Tasarruflarını kripto paralar cinsinden tutan bir yatırımcı bir gecede varlığının üçte-birini kaybedebilir. Değeri böylesine aşırı değişkenlik gösteren bir para aşırı derecede ‘kötü’ bir para demektir. Kripto paralar kapitalist piyasa ekonomisinin işleyişi içinde sınıflı toplumun güç hiyerarşilerini daha da pekiştirmektedirler. Yeni Bitcoin yaratma süreci bir avuç büyük tekelci kartelin elinde yoğunlaşmıştır.

Kripto paralar ve finans-egemen kapitalizm: Bitcoin’in liberal ütopyası

Konuk Yazar: Prof. Dr. Alpaslan Akçoraoğlu

Kripto paraların küresel piyasalarda yükselişi ve yaygınlaşması çağdaş kapitalizmin ‘akıl-dışı’ yapısının ne kadar aşırı boyutlara ulaştığının bir göstergesidir. Neoliberalizm ve finans-egemen kapitalizm aşamasında kar artan biçimde üretken olmayan sermaye biçimlerinden (finansal sermaye gibi) elde edilmektedir. Çağdaş finans-egemen kapitalizmde kapitalistler servetlerinin büyük bölümünü üretken yatırımlara yöneltmek yerine, kripto paralar ve finansal piyasalar gibi ‘spekülatif’ varlıklara yatırım yapmayı tercih etmektedirler. Üretken iktisadi faaliyetler (reel ekonomiler) durgunluk veya düşük büyüme yaşarken, spekülatif yatırımlar büyük bir hızla artmaktadır. Bu durum gerileyen/çürüyen kapitalist sistemin artık herhangi bir sistemik mantığının ve aklının kalmadığının bir belirtisidir. Spekülasyona yönelik bu kuvvetli eğilim kapitalizmin yapısal (organik) krizinin bir ürünüdür.

Kripto paralar kapitalistlerin kumarhanelerdeki oyuncular gibi davrandığının bir diğer örneğidir. Hiçbir iktisadi değer yaratılmamakta ve iktisadi bakımdan yararlı/üretken hiçbir şey gerçekleşmemektedir. Yapılan işlem başlangıçtaki parasal yatırımın değerinin artıp artmayacağına ilişkin bir ‘bahisten’ öteye geçmemektedir. Üretime yatırım yapmak oldukça zahmetli bir süreci gerektirdiğinden, Karl Marx kapitalistlerin nihai fantezisinin paradan para kazanmak olduğunu vurgulamıştı. Çağdaş kapitalizmin finans sektörünü ve spekülatif faaliyetleri birincil konuma getiren akıl-dışılığı o kadar büyük ve inanılmaz boyutlara ulaşmıştır ki küresel otomobil endüstrisinin ilk 40 büyük şirketinin piyasa değeri ile kripto paraların piyasa değeri neredeyse eşitlenmiştir (yaklaşık 2 trilyon ABD doları). Bundan daha akıl-dışı olan ise bir ‘şaka’ alarak yaratılan Dogecoin isimli kripto paranın piyasa değerinin (50 Milyar ABD doları) Ford ve Kraft gibi ulusötesi otomobil firmalarının piyasa değerini geçmesidir.

Kripto paraların öncüsü bitcoin Ocak 2009’da Satoshi Nakamoto tarafından egemen para sistemine bir alternatif olarak yaratılmıştır. Bitcoin’in amacı fiat veya itibari paraya ideolojik alternatif olabilecek merkezi olmayan bir para birimi yaratmaktı. Bitcoin, kriptografiye (şifreleme) dayalı bir elektronik para biçimi olduğu için kripto para olarak adlandırılmıştır. Bitcoin’in birincil ve tek amacı bir merkez bankasına bağlı olmaksızın ve bir hükümet veya ülke hazinesi tarafından kontrol edilmeyen ve fiat paralar gibi mübadele aracı olarak kullanılabilecek bir para birim yaratmaktı.

Bitcoin işlemleri bütünüyle internet üzerinde gerçekleşmekte ve kullanıcılarına büyük bir gizlilik (anonimlik) olanağı sağlamaktadır. Bitcoin eşler arası (peer-to-peer) bir şebeke ödeme sistemi olarak oluşturulmuş olup, merkezi gözetime gereksinim olmaksızın işlemler bir açık-kaynak yazılımı aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. İşlem kayıtları merkezi olmadığı için katılımcılar arasında dağıtık olarak bulunmakta ve süreç, kullanıcıların kayıtlardaki değişiklikleri onaylamasıyla yürümektedir. ‘Blok zinciri’ (blockchain) Bitcoin’in zorunlu bir unsurudur, çünkü gerçekleştirilen her bir Bitcoin işleminin değişmez bir dijital ‘ortak muhasebe defteri’ olma işlevini görmektedir. Dolayısıyla, ekosistem içinde bütün katılımcılar kaydedilen işlemleri kendilerinde bulunan dijital kopyadan kontrol edebildikleri için merkezi bir otoriteye gerek kalmamaktadır. Kripto para ‘dijital cüzdanlarda’ saklanmaktadır. Bitcoin düşüncesinden yola çıkan çok sayıda diğer alternatif kripto para ortaya çıkmıştır. Bu diğer kripto paralar ‘alternatif kripto paralar’ (altcoin) olarak adlandırılmaktadır.

Ütopik liberteryenler ve anarko-kapitalistler kripto paraların merkezi otoriteden bağımsız yapısını regülasyonsuz ve denetimsiz liberal kapitalizmin başlangıç aşaması olarak görmüşler ve kripto paralara büyük ideolojik destek vermişlerdir. Liberteryenlerin bu ütopyası çağdaş parazitik (asalak) kapitalizmin gerçekleri karşısında bir kapitalist distopyaya dönüşmüştür.

Karşıt görüşteki iktisatçılar ise kripto paraların gerçekten birer para birimi olmayıp, piyasa katılımcılarının yüksek getiriler elde etmeyi umdukları spekülatif köpükler olduğunu vurgulamaktadırlar. Dolayısıyla, kripto paralar kısa-vadeye odaklı ve çabuk para kazanmaya dönük spekülatif faaliyetlerin önem kazandığı yapısal kriz içindeki gerileyen kapitalizmin yansımalarıdır.

Kripto paraları savunanlar (özellikle liberteryenler) kripto paraların güvenilmez siyasi otoritelerden ve insan hatasından bağımsız bir parasal sistemi temsil ettiğini ileri sürmektedirler. Liberteryenlere göre, merkez bankalarının enflasyon yaratması, kriz dönemlerinde büyük şirketleri kurtarma operasyonlarına katılması ve miktar kolaylaştırması (quantitative easing) politikalarını uygulaması ve bazı dönemlerde bankalardaki mevduatların bir bölümüne el koyması gibi sorumsuz politikaları iktisadi istikrar ve güvene büyük zarar vermektedir.

Liberteryen yaklaşım para politikaları ile iktisadi sorunlar arasında yanlış bir nedensellik ilişkisi kurmaktadır. Çağdaş kapitalizmdeki iktisadi sorunlar merkez bankasının piyasalara müdahalesinden kaynaklanmamakta, kapitalizme özgü yapısal özelliklerden kaynaklanmaktadır (büyük gelir eşitsizlikleri, piyasanın anarşik yapısı, yüksek borçlanma, finansal istikrarsızlık eğilimi, aşırı-birikim olgusu gibi). Genişletici para politikası iktisadi krizlerin nedeni değil, sonucudur. Merkez bankaları kapitalizmin yarattığı iktisadi krizleri parasal politikalarla çözmeye çalışmaktadırlar.

Paranın özelliklerine sahip değil

Geleneksel paraya alternatif oldukları ileri sürülen kripto paraların gerçek anlamda birer para birimi olmak için gerekli temel nitelikleri taşımadıkları görülmektedir. Bir paranın dört temel işlevi şunlardır: (1) Bir hesap birimi veya değer ölçüsü olmak. (2) Mübadele aracı olmak. (3) Değer saklama aracı olmak. (4) Bir ödeme aracı olmak. Kripto paraların spekülatif faaliyetlerden kaynaklanan aşırı değişken fiyatları nedeniyle yukarıda belirtilen dört işlevi sağlayamayacağı ve dolayısıyla güvenilir para birimleri olmadıkları açıktır. Dolayısıyla, kripto paraların modern fiat (itibari) paralara karşı gerçek birer alternatif olamayacağı söylenebilir. Kripto paraların değeri çok aşırı düzeyde oynaktır. Bu tip paralar çok kısa süre içinde 6-7 kat değerlenip, birkaç saat içinde yüzde 50 değer kaybedebilir. Tasarruflarını kripto paralar cinsinden tutan bir yatırımcı bir gecede varlığının üçte-birini kaybedebilir. Değeri böylesine aşırı değişkenlik gösteren bir para aşırı derecede ‘kötü’ bir para demektir.

Modern dünyada paralar hükümetlerin güvencesinde olup, ülke ekonomisinin gücü ile desteklenir. Para nihai olarak bir toplumsal araç olduğundan, bir tasarımın değil, tarihsel gelişmenin sonucudur. Paranın ve merkez bankalarının ortaya çıkışı tarihsel olarak mal üretim ve mübadelesinin (ticaretinin) gelişiminin bir sonucu olmuştur. Kripto paralar bir hükümet veya ulusal ekonomi tarafından desteklenmezler. Dolayısıyla, kripto paraların bir iktisadi dayanak noktası ve güven kaynağı olmadığından dolayı değerleri bütünüyle spekülasyona ve yatırımcıların kısa-dönemli heveslerine bağımlıdır. Dünyadaki tarihsel olarak evrimleşmiş ve kurumsallaşmış gerçek (fiat) paralar ile karşılaştırıldığında, kripto paralar finans-egemen kapitalizmin boş ve anlamsız spekülatif varlıkları olmanın ötesine geçememektedirler.

Hükümetlerin iradesiyle basılan fiat paralardan farklı olarak, üreticileri bitcoin arzı için bir üst sınır belirlemişler (21 milyon bitcoin) ve bu üst sınırın asla aşılamayacağını karara bağlamışlardır. Buna karşın, bu üst-sınır bütünüyle keyfidir. Bir ekonominin iyi işlemesi için gerekli dolaşımdaki para miktarının keyfi biçimde belirlenmesi iktisadi bakımdan doğru olmadığı için, ekonominin bir bütün olarak gelişimi ve kuvveti dikkate alınmalıdır. Kripto paraların ulusal ekonomiler ile herhangi bir bağı olmadığından ve gerçekte kripto paralar ile satın alınabilecek gerçek mallar bulmak oldukça zor olduğundan dolayı, dolaşımdaki kripto para miktarı reel dünyadan bütünüyle kopuktur. Ayrıca, kripto paraların geniş kabul görmesi oldukça düşük bir olasılıktır. Yukarıda belirtilen zayıf yönlerine ek olarak şu üç dezavantaj vurgulanabilir: (1) Para politikası, hükümetlerin ve merkez bankalarının ulusal ekonomileri kontrol etme ve düzenlemede kullandıkları en önemli yöntemlerden biri olduğundan, fiat paralardan asla vazgeçmeyeceklerdir. (2) Kripto paraların yaygın biçimde benimsenmesi için vatandaşlara itibari paralara oranla çok daha büyük avantajlar sağlamaları gerekir. Oysa, kripto paralar spekülatif getiriler dışında, yalnızca hükümet müdahalesinden ve vergiden kaçınmak isteyen, yasadışı faaliyetlerle para kazanan veya kara para aklayan bazı çok yüksek gelirli kesimlere fayda sağlamaktadırlar. (3) Kripto paralar bilgisayar korsanlarına (hackers) karşı aşırı derecede savunmasızdırlar. Bu konuda uzun bir skandallar listesi bulunmaktadır. Kripto para şebekesini (network) destekleyen yazılımdaki bazı zayıf noktalardan dolayı bu hırsızlıkların gerçekleşmesi dijital paranın güvenlik açığını ve savunmasızlığını gözler önüne sermektedir. Kripto paraların güvenliği konusunda uzmanlaşmış firmaların dahi kendilerini bilgisayar korsanlarına karşı koruyamadıkları görülmektedir.

Liberteryen Ütopik Fantezi

Liberteryenlere (ve anarko-kapitalistlere) göre, kripto paralar merkezileşmemiş ve siyasi otoriteden bağımsız bir iktisadi sistemin mükemmel biçimde işleyebileceğini gösterebilirler. Bu liberteryenlerin kapitalist sisteme ilişkin temelden yanlış bir düşüncesidir. Kapitalizmin tarihsel gelişimi içinde daima sermayenin yoğunlaşması yönünde çok güçlü bir eğilim ortaya çıkmış ve yirminci yüzyılın başlarından itibaren tekelci ve oligopolistik bir yapı kapitalizme egemen olmuştur. Kapitalist sistemin sermaye ve güç ilişkileri içinde güç nüfusun çok küçük bir bölümünün elinde merkezileşmiştir (oligarşik kapitalizm).

Liberteryenler merkezsiz kripto paraların bireylerin devlet karşısında özgürleşmesine katkıda bulunacağını ileri sürerlerken, toplumun kapitalist piyasa egemenliğinden kurtuluşuna yönelik özgürlük anlayışını göz ardı etmektedirler. Kapitalizmde zenginlik egemen kapitalist azınlığın elinde yoğunlaştığından ve dolayısıyla, çoğunluk için eşitsiz fırsatlar bulunduğundan, bir kapitalist piyasa ekonomisi asla özgürlük sağlayamaz. Eğer liberteryenlerin hayal ettiği gibi kripto paralar devlete karşı özgürlüğü sağlasa dahi, tekelci/oligopolcü büyük şirketler iktisadi ve toplumsal kontrolü ele geçirecek ve devletin olmadığı duruma oranla toplumsal eşitsizlikler çok daha büyük olacaktır.

Kripto paralar ile en çok ilgilenen kurumların finansal şirketler ve büyük firmalar olması da gösteriyor ki bu paralar piyasa karşısında özgürlük düşüncesini değil, piyasaya ‘kölelik’ anlayışını temsil etmektedirler. Kripto paraların temel faaliyetleri hisse senedi piyasalarında gerçekleşmektedir. Kripto paraların hiyerarşik olmayan bir toplumsal yapıyı sağlayacağı düşüncesi de bütünüyle temelsizdir. Kripto paralar kapitalist piyasa ekonomisinin işleyişi içinde sınıflı toplumun güç hiyerarşilerini daha da pekiştirmektedirler.

‘Dağıtılmış kontrol’ söylemlerine karşın, Bitcoin şebekesi gerçekte çok yüksek düzeyde merkezileşmiştir. Yeni Bitcoin yaratma süreci bir avuç büyük tekelci kartelin elinde yoğunlaşmıştır (bu kartellere ‘havuz’ adı verilmektedir). Ayrıca, Bitcoin’deki yoğunlaşma/merkezileşme genel olarak servetin toplumdaki yoğunlaşmasını yansıtmaktadır. Katılımcıların yüzde 4’ü, Bitcoinlerin yüzde 95’ine sahiptir. Bitcoin cinsinden tutulan toplumsal servetin yarısı Bitcoin kullanıcılarının yalnızca yüzde 1’ine aittir.

Spekülatif Köpük ve Kumarhane Kapitalizmi

Liberteryenlerin kripto paralara yönelik ideolojik ilgilerinden farklı olarak, yatırımcıların pek çoğu bu tip paraları hızlı biçimde yüksek kazançlar sağlamak için birer araç olarak görmektedirler. Köpük patlar patlamaz veya yeni moda bir spekülatif yatırım fırsatı belirdiğinde, yatırımcılar kripto para piyasasından çıkacaklardır. Kripto para klasik bir spekülatif köpük niteliğinde olduğundan, köpük büyüdükçe sermaye kazançları artar. Finansal karlar reel üretimden elde edilmediğinden dolayı, finans sektörü faaliyetleri ‘parazitik’ olarak tanımlanabilir. Buna karşın, hisse senedi piyasası ve çeşitli finansal araçlar finansal sisteme giren paranın tekrar reel ekonomiye aktarılmasına katkıda bulunabilirler. Örneğin; hisse senetleri bir şirketin gelecek karlarına yönelik bir hak (alacak) talebi iken, kamu tahvilleri devletin gelecek vergi gelirine yönelik bir hak talebidir. Oysa, kripto paraların reel üretim ile en küçük bir bağı dahi bulunmadığından, reel iktisadi dayanağı bütünüyle kayıptır. Kripto paranın fiyatını belirleyen tek şey yatırımcıların fiyatın yükseleceğine ilişkin beklentileridir.

İktisadi bir dayanakları olmadığı için kripto paralar spekülasyon dalgalarına açıktırlar. Bu spekülasyon dalgaları kartopu etkisiyle fiyatları aşırı düzeylere çıkarabilmesine karşın (bir yılda 60 kat artış gibi), spekülatif köpüklerin patlama eğilimi çok kuvvetlidir. Buna karşın, geleneksel fiat paraların değeri göreli olarak çok daha istikrarlıdır. Kripto para değerini spekülasyondan aldığından, yatırımcılar beklentilerini belirli bir kripto paranın şimdiki ve geçmiş tarihine dayalı olarak biçimlendirirler. Bir kripto paranın başarılı bir geçmişe sahip olması ve ona yönelik olumlu haberler kripto paraya talebi ve dolayısıyla, fiyatını artırır. Bu nedenlerle, kripto paralar riskli, fakat potansiyel olarak kârlı bir yatırım alanıdır.

Kripto paralar krizi ileri kapitalizmin krizini yansıtmaktadır. Tekelci/oligopolistik ileri kapitalizm aşamasında kapitalist sistemin tasarruf potansiyeli ve kapasite fazlası artmakta ve dolayısıyla toplam talep yetersizliği k reel yatırım fırsatlarının azalmasına neden olmaktadır. Reel üretime yatırılan para k olmadığından, kapitalist elitler yüksek miktardaki atıl parasal fonlarını finansal piyasalara ve diğer spekülatif faaliyetlere yatırmaktadırlar.

Dolayısıyla, ileri kapitalizme özgü ‘aşırı-birikim’ sorunu nedeniyle, kapitalistler finansal piyasalarda spekülasyon ve kumar yoluyla yüksek finansal kar arayışına girmektedirler. Bu koşullarda kripto paralar yüksek spekülatif kar arayışı için oldukça iyi bir seçenektir. Hisse senetleri gibi parazitik finansal varlıkların bile reel üretim ile zayıf bir bağları olmasına karşın, hiçbir reel iktisadi değerle bağlantısı olmayan anlamsız kripto paralar kumarhane kapitalizmi içinde çok yüksek düzeyde talep görmektedirler.

Normal koşullarda kapitalist yatırımcıların fiyatı bu kadar yüksek değişkenliğe sahip bir varlığı tercih etmemeleri ve daha istikrarlı finansal yatırımlara yönelmeleri beklenirdi. Buna karşın, kripto paraların (özellikle Bitcoin) oynaklıklarının yarattığı çok büyük şoklara karşı oldukça dayanıklı oldukları görülmektedir. Bu durum reel yatırım fırsatlarının çok daraldığını ve dolayısıyla kapitalistlerin böylesine istikrarsız, yüksek riskli ve anlamsız spekülatif varlıklara dahi yatırım yapmaktan çekinmediklerini göstermektedir.

Sonuç

Kripto paralar gerçek (fiat) para özelliklerini taşımayan, yaygın kabul görme olanağı bulunmayan, reel iktisadi dünyadan bütünüyle kopuk, soyut ve anlamsız spekülatif varlıklardır. Anarko-liberteryenlerin ideallerinin ve hayallerinin çok uzağında kalan kripto paralar, spekülatörlerin oyun alanına dönüşmüştür. Bu anlamda kripto paralar reel üretken faaliyetleri ikinci plana atan çağdaş finans-egemen kapitalizmin akıl-dışı piyasa yapısını yansıtmaktadırlar. Gerileyen kapitalist sistem artık bütün aklını ve mantığını yitirme aşamasına gelmiştir.