Zamlara, gerici baskılara, doğanın talan edilmesine karşı yükselen toplumsal muhalefet iktidarın gözünü korkutuyor. En küçük bir hak arama eyleminden dahi panikleyen iktidar tüm gücüyle saldırıyor. Baskıların daha da artacağını belirten uzmanlar muhalefetin bir yanıt üretmesi gerektiğine vurgu yaptı. SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi İşleyen ise “Toplumsal talepleri örgütleyeceğiz” dedi.

Korkuları toplumsal muhalefet
Fotoğraf: DepoPhotos

POLİTİKA SERVİSİ 

İktidar seçimlerin ardından ekonomiden eğitime, çevreden toplumsal yaşama dek her alanı kuşatıyor. İç tartışmalara ve koltuk kavgasına hapsolan meclis muhalefeti suskunluğunu korurken halk zamlara, gerici baskılara, çevrenin talan edilmesine karşı ülkenin dört bir yanından ses yükseltiyor.

Meclis muhalefetinin etkisiz hali iktidarın işine gelirken toplumsal muhalefetin yükselme ihtimali bile iktidarın gözünü korkutuyor. En küçük bir zam protestosunu, gerici baskılara karşı kadınların eylemini, Akbelen’de ağaç katliamına karşı direnen yaşam savunucularını tehdit olarak gören Saray rejimi, toplumsal muhalefetin karşısına tüm kolluk güçlerini yığıyor.  

Son iki ayda iktidarın toplumsal muhalefete yönelik saldırıları şöyle: 

•Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan Akbelen Ormanı’nda ağaç kesimini durdurmak isteyen yaşam savunucularına jandarma biber gazı ve TOMA ile müdahale etti. Saldırı sonrası 8 kişi gözaltına alınırken 4 kişi de yaralandı. Bölgeye desteğe gelen yaşam savunucuları engellemelerle karşılaştı. Halk her şeye rağmen bölgedeki direnişini sürdürüyor. Dün de yaşam savunucularına TOMA ve biber gazıyla müdahale edildi.  

•Mersin’de zamlara karşı pankart asmak isteyen SOL Genç üyeleri polisler tarafından gözaltına alındı. Mersin Sol Genç tarafından yapılan açıklamada, “Bu saldırıların karşısında gerçekleri haykıracak, mücadeleden geri adım atmayacak gençler var” denildi.  

•Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle İstanbul Galatasaray Meydanı'nda açıklama yapmak isteyen Cumartesi Anneleri'ne polis her hafta müdahale ediyor.  

•İstanbul Şişli'de yapılan 21. LGBTİ+ Onur Yürüyüşü'nden dağılan gruba polis müdahale etti. Dansçı Serkan Bozkurt ve avukat Dilara Özaydın'ın da aralarında olduğu 93 kişi gözaltına alındı. Polis İzmir’deki LGBTİ+’ların yürüyüşüne de engel oldu.  

•İstanbul Sarıgazi'deki Sivas Katliamı anması polis tarafından engellendi. Çok sayıda kişinin gözaltına alındığı anmada polis amiri Hanifi Zengin'in eylemcileri tehdit etmesi kameralara yansıdı.  

•TKP Ankara İl Örgütü Merkez Bankası önünde eylem gerçekleştirdi. Eylemde 20 TKP üyesi gözaltına alındı.  

•Bursa'da AKP binası önünde son yapılan zamları protesto eden İYİ Partili gruba polis müdahale etti.  

•Türkiye İşçi Partisi, İstanbul ve Ankara'da gerçekleştirdikleri eylemlerde yapılan son zamları protesto etti. Ankara'da açıklamada bulunan TİP üyelerine polis müdahale etti. Müdahalede en az 20 kişinin gözaltına alındığı belirtildi.  

•Urfa’nın Suruç ilçesinde IŞİD’in gerçekleştirdiği saldırıda hayatını kaybeden 33 kişi için İstanbul, İzmir ve Ankara’da düzenlenmek istenen anma etkinliklerine polis müdahale etti. Onlarca kişi darp edilerek gözaltına alındı.  

•ADD Bursa Şubeleri, 29 Ekim Kadınları Derneği ve Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’nin, Lozan’ın 100. yılı nedeniyle yapmak istediği anmaya polis müdahale etti. 

MUHALEFETİN CEVAP ÜRETMESİ GEREKİYOR  

“İktidarın seçim sonrasında muhalefetin dağınık ve içe dönük haline müdahale etmemesi halkın muhalefetinin ise en ufak bir görüntüsüne karşı saldırgan bir tutum alması, yani meclis muhalefetine dokunmazken halktan gelen tepkilere, eylemselliklere müdahale etme girişimi topluma korku salmaya çalışma durumu olarak karşımıza çıkıyor” diyen Doç Dr. Tuba Eldem, “Özellikle seçimden sonraki bu muhalefetin bölünmüş durumunun iktidarın ne kadar işine yaradığını bu noktalarda görebiliyoruz. 2010’lardan başlayıp sertleşen sivil hak ve özgürlüklere yönelik saldırıların artarak devam ettiğini söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.“Esasen protesto hakkı, grev hakkı, ifade özgürlüğü gibi hakları görünmez kılmaya yönelik saldırıları devam ettiriyorlar” değerlendirmesini yapan Eldem, “Merdan Yanardağ’ın tutuklanması bunun bir örneği idi. Akbelen’de haklarını arayan insanlara saldırmaları ise son örneği oldu. Ekonomik durum devam ettikçe hem siyasal alanda hem de toplumsal alanda bu saldırıların daha fazla artacağı ise bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Bir taraftan da uzunca bir süredir dile getirilen iktidarın muhalefeti dizayn etme çabasının da devam ettiğini görüyoruz. Bu noktada da muhalefetin tüm bu saldırılara bir cevap üretmesi gerekiyor.

Kendi tartışmalarının ötesinde halkın gerçek sorunlarının üzerine düşülmesi ve bu sorunların yanıtlarını vermesi gerekli” diye konuştu. Prof. Dr. İlter Turan ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Muhalefetin etkisiz görüntüsü bir tehdit var edemiyor. Karşımızdaki sistem ise tamamıyla otoriter bir sistem halinde. Bu sebeple sistemin varlığını eleştiren protesto ve eylemlere hoşgörülü davranmazlar. Çünkü davranırlarsa olayların nereye gideceğini kestiremezler. Dolayısıyla bu davranış şekli bu sistemin bir özelliğidir. Yani toplumun vereceği tepkilerden çekinme hali onu denetlemeyecekleri için daha saldırgan bir hale evrilir.”  

*** 

TALEPLERİ ÖRGÜTLEYECEĞİZ

SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen Flash TV’de açıklamalarda bulundu. Siyaset düzleminin eleştirilmesine ihtiyaç olduğunu söyleyen İşleyen “Bu düzlemdeki bir muhalefet böyle düzelemez. Önümüzdeki süreçte hiç kimse oralara bakarak ne umutsuzluğa kapılsın ne de umut etsin. Bu süreçte ne burjuva muhalefet partilerinin muhalefeti ile ne de onların parlamento marifeti ile bu rejime karşı bir direniş örgütlenebilir. Esas olan toplumsal mücadele alanında hepimizin kendi haklarımız için örgütlendiği mücadeleleri geliştirmek zorundayız. Yani Akbelen’de, zamlara, sefalete karşı işyerlerinde, fabrikalarda ve üniversitelerde her alanda örgütlenerek mücadele etme bilincini toplumda geliştirdiğimiz oranda bu umutsuzluk iklimini değiştirebileceğimizi düşünüyorum” dedi. 

AKP’ye karşı aşağıdan gelişen dalganın çok büyük bir değer taşıdığına vurgu yapan İşleyen değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “En güçlü taleplerden biri eşitlik, laiklik talebi. Bunun yanında gençlerin iyi bir yaşam ve gelecek talebi, verdiği emeğin hak ettiğini almak talebi, adalet talebi, eğitim ve sağlık talebi bunların hepsi sol taleplerdir. Bunun taşıyıcısı olacak bir mücadeleyi ve muhalefeti örgütlemek bizim şimdi birincil meselemizdir." 

YENİ YOLLAR BULUNACAK 

İşleyen sözlerini şöyle sürdürdü: "Dönüşüm insanların kendi kaderimi değiştirebilirim demeleriyle gerçekleşir. Mücadelenin yeni yolları bulunacak, yeniden denenecek, insanlarda sorumluluğu hissederse ve bu ülke için bir şeyler yapmak derdine düşersek bu iş olur.  

Öte yandan iktidar Siyasal İslam’ı, tarikatlar ve cemaatler ile geliştirmeyi ön plana aldı. Uyguladıkları ekonomik modelle toplumu bir biat kültürünün içinde tutmaya çalıştı. Düşünün grev yapmayan işçiler hallerine şükrediyorsa, patronu ile kendisi arasında bir ümmet bağı görüyorsa sistemin en çok isteyeceği şey budur. Bunu devlet politikası olarak yaptılar ve AKP tamamıyla bir din bezirganı oldu.  

Ama toplumu böyle kabul etmek doğru değil. Bu üretilmiş bir şey ve kendi politikalarının aracı haline getirilmiş bir şey. Dolayısıyla din bezirgânlığıyla mücadele ederek, dini siyasetin dışına taşıyan bir dil kullanılması lazım. En antikomünist propagandanın yoğun yapıldığı dönemlerde de bu ülkenin devrimcileri çıktı ve memleketin her yerinde örgütlenebildiler. Bugün de bu durum kurduğunuz politika ile alakalı ve bu kırılabilir. Özellikle yeni kuşaklar arasında, bütün hayatlarını belirlemeye çalışan bu baskı karşısında büyük bir özgürlük çığlığının giderek geliştiğini görmemiz lazım.  

Bu güçle baş edecek şekilde insanlara başka yolların olabileceğini daha güzel yarınların olabileceğini göstermemiz gerekiyor. Türkiye’de sorun, solun yeterince etki edecek bir güce toplumsallığa kavuşamamış olması. Bunu aşamadığımız sürece kişiler arasına sıkışmış siyaset ve debelenme hâkim olmaya devam edecek. Bunu ortadan kaldırmak ve değiştirmek için çaba göstereceğiz asıl değişimin anahtarını burada görüyoruz.”