelik eleştirilere, "Ne yapayım, yetkim yoktu" cevabını verdi. İnönü, “Demokrasi içinde fikirlere tahammülümüzün olmadığını gösteren bir durum. Ama bundan çıkaracağımız sonuç, laik düzen aleyhine olamaz. Güvenlik güçlerimiz, vatandaşlarımızın zarar görmemesine dikkat ederek olayları kontrol etmeye çalışmışlardır” açıklamasını yaptı.

Dönemin Sivas Belediye Başkanı olan Temel Karamollaoğlu, “Ben vali beyin ve emniyet Müdürünün isteği üzerine, topluluğu yatıştırmak amacıyla konuşma yaptım. Belediye olarak üzerimize düşeni yaptığımız kanaatindeyim. Ben aslında teşekkür beklerken adeta suçlandım” demişti. Karamollaoğlu’nun o gün otelin etrafındaki gerici güruhu tahrik edenlerden biri olduğu iddia ediliyor.

24 Haziran seçimleri öncesinde Artı TV'de katıldığı programda Sivas'la ilgili bir soru üzerine Karamollaoğlu şunları söylemişti:

"Katliam olarak vasıflandırmadım. Bu üzücü bir hadisedir. Bu, hakikaten çok acı olarak tarif edilir. Ancak; katliam demek kasıtlı olarak ben bu insanları öldürmek için şunu yaptım denirse olur. Onun adı katliam olur. Ama orada bir hadise meydana gelmiş; oteldeki perdeler yakılmış, arabalar yakılmış. Arkasında da ateş bacayı sarmış. İçerideki insanlar da benim hala anlayamadığım, pencereleri açmadıklarından dolayı insanlar ölmüş."

1996 yılında Adalet Bakanı olan Refah Partili Şevket Kazan, Sivas Katliamı sanıklarını cezaevinde ziyaret etmiş, daha sonra sanıkların avukatlığını yapmıştı.

KATLİAMCILARA MAĞDUR DENİLDİ, AVUKATLARINA PASTADAN PAY VERİLDİ

Katliamın ardından geçen yıllarda, tıpkı o dönemde olduğu gibi, siyasetçiler katliamı yapanları aklama çalışmalarına devam etti. AKP iktidarı döneminde sanıkların mağdur olduğu öne sürülüp, sanıkların avukatları kariyer basamaklarını 3’er 5’er atlamışlardı.

13 Mart 2020’de davanın zaman aşımı nedeniyle kapanmasının ardından dönemin başbakanı Erdoğan, "Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun. Yıllar yılı içerde olan vatandaş, içlerinde kaçak olanlar vardı" dedi. Erdoğan kararı ayrıca, "İdam kalktığı için 33 kişi ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum oldu. Bunlar hep gözden kaçıyor. Hedef saptırılıyor" diyerek yorumladı.

Erdoğan ayrıca Sivas davasında mağdurlar olduğunu söyleyerek, "Sivas'a birçok gidişimde babalarının haksız yere, herhangi bir taksiratı olmadığı halde idama mahkum edildiği için ağlayan 15, 18, 19 yaşında kızlar var. Bunları göz ardı etmek suretiyle tek tarafa siyasi bir servis yapmayı doğru bulmuyorum. Gidip Ankara Adalet Sarayı'nın önünde gösteri yapmak suretiyle belli bir ideolojinin borazanlığını yapmanın doğru olduğuna inanmıyorum" diye konuştu.

Sivas Katliamı davasında sanıkların avukatlığını yapanlar, zaman içinde AKP içerisinde yükselerek milletvekilliği, bakanlık ve kamuda çeşitli görevlere getirildi. Bunlardan bazıları ise şöyle:

- Eski Afyon Barosu Başkanı Av. Celal Mümtaz Akıncı, dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine atandı.

- Hayati Yazıcı, AKP’nin eski Devlet Bakanı.

- Bülent Tüfekçi, AKP’nin eski Gümrük ve Ticaret Bakanı.

- Mevlüt Uysal, AKP’nin eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı.

- Reşat Yazak, eski Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi.

- Haydar Kemal Kurt, AKP eski Isparta Milletvekili.

- Erdoğan’ın eski avukatı Zeyid Aslan, AKP eski Tokat Milletvekili.

- Hüsnü Tuna, AKP eski Konya Milletvekili.

- Burhanettin Çoban, AKP’den Afyonkarahisar eski Belediye Başkanı.

- İbrahim Hakkı Aşkar, AKP eski Afyon Milletvekili

- M. Ali Bulut, AKP eski Maraş Milletvekili ve Anayasa Komisyonu üyesi.

- Kayıp trilyon davası sanığı da olan Halil Ürün, AKP eski Afyon Milletvekili.

- Nevzat Er, AKP eski Eminönü Belediye Başkanı.

- Tayfun Karali, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Darülaceze Müdürü.

- Ferruh Aslan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Müdürü.

- Ali Aşlık, AKP eski İzmir Milletvekili.

Dava, zaman aşımına uğramasının ardından Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştı. Sanıkların avukatlığını yapmış olan Celal Mümtaz Akıncı, o dönemde Anayasa Mahkemesi üyesiydi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde CHP’li bir meclis üyesinin sanıkların avukatlığını yaptığını hatırlatıp, “Bugün olsa Sivas Katliamı’nı savunur musunuz?” sorusuna Mevlüt Uysal, “Sivas davalarına girmekten pişman mısınız, hayır pişman değilim. Ancak Sivas olaylarıyla ilgili tespitim, o günkü tespitimle kesinlikle örtüşmüyor. Şu anda çok farklı bakıyorum. Sivas olayları halkın birbirine yaptığı bir şey değil. Orada can verenler de, orada hapis yatıp bedel ödeyenler de mağdur diye bakıyorum” demişti.

Öte yandan geçtiğimiz Ocak ayında AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sivas Katliamı hükümlüsü Ahmet Turan Kılıç’ın cezasını Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kaldırmıştı. Sağlık sorunları öne sürülerek affedilen Kılıç, “Anayasal düzeni zorla bozmaya kalkışmak” suçundan idam cezasına çarptırılmış, idam cezasının kalkmasının ardından Kılıç’ın cezası müebbet ağır hapse çevrilmişti.