Maraş’ta 19-26 Aralık 1978’de faşistler tarafından gerçekleştirilen Maraş Katliamı’nın üzerinden 45 yıl geçti. Katliamın tanıkları, “Bugün Maraş'ta canlarımızı anmak için tören yapmamıza bile müsaade edilmiyor. Devlet 78’de bizleri korumadı şimdi de korumaktan geri duruyor” dedi.

Maraş Katliamı’nın 45. Yılı: Bugünkü karanlığın yolu Maraş’ta açıldı
Fotoğraflar: Depo Photos

Kayhan AYHAN

Ülke tarihinin en kanlı katliamlarından biri olan Maraş aynı zamanda 12 Eylül darbesine gidilen sürecin de en önemli kilometre taşlarından biri oldu. Üzerinden tam 45 yıl geçti. 19 Aralık 1978’de başlayıp, bir hafta süren katliamda resmi rakamlara göre 120, insan hakları örgütlerine göre 500’e yakın insan öldürüldü. Alevi mahallelerini hedef alan katliamda yüzlerce insan da yaralanırken 210 ev ile 70 işyeri de tahrip edildi. Maraş katliamının nasıl organize edildiği ve failleri MHP-Ülkü Ocakları iddianamesinde geniş biçimde yer aldı.

KATLİAMIN ÜSTÜ ÖRTÜLDÜ

Katliamın sorumluları hakkında başlatılan ve 23 yıl süren yargılamalarda ise çoğunlukla aşırı sağ görüşlü olarak nitelenen toplam 804 kişi hakkında dava açıldı. Sıkıyönetim mahkemelerinde açılan davalar 1991 yılına kadar sürdü. Sanıklardan 29'u idam, 7'si müebbet, 321'i de 1-24 yıl arasında hapis cezalarına çarptırıldı. Katliamda önemli rol oynayan 68 kişiye de ulaşılamadı. Dosya, Yargıtay'ın bozma kararının ardından, 1991'de yeni çıkarılan Terörle Mücadele Yasası'na dayanarak kapatıldı. Sıkıyönetim mahkemesinin aldığı kararlar daha sonra Yargıtay tarafından bozularak, idam kararları uygulanmadı. Süreli ceza alan sanıkların cezaları da 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ile ertelendi ve ardından sanıklar serbest bırakıldı.  Katliamın müdahil avukatları Ceyhun Can 10 Eylül 1979'da, Halil Sıtkı Güllüoğlu 3 Şubat 1980'de ve Ahmet Albay 3 Mayıs 1980'de öldürüldü.

MHP DERİN DEVLET İLİŞKİSİ

Maraş'ta katliam MHP’lilerin bir sinemaya bomba atılması olayının solcuların yaptığı söylentisini kentte yayması ile başladı. Oysa saldırının asıl faili AKP’nin Alevi açılımında dahi rol vermek istediği ülkücü Ökkeş Şendiller olduğu daha sonra mahkeme kayıtlarına bile yansımıştı.

19 Aralık’ta başlayan saldırılar sonrası 21 Aralık'ta Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu adlı TÖB-DER üyesi iki solcu öğretmen, okul çıkışında katledildi.

Bununla yetinmeyen faşistler öğretmenlerin cenaze törenine dahi saldırır, saldırıda ülkücü katiller yalnız değildir. Maraş müftüsü, Alevilere saldırının organizasyonunu yapan isimler arasında yer aldı. Yaşanan vahşetin son noktası 24 Aralık’ta Alevi mahallelerinin otomatik silahlarla taranmasıyla başlar. Maraş tecavüzler, çocukların kurşuna dizilmesi ve daha yüzlerce insanlık dışı olaya sahne oldu.

Olayların büyümesi üzerine o zamanki Kahramanmaraş valisi Tahsin Soylu kente askeri güç gönderilmesini istemiş, ancak talebi uygun görülmemiştir.

Bir hafta süren karşılıklı saldırıları önlemek amacı ile kente, Kayseri ve Gaziantep'ten askeri birlikler gönderildi. Katliamın ardında MİT ve MHP'nin yer aldığı birçok raporda yer aldı ancak tek bir adım dahi atılmadı.

DEVLET BİZLERİ KORUMADI

Katliamın tanıklarından Hasan Hüseyin Değirmenci 78 Maraş katliamı sırasında lokanta çalıştırıyordu. O dönem 24 yaşında olan Değirmenci şimdi 70 yaşında. 'Olay dün gibi aklımda' diyen Değirmenci'nin iş yeri faşistler tarafından tahrip edildi. Değirmenci ve çalışanları ise canlarını zor kurtardı. Yaşanan kötü günleri üzüntüyle hatırladığını kaydeden Değirmenci, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bize düşen görev neyse yerine getiriyoruz ama Maraş’ta devlet bizleri korumadı. Bizleri korumadığı gibi suçluları korudu. Birçok yakınımı bu katliam sırasında kaybettim. 45 sene oldu yüreğimiz yanmaya devam ediyor. Bugün canlarımızı anmak için anma yapmamıza bile müsaade edilmiyor. Devlet 78'de bizleri korumadı şimdi de canlarımızı anmak istiyoruz ama yine bizleri korumaktan geri duruyorlar. Bizler suçluların yargılanmasını görürsek belki biraz içimiz soğur" diyerek yaşadıklarını anlattı.

Hasan Hüseyin Değirmenci

Katliamın tanıklarından Hamit Kapan da o günleri BirGün'e anlattı. Kapan, katliamı aylar öncesinden evlerin işaretlenmesi, milli piyangocu kılığında eli kanlı katillerin şehre yerleştirilmesi, kurulan etki adlı faşist örgütün silahlandırılması ve ardından özellikle Yörükselim ve Karamaraş mahallelerindeki devrimcilerin önderliğindeki direniş ve Maraş’ta yaşanan göç sonucu şehrin tamamen Alevilerden, devrimci demokratlardan temizlenmesi şeklinde özetliyor.

"Orada yaşanan vahşet insanlık tarihinde eşine ender rastlanacak boyutlardadır" diyen Kapan katliamın 26 Aralık’ta Kayseri hava indirmenin şehre gelmesiyle sonuçlanmadığını bu kez de insanların şehirden göç ettirildiğini anlattı. Kapan, "Bu sefer de iş başına getirilen 12 Eylül faşist diktatörlüğünün işkenceleri devam etti. Özellikle katliam sırasında Yörükselim'deki direnişi örgütleyen devrimciler başta olmak üzere tüm halkımıza en acımasız insanlık dışı işkenceler yapıldı. Ben 210 gün işkencede kaldım. Dönemin Maraş sıkıyönetim komutanı general Yusuf Haznedaroğlu aldığı talimat gereği Maraş katliamını bizim üzerimize yıkmak için düzmece ifadelerle bizleri yargılattı. İdam cezası aldık. Ancak gerçeklerin üzeri kapatılamıyordu ve cezamız Yargıtay'da bozulup geri döndü. Bana 12,5 yıl örgüt üyeliğinden ceza verdiler diğer tüm iddialardan beraat ettim" ifadelerini kullandı.

Hamit Kapan

Maraş Katliamı'nın vahşet öncesiyle, vahşetiyle, direnişiyle, işkenceleri ve göçüyle süren bir katliam olduğunu vurgulayan Kapan, "Gerçek planlayıcıları, uygulayıcıları, ortaya çıkartılıp hak ettikleri cezaları almadılar. Bizler hala katliamda kaybettiğimiz canlarımızın mezarlarına gidip bir karanfil bile bırakmamıza hala izin vermiyorlar, hala bizim kayıp mezarlarımız var. 45 yıl sonra bile beşinci kuşak çocuklarımız o travmaları yaşıyorlar. Hala yaralarımız kanıyor, vicdanlarımız hala sızlıyor" diyerek sözlerini bitirdi.

MARAŞ HEDEFİNE ULAŞTI

Katliamın iki önemli hedefi vardı. Yükselen ilerici dalgayı kırmak ve darbe koşullarını hazırlamak. Maraş, Çorum, Sivas gibi girişimler, ülkedeki ilerici birikimi sindirmeye yetmedi. Bununla birlikte bir askeri müdahalenin zeminin oluşturdu. Maraş’ta başlatılan süreç 12 Eylül ve ardından gelen sağ iktidarlarla devam etti. Bugün de en somut biçimiyle AKP-MHP iktidarının uygulamalarıyla devam ediyor. Tüm bunlara rağmen bütün bir ülkenin Maaş olmasına izin vermeyenler bugün de direnmeye devam ediyor.

∗∗∗

SANIK KENGER, ‘İNSAN HAKLARI KOMİSYONU’ ÜYESİ OLDU

Davanın bir numaralı sanığı Ökkeş Kenger uzun yıllar davam eden davanın ardından beraat ettirilen isimlerden olurken, daha sonra Şendiller soyadını aldı ve ilerleyen yıllarda da ANAP-BBP ittifakıyla Kahramanmaraş milletvekili seçildi. Hatta Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyeliğine getirildi. Bu isim daha sonra AKP tarafından "açılım yüzü" olarak gündeme getirildi. Geçtiğimiz yıllarda katliama ilişkin verilen bir araştırma komisyonu kurulması önergesi, önergede yer alan "katliam" ifadesi nedeniyle gündeme bile alınmamıştı.