Son 1 haftadır memleketin en uzun soluklu, en köklü festivallerinden İKSV İstanbul Caz Festivali’yle yatıp kalkıyoruz. Önce Gece Gezmesi etkinliğiyle başladı her şey benim için. Kadıköy’de o mekân senin bu mekân benim diye kan ter içinde ama mutlu mutlu koşturduk. Tek biletle Moda Kayıkhane’den Kadıköy Sahne’ye kadar pek çok farklı konser salonunda biraz ondan biraz […]

Şehirle yaşayan festival

Son 1 haftadır memleketin en uzun soluklu, en köklü festivallerinden İKSV İstanbul Caz Festivali’yle yatıp kalkıyoruz. Önce Gece Gezmesi etkinliğiyle başladı her şey benim için. Kadıköy’de o mekân senin bu mekân benim diye kan ter içinde ama mutlu mutlu koşturduk. Tek biletle Moda Kayıkhane’den Kadıköy Sahne’ye kadar pek çok farklı konser salonunda biraz ondan biraz bundan dinlemek gerçekten çok keyifli. Etkinlikte Moda Sahnesi’nde Şallıel Bros ardından All Saints Moda Kilisesi’nde Melis Danişmend ve Kadıköy Sahne’de The Ringo Jets’i izledim. Aynı gece Kadıköy Sineması, Mecra, KargArt, Bina gibi mekânlarda Gaye Su Akyol, Cava Grande, The Kites, Flux Duo, Hedonutopia, Nusaibin gibi pek farklı tarzlardan isimleri izlemek için herkes bir yerlerden başka yere koşturuyordu.

Her müzik festivali gerçekleştirildiği şehrin bir uzantısı halini alır bir noktadan sonra. Merkezinde insan ve müzik vardır çünkü. Caz Festivali’nin şehirle birlikte uyuyup uyanmasını sağlayan en önemli detaylardan biri artık kesinlikle Gece Gezmesi.

PEK TAT ALAMADIM

Gelelim bu yıl festivalin sırtını yasladığı en büyük isimlerden olan Snarky Puppy konserine. Bu hafta beni en heyecanlandıran konserlerden biriydi. Hatta bu yıl içinde en çok heyecanlandığım konser haberlerinden biriydi desem yalan olmaz. UNIQ’in bahçesindeki açıkhava etkinliği için yerimi aldıysam da konserden pek tat alamadım. Grubun beyni Michael League ve ekibini izlemek her zaman heyecan verici biliyorum. Kendilerini daha önce birkaç kez kaçırdım. Bu kez ilk olacağı için heyecanlanmıştım ama hevesim biraz kursağımda kaldı. Grubun albümleri inanılmaz ‘groovy’ ve havalıdır. Konserde aynı havayı yakalayamadılar. Çok derli toplu çaldılar, bu kadar kalabalık bir ekiple müthiş bir sound yakaladılar. Sahnedeki enstrümanist görevini ayrı ayrı şahane icra etmeyi bildiyse de konser atmosferi bakımından eksiklikler vardı. Bu arada konserden çok zevk alan bir kitle elbette mevcuttu. Sadece benim beklentim başka bir noktadaydı sanırım. Özellikle konserin belki de en can alıcı noktalarından biri olması beklenerek hazırlandığı bendir, def gibi vurmalılarla yapılan şov benim için hiçbir şey ifade etmedi. Snarky Puppy bu şovu ABD’de bir konserde yapsa insanlara yeni bir şey sunduğu için heyecan yaratacağına eminim. Sadece doğduğum coğrafyadan kaynaklı bu şov benim için bir Snarky Puppy konserinden beklentimin çok dışındaydı. Aynı şovdan benim gibi hiç etkilenmeyen bir kitle vardı fakat grup son parça ‘Lingus’ ile gönlümüzü biraz olsun almayı bildi. Snarky Puppy modern cazın en önemli topluluklarından biri. Onları canlı dinlemek her zaman heyecan verici. Sadece bu sefer elektriğimiz pek tutmadı diyelim. Bütün bu eleştirilerimin yanında bu mühim grubu canlı izleme imkânı sunduğu için festivale teşekkür etmekten hiç çekinmem.

document1 ve akla getirdikleri

Festivalin ilk günlerinde kaçırdığım bir topluluk vardı: document1. 2014’te Ulaş Aydın’ın kurduğu topluluktan bir mail aldım. Caz Festivali kapsamında verdikleri konserin kaydını YouTube’a yüklediklerine dair bilgi veriyorlardı. Mailde grup hakkında uzun uzun cümleler kurulmamış, laf salatası yapılmamış. En önemlisi grubun yaptığı müziği birbirinden anlamsız sadece havalı durduğu için yan yana getirilen kelimelerle anlatmamışlar. Gayet sade ve nokta atışı bir mail. İçinde festival kapsamında verdikleri konserden alınan gayet kaliteli kurgulanmış bir parçanın videosu ve gruba dair pek çok bilgiye ulaşılabilen linkler de paylaşılmış. Bunlardan bahsediyorum çünkü kendini daha büyük kitlelere tanıtma adına atılmış en doğru adımlardan birini uyguluyor document1.

Pek çok grup ve sanatçı kendini tanıtmaya çalışırken uzay boşluğunda kaybolup giderken sade ve nokta atışı hareketlerle document1 herkesten bir adım önde olmayı başarıyor. Paylaştıkları linklerdeki röportajlarını okuyup, kayıtlarına ulaşmak gayet kolay. Derli toplu bir tanıtım anlayışı…. Piyasada çok iyi işler yapan fakat tanıtımla pek uğraşmayan gruplarla karşılaşıyoruz. Maalesef sadece müzikle uğraşarak bir yere gelmek mümkün değil artık. ‘Ben yaptım sen keşfet’ mantığı işlemiyor. İşlese de şansınızın çok açık olması gerek ki bu coğrafyada namümkün bir durum bu, biliyorsunuz. Kendini iyi bir şekilde tanıtmak daha önemli bir hal almakta gitgide. Bu vesileyle grupla tanışmanızı isterim. YouTube’da ‘document1 – bygone’ konser kaydını izlemenizi öneririm. Önümüzdeki hafta festivalin en mühim bulduğum Vitrin etkinliği kapsamında takip ettiğim toplantılardan bahsedeceğim. document1 konusunda yazdıklarımla bağlantılı olarak başka gruplar için önemli detayların tartışıldığına inanıyorum.