Mücadele daha da ileriye taşınacak
Çağdaş Mühendisler Grubu’nun İMO İstanbul Şube Başkan Adayı Kolgu ve Yönetim Kurulu Üyesi Or BirGün’e konuştu: Topluma yalan söylenmesinin önündeki engeller oldukları için meslek odaları iktidarın hedefinde.
Deniz GÜNGÖR
TMMOB’ye bağlı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şubesi’nde 10-11 Şubat tarihlerinde Genel Kurul ve seçim var. Çağdaş Mühendisler Grubu yeniden yönetime aday. Çağdaş Mühendislerin İMO İstanbul Şube Başkan Adayı Sinem Kolgu ve mevcut Yönetim Kurulu üyesi Özer Or yapı güvenliği, afetlere karşı hazırlık, mühendislerin sorunları ve iktidarın odalara yönelik kuşatmasına dair sorularımızı yanıtladı.
Mesleki sorunlar neler, ne tür engeller yaşıyorsunuz?
Sinem Kolgu: Uzun yıllardır süregelen bir kültürümüz var. O kültür belirli prensipler korunarak yaşatılıyor. Bizim için en önemli şey meslek ilkelerinin korunması. Mesleğin en iyi şekilde yapılmasının sağlanması. Yıllar içerisinde ülkenin durumundan dolayı bir takım kalitesizlikler, yanlış uygulamalar var, biz de bunlara karşı faaliyetler yürütüyoruz. Genel olarak denetimsizlik sorunu var. Yanlış ve noksan projeler var. İnşaatlardaki denetimsizliklerde can kayıpları yaşanıyor biz de denetimi ön plana çıkarıyoruz. Ayrıca genç işsizliği yoğun durumda. Genç meslektaşlarımızın işsiz oldukları için diplomalarını kiraladıklarını görüyoruz, hiç işe gitmeyen yapı denetimci ve müteahhitler bu diplomaları sahipleniyor.
İnşaattaki denetim vurgunuzun özel sebebi nedir?
Özer Or: İstanbul Şubeye kayıtlı 36 bin, Türkiye çapında ise 170 bin mühendis var. Mmühendislerin yüzde 28’i işsiz. Genç işsizlik yüzde 50’lere yakın. Cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle kadınlar mesleğin belirli dallarında iş bulmakta zorlanıyorlar. Kriz olduğunda ise ilk kadınlar işten çıkarılıyor. Kamuda da düşük inşaat mühendisi sayısı. 12 Eylül öncesi mühendis kadrolar kamu iktisadi teşekkülündeydiler. TÜPRAŞ, PETKİM gibi kurumların özelleştirilmesi kamudaki istihdamı azalttı. Dikkat çekmeye çalıştığımız mesleğin bütün dallarında denetimlerde mühendislerin rollerinin azaltılması. Denetimi yapılmadığı için pek çok konu kâğıt üzerinde kalıyor. Bazı yasalar ve mevzuat değişse de fiilen sahada denetlenmediği için ucuz nitelikte personel kullanılıyor.
Sinem Kolgu: Mühendislik çalışmaları yapılması gerekiyor. İmar Barışı getirildiğinde meslek odası olarak bunun olmamasını istedik. Bizim yaptırım gücümüz olsun istenmiyor, muhalif olarak görüldüğümüz için. Çalışma yürütmek için veri bulmaya çalışıyoruz. Deprem olduğunda bu ülkenin can damarı kesilecek. 99 depreminde yaşandı ondan ders çıkarılmadı. Birçok sempozyum ve çalışmalar yapıldı ancak geldiğimiz noktada 6 Şubat Depremi yaşandı.
Özer Or: 6 Şubat depremlerinden sonra toplumsal korku ortaya çıktı. Bu da bazı manipülasyonlara yol açıyor. Deprem sonrası İstanbul’a ilişkin yeni planlar ortaya çıktı. Askeri alanların, kent içinde kalınmış arazilerin imara açılması, ormanlık alanların imara açılması gibi. Projeler bu kez de deprem bahane edilerek yapılıyor.
Sinem Kolgu: İBB ile birlikte çalışmalar yürütüyoruz. Seçim sonrasında yetişmiş insan kaynağı sağladık onlara. İBB de risk seviyesini değerlendiriyor ve yurttaşa bildiriyor. Özellikle 6 Şubat sonrasında diğer belediyelerde de bir hareketlenme oldu. Hükümet ise bunu farklı yöne çekmek istiyor.
Ne tür sıkıntılarla karşı karşıya kalıyorsunuz?
Ö.O.: Kaynakların kime aktarıldığını sorguluyoruz. Odalar olarak bağımsız yönetimlerin olması gerekiyor. İktidara karşı sözünü söylemekten çekinmeyecek akademi ve sivil toplum kuruluşları ile bağların sürdürülmesi çok önemli. Topluma söylenebilecek yalanların önüne geçilmesini sağlayan tek yer şu an meslek odaları. Tek bağımsız kanal burası, o nedenle bütün yüklenme buraya. Biz daha önceki seçim ve genel kurullarımızda “odayı ele alacağız ve reise hediye edeceğiz” gibi söylemlerle karşılaştık. İktidar odaların seçimlerine müdahale de bulunuyor. Taşeronlardaki mühendislerin aldıkları telkinlerle oy kullanmaya zorlandıklarını görüyoruz.
S.K.: Maalesef odalar sadece üye gelirleri ile dönüyor. Tüm etkinlikler kaynaklarımızla kamu yararı için yapıyoruz. Devlet desteği görmüyoruz. Mesleği ilgilendiren her yerde bulunmamız gerekiyor. AFAD toplantılarında şehir planlamalarına davet edilmiyoruz.
Ö.O.: Odanın kuruluş amacı sivil denetim mekanizması oluşturması. Gezi’den sonra iktidar odalara topyekûn cephe aldı. Gelirlerimizin düşürülmesi için, mühendisler-mimarlar odaya belgelemek zorunda değil denildi. Ruhsat ve üye aidat gelirleri haricinde gelirimiz yok. Anayasal kurumlar olduğumuz için bizleri ortadan kaldıramıyorlar başka yan yollara başvuruyorlar. Yoğun bir baskı uygulanıyor. Kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz. “Her şantiyeye bir şef” diyerek bir kampanya başlatmıştık. Sadece yapı üretim değil bir şantiye şefi olması yapılaşmaya katkı sağlar. Ancak özellikle bu alanlar denetimden uzak. Hükümet çevresine yakın kişiler denetim noktasında yer almaya başladı. Özellikle taşra teşkilatları kamuoyu yaratma güçlerine yönelik baskılara boyun eğiyor maalesef.
İşsizliğin yoğun yaşandığı sektörde en belirgin sorun nedir?
S.K.: Ülkedeki durumla paralel gidiyor her şey. "Niye bu kadar genç işsizlik var” sorusunun cevabı üniversite kontenjanlarında. Yamalı bohça gibi çözüm üretmeye çalışılıyor. İnşaat mühendisleri her yıl 10 bin atıyordu. Sadece mesleğin değil ülkenin denetimsiz olması isteniyor. Genç işsizlik için kamuoyu yaratmaya çalışıyoruz. Ancak bireysel gayretlere dönüşüyor bu durum. Genç meslektaşlarımız ne iş bulurlarsa yapıyorlar.
Ö.O.: İstihdam edilmesi gereken mühendislerin genç olmasına yönelik önerilerimiz oldu. Altyapısı yetersiz olan çok sayıda üniversitelerde mezun olanlar sektöre atıldıklarında karşılık bulamıyorlar. Bu da istismara yol açıyor. Etik bulmadığımız işlere imza atanlar olabiliyor. 6 Şubat depremleri bunu gösterdi. Mühendislik eğitimi veren kurumların kadroları yenilenmeli ve sorunları giderilmeli. Deneyim kazanabilecekleri denetleme alanları yaratılabilmeli. Şu an bunu yapamadıkları için deneyimleri gelişmiyor.
İmar Affı gibi uygulamalar ne gibi tehlikeler yaratıyor?
S.K.: Bütün kent için arama kurtarma planı oluşturmalı. Meslektaşlarımızı 6 Şubat’ta bölgeye yolladık. Çevre Şehircilik Bakanlığı ile bunu planlamamız 1 hafta sürdü. Trajikomik diyaloglar yaşadık. Gitmeyin dahi dediler. Bazı meslektaşlarımız arabaları ile gitmek durumunda kaldı. Deprem olmadan önce kararlar verilse kayıplar minimize edilir. Hükümet ve devlet politikalarının rasyonel şekillenmesi gerekiyor.
Ö.O.: 38 bin 930 binanın yıkıldığını tespit ettik. İstanbul’da bu sayının elli binlere ulaşacağını düşünüyoruz. Bu şehrin ulaşım problemleri var. Acil ulaşım yolların üstünde riskli yapılar var. Riskli olması beklenen bazı köprü, viyadükler var bunların hepsi analiz edilmeli. Depreme karşı sadece güvenli bina değil güvenli şehirler tasarlamamız gerek.