Bu soruyu Hürriyet’ten Deniz Zeyrek sormuş. Tahmin edeceğiniz gibi, sözü edilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü sırasında karavanda kızıyla birlikte yemek yerken alınmış fotoğrafı. Fotoğrafı gündem yapan, Kılıçdaroğlu’nun atlet giymiş bir halde çekilmiş fotoğrafının basın aracılığıyla kamuoyu ile paylaşılması. Şu bir gerçek, her ne kadar özel bir anda alınmışsa da, fotoğrafın Kemal Kılıçdaroğlu’nun izni alınmadan servis edilmesi mümkün değil.

Fotoğraf paylaşılır paylaşılmaz, her kesimden değerlendirmeler gelmeye başladı. AKP ve MHP çevreleri, konuyu genel başkanları düzeyinde değerlendirip, eleştirdiler. Burada ilginç bir durum yok; yapmaları gerekeni yapıyorlar. Yandaş gazetelerin tutumu da her hangi bir ilginçlik taşımıyor; onlar da “görevlerini” yapıyorlar. Hadi söyleyeyim; Hürriyet’ten Ahmet Hakan’ın her zaman ki üsten alan haliyle fotoğrafı itici bulması da ilginç değil!

Ancak yine Hürriyet’ten Deniz Zeyrek’in konuya ilişkin köşe yazısını değerlendirmeye değer bulduğumu söylemeliyim. Hazır Deniz Zeyrek de ne düşünüyorsunuz diye sormuşken, kendi yanıtımı vereyim. Bunu yaparken Deniz’in kendi değerlendirmeleri kadar yer verdiği uzman ve vatandaş değerlendirmelerine de değinmek istiyorum.

Önce vatandaşın yaptığı değerlendirmeye bakalım. CHP seçmeni olduğunu anladığımız, Mülkiyeli vatandaş diyor ki; “Ben liderimi öyle görmek istemezdim... Ne o öyle atletle... Evet, halkımız halktan olanları, kendilerine dokunan siyasetçileri sever... Yoksul halkın oransal olarak en çok sevdiği, oy verdiği siyasetçi Tayyip Erdoğan değil mi? O’nu hiç gördünüz mü atletle. Bir kaç asgari ücretle alamayacağınız en pahalı markaların gömlekleri, kravatları, spor kıyafetleri olmadan hiç çıktı mı objektiflerin önüne?”

Ardından Zeyrek, danıştığı bir medya uzmanının da benzer görüşleri dile getirdiğini vurguluyor. Diyor ki uzman; “Ben olsam öyle bir fotoğraf verdirmezdim... “Siyasal iletişimde kıyafet, imaj çok önemlidir. Beyaz gömlek, Lacivert ya da siyaha yakın takım elbiseler, kırmızı kravatlar güven verir. Atletli fotoğraf, 432 kilometrelik yürüyüşte sembol haline gelen ‘beyaz gömlekli adalet dövizi taşıyan Kılıçdaroğlu’ fotoğrafının önüne geçebilir…”

Açıkçası gerek CHP’li vatandaşın, gerekse iletişim uzmanının görüşlerine katılmak mümkün değil. CHP’li vatandaşa sormak gerekiyor; ana muhalefet partisinin lideri kendisine örnek olarak iktidar partisinin liderini alacaksa kendi gündemi olan bir lider hüviyetine nasıl kavuşacak?

Öte yandan, Kılıçdaroğlu’na ekose takım elbise olmasa da, siyah ya da lacivert takım elbisenin içine beyaz gömlek ve kırmızı kravat öneren iletişim uzmanına da hatırlatmak gerekiyor; tam da bu tür bir kıyafetin norm olduğu TBMM’nin tıkandığı bir anda Kılıçdaroğlu Ankara-İstanbul karayolunu yürümek gibi, eşine çok sık rastlanmayan bir siyasal eylem yolunu seçmedi mi?

Üstüne üstlük; iletişim uzmanın da farkında olduğu gibi Kılıçdaroğlu bütün yol boyunca Kılıçdaroğlu Adalet Yürüyüşü boyunca beyaz bir gömlek giydi. Ancak yine iletişim uzmanları iyi bilirler ki, liderlerin özel anları her zaman kamuoyunun merakını çeker. Tam da bu nedenle, Adalet Yürüyüşü’nün özel bir anını yansıtan “atletli fotoğrafının” paylaşılmasında Kılıçdaroğlu’nun bir mahsur görmemesi anlamlıdır.

Fotoğrafın paylaşılmasından sonra CHP tabanında yarattığı ilk olumsuz algının Erdoğan’ın eleştirileri neticesinde olumluya dönüşmesinin Deniz Zeyrek’e verdiği kısmi şaşkınlığın da beni şaşırttığını söylemeliyim. Siyaset tam da böyle bir şey değil mi? Siyasi bir hamle hiçbir zaman yapıldığı anda anlam kazanmaz; medya aracılığıyla kamuoyu ile paylaşılır, ardından rakiplerinizden tepkiler gelir, kamuoyu bu etki ve tepkiyi değerlendirdikten sonra nihai görüşünü oluşturur. Görünen o ki, CHP tabanı da bunu yaptı.

Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu son dönemdeki stratejisine uygun bir hamle yaptı. Siyasal alanda an itibariyle bu hamle gündem oluşturdu ve en azından CHP tabanının desteğini kazandı.

O yüzden, benim Deniz Zeyrek’e önerim iletişim uzmanını fazla dinlememesidir.