Ankaralı müzisyenler serisinde bu hafta “Bildiğin Gibi Değil” ile konuştuk. Grup 1 bas, 1 davul, 2 gitar ve farklı olarak 2 ana vokalden oluşuyor. Mehmet Ali Mutlu (Mali)  bas gitarist. Davuldaysa Murat Kanyar var. Ali Anıl Mızrak ile Dersu Doğan da gitarda ve vokaldeler. Nasıl kuruldu bu grup? “Bildiğin Gibi Değil” ismi nereden geliyor? Bildiğin […]

Müziğimiz Ankaralı müzisyeni sever

Ankaralı müzisyenler serisinde bu hafta “Bildiğin Gibi Değil” ile konuştuk.

Grup 1 bas, 1 davul, 2 gitar ve farklı olarak 2 ana vokalden oluşuyor. Mehmet Ali Mutlu (Mali)  bas gitarist. Davuldaysa Murat Kanyar var. Ali Anıl Mızrak ile Dersu Doğan da gitarda ve vokaldeler.

Nasıl kuruldu bu grup? “Bildiğin Gibi Değil” ismi nereden geliyor?

Bildiğin Gibi Değil: Aslında bir gün, 2015 Mayısında diyelim, Dersu’nun Mali’yi eve çağırıp yaptığı basit melodileri onunla paylaşmasıyla başladı diyebiliriz. İlk şarkılara piyano ve gitar tınıları eşlik ediyordu sadece. Sonrasında işlere davulun ve Anıl’ın karışmasıyla bu serüven başlamış oldu. Ama kendimizi şöyle tanıtmayı seviyoruz: Grup olduğumuz için arkadaş değiliz, arkadaş olduğumuz için grubuz. Bu da sorulara ortak cevap verebilme durumunu doğuruyor.

Anıl, Dersu ve Memo ilkokuldan beri arkadaşlar. 13 yılı devirmiş bir dostluk. İlk dönemde davulda değişiklikler olsa da Murat 3 yıldır grubun aşçısı. Sonrasında Canap Polat ile tanışmamızla her şey değişti, daha doğrusu ciddileşti. Bildiğin Gibi Değil ismi ise herkese farklı bir şey ifade ediyor bizde. Dersu, dinleyiciye kendine göre ne ifade ediyorsa öyle kalmalı diyor hep.

Murat: Açıkça söylemem gerekirse, benim aklıma Büyük Ev Ablukada’nın bir şarkısını getiriyor, bildiğin gibi değil sözünü ilk defa orada duymuştum sanırım. O günden beri aklıma onu getiriyor.

Anıl: İnsanların 5 saniyelik yargılarının yanlış olduğunu ifade ediyor bana. Kalıplar etrafında görünen düzensizlik düzeni bu.

Mali: Bildiğimiz her şeyin arkasında sakladığımız yanlışlar olduğunu anlatıyor bana. Doğrunun arkasında bulunan yalanları insanlara kısa bir yolla ifade ediyor.

Dersu: İfade etmenin, duygu paylaşmanın kimi zaman çok hızlı, kimi zaman da çok zor olduğu bir dönemdeyiz. Başkalarının aklımda yazanları bilmediklerine eminim.

Farklı müzik türlerini sentezleme fikrinden bahsediyorsunuz. Yaptığınız müziği nasıl tanımlıyorsunuz?

BGD– Farklı ortamlarda, farklı “tarzlarda” yetiştik. Basitçe her türden melodi ve tınıyı kullanarak, bir isme bağlı kalmadan, içimizden geldiği gibi müzik yapmanın hayaliyle büyüdük hep. O yüzden müziğimizi tanımlamakta hep zorlandık hatta tanımlamak da istemiyoruz. Ortak nokta ve belki de en önemlisi duygularımızın çıktısının insanların hayatlarından yansımasını fark etmek. Şu anda bizim sadece akustik kayıtlarımıza ulaşabilen dinleyiciler için ilginç gelecektir ki, bazen sert rock tonlarında bazen uyurken dinleyecek kadar yumuşak, bazen etnik, bazen de sosyal içerikli bestelerimiz var. Söylediğimiz gibi türk ezgilerini de şarkılarımıza serpiştiriyoruz.

İlk tekliniz “Uzun Yolculuk” Spotify Türkiye Viral 50 listesinde 3 hafta boyunca yer edindi. Bekliyor muydunuz bunu?

BGD– Hayır, bu tarz bir beklentimiz yoktu. Boyutlar arası yolculuğumuzun başlangıcı gibi. Stüdyo kayıtları bitmesine rağmen tekrar akustik olması gerektiğine karar verdik. Süre bu yüzden ilk gününden itibaren nereden bakarsak 400 günü buldu. Her şeye rağmen bu noktaya geldiğini görmek bizi çok şaşırttı ve büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Süreci yaşamaya devam ediyoruz.

Yeni şarkınız “Gülüşünün Karanlığında” yayınlandı. Beste süreçleriniz nasıl ilerliyor genelde?

BGD– Bu zamana kadar yayınladığımız parçalar 2015’te bestelendi. Beste süreçleri birinin bir melodi ve söz yazması ya da söz ve melodinin ayrı olarak yakalanmasıyla diyelim, ardından da grup düzenlemesi ile devam ediyor. Zaman içerisinde şarkılar tekrar düzenlenebiliyor. Besteler yapılsa da kayıt imkanlarını yeni yeni geliştiriyoruz. Bu sebeple dinleyiciye 3 sene sonra ulaşıyor. Biz de besteleri atlamadan ne yaşadıysak sırayla tek tek yayınlıyoruz. Kayıt sürecinin yavaşlığı yeni bestelere yer açtırmıyor. Bu durumdan hoşnut olduğumuz söylenemez tabii ki.

Müzik sizin için ne ifade ediyor? Uzun vadede müzik yapmaya devam edecek misiniz?

BGD– Bunu da bireysel cevaplarsak daha sağlıklı olacak. Devamı gelecek diyelim biraz daha ucunu açık bıraksın bunun.

Dersu: Müzik. İnanılmaz.

View this post on Instagram

Anıl bu fotoda niye yok

A post shared by Bildiğin Gibi Değil (@bilmedigingibi) on

Mali: Müzik benim için yaşadığım her şeyin somutlaştırılmış hali aslında. İnsanların birbirini dinlemediği bir toplumda insanların birbirini dinlediği çok nadir bir olay. Planlarımız arasında uzun vadede devam etmek var ama hayat bize ne getirecek biz de izliyor olacağız.

Murat: Bilirsiniz işte iş, aile, okul, arkadaş… Bunların hepsi hayatımı oluşturan, beni ben yapan veya zorunda olduğum, vazgeçemeyeceğim ögeler. Müzik ise onları bir arada tutan şey. Bir nevi yapıştırıcı hatta yatıştırıcı. Nerede ne zaman olursa olsun ya aklımın bir kenarında dönüyor ya da zaten içinde buluyorum kendimi. Düşünme fırsatı, ifade gücü, anlama becerisi. O an bende ne eksikse onu tamamlayıcı. Müzik güzel şey.

Anıl: Dalgalar ve denge. Hisleri tattıran renk şöleni. İnsanların yüz ifadesini değiştirebilecek bir mecra. Basitçe bir anlatım şekli, lisan. Müzik hep devam edecek. Sizinle buluşur mu, orasını bilemem.

Dersu: İnsanların fikirleri değişebilir ama bence müzik biraz düşündürmeli, hissettirmeli. Bu yüzden her şeyi müziğin yapmasındansa müziğin dinleyiciyle bir bütün olmasını tercih ederim. Çünkü müzik yaparken yarımı koyuyorum ben.

Ankaralı müzisyenler mekan ve dinleyici açısından nasıl koşullarla karşılaşıyor?

BGD– Ankara’yı seviyor, müziğine güveniyoruz. Bir ruhu olduğuna inanıyoruz. Bize de çok şey katıyor ancak Ankara kayıt, prodüksiyon ve yapım açısından İstanbul’un çok gerisinde. Bu da Ankara müzisyenini ve sanatçısını belli bir noktaya gelmek için kendi başının çaresine bakmasını gerektiriyor. Bu mekan çeşitliliğini ve aktif konser dinleyicisini de etkiliyor doğal olarak. Canlı performans sahneleri yetersiz mesela. Dinleyicisi özel buranın, günden güne daha da özel olacak. İstanbul’dan gördüğümüz şeyse piyasanın Ankara müzisyenini sevdiği. Grisinden midir, suyundan mıdır bilmiyoruz; ama güzel insanlar çıkıyor buradan. Eğer ülkenin müzik yapım basamakları Ankara’dan geçseydi daha farklı şekilde konuşuyorduk muhtemelen.

Önümüzdeki günler için planlarınız neler?

BGD– Bu dönemde en çok zaman ayırdığımız şey sanıyoruz eski parçaları tekrar elden geçirmek. Tabii bunun akabinde planlanan teklilerden sonra albüm kaydetme dönemine girmek istiyoruz. Anadolu ezgilerine ve farklı enstrümanlara daha da fazla efor harcayıp, o düzenlemeleri de biraraya getirmek istiyoruz.