Koskoca yıl, iki perdede geldi geçti. Yılın ilk yarısı ile ikinci yarısı arasında 180 derece farklı ekonomi politikaları hayata geçirildi. Seçim dönemi boyunca yapılan anketler AKP’nin iktidarda kalmasının pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösterdi. Bu yüzden ilk perdede iktidarın seçimden başarı ile çıkabilmek için uyguladığı gerçekçi olmayan ekonomi politikaları uygulandı. İkinci perdede ise seçim sonra-sına ertelenen yükler vardı. Sıkılaştırma politikaları halkı zor bir yılın beklediğinin işaretini veriyor. İktidarın tüm enflasyon beklen-tilerine rağmen tek asgari ücret zammında diretmesi, yıl ortasına gelmeden satın alma gücünün iyice düşmesine neden olacak. Talebin azaldığı ve çarkların yavaşladığı 2024 zor bir yıl olacak. Saatler yerel seçime ayarlı. Toplumun farklı kesimleri yeni yıla umutla değil geçinme derdi ile başladı. Emekli ve asgari ücretli için tablo ağır.

Nas’tan rasyonele iki perdeli yıl

Hazırlayan: Havva GÜMÜŞKAYA

Zor geçen bir yılın ardından daha zor geçecek yeni yıla merhaba… Türkiye ekonomisi 2023 yılını adeta iki perde halinde yaşadı. İlk perdede iktidarın seçimden başarı ile çıkabilmek için uyguladığı gerçekçi olmayan ekonomi politikaları, ikinci perdede ise seçim sonrasına ertelenen yükler vardı.

Yılın kreşendosu seçim oldu. İtalyanca kökenli bu terim, bir müzik eserinde veya tiyatro oyununda seslerin ve enerjinin güçlendiği en yüksek noktayı işaret eder. 22 yıldır iktidarda olan AKP, 2023 genel seçimlerine yüksek stres ile gitti. Seçim dönemi boyunca yapılan anketler AKP iktidarının sürmesinin pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösterdi. Seçimlere bu telaşla giden AKP, kaybetmemek için kamunun kaynaklarını sonuna kadar tüketti. Hedef, seçim öncesinde ekonominin çarklarının olabildiğinde hızlı dönmesini sağlamaktı. Ekonomi politikalarına da seçim çalışmalarının bir parçası olarak yön verildi. Nurettin Nebati ve Şahap Kavcıoğlu’nun dümeninde yer aldığı ekonomi yönetimi, bu politikaların uygulayıcısı oldu.

Türkiye bir seçimin yorgunluğu geçmeden yeni bir seçime gidiyor. Saatler bu kez 31 Mart’a ayarlandı. Yerel seçimler ise 2024 yılının kreşendosu olacak. Seçim yorgunu halk ise artan yoksulluk, gelir adalesizliği, hayat pahalılığı ile dolu olan faturayla sınanmaya devam edecek…

İLK PERDE: SEÇİM EKONOMİSİ TAM GAZ İLERİ

Eylül 2022 itibarıyla başlayan seçim hazırlıkları, 2023’ün ilk yarısına damga vurdu. “Müjdeli” haberler, açıklanan paketler birbirini kovaladı. İlk olarak vergi affına sığınan iktidar, düşük faizli kredi paketlerini devreye aldı. Doları tutmak için her yolu denedi.

1- VERGİ AFFI YİNE YENİDEN

AKP iktidarları boyunca neredeyse 1 buçuk yılda bir çıkarılan vergi afları yeniden gündeme geldi. Ocak ayında 31 Aralık 2022 tarihinden önce kamuya olan ve 2 bin TL’yi geçmeyen vergi borçlarının silineceği açıklandı. Kamu alacakları kapsamındaki vergilere 36 aya varan taksitlendirme imkânı getirilen pakette vergi cezaları da yer aldı. Paket, cumhuriyetin en kapsamlı yapılandırması olarak lanse edildi.

2- DÜŞÜK FAİZLİ KREDİ PAKETLERİ

Seçim yaklaştıkça kamu bankaları aracılığıyla düşük faizli kredi muslukları açılmaya başladı. Yılın başında orta gelir grubunda olanlara yönelik yeni bir konut finansman modeli açıklandı. Ancak ne bankalar ne de yurttaşın kesesi bu modele pek sıcak baktı. Kampanya AKP’nin daha önce hayata geçirdiği konut kredisi paketlerine kıyasla sönük kaldı. Ucuz kredi paketlerinden çiftçilere de ‘müjdeli haber’ çıktı. Ocak ayında çiftçilere yönelik 3 yeni kredi paketi açıklandı, borç batağındaki üreticiye ‘daha çok borçlan’ denildi. Ayrıca Kredi Garanti Fonu’nun da kesesi açıldı.

3- REZERVLERİ YAKIP DOLARI TUTTULAR

Hem KKM hem de rezervler kullanılarak yatay tutulan dolar kuru, 18,73 TL seviyesinde yıla başladı. 14 Mayıs’taki seçim öncesinde 19,60 TL, 28 Mayıs’taki ikinci tur öncesinde ise 19,98 seviyesi gördü. Seçim öncesi Merkez Bankası (TCMB) Dolar/TL kurunu baskılamak için piyasaya müdahale etti. Müdahalenin seçim sonrası durması beklentisiyle çoğu yabancı kurum, kurun yükseleceğini tahmin ediyordu. Nitekim öyle de oldu. TCMB’nin net rezervinin seçimden sonraki hafta eksi 5,7 milyar dolara geriledi. Seçimlere kadar olan süreçte TL, dolar karşısında sadece yüzde 4,3’lük bir değer kaybı yaşadı. İktidar tüm rezervleri yakma pahasına doların 20 TL’yi görmesine izin vermedi.

4- EZANLAR SUSMAZ FAİZLER İNMEZ

Seçimden önceki yaklaşık bir buçuk yıllık dönemde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “faiz sebep, enflasyon neticedir” tezi ile faiz karşıtı politikalarında vites artırdı. Enflasyondaki baz etkisi, tek hanede tutulan politika faizine bağlandı. Faizlerin asla artırılmayacağı tekrarlandı. Yüksek enflasyona rağmen Merkez Bankası politika faizini yüzde 8,5’e kadar indirdi. Seçime sayılı günler kala Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, muhalefeti eleştirdiği bir konuşmasında "Onlar, faizleri yükselterek Türkiye’nin kanını emenlere büyük olanaklar sağlamak için ellerinden gelen her türlü şeyi yaparken biz, ‘Faizleri indireceğiz’ dedik. Biz, aynı şekilde bunları yaparken hiç kimseye boyun eğmedik çünkü ‘Ezanlar susmaz, bayraklar inmez’ dedik" dedi.

5- SEÇİM ENSTRÜMANI KKM

AKP’ye seçim kazandıran uygulamalardan biri de KKM oldu. Çok kritik bir rol onayan KKM, seçime kadar döviz kurunun tutulmasını sağladı ve ülkenin ödemeler dengesi krizine girmesini önledi. Aralık 2021’de sistem ilk açıklandığında, Türk lirasından KKM’ye geçenlere Hazine, döviz bozdurup geçenlere de Merkez Bankası güvencesi veriliyordu. Seçimler sonrasında ise ekonomi yönetiminde büyük bir değişim yaşandı. Hazine’den yapılan ödemelerin bütçe açığına olan yükünü azaltmak amacıyla ödemelerin tamamı Merkez Bankası’na devredildi.

6- YÜZDE 39 ENFLASYON İLE SEÇİME GİDİLDİ

Kilit bir konu olan enflasyon, seçimler öncesinde çift haneli rakamlarda kaldı. Siyasi partilerin ana gündemi ekonomi ve özellikle de yüksek enflasyon oldu. Ocak ayında yüzde 57,7 olan tüketici fiyat endeksi çift hanede kalsa da mayısta yüzde 39’a kadar geriledi. Ancak bu oransal düşüşün temelinde hükümetin enflasyonla mücadele için attığı para politikası adımları değil, sadece istatistiki bir ‘baz’ etkisi vardı. Bu durumu lehine çeviren AKP, enflasyondaki gerilemeyi de propaganda aracı olarak kullandı. Bedava doğalgaz da seçime günler kala son koz olarak açıklandı.

7- KAYNAKLAR SEÇİME AKTI

İktidar her seçim dönemi olduğu gibi 14 Mayıs seçimleri öncesinde de kamu kaynaklarını “diğer” adı altında belirsiz adreslere aktardı. Mayıs ayı bütçe rakamları muhalefetin “Devlet imkânları ile eşitsiz bir kampanya yürütülüyor” iddialarını bir kez daha doğruladı. Ocak-Mayıs döneminde ise 460,6 milyon lira temsil ve tanıtıma harcandı. Böylece bu kalem için yılbaşında öngörülen 853,9 milyon liralık ödeneğin yüzde 53’ü yılın ilk 5 ayında harcandı. Seçimlerin iki turunun peşpeşe yapıldığı mayıs ayında dernek ve vakıflara aktarılan tutar 515 milyon lira oldu. Beş ayın sonunda ulaşılan yardım tutarı, 86 milyon liralık sermaye transferi ile birlikte 1 milyar 660 milyon lira oldu.

8- BORÇLANMA HIZLANDI

Yüksek enflasyon ve düşük faiz ortamı ekonomik bunalım içerisindeki toplum kesimlerinin ucuza borçlanmasını sağladı. Gelir ve geçim arasındaki dengesizlik, taksitli kredi kartı harcamaları ve ihtiyaç kredisi gibi yöntemlerle bireysel borçlanmayı artırdı. Kredi kartından nakit avans ya da taksitli nakit avans maliyetleri aylık bazda yüzde 1,36 faiz ile TL cinsi en düşük borçlanmayı sağladığı için seçim öncesi bireysel talebin en yüksek olduğu borçlanma kanalı haline geldi.

SEÇİM BİTTİ DOLAR ÇIKTI (DOLAR/TL)

KKM’DEN KURTULUŞ ÇABASI (MEVDUAT BÜYÜKLÜĞÜ-BİN TL)

POLİTİKA FAİZİ SEÇİM SONRASI DEĞİŞTİ

ENFLASYONUN PİMİ ÇEKİLDİ (2023) (%)

BORSADAKİ YATIRIMCI SAYISI (MİLYON)

İKİNCİ PERDEDE ROTA ‘RASYONEL’ BİR ZEMİN

Nitekim seçim kazanıldı ve AKP, iktidarını 5 yıl daha güvenceye aldı. Ve ikinci perde başladı. Seçimin ağır faturaları kesilmeye başlandı. ‘Piyasa dostu’ bir ekonomi yönetimi oluşturuldu. Hazine Bakanlığı’na Mehmet Şimşek, TCMB’nin başına da Gaye Erkan getirildi. Şimşek koltuğa oturur oturmaz “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır" dedi.

1- KEMER SIKMA DÖNEMİ BAŞLADI

Ekonomi yönetimi seçim sonrası adeta ‘kemerleri bağlıyoruz, sıkı tutun’ dedi. Seçim döneminde altüst olan kamu mali dengelerini yeniden kurarak ekonomiyi ‘rasyonel zemine’ çekme sürecinde maliyetin büyük bölümü tabana yüklendi. Bütçe açığının karşılanması için KDV- ÖTV oranları ve harçlara zam yapıldı. Toplam vergi gelirleri içinde başı çeken ve seçimlerden önce indirim uygulanan KDV oranları yüzde 8 olan ürünlerde yüzde 10’a, yüzde 18 olan ürünlerde yüzde 20’ye yükseltildi. Akaryakıt üzerinden alınan ÖTV tutarı da litre başına 5 lira arttırılarak KDV’siyle birlikte pompa satış fiyatına gelen vergi zammı 6 lirayı buldu. Pasaport, vize, noter ve tapu gibi harçların tarifesinde de yüzde 50 oranında artış yapıldı. MTV’nin bu yıla özel iki kere ödenmesine karar verildi.

2- ÇOKLU KRİZİN FİTİLİ ATEŞLENDİ

Aynı anda çoklu krizlerin yaşanacağı bir dönemin fitili ateşlendi. Seçim öncesi dönemde ertelenen akaryakıt zamları, kurda izin verilen gevşeme ve seçim sonrası çıkarılan faturaların birleşmesi ile temmuzda aylık enflasyon rekor seviyeye ulaştı. Dolar kuru 20 liranın üzerine çıktı ve 30 liraya dayandı. Ancak enflasyon beklentisi bu kadar yüksekken TCMB, seçim sonrası ilk iki ay cılız faiz artışları yaptı. Ancak beklenen yabancı sermaye girişi olmayınca faiz artışlarında vites değiştirildi. Mayıs ayında yüzde 8,50 politika faizi eylülde yüzde 30’a çıkarıldı.

3- ACİL PARA ARANIYOR

Taze Bakan Şimşek’in en önemli görevlerinden biri de son yıllarda belirgin biçimde azalan yabancı sermaye yatırımlarını yeniden hareketlendirmek oldu. Ancak mevcut koşullar sıcak parayı bir türlü ülkeye çekemedi. 5 Haziran 2023 tarihinde bakanlık koltuğuna oturan Şimşek, dış kaynak bulmak için sık sık yurtdışı seyahatlere çıktı. Körfez’deki Arap ülkeleri ilk adreslerden oldu oldu. Yılın sonuna doğru yaşanan kıpırdanma büyük heyecan yarattı. Türkiye’nin kredi risk priminin (CDS) 2,5 yıl sonra ilk kez 300 puanın altını görmesi ve son 1,5 ay içerisinde hisse senedi ve Devlet İç Borçlanma Senedi alarak Türkiye’ye giriş yapan yabancı sermaye miktarının 2,7 milyar dolara ulaşması, "Yabancı sermaye Türkiye ekonomisine yeniden güvenmeye mi başlıyor?" sorusunu gündeme getirdi.

4- SABIR İSTEDİLER

Seçim sonrası tüm bunlar yaşanırken ekonomi yönetiminin toplumdan beklediği ‘sabır’ oldu. Uygulamaya konulan politikalar, hayat pahalılığı ile mücadele eden toplumun geniş kesimlerine yüksek enflasyon ile daha uzun süre yaşanacağını gösterdi. Merkez Bankası da enflasyonun yüzde 65 seviyesinde 2023’ü tamamlayacağını, 2024’ün ikinci yarısında da yüzde 70’in üzerine çıkarak zirveye ulaşmasını bekliyor. Tek haneli enflasyon ise ancak 2026’da görülebilecek. Sıkılaştırma politikaları halkı zor bir yılın beklediğinin işaretini veriyor. İktidarın tüm enflasyon beklentilerine rağmen tek asgari ücret zammında diretmesi, yıl ortasına gelmeden satın alma gücünün iyice düşmesine neden olacak. Talebin azaldığı ve çarkların yavaşladığı 2024’te işsizliğe yönelik beklentiler zor bir yılın habercisi…

HALKA ARZ BÜYÜSÜ BOZULDU

Fısıltı gazetesinin de etkisiyle Borsa’daki yatırımcı sayısı artmaya başladı. Çalışarak kazanılan para temel ihtiyaçları karşılamakta dahi yetersiz kalınca ‘kolay yoldan, daha çok para kazanma hayali’ cazibe kazandı. Halka arzlardan daha çok pay almak isteyen yurttaş aile boyu yatırım hesabı açmaya başladı. Öyle bir hale geldi ki enflasyondan korunmak isteyen küçük yatırımcı, kısa süreli al-sat ile borsadan gelen kazanç sayesinde aylık fatura giderleri gibi ihtiyaçlarını karşıladı. Yıl boyunca toplum kesimlerinin tümünün dilinde olan halka arz rüzgârı yılın sonunda tersine döndü. 2023 yılında payları Borsa İstanbul’da işlem görmeye başlayan şirketlerin toplam halka arz büyüklüğü 80,41 milyar TL seviyesinde gerçekleşti. 2020 yılında payları Borsa İstanbul’da işlem görmeye başlayan şirketlerin toplam halka arz büyüklüğü ek satışlar dâhil 1,26 milyar TL, 2021’de 22,57 milyar TL, 2023’te ise 19,08 milyar TL olmuştu. Böylece 2023 yılı halka arz rekoruyla kapandı. Ancak yılın sonuna doğru halka arz fiyatının altına düşen şirketler ortaya çıkmaya başlarken, tavan serilerinin taban serisine döndüğü görüldü. Mevduat faizlerindeki artışın da etkisiyle borsada büyü bozuldu. Yılın son haftasında yaşanan panik havası ile borsa yatırımcı sayısı ciddi düşüş yaşadı. Ekim ayında 8,5 milyona çıkan yatırımcı sayısının yılın son gününde 7,6 milyona gerilediği görüldü.  Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun (MKK) verilerine göre, pay senedi yatırımcı sayısı bir önceki haftaya göre 833 bin 119 kişi azaldı. Böylece pay senedi yatırımcı sayısı 8 milyon 486 bin 149’dan 7 milyon 653 bin 30’a indi. Aynı hafta pay senedi değeri ise, 10,13 trilyon TL’den 10,03 trilyon TL’ye geriledi.