Kürt müziğinin üretken şahsiyetlerinden olan Hesen Zîrek, 1921 yılında Doğu (İran) Kürdistan’ın Bokan şehrinin Hermêlê köyünde doğar. Çocuk yaşta babasını kaybederek, annesinin yeniden evlenmesi üzerine eviyle ve köyüyle bağını koparır. Seyislik, bir ağanın yanında silahlı korumalık, kahvecilik, şoförlüğe varıncaya kadar çok iş yapar. 1972 yılı Haziranı’nda kanserden vefat edinceye kadarki yaşamı çok zorlu geçer. Kürtçe söyleme ısrarı sürekli polisle başının derde girmesini ve kaçıp kovalanmasını beraberinde getirir. Aralarında İbrahim Tatlıses’in de kaynak göstermeden Türkçeleştirip seslendirdiği ‘Yallah Şofêr’ (şoför) parçası da olmak üzere bin 500 civarında şarkı ve şarkı sözü geride bırakıp öte yakaya gider Hesen Zîrek (Zîrak).

Hesen Zîrek’in bütün parçaları içinde belki de en anlamlısı İran Kürdistanı’nda Mehabad Kürt Cumhuriyeti’nin yıkılmasından sonra 1946 yılında sözlerini yazıp bestelediği ‘Ey Niştiman’ marş/şarkısıdır. Ey güzel Kürdistan vatanı, Aryen toprağı özgürlüğün için bedenim, ruhumla direniyorum diye devam edegelen yurtseverlik damarı hayli yüksek bir marş tarzında şarkıdır Zirek’in Ey Niştiman’ı…

“Ey netewekanî delal
Ey Kurdekan ey baskeşêr
Ey niştiman, niştimanî ciwan
Xakî Aryan wetanî Kurdan

Ey rozî Kurdî kaşan
Bo Kawekan li her deran
Ey rozî Kurdî ber efşan
Bo Kawekan li her teraf
Bo te dikoşim bi dil û bi can
Bo serkewtinî xakî niştiman
Ey keynekan ey lawekan
Tê dikoşim cergê qawmekan
Ey niştiman, niştimanî ciwan
Xakî Aryan wetanî Kurdan

Bo te dikoşim bi serkewtinî
Pêşmerge hebû lawî qehraman”

Şimdi tarihi bir başka cepheden okuyalım. Hesen Zirek’in 1946-47 yıllarında Mehabad Kürt Cumhuriyeti üzerine yazıp bestelediği Ey Niştimanlı yıllarda 1945’de Kırım Tatarı bir ailenin çocuğu olarak çok sonraki yıllarda Türk pop müziğinin öncü şahsiyetlerinden biri olan Esin Engin doğar. Beş yaşında müziğe başlar ve ud, kanun, klasik Türk müziği eğitimi alır hem de çocuk yaşlarda. 1968’de ilk plağını yapar. Ve sonra eserleri peş peşe gelir. 1974’de de ‘Ankara’nın taşına bak / Dönmeyen Yıllar’ 45’lik plağı ‘geleneksel’ vurgusu ile çıkar. Aslında şarkı, sözleriyle bir aşk şarkısı gibi melodilendirilmiştir. “Ankara’nın taşına bak / Gözlerimin yaşına bak / Aşkına ben esir oldum / Şu feleğin işine bak. / Gözyaşımı döküyorum / Gurbet ele gidiyorum / Aşkına ben esir oldum / Hüngür hüngür ağlıyorum.”

Ama şarkı / marş melodisiyle sonrasında o denli ünlenir ki muhalif sanatçılardan popüler sanatçılara varıncaya kadar, Ruhi Su, Zülfi Livaneli gibi çok sanatçı okur parçayı. Şarkı, marş tarzındadır ve 1920’lere gönderme yapan sözler Türk milli hislerini hayli depreştirmektedir: “Ankara’nın taşına bak / Gözlerimin yaşına bak / Uyan uyan Gazi Kemal / Şu feleğin işine bak / Kılıncını vurdun taşa / Taş yarıldı baştan başa / Uyan da bak Gazi Kemal / Başımıza gelen işe / Ankara’nın dardır yolu / Düşman aldı sağı solu / Sen gösterdin paşam bize / Öyle günde doğru yolu.”

Artık dönemin devrimci mücadelesi de Ankara’nın taşını kendine marş yapmıştır. İşte Dev-Genç’in mitinglerdeki Ankara’nı Taşı’nın sözleri: “Ankara’nın taşına bak / Gözlerimin yaşına bak / Yanke bizi esir almış / Şu feleğin (düzenin) işine bak / Ankara’nın taştır yolu / Yanki sarmış sağı solu / Sen gösterdin halk savaşı / Devrim için doğru yolu / Zulüm bir gün duracaktır / Halk zinciri kıracaktır / İşçi köylü yoksul halkım / İktidarı alacaktır.”

İşte birbiriyle hiç tanışmamış, hiç görüşmemiş; iki ayrı coğrafyada yaşamış, biri İran Kürdü, diğeri Kırım Tatarı iki müzik şahsiyetinin bir şarkı üzerinden hikâyesi. İkisi de 51 yaşında ve kaderin garip tesadüfü kanserden ölür. Ve yine kaderin garip cilvesi tarih, sahici tarih yeniden yazılırken Kırım Tatarı Esin Engin’in doğduğu yıl, İran Kürdü Hesen Zîrek tarafından yazılıp bestelenen Ey Niştiman parçası Hesen Zîrek’in ölümünden iki yıl sonra 1974 Türkiyesi’nde ‘Ankara’nın Taşına Bak’ olur.

Hani “Gök kubbe altında hiçbir şey gizli saklı kalmaz” diye bir Türkçe söz var ya! Aynen öyle. Mazlum ve mağdur, ama mağrur Kürt halkının sadece parası, canı, malı, mülkü, toprakları, coğrafyası, tarihi çalınmıyor. Şarkıları, klamları, stranları ezcümle ezgileri sözleri de talan edilip çalınıyor. Tarih bihakkın deşilse kim bilir daha neler, neler çıkar…