Sağlık Bakanlığı’na yönelik Sayıştay denetimleri, Şehir Hastaneleri’nin bütçede oluşturduğu karadeliğin gizlendiğini ve bakanlığın halk sağlığını tehlikeye atan uygulamalarını açığa çıkardı. Bakanlığın, şehir hastanelerine yönelik garanti ve mali yükümlülüklerine mali raporlarda yer vermediği, özel hastaneleri denetlemediği ve ruhsatsız sağlık tesislerine izin verdiği ortaya çıktı.

Şehir Hastaneleri’ne sır perdesi
Fotoğraf: AA

Mustafa BİLDİRCİN

Sayıştay’ın Sağlık Bakanlığı’na yönelik 2022 Yılı Denetim Raporu’nda, Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinin nasıl karadelik haline geldiği ortaya konuldu. Raporda, KÖİ modeliyle yaptırılan şehir hastanelerine yönelik garanti ve yükümlülükler ile borçlanma maliyetlerine Bakanlığın mali raporlarında yer verilmediği kaydedildi. Şehir hastaneleri sözleşmelerinde görevli şirkete verilmesi öngörülen garanti tutarlarının muhasebeleştirilmediği bildirildi.

Rapora göre, bazı şehir hastanelerinin inşaatına, yer teslimi yapılmadan başlandı. KOİ modeli ile işletilen bazı şehir hastanelerinde ise çok sayıda tıbbi ekipman açılıştan beri kullanılmayarak atıl duruma getirildi. 

ŞEHİR HASTANELERİ KARADELİK

Sayıştay Raporu’nda, şehir hastanelerindeki karadeliğin bakanlığın raporlarında gizlendiğini ortaya koyan bulgular şöyle sıralandı:
>> Şehir hastaneleri sözleşmelerinde belirlenen ve idare  tarafından görevli şirkete taahhüt edilen talep garantileri nazım hesaplar kullanılarak muhasebeleştirilmemekte ve bilanço dipnotlarında gösterilmemektedir. 
>> KÖİ modeli ile yaptırılan şehir hastanelerinde, fiili tamamlama tarihleri üzerinden sözleşmede öngörülen süre geçmiş olmasına rağmen nihai tamamlama süreçlerinin  yürütülmediği görülmüştür.
>> KÖİ modeli ile işletilen şehir hastanelerinde görevli şirketlerin yer teslimi yapılmadan  inşaat işlerine başladıkları anlaşılmıştır. 
>> KÖİ modeli ile işletilen bazı şehir hastanelerinde   toplam sabit yatırım tutarına dahil olarak görevli şirket tarafından getirilen tıbbi  ekipmanların sağlık tesislerinde açılıştan beri kullanılmadığı ve atıl olduğu görülmüştür. 

RUHSATSIZ SAĞLIK TESİSLERİ

Raporda, halk sağlığını tehlikeye atan uygulamalara da yer verildi. Açılış onay tarihi 2022 yılı ve öncesi olan Bakanlığa bağlı beş adet sağlık tesisi için ruhsat belgesi veya geçici ruhsat belgesi düzenlenmediği belirlendi. Sağlık tesislerinin ruhsatsız şekilde faaliyete devam ettiği ifade edildi.

RÖNTGEN CİHAZSIZ KURUMLAR 

Raporda öte yandan, bazı hastanelerde dijital röntgen cihazı alımında eksiklik bulunduğuna da vurgu yapıldı. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye Tıbbi Acil Müdahale Projesi kapsamında alımı yapılması planlanan dijital röntgen cihazı alımı ihalesinin, Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü tarafından ise Covid-19 Sağlıkta Acil Durum  Projesi kapsamında alımı yapılması planlanan dijital röntgen cihazı alımı ihalesinin sonuçlandırılamadığı görüldü.

"BİRİ VAR Kİ FAHRETTİN KOCA'YI DOĞRUDAN İLGİLENDİRİYOR"

CHP Ankara Milletvekili Eczacı Gamze Taşcıer, Sayıştay'ın raporuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Taşçıer, yaptığı açıklamada Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'yı doğrudan ilgilendirdiğini belirttiği bir rapora dikkat çekti.

Taşçıer, açıklamalarında şunları kaydetti:

“Sayıştay’ın Sağlık Bakanlığı hakkındaki denetim raporu çok sayıda skandalı barındırıyor. Ama biri var ki, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı doğrudan ilgilendiriyor. Sayıştay, özel sağlık kurum ve kuruluşları ile üniversite hastanelerinin denetlenmesine ilişkin usul ve esasların belirlenmediğini tespit etmiş. Bu şu demek, özel hastaneler ve üniversite hastaneleri denetlenemiyor, daha doğrusu denetlenmek istenilmiyor. Neden böyle söylüyorum, çünkü Danıştay 2015’te bir karar almış ve demiş ki, özel hastanelerin denetimi için bir yönetmelik çıkarılması gerekiyor. Ama Bakanlık bu karara rağmen yönetmelik çıkarmıyor ve yönerge üzerinden denetim sürecini yönetiyor, daha doğrusu yönetiyormuş gibi yapıyor. Danıştay 2018’de bir karar daha alıyor ve bu yönergenin dayandığı bir üst maddeyi iptal ediyor. Dolayısıyla Bakanlığın denetimleri dayandırdığı yönerge de tümüyle dayanaksız ve temelsiz kalıyor. Bunun sonucunda denetimler aslında tümüyle hükümsüz kalıyor, bir başıboşluk oluşuyor, keyfe keder işleyen süreçle benzer ihlaller için farklı tutarlarda cezalar kesiliyor. Yani bir özel hastaneye aynı ihlalden belki 1 lira ceza kesilirken, bir başka hastaneye 100 lira kesiliyor. Hakkaniyet ve cezada tutarlılık ortadan kalkmış. Üstüne üstlük, özel hastanelere verilen cezalar da caydırıcılıktan çok uzak. Yüzde 79’u 15 bin liradan az tutarlar. Ayakta tedavi yapılan sağlık tesislerinde bazı yerlere 25 kuruş ceza yazılmış. 25 kuruşla caydırıcılık olur mu?

Burada amacın caydırıcılık olmadığı, denetim sürecinin tümüyle göstermelik olduğu apaçık ortada. Denetim skandalı bununla da bitmiyor. Sayıştay, üniversite hastanelerinin denetlenmesiyle ilgili hiçbir usul ve esas olmadığını tekrar hatırlatıyor.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, kâğıt üzerinde gözükmese de bir üniversitesi ve bağlı hastane zinciri var değil mi? Peki soruyorum, Fahrettin Bey neden yıllardan bu yana özel hastanelerin denetimiyle ilgili yönetmelik çıkarmıyor? Neden üniversite hastanelerinin denetimiyle ilgili usul ve esasları belirlemiyor? Neden ceza tutarlarını caydırıcı seviyelere getirmiyor? Bunun cevabı aslında çok açık. Sağlığı piyasalaştırmak için, vatandaşı özel hastanelere, sağlığı için para harcamaya mecbur hale getirmek için çalışan bir patron Sağlık Bakanı, doğal olarak özel ve üniversite hastanelerinin denetlenmesini de istemiyor. Bunları rahatsız edecek cezalarla muhatap bırakmak istemiyor."