7. Kadın Yönetmenler Film Festivali için geri sayım başladı. Festivalin kurucu direktörü Gülten Taranç, “Biz sadece film gösteren bir festival değiliz. Yönetmenleri bir araya getirerek bir dayanışma ağı kuruyoruz.” dedi.

‘Olmazlara İnat’ kadınlar sinemada
Gülten Taranç, festival hakkında açıklama yaptı. (Fotoğraf: BirGün)

Işıl ÇALIŞKAN

Kadın sinemacılar İzmir’de 7’nci kez bir araya geliyor. Kadın mücadelesi temasının işlendiği festivalde başrolde kadın yönetmenler var. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali, 26 Şubat-2 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek. ‘Olmazlara İnat’ sloganıyla yedinci kez düzenlenecek festivalde kadın yönetmenler Altın Makara için yarışacak. 27 ülkeden 77 filmin yarışacağı ve gösterileceği filmler Institut Français de Turquie, İstinyePark Teras Renk Sineması ve Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde sinemaseverlerle buluşturulacak. Bu yılki festivalde 31 dünya prömiyeri 37 Türkiye prömiyeri yapacak film var.

BirGün’e konuşan festivalin kurucu direktörü Gülten Taranç, bu yılki slogan “Olmazlara İnat”ı şu sözlerle ifade ediyor: “2018’de küçük bir etkinlik ve hafta olarak başlattığımız festivalimizin birkaç yıl üst üste kötü dönemlere denk gelmesinden dolayı böyle bir slogan tercih ettik. Hayri Çölaşan’ın 2023 festival raporuna göre geçtiğimiz yıl, Türkiye’de uluslararası en büyük ikinci festivaliz. Bu şu demek aslında eldeki bütçe doğru kullanıldığında, tüm olumsuz koşullara rağmen Türkiye’de bağımsız ve yaratıcı işler yapılabiliyor. Bizim festival olarak önceliklerimiz her zaman farklı oldu. Uluslararası olduğumuzdan beri birçok dünya prömiyeri gösterimlerine ev sahipliği yaptık. 7 yıl içinde bu büyük bir başarı.”

“Film seçkinizde nasıl hassasiyetler gözettiniz?” diye sorduğumuz Taranç, “Feminist bakış açısı, kadın gözünden hayatı algılaması bizim için önemli ancak her kadın hikâyesini alamıyoruz seçkimize. Hatta bize bu konuda çok sert konuşanlar oluyor ancak bu işin bir de uluslararası ayağı olduğundan bazı temalar çakışabiliyor. Örneğin bu yıl huzurevinde geçen, futbol ile ilgili, yüzücülerle ilgili pek çok film geldi... Biz o noktada filmleri kendi içlerinde mecburen değerlendirmek durumunda kalıyoruz. Bu noktada içerik olarak ve biçim olarak en özgün filmleri seçkimize alıyor ön jürimiz.” cevabını veriyor.

BU BİR DAYANIŞMA AĞI

Bu festivalin sadece film gösteren bir oluşum olmadığını aynı zamanda yönetmenleri bir araya getirerek bir dayanışma ağı olduğunu ifade eden Taranç, kadın sinemacıların bir arada olmasının önemini şu sözlerle anlatıyor: “Kadın Yönetmenler Derneği yıl içinde aktif olarak çalışmalar yapıyor. Bu yıl Kadın Yönetmenler Derneği olarak başvurduğumuz, Aysim Türkmen’in festivalin başından beri düzenlediği atölyesi, İzmir Kültür Fonu’ndan iki ödül aldı. “İzmir’den Karakter Yaratmak Proje Geliştirme Atölyeleri” ile genç yönetmen adaylarına ve sinemaseverlere bir dizi eğitim verilecek. Bu anlamda da tek eksiğimiz olan proje geliştirme bölümünü ilk defa düzenleyecek olmaktan mutluyuz. Sadece nicelik olarak değil, sayıların az olması yakındığımız bir sayı, nitelik olarak da kadın yönetmenlerin gelişmeleri önemli, bu da sinema öğrencilerinin bu tarz erkinliklere katılmalarıyla mümkün. Çünkü her ne kadar İzmir’de 5’ten fazla sinema okulu olsa da pratik yapabilecekleri alanlar henüz yeterince yok. Festivalin ilk gününden beri öğrencilerin staj yapmasına olanak sağlıyoruz, her deneyim her öğrenci ile biz de yeni bir şeyler öğreniyoruz. Bir de tabii ki tüm bunlar bir yana meslektaşlarımızla bir araya gelmek bizim için bir motivasyon oluyor, sanat motivasyonsuz yapılacak bir iş değil…”

YÖNETMENLER BAŞROLDE

Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali’nin ülkede nasıl bir boşluğu doldurduğunu, “Biz bağımsız bir film festivaliyiz, bir belediyeye bağlı değiliz bu nedenle yapılması zor ama bu durumunda özgürlükleri oluyor. Daha kapsayıcı, daha bağımsız bir film programı oluşturabiliyoruz. Biz film festivali değiliz, yönetmenler festivaliyiz yani yönetmeni öne çıkaran bir boşluğu dolduruyoruz. Uluslararası festival partnerlerimiz ile ulusal filmleri uluslararası platformlara ulaştırmak gibi bir derdimiz var. İlk günden beri kamera arkasından gelen bir ekip tarafından oluşan ekibimiz ve danışma kurulumuz ile aslında bir organizasyon olmanın ötesinde yönetmenlere alan açan, onların telif hakları için savaşan, öne çıkmalarını sağlayan, dayanışmayla giden bir yapımız var. Bu da bizim nasıl ikinci olabildiğimizin özeti.” sözleriyle anlatıyor.