Görevden alınarak yerine kayyum atanan ve Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı, AKP tarafından belediyelere atanan kayyumlara ilişkin "Bu dönemde halka ait varlıkların talanı ve kent yaşamına müdahale, geçen kayyım dönemini fersah fersah aşmıştır ama ne partimiz ne de sivil demokratik kurumlar ses getirecek düzeyde kesintisiz etkinliklerle kayyım düzenini zora sokamamışlardır" dedi.

Selçuk Mızraklı'dan HDP'ye eleştiri: Kayyım düzenini yeterince zora sokamadı

Eski  Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı, Kürt illerindeki belediyelere atanan kayyumların politikalarını değerlendirerek partisine ve sivil demokratik kurumlara eleştiride bulundu.

MA'da yer alan habere göre, Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Mızraklı, AKP tarafından  belediyelere atanan kayyumlara ilişkin "Bu dönemde halka ait varlıkların talanı ve kent yaşamına müdahale, geçen kayyım dönemini fersah fersah aşmıştır ama ne partimiz ne de sivil demokratik kurumlar ses getirecek düzeyde kesintisiz etkinliklerle kayyım düzenini zora sokamamışlardır" dedi.

Mızraklı, egemen idarecinin memur atamasına genelde askeri darbe dönemlerinde uygulandığını belirterek "Özelde Kürt coğrafyasında Cumhuriyet’in ilk çeyreğinde ve son 7 yılda tanık oluyoruz. Bu özel bir kamu idare rejiminin kanıtıdır ve ‘sözde vatandaşın iradesini’ tanımadığının işaretidir" diye konuştu.

"MALİ RANTLAR ÖNCELİKLİ DEĞİL"

7 yıldır bir sistemin ısrarla ve hukuksuzca sürdürüldüğünü ifade eden Mızraklı, idari rejim açısından mali rantların öncelikli olmadığını, buna ihtiyaç duyması halinde kayyum atama uygulamasını "Kaynak zengini birçok batı metropolleri için düşünürdü" değerlendirmesinde bulundu.

İktidarın, tatil beldelerinden, Antalya’dan İstanbul’a kadar birçok yerde yüzlerce kat daha fazla mali rantlar üretme imkânı olduğunu vurgulayan Mızraklı, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Amaç mali rant sağlamak değildir. Bu yeni idare rejiminin ilk işaret fişeği, 15 yıl önce Sur Belediyesi’ne kayyım tayini, ikinci işaret fişeği ise 30 Mart 2014 seçimlerinde 102 belediye partimizce alındığında Meclis başkanı ve siyasetçilerin seçim sonuçlarını yorumlama tarzlarında görülebilir. Iğdır seçimlerinde başarı elde ettiğimizde ki ‘Ermenistan sınırına dayandılar’ cümlesi ile Kürt illerinde kazanılan belediyelerin asimile etme, entegre etme politikalarını boşa çıkardıklarını iyi gördüler.

"KAYYIM UYGULAMASI YETERİNCE BİLİNCE ÇIKARILMADI"

Bunun üzerine yerel yönetimlerin öneminin farkına varıp, yerel yönetimlere daha fazla önem verdiler. Fakat kaybettikleri her il, ilçe veya beldeyi bir daha kazanamayacaklarını anlayınca böyle bir yola başvurdular. Yargılandığım süreçlerde de vurgulamıştım, ‘Çöktürme Planı’ plan hazırlıklarını hızlandıran ve çözüm sürecini rölantiye alan süreç, 2014 yerel seçim sonuçları ile başladı. Bütün bu süreçler Türkiye’de çok kullanılan ‘parti üstü’ bir anlayışla sürdürüldü. Aksi takdirde dokunulmazlıkların kaldırılması ve ilk dalga kayyım atamalarını anlamlandırmak mümkün olmazdı.

Güçlendirilmiş parlamenter demokrasi diyenlerin sinek siklet bir demokrasiyi bile düşünmedikleri, amiyane tabirle sadece kendilerine Müslüman, kendileri için demokrasi düşledikleri bu gelişmeler ve sonrası açığa çıktı zaten. Kayyım uygulaması siyasete, siyasetin dizaynının ve yerel demokrasiye etkileri nedeni ile rejimin en büyük saldırı biçimi olmasına karşın yeterince bilince çıkarılmadığını, boşa düşürülmediğini düşünüyorum. Aksi takdirde her gün, her hafta bezdirici demokratik itiraz yükselir, yılda bir kez hatırlatma, duyarlılaştırma babında etkinlikler olmamalı!

"MÜDAHALE, GEÇEN KAYYUM DÖNEMİNİ AŞMIŞ"

Kayyımlık halk iradesine “rağmen” bir idari rejim olduğu gibi, aynı zamanda özel hukuk düzeninin de bir parçasıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın montaj videosuna karşın herkesin tanık olduğu görüntülerle kayyım bakış açısı çırılçıplak ortaya çıktı. Faş edilen bu halleri bir miktar canlarını acıttı ama aynı zamanda da tekrar etme azimlerini biledi. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu dönemde halka ait varlıkların talanı ve kent yaşamına müdahale, geçen kayyım dönemini fersah fersah aşmıştır ama ne partimiz ne de sivil demokratik kurumlar ses getirecek düzeyde kesintisiz etkinliklerle kayyım düzenini zora sokamamışlardır.

"SAĞLAM, KÖKLÜ BİR DURUŞA İHTİYACIMIZ VAR"

Kayyımlar belediye hizmet üretimlerinin merkezi idare ehliyeti ile sürdürülmesinden çok topluma, kültüre, kimliğe, inançlara, değerlere, hafızaya ve gelecek arayışlarına müdahalenin merkez garnizonu durumuna gelmişlerdir. Sosyo-politik, psiko-politik, ekonomi-politik ve eko-politik, birçok kararlaşma, halka rağmen halka dönük uygulamanın laboratuvarı olarak işlev görmektedir. Tam da bunun karşısında sağlam, köklü bir duruş ve bu hedeflemeleri boşa düşürecek halkın demokratik, kararlı öz savunusuna fazlası ile ihtiyacımız var ve bunun örgütlenmesi önem kazanıyor."