Gelişmekte olan ülkelerde yetişmiş eleman eksikliği hükümetlerin dijital teknolojilerin ortaya çıkardığı fırsatları değerlendirmesini engellediği gibi, potansiyel risk ve tehditleri saptamasını da güçleştiriyor.

Pandemi dijital uçurumu derinleştirdi

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 2021 Dünya İstihdam ve Sosyal Görünüm Eğilimleri Raporu’na göre, 2020 yılında küresel emek gelirleri yüzde 8,3 azaldı. Bu dolar bazında 3,7 trilyon dolara, küresel üretimin yaklaşık yüzde 4,4’üne denk gelen bir kayba işaret ediyor. Yüksek gelir grubundaki ülkelerde, çalışma saatlerindeki düşüş yüzde 8,3 iken emek gelirlerinin daha az, yüzde 7,8 gerilediği görülüyor. Bu durumun açıklaması, istihdam kayıplarının düşük becerili-düşük ücretli turizm ve ağırlama sektöründe yoğunlaşması. Çünkü evden çalışma olanağı bulan göreceli tatminkâr gelirli işlerde istihdam edilenler gelir kayıplarının daha yüksek oranda çıkmasını engelliyor. Yoksul ülkelerde ise aksine, çalışma saatleri yüzde 6,8 azalırken, emek gelirleri daha fazla yüzde 7,9 düşmüş. Çünkü sosyal programların yokluğu nedeniyle emekçiler daha kötü maddi koşullarda bile olsa çalışmayı sürdürmüşler.


Dijital Ekonomi Raporu

Geçtiğimiz hafta yayımlanan Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) 2021 Dijital Ekonomi Raporu da, küresel ekonomide veri akışları yoğunlaşırken, aynı zamanda eşitsizliklerin derinleştiğini ortaya koyuyor. Covid-19 pandemisi internet trafiğini artırırken, birçok etkinlik de uzaktan gerçekleştirilmeye başlandı. Belli bir zaman dilimi içerisinde internette akan veri miktarını gösteren “band genişliği”, bir önceki yıl yüzde 26 artış gösterirken, 2020’de yüzde 35’lik sıçrama sergiledi. Veri akış trafiğindeki yoğunlaşmanın en önemli kaynağı taşınabilir ve internete bağlı cihazların yaygınlaşması. UNCTAD’ın teknoloji ve lojistik direktörü Shamika N.Sirimanne’ye göre, “Veri çekişli dijital ekonomi büyük dengesizlikler ve uçurumlara yol açıyor. Dijital ekonomi büyüdükçe, veri kökenli eşitsizlikler var olan eşitsizlikleri derinleştiriyor.”

Dijital ekonominin yeni şekillenmesinde gelişmekte olan ülkeler (GOÜ) giderek dijital platformların ham veri kaynağı haline gelirken, bu verilerin işlenmesi sonucu oluşan dijital bilgiye ise para ödemek zorunda kalıyorlar.

Yoksulların İnternet Erişimi de Zayıf

En yoksul ülkelerde nüfusun ancak yüzde 23’ünün internete erişimi var. Bu oran gelişmiş ülkelerde yüzde 90’a kadar çıkıyor. Ortalama internet hızı da gelişmiş ülkelerde yoksul ülkelerin 8 katına kadar yükselebiliyor. Internet hizmetlerinden yararlanmak da yoksul ülkelerde daha pahalı.

Raporda bazı çarpıcı istatistiklere de yer veriliyor. 5G kullanımı henüz daha yeni yaygınlaşırken, 3G ve üstü erişim gelişmiş ülkelerde yüzde 98, GOÜ’lerde yüzde 92 iken, en yoksul ülkelerde yüzde 77’ye kadar düşebiliyor.

Benzer şekilde, kentlerde internet hizmetleri kırsal bölgelere göre daha yaygın. İnternet bankacılığı kullanımı gelişmiş ülkelerde yüzde 62,3 iken, Asya’nın GOÜ’lerinde yüzde 34.8, Latin Amerika’nın GOÜ’lerinde ise sadece yüzde 11,6. Online alışveriş gelişmiş ülkelerde yüzde 53,9 düzeyinde yaygın iken, bu oran Afrika’nın GOÜ’lerinde yüzde 14.6’ya, Latin Amerika’nın GOÜ’lerinde yüzde 13,1’e kadar seyrekleşebiliyor. Sosyal medyaya katılım ise, tam tersi bir eğilim gösteriyor. Gelişmiş ülkelerdeki yüzde 70,4 oranı, Afrika’da yüzde 86,3’e, Asya’da yüzde 87,2’ye, Latin Amerika’da yüzde 79’a tırmanıyor.

Dijital Uçurum Toplumsal Cinsiyet Boyutu

Dijital uçurumun bekleneceği üzere toplumsal cinsiyet boyutu da var. Cep telefonu kullanımında erkekler ve kadınlar arasında gelişmiş ülkelerde yüzde 80 ve yüzde 52, GOÜ’lerde yüzde 71 ve yüzde 48 gibi oranlara rastlanıyor. Toplumsal cinsiyet uçurumu görüldüğü gibi gelişmiş ülkelerde daha bile derin.

İnternet kullanımına gelince, küresel ölçekte erkekler ve kadınlar arasında yüzde 55 ve yüzde 48 oranları gözlemleniyor. Bu 0.87’lik bir toplumsal cinsiyet ayrımı oranını veriyor. Rapora göre bu oran 2013-2019 döneminde Asya Pasifik Bölgesi, Bağımsız Devletler Topluluğu, Avrupa ve Amerika’da gerilerken, Arap Devletleri ve Afrika’da artış göstermiş.

Verilerin farklı nitelikleri

Veriler elle tutulamaz ve rakip tanımaz olabilir. Birçok kişi aynı veriyi kimseyi dışlamadan kullanabilir. Ancak dışlanamaz sınıfındaki havayı aynı anda hepimiz solurken, uydu televizyondan sadece parasını verenler faydalanabilir, parası olmayanlar dışlanır. Buna karşın gıda ürünleri, kılık kıyafet, cep telefonu gibi özel mallar, tek bir kişinin kullanabileceği nitelik taşırken; ormanlar, denizler ortak mal sınıfına girer. Her iki grup mallar da tüketilebilirlik ortak özelliği taşır.

***

dijital-ucurum-salginla-buyudu-928626-1.

Yukarıdaki kategoriler en azından kulüp malları kapsamındaki veri hizmetlerinin kolektifleştirilmesinin mümkün olduğunu ve kamusal bir anlayışla hiçbir maliyet gerektirmeden insanların yaşam düzeylerinin yükselebileceğini gösteriyor. Halbuki neoliberalizm tam aksine ormanları, suları, toprakları metalaştırıyor.

ABD ve Çin’in dijital hegemonya savaşı

Küresel bir hegemonya mücadelesi içinde bulunan ABD ve Çin’in veri ekseninde de yoğun bir rekabete giriştikleri gözleniyor. Belki daha da önemlisi, bu iki ülkenin kendi aralarında hiper ölçekli veri merkezlerinin yüzde 50’sine sahip oldukları, yeni kurulan yapay zeka şirketlerinin yüzde 94 fonlamasını sağladıkları, dünyanın en büyük dijital platformlarının yüzde 90 piyasa değerini temsil ettikleri görülüyor. Önde gelen yapay zeka araştırmacılarının yüzde 70’i de bu iki ülkede bulunuyor.

Pandemi dijital platformlara yaradı

En büyük dijital platformlar -Apple, Microsoft, Amazon, Alphabet (Google), Facebook, Tencent, Alibaba- giderek küresel değer zincirinin tüm halkalarına yatırım yaparak egemenliklerini pekiştiriyorlar.

Pandemi sırasında da tüm bu şirketlerin büyüklükleri, kârları, piyasa değerleri ve egemen konumları daha da pekişti.

Veriye öncelikli erişim, şebeke etkileri, ölçek ve kapsam ekonomileri sayesinde bu platformlar gezegenin her köşesine uzanabilen küresel dev dijital şirketler haline geldiler.

Rapora göre, Amazon sırf uydu geniş bandına 10 milyar dolar yatırım yaptı. Amazon, Facebook, Google ve Microsoft 2016 ve 2020 arasında kurulan yapay zekâ şirketlerini birer birer ele geçirme yarışına girdiler.

Alibaba, Amazon, Google, Microsoft küresel bulut altyapı hizmetleri gelirlerinin yüzde 67’sini aralarında paylaştılar. 2022’de küresel reklam harcamalarının yüzde 73’ünün beş büyük platformun -Alibaba, Amazon, Facebook, Google ve Tencent- kasasına gireceği tahmin ediliyor.

Yeni bir uluslararası veri sistemi gerekli

UNCTAD Dijital Ekonomi Raporu’na göre, büyük platformlar verileri toplamak ve işlemek anlamında ayrıcalıklı bir pozisyona sahip oldukları için, ortaya çıkan değerin de büyük kısmına el koyuyorlar.

Bu nedenle Sirimanne, elde edilen faydaların daha adil paylaşımı için veri akışlarını düzenleyecek yeni bir uluslararası sisteme gerek duyulduğunu söylüyor. Çünkü mevcut eşitsizlikler, sadece ülkeler arasında değil, şirketler arasında da geçerli.

GOÜ’lerde yetişmiş eleman eksikliği hükümetlerin dijital teknolojilerin ortaya çıkardığı fırsatları değerlendirmesini engellediği gibi, potansiyel risk ve tehditleri saptamasını da güçleştiriyor. Az sayıda yetenekli eleman çareyi gelişmiş ülkelere gitmekte bulurken, bu ülkelerin küresel politika tartışma zeminlerinde etkilerini hissettirmesi olanaksız hale geliyor.

Tüm bunlar küresel eşitsizlikleri daha da derinleştiriyor. GOÜ’ler finansal, teknik ve diğer kaynaklarının sınırlılığı düşünüldüğünde, acilen uluslararası yardımlara gereksinim duyuyor.