“Anadolu Ejderi” albümü ile dünya turnesine çıkan Gaye Su Akyol, BirGün’e konuştu. Akyol, “Türkiye’de eşitliğe, adalete, insan haklarına inanan milyonlarca insan var. Ne yalnız ne de yanlış olmadığımızı biliyorum” dedi.

Ne yalnız ne yanlışız
Fotoğraflar: Ahmet Budak

Işıl ÇALIŞKAN

İstikrarlı hayalin hakikate dönüştüğü sanatçılardan biri Gaye Su Akyol. Tıpkı kendisinin üçüncü albümüne verdiği isim gibi: İstikrarlı Hayal Hakikattir. İlk stüdyo albümü Develerle Yaşıyorum’dan itibaren başarı basamaklarını hızla tırmanan şarkıcı, söz yazarı, besteci ve prodüktör Gaye Su Akyol, adını yalnızca Türkiye’de değil dünyada da duyurmayı başarmış bir isim. Öyle ki punk efsanesi Iggy Pop BBC’deki radyo programında Akyol’un iki şarkısını çalmıştı. Akyol, Financial Times, New York Times gibi gazetelere verdiği röportajlarla da adından söz ettirmişti. Üretimlerine ara vermeden devam eden Akyol, şimdilerde son albümü “Anadolu Ejderi” albümü ile dünya turnesinde. Saykodelik rock’ın yıldızı, alternatif müziğin isyankâr isimlerinden Gaye Su Akyol ile yeni şarkılarını ve sanat serüvenini konuştuk.

Nirvana’nın 34 yıl önce Sub Pop’tan yayımladığı, Love Buzz, orijinalinden tam 54 yıl sonra sizin yorumunuzla dinleyiciyle buluştu. Nirvana’nın kariyerinizdeki adımlarda önemli bir yer edindiğini biliyoruz. Peki neden özellikle bu parça?

Love Buzz’ı çok küçük yaşta, belki 11-12 yaşlarında ilk kez Nirvana’dan dinleyip bayılmıştım. Bu punk düzenleme Bleach albümündeki en sevdiğim kayıtlardan biriydi. Yıllar sonra orijinalinin Shocking Blue’ya ait olduğunu öğrenmek tatlı bir şok etkisi yarattı ve bu vesileyle Shocking Blue gibi müthiş bir grupla erken yaşlarda tanışmama neden oldu. Bence yazılmış en güzel aşk şarkılarından biri, Mariska Veres şarkıyı harika söylemiş ve bir kadının ağzından bu tutkuyu duymak beni ayrıca heyecanlandırıyor. Yıllar sonra geçen sene Sub Pop bir single teklifiyle gelince Johathan’a (Sub-Pop’un ortak kurucularından ve Kurt Cobain’in de yakın arkadaşı) bu şarkıyı yeniden düzenlemeyi istediğimi anlattım ve bu fikir onları aşırı heyecanlandı. Sonuç olarak prodüktörlüğünü yaptığım bu EP ortaya çıktı.

ANADOLU AŞIĞININ SANSÜRSÜZ AŞKI

Anadolu pyshdelic yorumu ile adeta kültürler arası bir köprü kurmuşsunuz. Bu harmanı neden önemsediniz?

Shocking Blue şarkıyı 60’ların müzikal imzasını taşıyan psychedelic bir klasiğe dönüştürürken Nirvana, garage, punk, grunge’ın zirvelerine çıkarmış. Ben Love Buzz’ın o eşsiz psychedelia’sını koruyarak buraya ait izlerin peşine düştüm, Dick Dale’ın sörfündeki gibi, ne doğu ne de batıyı kayırmadan rock’un alt türlerinde gezindim, çok da aşina olmadığımız bir kadın Anadolu aşığının sansürsüz aşkını hayal edip türkçe sözler yazdım.

Plağın diğer yüzünde ise ’Böyle Olur Mu?’ isimli halk türküsü cover’ı var. Fakat yine orijinalinden farklı olarak, GSA yorumu ile. Cover yapmayı kolaycılığa kaçmak olarak yorumlayanlara ne söylemek istersiniz?

Kolay ya da zor olmasından ziyade bir şarkı yeni düzenlemesiyle diğerinden farklı, taze bir şey söylüyor mu, amaç ne ona bakmak lazım.

Jimi Hendrix, The Beatles albümü yayımlandıktan sadece 3 gün sonra Sgt. Pepper’ını cover’lamış mesela. Bu bir tür saygı duruşu, sevdiğin bir müzikle, grupla, ideayla özdeşleşme hali. Dolayısıyla olaya bağlamıyla bakmak lazım.

ÖLENE KADAR MÜZİK YAPMAK İSTİYORUM

Yurtdışında da kayda değer bir dinleyici kitlesi edindiniz. Kendinizi kariyerinizin neresinde görüyorsunuz?

Hiç düşünmedim bunu. Şu an düşününce de tam adını koyamıyorum çünkü yol uzun ve yapmak istediğim çok şey var. Evrensel, zamansız ama kendi zamanının, acılarının, sevincinin, politik ikliminin, hakikatinin kaydını tutan, başkalarına benzemeyen, yeni şeyler söyleyen, kendi dilini ve üslubunu taşıyan bir müziğin ve felsefenin kendisi olmayı kıymetli buluyorum. Grammy’ler, dünyaya bu toprakların müziğini taşımak, işlerine ve kişiliklerine hayran olduğum kişilerle ortak projeler üretmek, ölene kadar müzik yapmak, hayaller böyle ve yapacak çok şey var.

Türkiye’de düşüncelerini açıkça ifade eden bir sanatçı olmanın nasıl bir karşılığı var?

Bu ülkede eşitliğe, adalete, insan haklarına inanan milyonlarca insan var. Ne yalnız ne de yanlış olmadığımızı biliyorum.

VARILACAK YER KÜLTÜREL HİÇLİK

Konser yasakları hız kesmeden sürüyor. Özellikle kadın sanatçılar üzerinde bir baskılama çalışması söz konusu. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Baskıcı iklimin ilk hedefi tarih boyunca her zaman kadınlar olmuştur. Otokrasilerde iktidar kurabilmek için soyut kavramlar üzerinden kadınlar zapturapt altına almaya çalışılır. Altında dev bir mizojini var. Kadınlara en kalabalık azınlık desek yanlış olmaz. Konser yasaklarının dönüp dolaşıp varacağı yer daha derin bir çaresizlik ve çöle benzeyen kültürel bir hiçlik.

Sanatçılar baskılar karşısında örgütlülüğün önemine vurgu yapıyor ama neden örgütlenme tam anlamıyla sağlanamıyor?

Çünkü hiçbir kollektif mücadele cezasız bırakılmıyor. Bunu anlamak için 60’larda 70’lerde Türkiye’deki örgütlü mücadelelere, 80 darbesi ve sonrasında olanlara bakmak lazım. Darbelerle ve devamındaki darbe anayasasıyla bir ülkenin en demokratik haklarına nasıl çöküldüğünü, reflekslerinin nasıl köreltildiğini görebiliriz.

ANADOLU EJDERİ DÜNYALARI ARŞINLIYOR

Anadolu Ejderi’ni Amerika turnesine çıkarıyorsunuz. Neler olacak?

Çok güzel şeyler oluyor. 9 Eylül’de ilk Amerika turnemizin açılışını yaptık. 4 binden fazla kişiyle Bryant Park’taydık, rüya gibiydi. Cumhuriyet’in 100. yılını da bu vesileyle sahnede kutladık.  Şu an size bunları Virginia - Boston uçağından yazıyorum. Philadelphia ve Virginia konserleri harikaydı, önümüzde Marsilya, ve Villeurbanne, konserleri var. Anadolu Ejderi’miz müziğiyle dünyaları arşınlıyor.