Filistin-İsrail Savaşı’ndan yansıyan görüntülerin teyide muhtaç olması tartışma yarattı. Uzmanlar medyanın savaştaki tarihsel süreci es geçtiğini belirterek “Çatışmayı haberlerin dili derinleştiriyor” dedi.

Savaşın diğer yüzü: Dezenformasyon
Gazze diye paylaşılan görüntüler Cezayir’den çıktı. Söz konusu paylaşım ise bilgisayar oyunundan alındı.

Oğulcan AYDIN

İsrail Filistin arasında 6 gündür süren savaşta medya ve sosyal medyada yayılan görüntüler oldukça tartışıldı. Hemen her çatışma veya savaş döneminde ortaya çıkan bu durum, özellikle İsrail yanlısı bir tavır olarak karşımıza çıktı. 7 Ekim’de Hamas tarafından İsrail’e karşı başlatılan Aksa Tufanı Harekâtı başlangıcının ardından bölgeden birçok teyit edilmemiş ifade ve içerik olduğu gibi dolaşıma sokuldu. Bu paylaşımlar devam eden savaşta uluslararası kamuoyunun taraflara karşı tutumlarını belirleyen bir aparat olarak kullanıldı. Hatta uluslararası medya da bu dezenformasyonun bir parçası haline geldi. Medyanın şu anki yapısına ilişkin konuşan Akademisyen Doç. Dr. Tezcan Durna Hamas’ın bir terör örgütü olduğunu fakat Hamas’ı yaratan koşulların haber olmadığını söyledi.

ÇATIŞMA YARATAN DİL

Durna şunları aktardı: “Edward Said ‘Haberlerin Ağında İslam’ kitabında çatışma dönemlerinde daha fazla güçlü olan devlet, söylem ya da kişilerden yana tavır koyulduğunu ifade eder. Filistin halkının haklı mücadelesini görmezden gelen bir eyleme dönüşüyor bu iletişim pratikleri. Bu durum iki taraf için de geçerli. Tümüyle İsrail’in düşmanları olan İslamcı Orta Doğu bileşenleri de bir süre sonra bunu tersinden üretmeye başlarlar. İsrail halkını tümüyle şeytanlaştıran bir tavra dönüşür. Bu tür tarihsel kıyım anlarında bu daha da artar. Bu tür yaklaşımlar, çatışmayı daha da derinleştiren, müzakereyi de imkânsızlaştıran bir hale dönüştürür. Çatışmayı nötralize etmek için, çatışmaya neden olan tarihsel ve toplumsal ekonomik-kültürel koşulları öne çıkarmak gerek.”

İnsanların kendilerini kriz ve çaresizlik içerisine sürükleyen aktörlere değil, sosyal medya vasıtasıyla uzaktaki krizlere reaksiyon verdiğini ifade eden Durna, “Sosyal medya araçları ile daha da belirgin hale gelen bir toplumsal psikoloji boyutu var. Türkiye’de Yahudi Cemaati’nden bir sürü insan var. Pamuk ipliğine bağlı hedef gösterilmeleri. Bu çatışma anlarında yapılan haksızlıklar halklara yönlendiriliyor” ifadesini kullandı.

Durna Filistin-İsrail Savaşı ve benzeri krizlere yönelik manipülasyon ve dezenformasyona ilişkin ise şunları söyledi: “En güvendiğiniz kişi ya da kuruluşun da paylaşımı olsa en az 3 farklı kaynaktan doğrulatmadan asla dolaşıma sokma ya da beğenme yapılmamalı. En iyi filtreleme yolu farklı kaynaklardan teyit etme ile sağlanır. Sosyal medya bir dezenformasyon ve manipülasyon haline gelmiş durumda.”

Doç. Dr. Tezcan Durna

TARİHSEL SÜRECİN ÖNEMİ

Akademisyen Doç. Dr. Esra Arsan ise İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin haberciliğin dünyada özellikle Batı medyasında çok sorunlu bir alan olduğunu kaydetti. Arsan şunları aktardı: “Ülkemizde durum daha vahim. Filistin toprakları işgal altında. İşgalci ise İsrail devleti ve Batılı müttefikleri. İşgalci olan Yahudiler değil. İşgalci olan İsrail. Dolayısıyla, antisemitist söylemi de yeniden üretmeyelim. Kendilerine gazeteci diyen sosyal medya fenomenleri çıkıp ‘Filistin kendi toprağını sattı, şimdi cezasını çekiyor’ gibi ipe sapa gelmez yalan bilgileri dolaşıma sokuyor, ‘Hamas festivali bombaladı, İsrail de misilleme yaptı, karşılıklı siviller öldü’ şeklinde anlatılabilecek bir mesele bu yaşananlar.”

Filistin İsrail çatışmasının çok daha derin bir geçmişe sahip olduğunu aktaran Arsan şöyle devam etti: “Filistin-İsrail çatışmasını son bir kaç günde yaşanan bombalamalarla sınırlayıp anlatmaya çalışmamak gerek. Çünkü bu gazetecilik olmaz, maç spikerliği olur. Bu çatışmanın ve direnişin tarihi çok eski. Derin ve nihayetinde işgalciyle işgal altındakinin ufacık kelime oyunlarıyla yanlış çerçevelenebileceği bir mesele. Gazeteciler kamuya yalan yanlış bilgiler boca ediyor.”

Doç. Dr. Esra Arsan