Dün açıklanan Kasım ayı sanayi üretim rakamları ekonominin yaşadığı daralma sürecinin ne denli derin olduğunu bir kez daha hatırlattı. Sanayi üretimi 2017’nin aynı ayına göre %6.5 azaldı. Ekim ayında ise bu daralma %5.7’ydi. 2018 son çeyrek büyüme rakamını belirleyecek olan tam da bu oranlar. İmalat sanayi bilindiği gibi tüm ekonominin motor gücüdür. Bu sektördeki üretim […]

Sanayi korkuttu, kredi kartı rahatlatmadı

Dün açıklanan Kasım ayı sanayi üretim rakamları ekonominin yaşadığı daralma sürecinin ne denli derin olduğunu bir kez daha hatırlattı. Sanayi üretimi 2017’nin aynı ayına göre %6.5 azaldı. Ekim ayında ise bu daralma %5.7’ydi. 2018 son çeyrek büyüme rakamını belirleyecek olan tam da bu oranlar. İmalat sanayi bilindiği gibi tüm ekonominin motor gücüdür. Bu sektördeki üretim kaybı ise %7.1’e kadar yükseldi.

Ara malı üretiminde %11.9, sermaye malı üretiminde %8.3’lük düşüşler, ithalattaki keskin daralmanın yansımaları. Diğer bir ifadeyle, ithalatı yurtiçinde ikame edecek üretim yapıldığı için değil, bizzat imalat sanayi üretiminde havlu attığımız için dış ticaret açığı geriliyor. Sermaye malı üretiminin keskin biçimde çakılması kapasitenin artmadığını, önümüzdeki dönemde de sanayide istihdam artışı bekleyemeyeceğimizi gösteriyor.

Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi de Kasım’da Ekim’e göre %0.3 azaldı. Böylelikle dört ay arka arkaya sanayi üretimi düşmüş oldu. 2018’in bütününe baktığımızda ise, sanayinin 11 ayın ikisi (Nisan ve Temmuz) hariç yılın tümüne yayılan bir gerilemeyle karşı karşıya bulunduğu ortaya çıkıyor.

Varsa Yoksa Net Hata Noksan

Geçen hafta açıklanan Kasım ayı ödemeler dengesi istatistikleri, 986 milyon dolar cari işlemler fazlasına işaret ediyor. Son 12 aylık kümülatif verilere göre de cari açık 33.9 milyar dolar oldu.

Sanayi üretimi nasıl peş peşe 4 ay daraldıysa, ödemeler dengesi de aynı dönemde sürekli fazla verdi. Çünkü talep durduğu için üretim duruyor, ithalata da gerek kalmıyor. Önümüzdeki aylarda ihracatın da artış ivmesini kaybetmesi beklenebilir. Çünkü iç talebin sönmesiyle, eldeki stokları dış âleme yönelik üretimde kullanan firmalar, aynı tempoyu sürdürebilmek için artık ithalata hız vermek zorunda. İhracatın dış dünyadaki, özellikle Avrupa’daki talebin zayıflamasıyla nedeniyle de duraklaması büyümeyi iyice aşağı çekebilir.

Bir ülkenin cari açık vermesinin diğer bir anlamı da, yatırımların bir bölümünün yabancıların tasarruflarıyla gerçekleşmesidir. Türkiye uzun süredir yetersiz tasarruflarına dış borçlanmayı ekleyerek yatırımlarını finanse ediyordu. Kriz ortamında cari fazla vererek, bu kez zaten iyice gerileyen tasarruflarının bir bölümüyle dış borç ödemeye başladı. Bu manzara yatırımların nasıl durduğunun, 2018’deki sorunların 2019’a ağırlaşarak taşındığının bir başka göstergesi.

Ocak-Kasım 2018 döneminde ekonomide 53.6 milyar dolar dış borç ödemesi gerçekleşirken, 50.9 milyar dolar kaynak bulunmuş. Diğer bir ifadeyle Türkiye dış borçlarını yenilemede büyük güçlük yaşamış. Uzun bir aradan sonra net dış borç ödeyicisi konumuna düşmüş.

Merkez Bankası aynı dönemde rezervlerinin 10.8 milyar dolarını tüketmek zorunda kalmış. Cari açık büyük ölçüde net hata ve noksan kaleminden gelen 19.5 milyar dolar kaynağını bilemediğimiz dövizle finanse edilmiş. Tüm bu rakamlar ödemeler dengesinin ne denli kaygan bir zeminde seyrettiğini kanıtlıyor.

Kredi Kartlarından Cevapsız Sorular

Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı geçen hafta “müjdeli” haberi vermiş, kredi kartlarının Ziraat Bankası eliyle yeniden yapılandırılacağını açıklamıştı. Uygulamanın nasıl gerçekleşeceği belirsizliğini koruyor. İsterseniz bu noktada aklımıza gelen kritik soruları bir bir sıralayalım:

1 Bilindiği gibi kredi kartlarının bir ödeme bir de kredilendirme fonksiyonu vardır. Gelir düzeyi yeterli olanlar ödeme imkânından yararlanır, genellikle bir sonraki aya bakiye bırakmazlar. Kredi borcu takanlar da çoğunlukla dar gelirlilerdir. İhtiyaç kredileri de büyük ölçüde aynı kesim tarafından kullanılır. Kriz ortamında niye ihtiyaç kredileri için de yeniden yapılandırma uygulanmıyor? Örneğin kredi kartı borcunu ihtiyaç kredisiyle kapatanlara haksızlık yapılmış olmuyor mu?

2 Ziraat Bankası’nın uygulayacağı faizler piyasa faizlerinden düşük de olsa, eğer ödeyememe nedeni işsizlik veya yetersiz gelir ise, bu şartlarda borçlar ödenebilecek midir? Yoksa borcu borçla kapatarak ailelerin çektiği acıların uzatılması ile mi karşılaşılacaktır ?

3 Bireylerin başta maaşları, nakit akışları kredi kartını kullandıkları bankadan gerçekleşiyorsa, kartın Ziraat Bankası’na aktarılmasının işleri iyice karıştırmak, işlem maliyetlerini artırmak riski yok mudur?

4 Ziraat Bankası’nın mevduat faizlerinin altında bir oranla kredi kartlarını yeniden yapılandırmasından doğacak görev zararı ne kadardır? Bunun ödeneği bütçede nerededir?

5 Kredi kartlarının yeniden yapılandırılmasında 31 Aralık tarihi esas alınacak. Bu tarihte 55 milyar TL civarında taksitli alımlardan kaynaklanan kredi kartı bakiyesi bulunmaktaydı. Ödeme güçlüğü bulunmayan, taksitli alım yapmış kişi ve şirketler de bu fırsattan yararlanmak istemeyecek midir?

6 Bu uygulama; varlık barışı, ÖTV-KDV istisnalarının uzatılması benzeri uygulamanın tekrarı /kapsamın genişletilmesi beklentisi yaratırsa bazı kişilerin daha fazla açılması, kredi kartı limitlerini zorlaması sonucunu doğurmayacak mıdır?

7 Cumhurbaşkanı geçmişte kredi kartları hava atmak için kullanılıyor dememiş miydi? Faiz bütün kötülüklerin anası değil miydi? Şimdi bu kredi kartı yeniden yapılandırması kart kullanıcılarına bir avantaj getiriyorsa, kendisinin verdiği mesajlar doğrultusunda faizden kaçınıp kredi kartı kullanmayan vatandaşa haksızlık yapılmış olmuyor mu?