Bir kez daha, sokaktan sandığa giden yolda umut var. Sokağa çıktığımızda bize saldırma gücünü aldıkları iktidarı sarsmak, oturdukları altın kaplama koltuklarda diken üstünde hissetmelerini sağlamak için…

İş bizi tehdit etmeye geldi mi seçmen kitlesini kastederek yüzde 50’yi zor tutuyoruz diyenlerin 1 Kasım gecesi hediye kutusuymuş gibi fiyongunu bir heves açtığı sandıktan rafyalarla birlikte yaylı boks yumruğu çıksa fena mı olur?

Erken rezervasyon fırsatı kampanyaları coşkusuyla seçim gününü günlerce tatille birleştirip seçmeni memleketine hava değişimine gitmeye teşvik edenler havasını alsa…

Memurun saat başı ücretine yaptıkları 10 kuruşluk zammı müjde gibi sunanlar, parasızlık zamanı evde dip bucak bozuk para arayanların umuduyla seçim sonuçları yüzde 99 açıklanmışken bile mucize bekler gibi iktidar beklese…

Cumbaların ahını alanlar balkon konuşması yapamasa fena mı olur?

Siyasi partiler seçim vaatlerini yerine getirmemekle eleştirilir. AKP asıl seçim vaatlerini yerine getirirse fena. Seçim sonrası iktidar olurlarsa faaliyet programlarını, bizim eylem programımıza bakarak oluşturmuşlar sanki. Olmasın diye sokağa çıktığımız ne varsa, AKP ilanlarında o var:

“Büyük projelere devam, tek başına iş başına” başlıklı AKP ilanındaki seçim vaatlerinden bazıları:

150 milyon yolcu kapasitesiyle, İstanbul’a dünyanın en büyük havalimanı

3. Köprü Yavuz Sultan Selim Köprüsü

Kentsel dönüşüm projeleri

Türkiye’yi nükleer teknolojiyle buluşturuyor. Kendi enerjisini üreten bir ülke oluyoruz. Mersin ve Sinop’ta nükleer santral

Çevreye duyarlı bir anlayışla Karadeniz’i turizme açıyoruz. Doğu Karadeniz Yeşil Yol Projesi

Enerji hamlemiz sürüyor. 540 MW gücünde santralle ekonomiye güç katıyoruz. Yusufeli Barajı HES Projesi

Adaleti daha hızlı ve etkin çalışır hale getiriyor, duruşmalarda video kaydı ve video konferans kullanıyoruz. Sesli ve görüntülü bilişim sistemi ( SEGBİS)

Yaptıkları, biz durdurmazsak yapacaklarının teminatıdır. Kimi doğayı, kimi bizzat insan hayatını tehdit eden, kimi katilleri koruyan projelerinin bir kısmı için büyük adımlar attılar zaten. 3. Köprü ve Havalimanı için ormanlar katlediliyor, ekolojik denge bozuluyor. HES ve Yeşil Yol ve benzeri projelerin yarattığı doğa tahribatının sonuçlarını Hopa’daki selle gördük. SEGBİS… Videoyla sorgu sistemini Gezi davalarından biliyoruz. Oradan oraya sürülen davalarda, aileler saatler süren yoldan gelirken, sanıklar ‘güvenliği gerekçesiyle’ salona getirilmediğinden sağlıklı yargılanamıyor. Adalet uzaktan kumandayla sağlanmaya çalışılıyor. Devlet de bununla övünüyor.

AKP iktidarından hafızamızda kalanlar sadece bunlar değil. Seçim günleri trafolara giren kedileri, ikamet olmayan adreslerden verilmiş oyları, seçim günü okulların önünde bekleyen plakasız araçları unutmadık.

Bu pazar tatil değil. Oy verelim ve müşahit olup oylara sahip çıkalım. Oy ve Ötesi’ne ve partilere müraacat ederek müşahit olmak mümkün.

AKP’nin seçim vaatlerini, sanki AKP yine iktidara gelmiş de yarın uygulayacakmış gibi müjdeleyen yandaş basının, biz oylarımıza sahip çıktığımız takdirde çıkan sonucu yine de AKP’nin zaferiymiş gibi göstermeye çalışan başlık aranırken düşeceği durumu hayal edelim.

Seçmen kâğıdınızda oy kullanacağınız okul muhtemelen bir imam hatip lisesi olarak geçiyor. Niye? Semtimizde düz lise kalmadı… Çocuklarımız dünyevi eğitim almak için dünyanın bir ucuna gitmek zorunda kalmasın diye… Oyumuza sahip çıkalım.

Geçen seçimlerden sonra AKP’nin tek başına iktidar olamadığı ortaya çıkınca Erdoğan’ın günlerce canlı yayına çıkmadığı huzurlu dönemin de mi hatrı yok… Günler sonra mikrofon başına geçtiğinde, o artık “eyyy” diyemeyen, bağıramayan, yer yer çatlayan sesle konuşsa yine fena mı olur?

AKP’den hiç oyunuza sahip çıkın çağrısı duymuyoruz. Kendilerini ihbar edecek halleri yok tabii.

Pazar günü kapımızın önüne kediler için bir tas su koyup sandık başına, oy kullanmaya, müşahit olmaya… O kedi buraya gelemeyecek!