Komisyonun sadece gerçek olmayan resmi verileri değil, bağımsız kuruluşlarca yapılan araştırmaları da dikkate almasını isteyen Gülmez, işlevsizleşen komisyonun “Talimat hukuku”na göre karar aldığını söyledi.

Komisyon 'Talimat Hukuku'na göre karar alıyor: Görüntüde ‘Komisyon’
Asgari ücret tespit komisyonu 11 Aralık’ta ilk toplantısını gerçekleştirecek. (Fotoğraf: AA)

Havva GÜMÜŞKAYA

Hükümet bir an önce asgari ücret meselesini karara bağlayıp, konuyu kapatmak için kolları sıvadı. Asgari ücret tespit komisyonu bu ay boyunca 2024 yılı için geçerli olacak asgari ücret için masayı kurdu. Ancak kesin karar vermeye yetkili bağımsız bir kurum olan komisyon, yıllar içerisinde işlevsizleştirildi. Mevcut komisyon yapısına göre ise sendikalı işçilerin bile yüzde 46,33’ünün asgari ücret tespit komisyonunda temsilcisi yok.

Uluslararası Sosyal Politika Uzmanı Prof. Dr. Mesut Gülmez ile artık görüntüden ibaret bir hale gelen Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun yapısı ve çalışma tarzı üzerinde konuştuk. Gülmez, komisyonun salt gerçek dışı resmi veriler değil, bağımsız kuruluşlarca yapılan ciddi ve bilimsel araştırmaları da göz önünde bulundurması gerektiğini vurguladı. Komisyonda sadece Türk-İş'in bulunmasının sendikalı işçilerin yüzde 46'sının temsil edilmemesine neden olduğuna da dikkati çekerek, komisyonda Türk-İş üyesi olmayan sendikalı işçilerin de temsilinin sağlanması gerektiğini de söyledi.

Prof. Dr. Mesut Gülmez
Prof. Dr. Mesut Gülmez

Türkiye’de asgari ücret, devlet, işveren ve işçiyi temsil eden 5’er kişiden oluşturulan Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirleniyor. Son iki yılda ara zam amaçlı buluşmalar gerçekleşti. Bu görüntü ile başlayalım.

‘Tartışmalar’ başlıyor. Ama, tartışılması gereken yerde, AÜT Komisyonu’nda gerçekten tartışılıyor mu? Kavramın tanım ve anlamına uygun bir yanıt vermek gerekirse; hayır derim, hem de kesinlikle hayır. Yakından inceleyip değerlendirdiğim son iki yıldaki ‘ara zam’ amaçlı sözde Komisyon toplantılarında, daha doğrusu buluşmalarında yapılanları da ‘tartışma’ saymak olanaksız.

Toplantılar, bir an önce kararın alınması ve sorunun gündemden düşürülmesi, kısacası ‘yasak savmak’ için yapılıyor çünkü. Gerçi, yazılı ve görsel basında sorun tartışmaya açılıyor. Komisyonun üç kanadının görüş ve tutumlarıyla ilgili haberlere yer veriliyor. Ama odaklanılan tek nokta, sorunun ekonomik boyutudur: Ay sonlarına doğru, açlık ve yoksulluk sınırlarıyla ilgili veriler açıklanıyor. Belirlenmesi olası asgari ücret tutarının, gerçek durumu yansıtmaktan uzak resmi enflasyon oranları karşısında dolar olarak değeri üzerinde duruluyor.

Bu yaklaşım, haksız değil kuşkusuz. Ama sorunun kaynağında, gözden kaçırılan başka noktalar da var.

SENDİKALI İŞÇİLERİN YÜZDE 46’SININ TEMSİLCİSİ YOK

Komisyonun yapısı, bu noktalardan biri olabilir mi?

Hiç kuşkusuz. Bu yüzden, öncelikle Komisyon’un yapısı ve niteliği üzerinde durmak gerekiyor kısaca.

Eşit temsil ilkesine göre üç kanattan oluşturulan bir katılma kurumudur komisyon. Ama danışsal değil, kesin karar yetkisiyle donatılmıştır. Kararı, sıradan bir öneri değildir. Çok önemli, benzeri olmayan bir özelliktir bu. İş Hukuku ve Sosyal Politika Bilimlerinin biricik kurumudur. Ne yazıktır ki komisyonun bu özelliğine özen gösterilmemiştir. Bunun, gerek hukuksuzluklarda, gerekse işlevsizleştirilmiş olmasında önemli bir payı vardır. Komisyon, kendiliğinden bu duruma düşmüş değildir.

Sorunu, komisyonun yapısından başlayarak ele almak gerekiyor öncelikle. Komisyon, üçlü yapılı, kararına itiraz edilemeyen tek kuruldur ama, işçi ve işveren kanatlarının temsili açısından demokratik değildir. Bu, ara zam süreçleri sırasında dile getirilmiş haklı eleştirilerden biridir. İşçi kanadının temsili, hem sayısal ölçütle hem de üyelik koşuluyla sınırlandırılmıştır. Çünkü komisyonda yalnızca, “bünyesinde en çok işçiyi bulunduran” konfederasyon temsil edilmektedir. Bu, hem “sendikal çoğulculuk” ilkesiyle hem de komisyonun iç yapısında uygulanması gereken eşit temsil ve adalet ilkeleriyle bağdaşmaz. Temmuz 2023 istatistiklerine göre, toplam 16 milyon 413 bin 359 sendikal işçinin ancak 2 milyon 421 bin 970’i, yani yalnızca yüzde 14,76’sı sendikalıdır!

Türk-İş üyesi sendikaların toplam üye sayısı, 71 yaşına bastığı 31 Temmuz 2023’te ancak 1 milyon 300 bini aşabilmiştir yüzde 53,67 oranına denk geliyor. Sendikalı işçilerin bile yüzde 46,33’ünün komisyonda temsilcileri yoktur. Kaldı ki sendikalı işçilerin, toplu sözleşme sistemi kapsamında olduklarından asgari ücret sorunu da yoktur.

Peki, Türk-İş’in tekelinde olan bu temsil yapısının değiştirilmesi, hukuksuzluk ve işlevsizlik sorunlarını çözer mi?

Hiç sanmıyorum. Çünkü sorunun kökeninde, birkaç istisna dışında, hem hükümetlerden ve partilerden bağımsız sendikacılık ilkesinin uygulanmaması, hem de çok boyutlu bir nitelik taşıması vardır. Asgari ücretin belirlenmesi, birbirinden kopuk olmayan ekonomik, sosyal, siyasal ve hukuksal boyutları olan bir sorundur. Ulusüstü ILO sözleşmelerinin de güvencesinde olan Anayasal sosyal devlet ve sosyal adalet ilkeleriyle, temelinde yatan gelir ve vergi adaletsizliği, adaletli bölüşüm sorunlarıyla doğrudan ilgilidir asgari ücret sorunu. “Başlıyor” dediğiniz tartışmalarda, salt gerçek dışı resmi veriler değil, bağımsız kuruluşlarca yapılan ciddi ve bilimsel araştırmalar da göz önünde bulundurulmalıdır. Sorun, tüm boyutlarını kapsayacak biçimde ele alınmalıdır. Türk-İş’in, toplantıları ‘rakam’a indirgeyen, ‘rakam söylemem’, ‘önce onlar söylesin’, ‘rakamları yetkililere (Cumhurbaşkanı’na, Bakanlara) söyledim, onlar biliyor’ yolunda açıklamalarla dile getirdiği yaklaşım kabul edilemez. Bu, hem hukuksuzluktur, hem de Komisyon’un kesin karar vermeye yetkili bağımsız bir kurum niteliğiyle bağdaşmaz. İşlevsizleştirilmesinden başka bir anlam da taşımaz.

Komisyon’un ne süregelen yapısı, ne de gündemde olmayan değiştirilmesi konusu, bu sorunun üstesinden gelinmesini sağlar.

Komisyon’un işlevsizleştirilmesine ilişkin ciddi tartışmalar yaşanmaya başladı. Komisyon sürecinin işleyişi konusundaki bozulma nasıl başladı? Aslında, en başından bu yana sağlıksız işleyen bir yapı mıydı?

Asgari ücret kurumunu sergilenen hukuksuzluklarla işlevsizleştirme sorununun, asgari ücretin kendisinden daha çok, daha yaygın biçimde tartışıldığı söylenebilir mi, bilmiyorum. Keşke böyle olsaydı! Ama işlevsizlik, bir olgu olmanın ötesinde, artık kurumsallaştırılmıştır. Gerek Cumhurbaşkanı’nın ve önceki ÇSG Bakanı Vedat Bilgin’in, gerekse Türk-İş Genel Başkanı Atalay’ın benzer söylem ve eylemleriyle hemen her süreçte uygulanmıştır.

Aralık 2021 sürecinden beri, asgari ücret kurumunu düzenleyen yürürlükteki pozitif hukuk ve dolasıyla Komisyon, yalnızca kâğıt üzerinde vardır. İzleyen tüm süreçler, Talimat Hukuku’na göre başlamış ve sonuçlanmıştır. Aktörlerinin de bu olguyu yadsıyacağını sanmıyorum. Örneklerinden birkaçını belirtebildim yalnızca.

İşleyişinde bozulmanın başlangıcını saptamak pek de kolay değildir. Aralık 2021 süreci öncesini de sonrasındaki gibi incelemek gerekir. Bunun için, tüm asgari ücret arşiv dosyaları araştırmacılara açılmalıdır. Elbette, bu araştırmaların yapılabileceği bir gün gelecektir. Benim tümünü ayrıntılı olarak incelediğim süreçlerdeki girişimlerim sonuçsuz kaldı ne yazık ki.

Bu açıdan, Aralık 2021 süreci temel alınabilir mi?

Evet, kuşkusuz. Yarım yüzyıllık asgari ücret kurumunun işleyişinde yasal rejime aykırılıklar olmadığı düşünülemez. Ama Aralık 2021 sürecini izleyen iki yıllık dönemde, nitel ve nicel olarak tanık olunan yoğunlukta ve değişik türde hukuksuzluk ve işlevsizlik örneklerine rastlanabileceğini sanmıyorum.

İŞLEVSİZLİĞİN İTİRAFI

Bugünkü Komisyon görüntüsünü nasıl buluyorsunuz?

Komisyon, dediğiniz gibi, bir görüntüden ibarettir artık. Biçimsel olarak, üyeleri vardır. Hatta Haziran 2023 sürecinde, iki toplantıya yasal Başkanı yeni Çalışma Genel Müdürü Başkanlık yapmıştır. Ancak açıklamayı yapan, bu kez Cumhurbaşkanı değilse de ÇSG Bakanı olmuştur! Önceki süreçlerden atılan geri adım bu kadardır.

Türk-İş, yinelediği görüşünü bu kez uygulamış, başka çözümler üretip önermek yerine, ‘dört işçiyi Komisyon’a oturtma kararı almış. Bu tutum, Komisyon’un geldiği durumunu açık seçik ortaya koymaktadır. Bunun, Türk-İş’in kurumsallaştırılmasına katkıda bulunduğu işlevsizliğin itirafından, düşülen çaresizlikten, sonuç olarak komisyondan fiilen çekilmiş olmasından başka anlamı yoktur. Komisyon, “Talimat Hukuku”na göre toplanan ve karar alan bir organdır.

Asgari ücret uygulaması aslında birçok ülkede var. Dünyada asgari ücret nasıl belirleniyor?

Asgari ücretin nasıl belirlendiği, yanıtı zor bir sorudur. Çünkü ülkeler, içinde oluştuğu ekonomik, sosyal, siyasal, hukuksal vb. ulusal bağlamlardan etkilenen ulusal işçi-işveren ilişkileri sistemlerindeki farklılıklar nedeniyle çok ve çeşitli yöntemler oluşturmuşlardır. Bunlar, dört ana başlıkta toplanabilir.

Çok seyrek rastlanan ve istisnai nitelik taşıyan yöntem, yasama organının devreye girmesidir. Birçok ülkede, karar erki yürütme organına (hükümete ya da Çalışma Bakanına) bırakılmıştır. Bu, daha esnek bir yöntemdir. Çok sayıda gelişmekte olan ülkede uygulanan sistemde, danışsal nitelikli tavsiyelerde bulunma yetkisi olan organlar oluşturulmuştur. Britanya modelinden esinlenen, konsey, komisyon vb. adlar taşıyan bu organların, hükümet karşısında az-çok özerklikleri vardır. Hükümet önerilerini değiştiremez. Yetkisi, yalnızca kabul etmekle ya da reddetmekle sınırlıdır. Çoğunlukla üçlü yapıda olan konseylerde, devletin temsilcisi olan ya da olmayan, kamu yararını gözetmesi beklenen bağımsız üyeler de vardır. İşkolu ya da merkezi düzeylerde oluşturulan konseylerin işlev ve oluşum biçimlerinde farklılıklar bulunmaktadır.

∗∗∗

2018-2021 DÖNEMİ CUMHUR HUKUKU’NA UYARLAMA

Asgari ücretin Cumhur Hukuku’na uyarlandığı 2018 ile 2021 arasındaki dönemi bir yana bırakıp, altışar aylık ara artışlar sürecinden en çarpıcı ve yinelenerek fiilen kurumsallaştırılmış örneklerden bazılarını sıralayabilirim:

E. Atalay (25.11.2021): “Biz bir rakam söylüyoruz ama yetkililere söylüyoruz. (…) Sayın Cumhurbaşkanı da biliyor.”

Cumhurbaşkanı (16.12.2021): “Bakanlığımız tarafından şahsıma aktarılan bu görüş çerçevesinde biz de asgari ücreti belirledik.”

Atalay (16.06.2022): “Cumhurbaşkanımız … ilgili bakanlarla çalışmaları görüşüp bize haber vereceğini söyledi.”

Cumhurbaşkanı (27.06.2022): “… ve süratle şu anda Çalışma Bakanım Asgari Ücret Tespit Komisyonuyla bir araya gelecek ve bu çalışmayı da bu hafta sonuna varmadan inşallah bitirecekler.” Cumhurbaşkanı “Talimat verdi, çalışma hafta sonuna kadar bitecek.”

N. Irgat (30.06.2022): “Sanıyorum, yeniden, yarın bir toplantı daha olmasını bekliyoruz.” “Üçüncü toplantıda son karar verilecek. Komisyonun son kararı vermesi gerekir. (…) Net karar vermediğimize göre, her halde öyle olması gerekiyor değil mi?”

E. Atalay (01.07.2022): “... Sayın Cumhurbaşkanım, bundan onbeş gün evvel size yaptığım ziyarette, … taleplerimizi ilettik. Siz de, sağ olun, Komisyonu topladınız.”

Cumhurbaşkanı (01.07.2022): “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız talimatımızla hemen Asgari Ücret Komisyonunu toplantıya çağırdı. … çalışma sonunda yeni bir asgari ücret rakamı belirledik.”

E. Atalay (10.12.2022) “…O masada asgari ücretli de olsun.”

Cumhurbaşkanı (21.12.2022) “Bakanımla, İşveren Sendikası Başkanıyla otururuz, konuşuruz, değerlendirmemizi yaparız. İnşallah … neticeye varırız.”

Cumhurbaşkanı (22.12.2022) “… değerli bakanıma, TİSK Başkanımıza … teşekkür ediyorum. 2023 yılında uygulanacak net asgari ücret için 8 bin 500 lira olarak mutabık kaldık.”

E. Atalay (27.12.2022) “Bir daha biz o masaya oturmayalım. O masada asgari ücretli otursun.”