Eskişehir Şehir Tiyatroları sezonu 4 yeni oyunla karşıladı. “İç Anadolu’da vaha” benzetmesi yapan Genel Sanat Yönetmeni Tolga Tümer, “Eskişehir’de şehir tiyatrosu eğitici yönüyle de büyük bir potansiyele sahip” diyor.

Şehrin tiyatrosu Anadolu’da vaha
Eskişehir Şehir Tiyatroları, 4 yeni oyunla seyirciyle buluşuyor. (Fotoğraf: BirGün)

Işıl ÇALIŞKAN

Anadolu’nun ortasında bir sanat şehri Eskişehir. Müzeleri, heykelleri, tiyatrosuyla kayda değer bir birikime sahip. Eskişehir Şehir Tiyatroları da bunlardan biri. Tarih 2001’in 27 Mart’ını gösterdiğinde açılan tiyatronun perdesi günümüze kadar binlerce seyirciyi ağırladı. 22 yıldır varlığını sürdüren tiyatro, 4’ü yeni olmak üzere 13 oyunla bu sezonda da tiyatroseverlerle buluşuyor. Sezonun teması ise bağımsızlık ve özgürlük.

4 sezondur Eskişehir Şehir Tiyatroları’nda Genel Sanat Yönetmeni Tolga Tümer’le Eskişehir’de bir araya gelerek yeni sezonu ve Anadolu’da tiyatro yapmak üzerine konuştuk.

Bir şehri şehir yapan sanatıdır kuşkusuz. Tümer’e Şehir Tiyatroları’nın Eskişehir’e kazanımlarını sorduğumuzda, “Eskişehir Şehir Tiyatroları ilk açıldığından itibaren etrafındaki şehirlerle de bu tiyatroyu görüyor. İlk zamanlar Kütahya, Uşak, Denizli gibi yakın yerlere turneler yaparak oradaki seyircilerle de buluşuyordu. Ama İç Anadolu’nun içinde bir vaha olan görülen Eskişehir’de şehir tiyatrosu hem oyunlarıyla hem de eğitici yönüyle büyük bir potansiyele sahip. Bizlerden eğitim alarak konservatuvarlara giren arkadaşlarımız da oluyor. O yüzden İç Anadolu’nun tam ortasındaki vaha şehir tiyatrosu üzerinden baktığınızda çok büyük bir kıymet ve bunu korumak da hem bize düşüyor” cevabını veriyor.

Tiyatronun eğitici ve kültürel gücünün önemine değinen Tümer, “Tiyatro izlenen değil seyredilen bir şeydir. Çünkü canlı bir performanstır. Pandemide tiyatroların kapalı olduğu dönemde internet üzerinden eski oyunları seyrettiğimizde canlı olanı kadar etki uyandırmadığını gördük. Oyundan çıktıktan sonra seyircinin hayata bakış açısını değiştirebilecek şekilde oyunları sahnelemeye özen gösteriyoruz” diyor.

Konu repertuvar seçimlerine geliyor. Bu bağlamda seyircinin dinamiklerinin önemini soruyoruz yönetmene. Tümer, “İstanbul, Eskişehir, Kocaeli seyircisinin dinamikleri birbirinden farklı. İstanbul 16 milyon nüfusa sahip ve çok fazla kültür çeşitliliğine sahip. Eskişehir başka bir yerde duruyor. O yüzden repertuvarlar seçilirken bu şehrin ve ülkenin dinamikleri düşünülüyor. Eskişehir’de kocaman 3 tane üniversitesi var. Buraya Van’dan da Edirne’den de Trabzon’dan öğrenciler geliyor. Dolayısıyla repertuvarı belirlerken sadece şehrin özelinde bakmamak gerekiyor, ülkenin koşullarını da göz önünde bulundurmak gerekiyor” sözlerini kaydediyor.

SALON BOL OYUNCU AZ

Sözü bu seneki tema olan bağımsızlık ve özgürlüğe getirdiğimizde Tümer, şu ifadeleri kullanıyor: “Bu çok geniş bir kavram. Kadının, şehrin, ülkenin bağımsızlığını, hayvan haklarını düşünebilirsiniz. Her oyunumuzun farklı bir anlatısı var. Bu sene Cumhuriyet’in 100’üncü yılı olduğu için 100 yıl içinde yetiştirilmiş yerli yazarların eserlerini perdeye yansıttık. O yüzden Mehmet Baydur Düdüklüde Kıymalı Bamya, Sermet Çağan Ayak Bacak Fabrikası, Melih Cevdet Anday İçerdekiler…”

Şehir Tiyatroları için oyuncu kadrosundaki eksikliğe değiniyor Tümer. Yeni kadroların açılması gerektiğini kaydeden yönetmen yaşanan sıkıntıları şu sözlerle açıklıyor: “Şehrin nüfusu artıyor, sahneler artıyor ama sanatçı kadrosunun artmaması bir zaman sonra verim sıkıntısına neden oluyor. Sanatçıların yaşları ilerledikçe her oyunu, her prodüksiyonu yapabilecek durumda olmayabiliyor. Biz bir repertuvar tiyatrosu olduğumuz için yeni sezonda 4 tane oyun çıkıyor ama geriden 15 tane daha oyun devam ediyor. Dolayısıyla o sezonda oyuncu arkadaşlarımızın hepsi 3’er 4’er oyun oynamak durumunda kalıyor. Bunu yaparken tabii ki zorlanıyoruz. Seyirci seyrettiği şeyi görüyor ama onun provası 2 ay öncesinden başlıyor. Ve prova yapan arkadaşımızın gece oyunu da oluyor. Gündüz prova gece oyun yoruyor. Dolayısıyla biraz genişlemek gerekiyor. Yeni kadroların alınması gerekiyor, gençleşmek de gerekiyor. Bu dönem içerisinde ekonomik şartlardan dolayı bu kadrolar verilemediği için biz de kendimizi dizginlemek durumunda kalıyoruz. Aynı anda sahne açamıyoruz çünkü öyle bir teknik ekibe sahip değiliz.”