Interpol, Türkiye'nin kayıp ve çalıntı pasaport veri tabanını muhalifleri taciz etmek için kullandığını tespit ederek sisteme erişimi askıya aldı. HRW, "Muhalifleri hedef alan ülkeler" raporunda Türkiye'ye de yer verdi.

Muhaliflere baskı raporlara da girdi
Fotoğraf: AA

Haber Merkezi

Uluslararası Polis Teşkilatı (Interpol), otoriter rejimlerin teşkilatı suistimal etmesini engellemek amacıyla birtakım önlemler almaya başladı. Bir kişi hakkında bilgi istenmesi anlamına gelen mavi ihbarların sayısı son on yılda yaklaşık iki katına çıkarken Interpol, kırmızı bülten olarak bilinen tutuklama uyarılarının denetimini sıkılaştırdı. ABD gazetesi New York Times'ın haberine göre Interpol, Belarus ve Türkiye'nin, kayıp ve çalıntı pasaport veri tabanı sistemini muhalifleri taciz etmek ya da yurtdışına kaçırmak için bir silaha dönüştürdüğünü tespit etti.

Terörle mücadele konusunda önemli bir yere sahip olan sistemin kötü kullanılmasını kabul edilemez bulan Interpol, Türkiye'nin kayıp-çalıntı pasaport sistemine erişmini askıya aldı. Interpol'ün siyasi amaçlı bir giriş dalgası tespit etmesinin ardından Belarus'un da artık özel izlemeye tabi bir biçimde bu araca başvurabileceğini söyledi.

2021 yılında Türkiye, 2016 yılında 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminde bulunmakla suçladığı Fethullah Gülen’in takipçilerine yönelik 773 kırmızı bülteni yayınlamayı reddettiği için Interpol’ü eleştirmişti.

HRW'NİN RAPORUNDA TÜRKİYE DE VAR

New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), "'Seni bulacağız': Devletlerin yurt dışındaki vatandaşlarına nasıl baskı uyguladığına küresel bir bakış" başlıklı bir rapor yayımladı. HRW, 46 sayfalık raporu, "hükümetlerin yurt dışındaki muhalifleri, aktivistleri ve siyasi rakipleri nasıl hedef aldığını insan hakları açısından ele aldığı bir analiz" olarak tanımladı.

Raporda özel bölüm ayrılan yaklaşık 20 ülke arasında Türkiye de yer aldı. "Kaçırılmalar ve zorla kaybedilmeler" kategorisinde yer alan Türkiye'yle ilgili bölümde, "Türk hükümeti Gülen hareketiyle bağlantılı olduğu iddia edilen ve yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarını izlediğini açıkça ifade ediyor" denildi.

Dönemin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın 2018 yılında Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) Gülen hareketiyle bağlantılı oldukları gerekçesiyle 18 ülkeden 80 Türk vatandaşını kaçırdığı bilgisini paylaştığını hatırlatan HRW, Anadolu Ajansı'nın da düzenli olarak MİT'in yurt dışında düzenlediği operasyonlarla Türkiye'ye geri getirdiği kişilere ilişkin haberler duyurduğunu belirtti.

"İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türk makamlarının yurt dışındaki mahkeme kararlarını ve yasal süreçleri baypas ederek Türk vatandaşlarını kaçırıp Türkiye'ye getirdiği vakalardan haberdar" denilen raporda, "2019'da DHKP-C bağlantısı gerekçesiyle yargılanan Ayten Öztürk'ün 2018'de Beyrut havalimanında Türk istihbaratınca kaçırılarak Türkiye'ye götürüldüğü ve zorla kaybedilip beş ayı aşkın süre işkence edildikten sonra resmen gözaltında olduğunun açıklandığı" ifade edildi.

Raporda, Fethullah Gülen'in yeğeni Selahaddin Gülen'in Mayıs 2021'de MİT operasyonuyla Kenya'dan Türkiye'ye götürüldüğü, Gülen hareketiyle bağlantılı olmakla suçlanan Orhan İnandı'nın da aynı ay Kırgızistan'da kaçırıldıktan bir hafta sonra Ankara'da gözaltında ortaya çıktığı belirtildi.

"HUKUK YAPISI ZAYIF OLAN" ÜLKELERLE İŞ BİRLİĞİ

HRW raporunda, MİT'in "geçen yılki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra da hukuk devleti yapısının zayıf olduğu ülkelerin katkılarıyla Gülen hareketiyle bağlantılı olduğu iddia edilen bireylerin kaçırılması ve Türkiye'ye teslim edilmesinin organizasyonuna yönelik uygulamalarını sürdürdüğü" bildirildi.

Raporda, geçen Temmuz ve Eylül aylarında Tacik makamlarının da Emsal Koç ve Koray Vural'ın kaçırılması ve Türkiye'ye götürülmesinde yasal iade süreçlerini yok saydığı ifade edildi.

HRW raporunda özel bölümlerle yer verilen diğer ülkeler Suudi Arabistan, İran, Çin, Rusya, Azerbaycan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Cezayir, Ruanda, Güney Sudan, Etiyopya, Kamboçya, Tayland, Belarus, Kazakistan, Tacikistan ve Türkmenistan oldu.