Hong Kong (HK)’da, “suçluların iadesi” yasasındaki değişikliğe karşı bir-iki aydır kitlesel gösteriler oluyor. HK Genel Yöneticisi, düzenlemeyi belirsiz bir süre için geri çekti ama göstericiler geri çekilmesini değil iptal edilmesini istiyorlar. Memlekette gaz yemişliğim yok ama HK’da gazdan yana bahtım açık. Pakistanlı dostum Ali ile birlikte bir kez daha yanlış zamanda yanlış yerde bulunduk ve […]

Hong Kong (HK)’da, “suçluların iadesi” yasasındaki değişikliğe karşı bir-iki aydır kitlesel gösteriler oluyor. HK Genel Yöneticisi, düzenlemeyi belirsiz bir süre için geri çekti ama göstericiler geri çekilmesini değil iptal edilmesini istiyorlar. Memlekette gaz yemişliğim yok ama HK’da gazdan yana bahtım açık. Pakistanlı dostum Ali ile birlikte bir kez daha yanlış zamanda yanlış yerde bulunduk ve yine gaza boğulduk, üstelik faşistler yüzünden…

Bu yasa değişikliğini gündeme getiren olayı hatırlıyorum: Bir yıl kadar önceydi, bir HK’lu erkek, Tayvan seyahatinde hamile kız arkadaşını öldürmüş ve hemen HK’a kaçmıştı. Birkaç gün içinde yakalandı ve mahkemeye çıkarıldı ama suçu sabit olmasına rağmen suçlanamadı. Çünkü (1) cinayeti HK sınırları dışında işlemişti, (2) HK hukuk sisteminde yurtdışında işlenen suçları yargılayacak bir mahkeme bulunmuyordu ve (3) Tayvan ile HK arasında suçluların iadesi (ve karşılıklı yargılama) anlaşması yoktu. Yine de mahkeme katili, kız arkadaşının kredi kartını kullanarak kara para aklamak suçundan iki buçuk yıla mahkûm etti. HK hükümeti bu vakayı büyük bir yasal boşluk olarak tanımladı ve harekete geçti. Hükümete göre, “İade yasasındaki değişiklikler bu boşluğu dolduracak ve HK’un kaçaklar için bir cennet olmasını önleyecektir.”

Hong Kong’un statüsü

Mevcut “suçluların iadesi yasası” HK’un Çin’e devrinden hemen önce (1997) hazırlanmış. O yasanın Merkezi Çin Hükümeti’ne ve diğer Çin (özerk bölge ve eyalet) hükümetlerine iade ve hukuki yardım kapsamadığı belirtiliyor. HK hükümeti, eski yasayı hâlihazırda anlaşma kapsamında olmayan ülkelerle iadeye izin verecek şekilde değiştirmek istiyor. Hem de bunu mevcut yasalardaki Çin Halk Cumhuriyeti ile ilgili coğrafi kısıtlamaları değiştirerek yapmak istiyor. Yani Çin sınırlarına HK ve Tayvan’ı da dâhil ediyor.

Bir eski HK milletvekili, yeni iade yasası için önerilen değişikliklerin “ABD hükümeti tarafından Huawei CFO’su Meng’in tutuklanması için kullanılan yasal durumun neredeyse aynısı olduğunu” belirtiyor. Bazı avukatlar, iade yasası kabul edilirse, Çin’in bu yasayı HK’da çalışan veya seyahat eden yabancılara karşı misilleme yapmak için kullanabileceğini söylüyorlar. ABD Dışişleri Bakanlığının, “Söz konusu iade yasası kabul edilirse, ABD’nin HK’a tanıdığı özel ticaret statüsünün gözden geçirilebileceğini ve HK’un özgürlüğünü engellemekten sorumlu tutulan yetkililere bireysel yaptırım uygulanabileceğini” söylemesi bu misilleme korkusundan kaynaklanıyor olsa gerek.

Sanırım, Çin’de birisi idama mahkûm olmak üzere birkaç tutuklu vatandaşı olan Kanada’ya ve ABD’ye (ve tabii ki başkalarında da) gerekli mesaj verildi. Bir süre sonra, bu düzenlemeyi yerel halkın kuşkularını giderecek biçimde gözden geçirip yürürlüğe koyacaklarını sanıyorum. Trump’ın tutarsız aklı sayesinde caydırıcılığı her gün daha hızla aşınan ABD’nin Kongre yoluyla HK’a yönelttiği tehdidi Çin’in pek ciddiye alacağını sanmıyorum.

Avrupa’nın doğu sınırı

Son Çin gezisinde RTE, “Kanal İstanbul’un yapımı noktasında Çinli dostlarımızla görüşmeler yapmak suretiyle…” gibi bir şeyler söyledi. Çinliler kibar insanlardır. Hayır demeyi sevmezler hatta beceremezler. Diplomasi dilleri daha incelikli ve yapıcıdır. O ucube proje için “görüşelim” demişlerse tek nedeni budur. Daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi, o doğa katili projeyi finanse etmek Çin için sorun sayılmaz. Lakin soru şu: Çin, kendisi için uzun vadeli bir stratejik değeri olmayan, iktidara ve yanaşmalarına rant yaratmak ve kamu kaynaklarını yağmalamaktan başka hiçbir amacı bulunmayan bir akla ziyan projeye neden finansman sağlasın? Bu bir tek şartla mümkün olabilir: Çin’in elde edeceği uzun vadeli ciddi stratejik-ekonomik çıkarlar, ayrıcalıklarla. Yoksa bu haliyle, Çin, bu projeye metelik vermez. Ayrıca, (1) iflasın eşiğindeki bir ekonomiye kim o kadar büyük bir kredi açar, (2) Çin’in diğer ülkelerde yürüttüğü projeler için sağladığı finansmanın dünyanın en pahalı kredisi olduğunu bilen ve (3) ödenemeyen kredilerin peşi sıra nelerin gelebileceği hakkında fikri olan var mı… Son olarak, Çin için Batı -özellikle Avrupa- ile dengeli ilişkilere sahip ve “güvenilir” bir Türkiye anlamlıdır. Neredeyse tüm dünyayla kavgalı (ve artık ilişkileri düzeltebilme kapasitesi de olmayan), güvenilmez, bölgesinde bir nefret objesine dönüşmüş ve kurumları çökmüş bir ülkenin Çin için de pek bir anlamı yoktur. Neyse, Çin’in ekonomi ve dış politikadan ancak bir kasaba zahirecisi kadar çakan kibir abideleri tarafından yönetilmediğini yakında öğrenirler.

Bence, kanal açarak ülke kaynaklarını yağmalamanın kara kalabalığı efsunlayan bir (demagojik) getirisi de olmalı. Örn, “Yedi düvele karşı kazmayı vurup Avrupa’nın doğu sınırını değiştiren dünya şeysi” olmak gibi… Bu sınır değişikliği için boğazın doldurulması gerekiyor olsa bile, hayallerini uzay süsleyenler için bu ufak bir iş…