Köyünü savunduğu için koyunlarından oldu: Çevre davaları yeni geçim kapısı
İktidarın baskısı altında yaşadıkları toprakları korumaya çalışan yurttaşlar, devasa bilirkişi, harç ve vekalet ücretleriyle karşı karşıya kalıyor. Amasya’da köylü, koyununu satmak zorunda kalırken İkizdereliler, bilirkişilere 75 bin TL ödeyecek. Kanal davasında ise rekor ücret istendi.
Gökay BAŞCAN
Anayasal haklarını kullanarak yaşadıkları doğayı korumak için mücadele eden yurttaşlar, bilirkişilere adeta geçim kapısı oldu. İktidarın tüm baskısına rağmen ormanını, suyunu, tarım alanlarını korumaya çalışan yaşam savunucuları bilirkişilik, vekalet ve harç ücretleri adı altında devasa paralar ödemek zorunda kalıyor. Büyük şirketler karşısında dayanışmayla masrafları ödemeye çalışırken bazıları ise hayvanlarını satmak zorunda kalıyor.
Ülkenin dört bir tarafında enerji santrallarına, madenlere ve acele kamulaştırma kararlarıyla arazilerinin ellerinden alınmasına karşı direnen yaşam savunucuları iktidarın büyük baskısı altında. Hukuksuz faaliyetleri engellemek, iş makineleri durdurmak isteyen yurttaşlara karşı davalar açılıyor, para cezaları veriliyor.. Köylerini, topraklarını iktidardan ve sermayeden korumaya çalışanların ödemek zorunda kaldığı bedel bunlarla da sınırlı değil. Yaşam Savucuları ÇED kararlarına, imar planlarına ve kamulaştırma kararlarına karşı açtıkları davalarda devasa ücret ödemek zorunda kalıyor.
İKİZDERE’DE 75 BİN TL ÖDENECEK
5’li çete üyesi Mehmet Cengiz’in taşocağına karşı direnen İkizderelilere defalarca kez para cezası kesildi. Maden projeleriyle geçim kaynakları da elinden alınmaya çalışılan İkizdereliler, açtıkları davalarla adeta bilirkişilere geçim kapısı oldu. 2 yıldır süren davalar sonucunda ikinci kez bilirkişi keşfi yapılmasına karar verildi. Bilirkişiler için toplamda 75 bin TL ödeyen İkizdereliler bu meblağı dayanışma ile topladı.
ÇEVRE DAVALARINDA MUAF TUTULMALI
İkizdere davasını da üstlenen çevre avukatı Yakup Okumuşoğlu, çevre davalarında yurttaşların harç ve bilirkişi ücretlerinden muaf tutulması gerektiğini belirtti. Okumuşoğlu, “Çevre davalarında öncelik kamu yararını sağlamak. Çünkü çevre davaları ülkenin tabiat, kültür imar gibi konularında meydana gelebilecek zararları engellemeye dönük davalar. Vatandaşların talebi şahsi ya da kendi menfaatlerine yönelik bir hak değil. Vatandaşlar inisiyatif alıp anayasanın 56. Maddesi’nde düzenlenen sağlıklı ve düzenli bir çevrede yaşama hakkı ve bununla ilgili olarak vatandaşa yüklenen ödevler kapsamında yargı yoluna başvuruyor” dedi.
ANAYASAL HAKLARINI KULLANIYORLAR
Yurttaşların Anayasal haklarını kullanırken pek çok masrafla ve yine cezai takibat ile karşılaştığını belirten Okumuşoğlu, “Bu noktada temel hak ve hürriyetin gerçekleştirilmesine yönelik bir hak olması dikkate alındığı zaman bu masraflardan vatandaşların muaf tutulması gerektiğini düşünüyorum. Vatandaşın denetleme görevi ve vatandaşa verilen ödev kapsamında yapılan faaliyetlerdir. Dolayısıyla vatandaşların çevre hakkı kapsamındaki gerçekleştirdikleri faaliyetlerden harç alınması ve yine bilirkişi ücretlerine maruz bırakılmasının kamu düzenini gerçekleştirme noktasında bir engel oluşturduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
YÜKSEK ÜCRETLER DAVA AÇMALARINA ENGEL
Ortaya çıkan yüksek meblağların hak arama hürriyetini de engellediğine dikkat çeken Okumuşoğlu, “İnsanlar yüksek meblağlar ve bedeller ödemek kaldıkları için hak arama hürriyetinden vazgeçme noktasına gelmiş vaziyette. Karşılarında para sıkıntısı olmayan devasa şirketler var. İnsanlar sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkı için ahırındaki ineğini bile satmak, bankalardan kredi çekmek zorunda kalıyor. Köylüler aralarında dayanışmayla bu sorunun üstesinden gelmeye çalışıyor. Adalet Bakanlığı’nın bu konuda bir düzenleme yapması gerekiyor. Köylüler bu ücretleri karşılamak için kampanya başlatmak zorunda kalıyor. Bu kampanyayı yürütürken de izinsiz yardım toplama gibi bir durumla da karşı karşıya kalabiliyorlar ve topladıkları para da el konulabiliyor. İnsanlar bu parayı 1 hafta 15 gün içerisinde bulmaya çalışıyor, ortada büyük bir adaletsizlik var.
BİLİRKİŞİLER İÇİN ÇALIŞIYORLAR
İkizdere sürecini anlatan Okumuşoğlu şu ifadeleri kaydetti: "İkizdere’de Danıştay’ın bozduğu karar öncesi keşfe gidildi. 15 bin TL gibi bir ücret ödedik. Bilirkişiler çevre ve doğa lehine bir rapor hazırladı. Fakat bu rapora rağmen Rize İdare Mahkemesi usulde olmayan bir bekleme sürecine girdi ve bu arada davalı idareden ve Cengiz İnşaat'tan sipariş raporlar dosyaya sunuldu. Arkasından mahkemede bu sipariş raporlar üzerinden yeniden değerlendirme istedi. Bilirkişiler de ne olduysa dava tarihinde olmayan bu sipariş raporlara bakarak ‘evet yani bu raporlar gereğince çalışma yapılırsa taşocağını zarar olmaz’ diye bir rapor vermek durumunda kaldılar. Arkasından davanın reddine karar verildi. Temyize taşıdık ve dava Danıştay'a gitti. Danıştay da hem bilirkişilerin tarafsız olmadığı, hem de mahkemenin hatalı karar verdiğini belirterek bozdu. Bu bozma gereğince yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gündeme geldi. Bilirkişi ücreti olan 25 bin TL’yi İkizdereliler, dayanışarak topladılar ve ödediler. Keşif tarihi beklerken bu sefer de ikinci bir yazıyla bizden belirlenen ücretin yeterli olmadığı 35 bin lira daha yatırılması gerektiğini ifade ettiler. Toplamda 75 bin TL keşif ödedik. Aynı vadide mevcut cevizli taşocağının karşısında bir başka taş ocağı var. Bu da dava konusu ve aynı heyetle aynı taş ocağına keşfedilecek. O dava için de toplamda 75 bin lira ödedik. Yani iki dava için toplamda 150 bin TL bilirkişi keşfi ödedik."
***
DAVA AÇTI, KOYUNLARDAN OLDU
Amasya’nın Taşova İlçesi içinde HAMEKA Hidroelektrik Enerji Üretim A.Ş. tarafından Yeşilırmak üzerinde yapılması planlanan Karayel HES projesi için verilen acele kamulaştırma kararına karşı açılan dava köylüyü koyunları satmak zorunda bıraktı. Geçimini hayvancılıkla sağlayan Durmuş Ergül ve kardeşlerinin arazileri HES projesi için acele kamulaştırıldı. Projeye karşı çıkan ve köydeki arazisini vermek istemeyen Ergül, dava açtı. Davanın kaybedilmesi üzerine Ergül’den karşı tarafın vekalet ücretleri istendi. Sene başında ücreti ödeyen Ergül, 6 bin TL için Kurban Bayramı için ayırdığı koyunları erkenden satmak zorunda kaldı.
***
REKOR BİLİRKİŞİ ÜCRETİ
Uzmanların uyarılarına rağmen iktidarın ısrarcı olduğu Kanal İstanbul projesine karşı açılan davalar sürüyor. Son olarak Kanal projesi için İstanbul Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanına 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği ve belirlenen rezerv yapı alanı kararlarının iptaline ilişkin davada bilirkişi ücreti dudak uçuklattı. İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nin verdiği ara kararda, bilirkişi ve keşif gideri olarak belirlenen 50 bin TL’nin yeterli olmadığı için ücret 150 bin TL’ye çıkartıldı. Hukukçular ‘rekor ücret’ olarak değerlendirdi.
Daha önce 50 bin TL’yi yatıran Bahçeşehirliler Derneği, şimdi de kalan meblağı dayanışma ile karşılamaya çalışıyor.