Bu yaz, başka yazlardan farklı olarak, “grip” benzeri bulguları olan vaka sayısında artış olunca “yaz gribi” dilimize pelesenk oldu. Oysa grip, artık mevsimsel seyir gösteren, şiddetli bir solunum yolu hastalığıdır.

Nedir bu yaz gribi?
Fotoğraf: Pexels

Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol - @esenol

Fazlasıyla sıcak geçen bu yaz mevsiminde, iklim krizinin uğultuları, ishal, sivrisinek ısırıkları ve grip benzeri infeksiyonlar ile yerkürenin bu coğrafi uzamında bizi hastalandıran mikroplarla başımızın dertte olduğu iyice anlaşılmış olmalı. Üstelik mikroplarla savaşta bizimle işbirliği yapmasından medet umacağımız bağışıklık sistemlerimiz de yorgun ve hasarlı. Pandemi, yoksulluk, gerilim bağışıklık sistemlerimize zarar verdi, veriyor.  

Trilyonlarca mikropla paylaştığımız gezegende bulaşıcı hastalıklar hep vardı, çok hastalandırıyor ve öldürüyordu.

Ancak on dokuzuncu yüzyılda insanlar grip, zatürre ve veremden ölürken, tanı, ilaç ve aşılar ile bulaşıcı hastalıkları kontrol altına alınabilmişti. Biz ise evvel zaman içinde, savaş yorgunu ve ağır hasarlar almış bir ülke olarak bulaşıcı hastalıklarda verdiği mücadele, dünyadaki savaşların yalnızca dışında kalmayıp o savaşlara aşı yollayabilmiş olmamızla dünyada örnek gösteriliyorduk. Ancak küresel kapitalizmin boyunduruğundaki sağlık yönetimi ve buna eklemlenen bize özgü sistemsizlik, koruyucu hizmetleri yok edip safsatacılığı da şımartarak azdırınca bulaşıcı hastalıklar ve sağlıkta yüzyıl geriye yuvarlanıyoruz. 

Bu yüzyılın pandemisinden tarihe kayıtlı on yedincisi diye söz ederken, salgınların öylesine geçip gitmeyeceğini, tarihin kilometre taşları olduğunu da dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık. Pandeminin birinci yılı dolmadan bulunan ve mucize gibi şimdiye kadar bulunmuş aşıların en etkili ve iyice anlaşıldığı üzere en güvenlisi olan aşı ile umut edilen kitle bağışıklığı sağlanamayınca, bitmeyen ve bitmeyecek bir salgın olduğu notunu da paylaştık. Virüsün şimdiye kadar iki bine yakın “varyant”ı olmuş. 

SAYISIZ MUTASYON 

RNA virüsleri böyledir, sayısız mutasyonla çoğalır, bunlardan bazıları da yeni alt türlerin oluşumuna neden olur. Dünya, politik olarak pandemiyi çoktan bitirdi, ancak gelir düzeyi yüksek, bilim ve teknolojide ileri ülkeler, yeterli olmasa da, önemli projeler ve araştırma bütçeleri ile bu salgındaki yeni dalgalanmalara ve yeni salgınlara hazırlıklı kalmaya çalışıyorlar. Elbette bu ülkelerin kendileri için yaptıkları hazırlıklarından, aşı dağılımında gösterdiklerinden anladığımız üzere bir adalet, genel bir yarar beklemiyoruz. 

Bu yaz, başka yazlardan farklı olarak, “grip” benzeri bulguları olan vaka sayısında artış olunca “yaz gribi” dilimize pelesenk oldu. Oysa grip, yüzlerce yıllık birlikteliğimiz sonucunda artık mevsimsel seyir gösteren, şiddetli bir solunum yolu hastalığıdır. Ateş, kırıklık, halsizlik gibi bulgular ağırlıklıdır. Yaz mevsiminde görülmez. Keşke, memlekette bilim insanı olmak, karanlıkta mum ışığıyla veri aramak gibi bir çile olmasaydı da bunu rakamlara dökebilmiş olsaydım. Bu hastalığa yol açan” influenza virüsü” yazılı kayıtlara göre en az beş yüz yıldır bizimledir ve hâlâ pandemi yapma potansiyeli bulunmaktadır. 

Bizim bulunduğumuz kuzey yarım kürede sonbahar ve kış aylarında zirveye erişen salgınlara yol açar. Covid-19 ise henüz mevsimsel özellik göstermiyor, çünkü salgının başında bir bebekti şimdi de yalnızca bir ergen. O nedenle henüz davranış kalıpları oturmuş ve tümüyle anlaşılabilir değil. Virüs bizimle uzun yıllar geçirip yaş alınca o da mevsimsel hale dönebilir. 

YAZ PİKİ 

Yaz mevsiminde solunum yolu hastalıkları daha çok “nezle, soğuk algınlığı” virüsleri ile gelişir. Hafif seyirlidir. Yaz mevsiminde karşılaştığımız, günlerce süren, halsizlikten kafamızı kaldıramadığımız, şiddetli öksürük ve kırıklık olan hastalığın “yaz gribi” olarak tariflenmesi yerindedir ama nedeni grip değildir. Bu tanım ile geçiştirdiğimiz gerçek nedenin, Covid-19 ‘un şu anda dünyada “yaz piki” olarak tanımlanan süreç ile paralel olduğu açıkça ortadadır. Yaz ve kış grip yapan önemli bir etkenimiz var artık o da SARS-CoV-2. Yaz gribi deyip geçsek n’olur meselesine gelince, Covid-19 dünya nüfusunda bir turunu çoktan tamamlamış olmakla birlikte hâlâ her hafta milyonlarca kişiyi tekrar tekrar infekte ediyor. 

Hâlâ gripten daha ölümcül ve en önemlisi uzun dönemli hasarlara yol açıyor. Grip yaz mevsiminde haftada binlerle ifade edilen ölümlere yol açmıyor. Son günlerde yayınlanan iki önemli bilimsel çalışma Covid-19’un, hücrelerimizde önemli hasara yol açabileceğini gösteriyor. Kişiyi erken yaşlandırabilecek hücre fonksiyonlarını etkileyebilecek ve aktarılabilecek değişimler bunlar.  

Atık suda virüs taramaları ve izlemleri yapan ülkeler sonbaharda daha büyük bir dalga olabileceğinden endişe ediyor. Türkiye’de, son iki yıldır hâkim varyant olan omikrona bir kuzen kadar yakın olan ilk türe karşı geliştirilmiş aşı dışında aşı bulunmuyor. Bu ilk aşıyla yapılan temel bağışıklamanın koruyucu etkisi ile hem bireysel olarak ağır hastalık ve ölümden, hem de toplumsal olarak büyük dalgalardan korunuyoruz. Ama artık omikrondan türeyenler de farkı açmaya başlayınca, dünya daha etkili bir cevap için varyant aşılarına geçti. Bu sonbaharda son zamanlarda hâkim olan varyantlar için hazırlanılmakta olan aşı uygulanılacak. Covid-19 hep bizimle ve sürekli yeni türevleri olacak. Çocuklarımızın torunları dahi aşı olacak. Bu yüzyılın sökün eden afetlerinden bizi akıl ve bilim koruyacak. Umarım her ikisi de bizi benim gözlemlediğim ölçüde terk etmemişlerdir. 

https://www.science.org/doi/full/10.1126/scitranslmed.abq1533 

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37597510/