Yönetici sınıfı hayat kurtarmak için hiçbir şey yapmadığı gibi on milyonlarca insanın içinde bulunduğu toplumsal felaketi de görmezden geliyor. 12 milyon insanın kira borcu var ve evden çıkarma yasağı Aralık ayı sonunda bitiyor. Yaşadığımız felaket, kapitalist sistemin bitmek zorunda olduğunu gösteriyor.

Ölüm dalgasını durdurun

Sosyalist Eşitlik Partisi (Socialist Equality Party)

Kitlesel ölüm dalgası dünyayı pençesine aldı. Avrupa ve Latin Amerika koronavirüs salgınının etkisi altında, salgının merkezinde ise ABD var.
ABD’de ölü sayısı 300 bini aştı. Günlük ölüm sayısı 3 binin, günlük vaka sayısı ise 246 binin üzerinde. Saat başı 125 insan hayatını kaybediyor. Son bir haftada en az 17 bin insan öldü. Bu rakamların önümüzdeki haftalarda artması bekleniyor. Mevcut vaka sayıları, ülkede Şükran Günü dolayısıyla yaşanan hareketliliğin sonuçlarını henüz yalnızca kısmen yansıtıyor.

YOĞUN BAKIMLAR DOLDU

Hastaneler dolup taştıkça tehlike artıyor. Sağlık sistemi çöküyor, doktorlar ve emşireler hasta seçmek zorunda kalıyor. Geçen haftanın rakamlarına göre ABD’de en az 200 hastane tamamen dolmuştu, hastanelerin üçte birinde ise yoğun bakım kapasite kullanımı yüzde 90’ın üzerindeydi.


AŞI BEKLENİYOR

ABD ve Avrupa’da medyanın dikkati aşı sürecinde. Fakat aşılar etkili olsa da, sonuçta yalnızca hayatta kalanlar için. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi Direktörü Robert Redfield perşembe günü yaptığı açıklamada “Önümüzdeki 60 ila 90 günlük süreçte, günlük ölüm sayısı 11 Eylül ya da Pearl Harbor saldırılarında yaşanan ölümlerin üzerinde olacak” dedi, aşının önümüzdeki 60 gün için -ve hatta sonrası için- çözüm sunmayacağını ekledi.

İşçi sınıfı yaşananlara dair söz sahibi olmazsa ölümler sürecek. Günlük ölüm sayısının 3 binin üzerinde seyretmesi, önümüzdeki 90 günde 270 bin kişinin daha ölmesi anlamına geliyor. Yönetici sınıfında eşi benzeri görülmemiş bir duyarsızlık var. Bu denli çarpıcı ölüm rakamları, ancak savaşın ‘normalleşmesi’ ile görebileceğimiz bir şey. Salgın önlem gerektirmeyen, kaçınılmaz bir olay gibi görülüyor.

TAKTİKSEL AYRIŞMA

Trump yönetimi ve faşist komploları ‘sürü bağışıklığı’ politikasını sürdürüyor. Yani virüsün yayılmasını engellemek için herhangi bir önlem alınmayacak. Felaketi önlemek için bir şey yapılmayacak. Demokratlar ‘taktiksel’ noktalarda ayrışsalar da, politika düzeyinde hemfikirler. Joe Biden koronavirüs müdahale ‘planını’ geçtiğimiz hafta duyurdu. İnsanların maske takması, aşı üretimine ağırlık verilmesi ve okulların yeniden açılmasının sağlanması dışında ‘plan’ diyebileceğimiz bir şey yok.

Medya günlük ölüm rakamlarını açıklıyor, fakat ölümlerin önüne geçilmesi için ne yapılması gerektiğinden söz etmiyor. Seyahat ve ‘toplu etkinlik’ risklerinden söz ediliyor fakat fabrikalar ve iş yerlerinden bahsedilmiyor. Okullar tekrar açılsın diye alenen yalan söyleniyor.

SENDİKALAR SESSİZ

Salgının sorumluluğu işçilerin üzerine atılmaya çalışılıyor. Sistematik temas takibinden kaçınılması, virüsün iş yerlerinde nasıl yayıldığının bilinmemesi üzerine hesaplı bir taktik. Fabrikalarda ve okullarda vakalar arttıkça, yöneticiler haberleri gizliyor ve sendikalar sessiz kalıyor.

Yönetici sınıfının politikalarına karşı çıkan biri olduğunda, derhal susturuluyor. Geçen hafta hükümetin yalanlarını deşifre eden veri uzmanı Rebekah Jones’un evine Florida Valisi’nin emriyle polis baskını yapıldı.

EVSİZ KALMA RİSKİ

Yönetici sınıfı hayat kurtarmak için hiçbir şey yapmadığı gibi on milyonlarca insanın içinde bulunduğu toplumsal felaketi de görmezden geliyor. Pandemi döneminde on haneden dördünün geliri azaldı. 4 milyonu aşkın insan en az 27 haftadır işsiz. Kasım ayı verilerine göre 12 milyon insanın kira borcu var ve evden çıkarma yasağı Aralık ayı sonunda bitiyor.

Kongrede ‘teşvik paketi’ üzerine görüş birliğine varılamadı fakat demokratların ve cumhuriyetçilerin tartıştıkları tek konu şirketlere ve zenginlere ne kadar para aktarılacağı…

Yaşadığımız felaket kaçınılmaz değildi. Virüs ‘doğanın’ bir eseri olsa da, yürüttüğümüz mücadeleye toplumsal ve ekonomik çıkarlar yön verdi.


TRİLYONLAR AKTARILDI

Acil durum önlemleri salgının başında alınsaydı, yüz binlerce yaşam kurtarılabilirdi. Virüsün ortaya çıktığı Çin’de toplam ölüm sayısının 5 binde kalması ve virüsün kontrol altına alınmış olması, bunun mümkün olduğunu gösteriyor.

Fakat yönetici sınıfı, kendi çıkarları ile çatışan tüm önlemleri reddetti. Trump yönetimi ve Demokrat Parti’deki suç ortakları tehdidi hafif gösterdi, harekete geçmeyi reddetti. Salgın, tarihin en büyük servet transferi için de fırsat olarak kullanıldı. Kongre’nin oybirliği ile Wall Street’e trilyonlarca para aktarıldı.
Sonrasında medyada ‘tedavi, hastalıktan kötü olmamalı’ sloganları başladı. İş yerleri açıldı, Nisan ve Mayıs aylarında ekonomik yaşantı üzerindeki kısıtlar kaldırıldı.

SERVETLERİ ARTTI

Toplum sağlığı, salgından kazanç kazanç sağlama peşinde olanlar için feda edildi. ABD’nin 651 milyarderinin toplam serveti, pandemi esnasında 1 trilyon dolar artış gösterdi (bu yüzde 36’lık bir artışa denk geliyor). Yalnızca bu servet artışı dahi ülkedeki her çocuk ve yetişkine 3 bin dolar destek vermeye yetiyor.
Karantina uygulamalarını reddetmek katıksız bir suç. Önümüzdeki haftalarda on binlerce insan ölecek ve birçoğu okullarda ve iş yerlerinde hastalanmış olacak.

DEMOKRATİK YÖNTEMLER

Hiçbir şey yapılamayacağını söyleyenler, toplumsal yaşamın Wall Street’in çıkarlarına teslim edilmesi gerektiğini düşünenler. Devlet hazinesinin yağmalanması ile el değiştiren trilyonlarca dolar, toplumsal ihtiyaçlar için değerlendirilmeli. Devasa finansal ve ticari kurumlar kamu yararı için, demokratik yöntemlerle yönetilmeli.

İşçiler güvenlik komiteleri kurarak bir araya gelmeli ve insan hayatını kurtarmak için önlemler almalı. Öğretmenler, imalat sektöründe çalışanlar, Amazon ve lojistik sektör çalışanları bir araya gelerek ortak harekete geçmeli. İşçilerin, bu koşullar altına çalışmayı reddetme hakkı var. İşçi sağlığı, şirketlerin oligarşisinden daha önemli!

KAPİTALİZMLE MÜCADELE

Salgın ile mücadele, her şeyden önce yönetici elitler ve kapitalist sistem ile mücadele. Amerikan kapitalizmi tüm çıplaklığıyla deşifre oluyor. Yönetici elitlerin kabiliyetsizliği, gaddarlığı ve suçluluğu gözler önüne seriliyor. Yaşadığımız felaket, kapitalist sistemin bitmek zorunda olduğunu gösteriyor.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: World Socialist Web Site