Çağdaş Mühendisler Grubu’nun İMO Ankara Şube Başkan Adayı Ahmet Onur Özergene BirGün’e konuştu. Özergene, “Hiçbir baskıya ya da tehdide boyun eğmeden sürdürdüğümüz mücadeleyi daha da ileriye taşıyacağız” dedi.

Mücadeleyi ileriye taşıyacağız
İMO Ankara Şube Başkan Adayı Ahmet Onur Özergene (Fotoğraf: BirGün)

Oktay EVSEN

TMMOB’ye bağlı İnşaat Mühendisleri Odasında Genel Kurul heyecanı yaşanıyor. Depremler başta olmak üzere Türkiye’de yapı güvenliği konusunda yaptığı önemli çalışmalar ve kamuoyunu aydınlatan açıklamalarıyla dikkatle takip edilen İMO’da seçim yarışında Çağdaş Mühendisler Grubu yeniden göreve talip oldu. Çağdaş Mühendislerin İMO Ankara Şube başkan adayı Ahmet Onur Özergene, yapı güvenliği, afetlere karşı hazırlık, inşaat mühendislerinin mücadelesi ve ülkenin geleceğine dair savundukları görüşleri BirGün ile paylaştı.

Şubat 2023 Depremlerinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçti. Bu deprem, afete karşı hazırlık ve deprem sonrası devletin yerine getirmesi gereken sorumluluklar açısından önemli sorunları gün yüzüne çıkardı. Çağdaş Mühendislerin bu sürece ilişkin tespitleri ve çözüm önerileri nelerdir?

Tarih boyunca birçok defa yıkıcı depremlerin yaşandığı coğrafyamızın bir deprem bölgesi olduğu bilinmektedir. Oysa modern bilim ve mühendislik uygulamaları sayesinde bir doğa olayı olan depremin afete dönüşmesi, hele de Şubat 2023 depremleri kadar büyük bir yıkıma yol açması önlenebilirdi.

Ülkemizde özellikle Marmara Depremi, depreme bakış açısının değişmesinde bir milat olarak kabul edilmiş, depremin sonrasıyla değil öncesiyle düşünülmesi gereken bir olgu olduğu genel kabul görmüştür. 1999’dan sonra birçok kurum, güvenli ve sağlıklı bir yapılaşma için ne tür önlemlerin alınması gerektiği konularında öneriler sunmuş, bu çalışmalar, AFAD tarafından Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planına (UDSEP) dönüştürülmüştür. Büyük çoğunluğu 2017 tarihinde bitirilmek üzere 2023 yılında tamamlanması hedeflenmiş ve Bakanlar Kurulu Kararı olarak 2011 yılında yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ama maalesef 2023’te tamamlanması gereken ancak bir arpa boyu yol kat edilemeyen söz konusu önlemler alınmış olsaydı ne böylesi bir yıkım gerçekleşecek ne de bu büyüklükte can ve mal kaybı yaşanacaktı. Gerek Odamızın yıllardır dile getirdiği gerekse kamu kurum ve kuruluşlarının yaptığı çalışmalar ışığında yapılacaklar bellidir.

İlk elden yapılması gerekenler nelerdir?

Yapı Denetiminin önemi Şubat 2023 depremleriyle bir kez daha açığa çıkmıştır. Mevcut Yapı Denetim Yasasının öngördüğü, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi modeli yerine; uzmanlık ve yapılan işin önemini ve sorumluluğunu bilen yapı denetçilerinin etkinliğine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir denetim süreci modeli hayata geçirilmelidir.

Bir diğer önemli konu da meslek odalarının belgelendirme yetkisinin tanınmasıdır. Özellikle son 20 yılda siyasi erkin kendisine engel olarak gördüğü meslek odalarının yetkileri kısıtlanmış, meslek alanındaki denetimler ortadan kaldırılmıştır. Mevzuatta yapılan değişikliklerle meslek odalarının kamu adına denetim yapma yetkisi elinden alınmıştır. Mesleğinde tecrübeli ve etik değerlere sahip mühendis ve mimarların görev üstlenmelerini sağlayabilmek için, meslek odalarının anayasal hakkı olan “belgelendirme yetkisi” Bakanlık tarafından kabul edilmelidir. Sistemde görev alan tüm mühendis, mimarların sicilleri kayıtlı oldukları Meslek Odaları tarafından tutulmalıdır.

İnşaat Mühendisliği çok geniş bir mühendislik dalı olma niteliğinin yanı sıra uygulaması ile de tecrübenin büyük öneme sahip olduğu bir meslek alanıdır. Diploma sahibi olmanın yanı sıra öğretici, geliştirici, olgunlaştırıcı ve nitelikli bir uygulama deneyimi ile bunun tamamlanması gerekmektedir. Bu sebeple, halkın güvenli yaşam hakkının korunması ve yatırımların ekonomik sınırlar içerisinde kalması amacıyla “Yetkin Mühendislik” sisteminin hayata geçebilmesi için yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. 

Afetlerin yapılarda yaratmış olduğu hasarların çok büyük bir kısmının imalat kusurlarından kaynaklanmasına rağmen inşa sürecinin temel aktörü olan şantiye şefliğine gerekli önem verilmemektedir. Uygulamada şantiye şefliği hizmeti sadece resmi prosedürleri tamamlamak amacıyla kağıt üzerinde kalmaktadır. Bakanlık tarafından Şantiye Şefleri Yönetmeliğinde yapılan değişiklikler çözüm üretmekten oldukça uzaktır. Odamız 1500 m2 üstü bütün işlerin şantiye şefliğinin tam zamanlı olarak yapılmasını, işin niteliğine göre mesleki deneyim aranmasını, şantiye şeflerinin meslek içi eğitim alması gerektiğini, şantiye şeflerinin özlük haklarının geliştirilmesini savunmaktadır.

2017 yılına kadar bitirilmesi hedeflenen bina envanterinin tamamlanamamış olması hatta resmî kurumlar hariç başlanamamış olması, mevcut yapı stokunun iyileştirilmesini de mümkün kılmamaktadır. İzmir Depreminin ardından TBMM’de kurulan komisyonun raporuna göre ışığında 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon kadarının riskli yapı statüsünde olduğu öngörülmektedir. Bu binaların tespiti ne yazık ki deprem tarafından son derece ağır bedeller karşılığı yapılmaktadır. Ayrıca kamu binaları hakkındaki bilinmezlik devam etmektedir. Örneğin okulların, yurtların, kreşlerin, hastanelerin sayısı, ne kadarının tarandığı, ne kadarı hakkında yıkım, güçlendirme veya kullanım kararı verildiği, ne kadarının yıkıldığı veya güçlendirilecekse projelerinin yapıldığı ve ayrıca ne kadarının güçlendirildiği konusu kamuoyunun bilgisi dahilinde değildir.

İnşaat Mühendislerinin özlük hakları konusunda da son yıllarda ciddi aşınma yaşandı. İşsizlik, düşük ücretler gibi sorunların yanı sıra mühendislik yetkileri de zayıflatıldı. Çağdaş mühendislerin bu soruna yönelik çözüm önerileri var mı?

İnşaat mühendislerinin ücretlerinin ve özlük haklarının geriye çekilmesi mesleğin sağlıklı ve doğru bir şekilde yerine getirilmesinde önemli sorunlara yol açmaktadır. Özel sektörde çalışan meslektaşlarımızın işyerlerinde fiilen yaptıkları iş ile SGK kayıtlarında yer alan meslek kodları Sosyal Güvenlik Kurumu ve ilgili kamu kuruluşları tarafından karşılaştırılmalı, meslektaşlarımızın yaptıkları işe uygun meslek kodu ve en az TMMOB tarafından belirlenen asgari mühendis maaşı ile çalışmaları sağlanmalıdır.

Kamu yatırımlarında genç mühendis istihdamı zorunlu hale getirilmeli, işin nitelik ve hacmine uygun sayıda genç inşaat mühendisi istihdamı ihale şartları içerisinde yer almalıdır. Söz konusu işler kapsamında genç meslektaşlarımızın mevzuata ve ihale şartlarına uygun şekilde fiili olarak çalışıp çalışmadığı ilgili idare tarafından sürekli olarak denetlenmeli, istihdam şartının ihlali ağır yaptırımlara bağlanmalıdır.

Kamuda taşeronlaşmaya derhal son verilmeli, taşeron olarak çalışan meslektaşlarımız kadroya geçirilmelidir. Kamu kurum ve kuruluşları, ihtiyaç duydukları mühendislik hizmetlerini taşeron ve müşavir firmalardan değil, halihazırda çoğunluğu boş olan mühendis kadrolarına yapılacak adil ve şeffaf inşaat mühendisi atamaları ile oluşturulacak öz kaynaklarından temin etmelidir.

Kamu kurumlarına yapılacak atamalarda, adı “torpil” ile özdeşleşen “mülakat” uygulamasından vazgeçilmeli, atamalar yalnızca KPSS puanı ile adil şekilde gerçekleştirilmelidir.

Genç meslektaşlarımızın kamuda istihdamı, atama ve güvenceli kadro konularında ihtiyaca uygun alım talebi yaratılmalı ve buna uygun bütçe ayrılmalıdır.

Çağdaş Mühendisler olarak temel amaçlarınız nelerdir?

Öncelikle halkımızın güvenli ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını savunuyoruz. Meslektaşlarımızın haklarını ve çıkarlarını savunmak da önceliklerimiz arasındadır.

Bugün iktidar eliyle neredeyse tüm kurumlar vesayet altına alınmışken Odamız dahil olmak üzere belirli demokratik kitle örgütleri halkın yararına mücadelesini sürdürmektedir. Biz çağdaş mühendisler olarak bilimin ışığında laikliği, demokrasiyi, adaleti, kısaca ülkemizin aydınlık geleceğini savunuyoruz. Bugüne kadar hiçbir baskıya ya da tehdide boyun eğmeden sürdürdüğümüz mücadeleyi daha da ileriye taşımayı hedefliyoruz.