Solun ve toplumun önemli görsel hafızalarından biri olan usta Orhan Taylan’ı bugün sonsuzluğa uğurluyoruz. Onu anlatmak zordur. Anlatmaya çalışmayı deneyebilirsiniz sadece, tarif edebilirsiniz.

Orhan Taylan: ‘Emeğin ressamı’
Taylan, 1978’teki 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın Beşiktaş Korteji’nde. (Fotoğraf: SALT Araştırma, Ahmet Öktem Arşivi )

Fahrettin Engin ERDOĞAN*

Solun görsel serüvenine tanıklık etmekle birlikte, solun ve toplumun önemli görsel hafızalarından da biri olan sevgili usta Orhan Taylan’ı bugün sonsuzluğa uğurluyoruz.

Erken ve ani kayıplar üzerine konuşmak, söz söylemek, onu anlatmak zordur. Anlatmaya çalışmayı deneyebilirsiniz sadece, tarif edebilirsiniz. Orhan Taylan gibi bir değeri, bu kısa aralıkta ve bu yazıda bütün boyutlarıyla anlatmaya çalışmak zaten olanaklı değil.

DİSK’in 13 Şubat 2022 pazar günü İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen 55. yıldönümü kutlama etkinliğinde “Emek ve Onur Ödülü” verilen Can Yücel ve Tan Oral’ın yanında üç sanatçıdan biriydi Orhan Taylan.

SINIF MÜCADELESİ

Toplumların geniş kitleler halinde sosyalizme koştuğu, aydınların, sanatçıların sınıf mücadelesinde işçiden, emekten yana saf tuttuğu 1970’li yıllarda, yaptığı eserleriyle ve çabalarıyla bu mücadeleye omuz veren Orhan Taylan, solun görsel yolculuğunda da önemli köşe taşlarına imza atıyordu. Afiş, resim ve heykel sanatlarında o dönem kullanılan renklerden biçimlere, imgelerden figürlere kadar bugüne kadar gelen tüm görsel simgelerin biçimlenmesinde etkisi vardı. 1976’da yapılan ilk 1 Mayıs’ta AKM duvarında gözüken büyük boy posteri ve yine 1977’de aynı açıdan 1 Mayıs kutlamalarına hafızasını veren zinciri kıran işçi posteri de Taylan’ın kaleminden yansımıştı alana. Bununla sınırlı da değildi çalışmaları, DİSK Maden-İş Sendikası genel merkezi duvarlarına işçi figürleri resmediyor, DİSK Lastik-İş Sendikası’nda heykel çalışmaları yapıyor, “DİSK’in Sesi” dergisine figüratif çizimler yapıyordu.

Bir sanatçının kendi alanı dışındaki diğer sanat disiplinleriyle ilgilenmemesine de fena içerleniyordu Orhan abi. “Bir sanatçı yakın veya uzak bütün sanat dallarıyla ilgilenmeli, bilgilenmeli ve öğrenmeli” diyordu Sanat Emeği dergisinin ilk sayısında.

KONUŞACAK ÇOK ŞEY VARDI

Tüm çalışmalarını tek tek incelediğim, örnek aldığım, desenlerinden ve tarzından etkilendiğim Orhan abiyle yalnızca bir kez sohbet etmişliğimiz oldu. Tan Oral, Emre Çağatay, Erkal Yavi, Yılmaz Aysal, Orhan Taylan ve içlerinde benim de olduğum yeni dönem tasarımcıların eserlerinin yer aldığı “1 Mayıs Afişleri Karma Sergisi”ni Taksim metroda sergileyecekti DİSK, bunun üzerine konuşmuştuk. 1960 başlarında İtalya’da sanat eğitimi alırken, Nazi işgaline karşı en sıkı mücadeleyi veren İtalyan Komünist Patisi ve ona yakın CGdL’ye (Confederazione Generale del Lavoro) yakın markajı olan, 68 gençlik eylemlerinin ayak seslerinin duyulduğu bu süreçte öğrenciyken okul işgallerine katılan, Türkiye’ye döndükten sonra TİP üyesi olan, Görsel Sanatçılar Derneği başkanlığı yapan, “Sanat Emeği” dergisini çıkartan, DİSK’in önemli görsel çalışmalarında imzası bulunan ve aynı zamanda “eylemci” kişiliğiyle sürekli hareket halinde olan bir ustayla konuşacak o kadar çok şey vardı ki… O kısa aralıkta konuşamadık haliyle.

UNUTULMAZ AFİŞ

Orhan Taylan’ın ülkemizde bilinen ve toplumsal hafızaya kaydedilen iki önemli çalışmasından biri, DİSK’in onursal ve unutulmaz Genel Başkanı Kemal Türkler’in öncülüğünde ülkemizde uzun yıllardan sonra 1976’da Taksim Alanı’nda kitlesel olarak kutlanan ilk 1 Mayıs’ta kullanılan afiştir. Üzerinde 1 Mayıs yazan çiçeklerle donanmış bir dünyayı tutan nasırlı iki el. Beyaz zemin üzerine etrafı siyahla koyultulmuş kırmızı bir lekeyle çizilmiş. Dünya, siyahla çizilmiş eller ve beyaz zemin. Aslında çalışmanın orijinalinde eller ve dünyanın arasından çiçekler saçılıyormuş. İşçi Bayramı imajı için saçılan çiçekler bunlar. Afişin üç, hatta dört renk, sarı, kırmızı, mavi ve siyah basılması gerekiyor. Fakat bu teknik olarak da maliyet demek. İki veya üç renk basıldıkça çiçekler giderek kayboluyor.

Teknik olarak da dönemin çeşitli sorunlarını yaşadığı bu dönemi kendi ifadesiyle şöyle anlatıyordu Taylan: “Yaptığımız çalışmalarda fotoğraf kullanamıyorduk, doğrudan serigraf tezgâhının üzerine elimizle çizerdik.” Toplumsal belleğimize kaydedilen bu afişle ilgili hikâyeyi de şöyle anlatıyordu Orhan Taylan: “Kocaman bir yasak vardı 1 Mayıs üzerinde. Gün geldi... 76 senesi. 1 Mayıs’tan kısa bir süre önceydi, belki iki hafta önce falan. DİSK karar almıştı ve 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda büyük bir gösteri yapılacaktı. Hatırlıyorum gece yarısı civarındaydı saat, DİSK’ten bir arkadaşım telefon etti. Dedi ki, "Yarın sabah Yürütme Kurulu toplantısı var. 1 Mayıs’ta kullanılacak malzeme üzerine kararlar alınacak. Son dakika da aklımıza geldi, 1 Mayıs afişi yapalım istiyoruz, bunu bize yetiştirebilir misin?", "Peki" dedim. Epeyce çeşitlemesini yaptığım bir çalışma olduğu için oturdum, yarım saat içinde afişi çizdim. Gelip sabah aldılar. Yürütme Kurulundan geçti, kabul ettiler ve bizim 1 Mayıs afişi böylece ortaya çıkmış oldu.”

Orhan Taylan’ın ne yaptığıyla, neleri önemsediğiyle, nelerle ilgilendiğiyle alakalı birçok şey söylendi, söylenecek. Onu diğer yönleriyle de tanımak açısından, neleri önemsemediğini, nelerle ilgilenmediğini de “kameraarkası.org”ta yayınlanan bir yazıyla not olarak düşelim.

“Orhan Taylan’ın eserleri dünyanın ve Türkiye’nin çeşitli müzelerinde bulunmaz. Yurtdışında sergi açarken, oralarda ünlenmek hevesine kapılmaz. Hapishane anıları yazmak ya da sülalesiyle böbürlenmek gibi merakları yoktur. Başka sanatçıları yargılamaktan hoşlanmadığı için resim jürilerinde ve bilirkişi heyetlerinde yer almaz. Sakal bırakmaz, pipo içmez. Resimde ustalık geleneğini küçümsemez. Gravür yapmaz, heykellerini çoğaltmaz. Resim öğretmenliğinin yaratıcılığa katkısı konusunda kuşkusunu saklamaz. Resimlerinin önemsenmesi için uçuk fiyatlar konması gerektiğine inanmaz. Suluboya kullanmaz. Yağlıboyasını kendi yapmayı, oğlu Ferhat’ı, edebiyatı, Macintosh’unu ve büyük atölye düzeninin keyfini birşeylere değişmez. Akşam içkisini ihmal etmez. Solaktır. Resmini, akımlar içinde adlandırmaz. Avangardizmi ve resim dışı dil kullanan kavramsal çalışmaları resim sanatı yerine ikame etme denemelerinin, sanatseverleri yanıltabildiğine inanmaz. İnsan hakları kavramını küçümsemez. Polis devletine de şeriat devletine de karşı demokrasiyi savunmayı bir erdem sayar. İstanbul’da, Asmalımescit’te oturur, resim yapar.”

 *DİSK Genel Sekreter Yardımcısı

***

TÖREN BUGÜN DÜZENLENECEK

1 Mayıs kutlamalarının iki simge afişi "dünyayı avucuna sığdırmış, havaya kaldıran nasırlı eller" ile "zincire vurulmuş işçi" afişlerinin çizeri Ressam ve Heykeltraş Orhan Taylan bugün İstanbul’da son yolculuğuna uğurlanacak.

Bebek Camisi’nde öğle vakti düzenlenen törenin ardından Taylan, Aşiyan’daki aile mezarlığında toprağa verilecek. 82 yaşındaki Taylan, 13 Ekim’den beri zatürre (pnömoni) ve kan şekeri yüksekliği (hiperglisemi) şikâyetleri nedeniyle İstanbul’daki özel bir hastanede tedavi görüyordu.