SOL Parti, ‘Aydınlık Ülke Yürüyüşleri’ne İstanbul, İzmir, Balıkesir, Samsun ve Fethiye'de devam etti. Binlerce partili ve yurttaşın katıldığı yürüyüşlerde hilafet çağrıları, şeriat güzellemeleri ve dinsel anayasa tartışmalarına tepki gösterildi. Yapılan açıklamalarda, devrimci demokratik bir ülke için mücadele çağrıları yapıldı. İzmir'deki yürüyüşte konuşan SOL Parti Sözcüsü Önder İşleyen, “Bağımsız, özgür, demokratik ve eşit bir ülke yaratana kadar mücadelemizi sürdürelim” dedi.

SOL Parti'den 5 noktada 'Aydınlık Ülke Yürüyüşleri': Şeriata karşı laikliği kazanacağız!

HABER MERKEZİ

AKP iktidarının gerici politikalarına karşı “Hilafete, Karanlığa Hayır. Aydınlık, Özgür, Demokratik Türkiye İçin Birleşelim" sloganı ile ülke genelinde halk yürüyüşleri başlatan SOL Parti, bugün 5 kentte sokağa çıktı.

Dün Ankara, Mersin ve Kırklareli’nde yürüyüş gerçekleştiren SOL Partililer, bugün 'Aydınlık Ülke Yürüyüşleri'ne İstanbul, İzmir, Balıkesir, Samsun ve Fethiye'de devam etti.

SOL Parti İstanbul İl Örgütü'nün yürüyüşü, Kadıköy- Mehmet Ayvalıtaş Meydanı'ndan saat 13.20'de başladı.

Rıhtım'a doğru gerçekleştirilen yürüyüşte, Yürüyüş sırasında "Laiklik, adalet, memlekete sol gerek!", "Şeriata teslim olmayacağız!", "Karanlığı parçala, memlekete sahip çık!", "Tarikata değil, eğitime bütçe!" ve "Tarikat, cemaat hepsi kapatılacak!" sloganları atıldı.

Yürüyüşe ilişkin açılış konuşmasını yapan SOL Parti İstanbul İl Sözcüsü Anıl Genç, "Cumhuriyet’in ilerici değerlerine savaş açan, laikliğin kırıntılarını dahi süpürmek isteyenler siyasal İslamcı faşist bir rejim inşa etmek adına açıktan şeriatı savunur hale geldiler. Ülkenin dört bir yanında hilafet bayrakları açan, adliye koridorlarında yaşasın şeriat diye bağıran, buna karşı en küçük bir itirazı bile boğmaya çalışanlar geleceğimizi karanlık fikir ve eylemleriyle yok etmek istiyorlar" dedi.

"Geleceğimizi karartmak, ülkede fiili bir şeriat düzeni kurmak isteyenlere karşı milyonlar laikliğe sahip çıkıyor" diyen Genç, şunları söyledi:

"SOL Parti olarak bir süre önce başlattığımız Şeriata, Hilafete, Karanlığa Hayır! Aydınlık Özgür, Demokratik Türkiye İçin Birleşelim! Sloganıyla başlattığımız eylemlerin İstanbul ayağına hepiniz hoş geldiniz. 

Ülkemiz rantçıların, hilafet yanlılarının, para babalarının kıskacında yoksullukla, bağnazlıkla boğuşurken toplumsal çürüme her yanı sarıyor. Karanlığa boğulmuş sokaklardan hilafet çağrıları yükseliyor. Okullar tarikatlaştırılıp yoksul çocuklar gericiliğin pençesi altına alınıyor. AYM kararına rest çekiliyor, ülke hukuksuz, anayasasız tek adam rejimi altında boğuluyor. Ekonomik krizin yol açtığı sosyal bunalım emekçilerin hayatlarına karabasan misali çöküyor! Geleceği çalınan gençler, kadınlar nefes alamıyor! İşçiler, emekçiler, emekliler sefalet altında yaşamaya çalışıyor! Haklarımız ve geleceğimiz için birleşerek mücadele etmekten başka bir yol yok! Bugün burada bu mücadeleyi büyütmek için yürüdük! Haklarımız için, hilafet karanlığıyla doldurulan sokaklarımızı aydınlatmak için yürüdük! Adalet ve bu özgürlük için, laikliği kazanmak için yürüdük! Bu karanlık ablukayı dağıtmak için yürüdük!  Devrimci demokratik cumhuriyet yolunda yürüdük!"

DEMİRDÖĞEN: LAİK BİR ÜLKE KURACAĞIZ

İstanbul İl Sözcüsü Av.Nuriye Alsancak basın açıklamasını okuduktan sonra SOL Parti MYK Üyesi Deniz Demirdöğen de açıklamalarda bulundu.

Demirdöğen açıklamasında, "Şeriat ve Hilafet çağrılarıyla yürüyenler bilsin ki;Sabahın bir sahibi olduğu gibi; bu sokakların, bu meydanlarında bir sahibi var. Sizler, emperyalizme, 6. Filo’ya secde edenlerin yolunda yürüyenlersiniz. Bizlerse, 6. Filo’yu denize dökmüş onurlu bir kuşağın, Denizlerin, Mahirlerin, Dev-Gençlilerin yolundan yürüyenleriz.  And olsun ki bu ülkeye baharı getireceğiz! And olsun ki Özgür, Demokratik, Laik Bir Ülke Kuracağız" ifadelerini kullandı.

Deniz Demirdöğen'in açıklamaları şöyle:

"Bugün hilafetin kaldırılmasının üzerinden tam 100 yıl geçti. Ama, 100 yıl önce atılan bu ilerici adımı, bu tarihsel kazanımı bir avuç şeriatçı azınlık şeriat yürüyüşleriyle geriye götürmeye çalışıyor. Tıpkı, 100. yılını geride bıraktığımız cumhuriyetin ilerici birikimlerini ve tarihsel kazanımlarını ortadan kaldırmaya çalıştıkları gibi.

Emperyalizme bağımlılık temelinde güçlenen karşı devrimle birlikte, bağımsızlık ve laiklik temelleri üzerine yükselen cumhuriyet bugün İslamcı Faşist bir rejime dönüşmüştür. ABD ve NATO bağımlılığı ile önü açılan İslamcı, milliyetçi karşı devrim Kanlı Pazar’lardan, 12 Mart’lardan, 12 Eylül’lerden geçerek kökleşmiştir. Bugün patronların karlarına daha çok kar kattığı, kadınların karanlığa mahkum edildiği, gençlerin geleceksizleştirildiği, Tarikatların ve Cemaatlerin devleti ele geçirdiği ve toplumu kuşattığı İslamcı faşist bir rejimin içerisinde yaşıyoruz.

Geldiğimiz aşamada artık savunulacak bir cumhuriyet, savunulacak bir laiklik kalmamıştır. Bugün geleceğe umutla bakmak için; bu Siyasal İslamcı Faşist Rejimi Yıkmak; Eşitlik, Özgürlük ve Laiklik Temelinde Devrimci, Demokratik Bir Cumhuriyeti Kurmak En Önemli Görevimizdir.

Bu Düzen; yoksulun daha fazla yoksullaştığı, fakirin daha fazla fakirleştiği bir düzendir. Ay sonunu getiremediğimiz, eğitimden, sağlığa, barınmadan, en temel gıda ürünlerine dahi ulaşamadığımız; alttakilere din, iman; üsttekilere han, hamam diyen halk düşmanı bir düzendir.

Bu Düzen; kıdem tazminatına göz diktikleri; patronlara, yandaşlara vergi affı getirilirken, vergi yükünün emekçi halkın sırtına yüklendiği bir düzendir. İşçilerin 19. YY’ın vahşi sömürü koşullarında, güvencesiz şekilde çalıştırıldığı; maden ocaklarında, inşaat şantiyelerinde işçilerin ölüme terkedildiği işçi düşmanı bir düzendir.

Bu Düzen; Tarikatlara ve Cemaatlere eğitimin, sağlığın, yargının tüm kamunun teslim edildiği bir düzendir. Kamu varlıklarının Menzilinden, Süleymancılarına kadar peşkeş çekildiği; ÇEDES ile birlikte okullara imamların sokulduğu; tarikat ve cemaatlerle protokollerin yapıldığı; Aladağ'da, Karaman'da, Hiranur Vakfı'nda memleketi bir örümcek ağı gibi kuşatan, çocuklarımızın yaşamlarını, umutlarını çalan karanlık bir düzendir.

Bu Düzen; Kadını toplumsal hayattan uzaklaştıran; kadını eve hapsetmeye çalışan; Medeni Kanunu’nun kazanımlarını yok etmeye çalışan, 6284’ü ve İstanbul Sözleşmesi’ni yok sayan; yarattıkları rejimle her gün kadın cinayetlerinin önünü açan kadın düşmenı bir düzendir.

Bu Düzen; derelerimizi, madenlerimizi emperyalist tekellere ve yerli işbirlikçilere peşkeş çeken; Kanal İstanbul gibi projelerle topraklarımızı yağmaya ve talana açan işbirlikçi bir düzendir.

Bizim bu Sömürü Düzeniyle, Bizim bu Karanlık Düzenle, Bizim bu Faşist Rejimle Kavgamız Var

Bu düzende böyle yaşanmaz; Gelin bu düzeni yıkalım; SOL’un Eşitlik, Özgürlük, Kardeşlik ve Dayanışma Değerleriyle Bu Ülkeyi Yeniden Kuralım.

Gelin; üretenlerin yönettiği ve söz, yetki, karar sahibi olduğu; din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin, Kürtlerin, Türklerin, Alevilerin eşit yurttaşlık temelinde kardeşçe bir arada yaşadığı; gençlerin geleceğe umutla baktığı, kadınların özgürce yaşadığı, hiçbir cinsel yönelimin ayrımcılığa uğramadığı; emperyalizmin def edildiği, topraklarımızın, derelerimizin, tüm kaynaklarımızın halkın çıkarı, kamunun çıkarı için kullanıldığı sosyalist bir düzende yaşayabiliriz.

Sokaklarda şeriat ve hilafet çağrılarıyla yürüyen bir avuç azınlık, bu halkı sömürüye, zulme ve karanlığa mahkum etmeye çalışıyor. Ama, bu ülkenin ilericileri, yurtseverleri, devrimcileri size teslim olmaz. Bu ülkenin emekçi halkı size teslim olmaz. O güzel Gezi İsyanı’nda nasıl teslim olmadıysak, O güzel Haziran Direnişi’nde nasıl teslim olmadıysak. Bugünde teslim olmayız.

Şeriat ve Hilafet çağrılarıyla yürüyenler bilsin ki;

Sabahın bir sahibi olduğu gibi; bu sokakların, bu meydanlarında bir sahibi var. Sizler, emperyalizme, 6. Filo’ya secde edenlerin yolunda yürüyenlersiniz. Bizlerse, 6. Filo’yu denize dökmüş onurlu bir kuşağın, Denizlerin, Mahirlerin, Dev-Gençlilerin yolundan yürüyenleriz.  And olsun ki bu ülkeye baharı getireceğiz! And olsun ki Özgür, Demokratik, Laik Bir Ülke Kuracağız.

"KADINLARI TESLİM ALAMAZSINIZ"

SOL Feminist adına açıklamalarda bulunan Sarya Toprak ise şunları ifade etti:

"Hayatı yaratan kadınlar bugün burada. Şeriatın tam da karşısında. Siyasal islamci rejim soluğumuzu kesmek istiyor. İstesinler, uğraşanlar, teslim alamayacaklar.

AKP iktidarı ülkenin en sağcı meclisini kurarak iktidarını sürdürdü. Mayıs seçimlerinin hemen ardından ilk hedefleri kadınlar oldu. Yeni Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, medeni kanunu sil baştan yazacağız dedi.

Hodri meydan! Medeni kanuna dokundurtmayız!  Bize o yasaları, kanunları kimse lütfetmedi. Uzun ama istikrarlı bir mücadeleyle biz kazandık. Kazandığımız hiçbir hakkımızı bu şeriatcı azınlığa yedirmeyiz. Biz bu ülkede kadın dayanışmasını örgütledik. Öyle bir örgütledik ki artık siz kadınlara şeriat safsatalarını anlatamazsınız. Kadınlar üniversitelerde, kadınlar fabrikalarda, kadınlar ofislerde, kadınlar sokaklarda. Siz artık kadınları teslim alamazsınız. Siz bu toplumu teslim alamazsınız. Siz bizi tarikat cemaat karanlığınızla boğamazsınız. O tarikatlarınızda kadınlara, çocuklara cehennemi yasattiniz, yaşatıyorsunuz. O yüzden her bir tarikatınızı, cemaatinizi dağıtacağız. İstismara maruz kaldığını bir radyo programı dinlerken fark eden ve tarikat karanlığını karşısına alan H.K.G için, ensar vakfında istismara maruz kalan çocuklar için, Aladağ'da katledilen çocuklar için, tarikat yurdunda intihar eden enes karalar için hesap soracağız. Bugün şeriat meselesini geveleyedursunlar. Bunun hayatlarımızda bir gerçekliği yok. Biz artık tarikatları geçtik. Ne evlere sığarız ne sokaklara. Biz hayatı istiyoruz. Özgür bir hayatı istiyoruz. Laik bir hayatı istiyoruz. Eşit bir hayatı istiyoruz. Hayatın tamamını istiyoruz. 

Önümüzdeki cuma 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Biz 8 Mart'ı bir mücadele günü olarak görüyoruz. Bizim hayatımız aslında her gün mücadele etmek demek. İşte mücadele, okulda mücadele, evde mücadele... 8 Mart'ta mücadelemizin sesini daha gür çıkaracağız. Erkek şiddetine, siyasal İslama, patriyarkaya, emperyalizme karşı emeğin dayanışmanın mücadelenin sesini yükseltecegiz. Bugün artık laiklik mücadelesinden bağımsız bir kadın mücadelesi de mümkün değil. Laiklik demek kadınlar için yaşamak demek. Biz yaşamayı seçiyoruz. Kahrolsun şeriat! Yaşasın feminist mücadelemiz!

LAİK VE BİLİMSEL EĞİTİM TALEBİ

Veli-Der Genel Başkanı Ömer Yılmaz da burada yaptığı açıklamada, "Anaokuldan üniversiteyi bitirene kadar çocuklarımızı gericiliğe mahkum ediyorlar" dedi.

Eğitim-Sen 2 Nolu Şube Başkanı Çayan Çalık ise, "Tarikat ve cemaatlere bırakılan çocuklarımızı savunmak zorundayız" dedi ve ekledi: " Laik ve bilimsel eğitim mücadelemizi ortaklaştırmak zorundayız."

İZMİR

“Hilafete, Karanlığa Hayır. Aydınlık, Özgür, Demokratik Türkiye İçin Birleşelim” sloganı ile ülke genelinde ‘Aydınlık Yürüyüşleri’ örgütleyen SOL Parti, eylemlerine İzmir Buca’da devam etti.

Buca Belediyesi önünde başlayan yürüyüş, Forbes Çarşısı’nda son buldu. 

Burada açıklamalarda bulunan SOL Parti Sözcüsü Önder İşleyen, “Bu yürüyüş birlik çağrısıdır, bu yürüyüş bir başkaldırıdır” dedi.

Önder İşleyen, şunları söyledi:

"Tarikatlara, cihatçı çetelere meydan okuyoruz. Bu ülke sahipsiz değil. Bu ülkeyi şeriatçılara, Amerikan emperyalizmine asla terk etmeyeceğiz. Bu iktidara direnen emekçi insanları sakın umutsuzluğa kapılmasın. Şeriatçı azınlık karşısında güçsüz değiliz, az değiliz. Bu ülkenin en az yarısının hayır dediği, direndiği büyük mücadele sürecinin içinden geldik. Sokağa çıkıp hilafetin kaldırılmasından 100 yıl sonra bugün hala hilafet çağrıları yapanlar Amerikan tezgâhlarında yetiştirildi. Uğur Mumcuları, Bahriye Üçokları onlar katletti. Onlar Aladağ'da kız çocuklarını ateşe verenlerdir. Onlar Ensar Vakfı’nda çocukları istismar edenlerdir.

Biz bu ülkede yoksul, emekçi insanların mücadelesini yükselteceğiz. Emekçi halk çocuklarının okullara gidemediği, okulları şeyhlerin, tarikatların kirli yuvası haline getirdikleri düzene karşı direneceğiz. Kimse hakları için mücadele etmeden kazanamaz. Zulme asla boyun eğmeyelim. Bağımsız, özgür, demokratik ve eşit bir ülke yaratana kadar mücadelemizi sürdürelim."

KOCAELİ

SOL Parti Kocaeli İzmit'te de Belediye İş Hanı önünde sokağa çıktı. Basın açıklamasını SOL PARTİ Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan adayı İlkay Deniz Torun okudu. Açıklamada faşizme ve şeriatçılığa karşı mücadeleden ödün verilmeyeceği vurgulandı. 

BALIKESİR

Balıkesir ve Çanakkale SOL Parti il örgütleri Aydınlık Türkiye Yürüyüşünü Altınoluk’ta gerçekleştirdi.  

Sahilde toplanan grup Cumhuriyet Meydanı’na kadar sloganlarla yürüdü. Açılış konuşmasını SOL Parti Edremit İlçe Sözcüsü Dursun Demir yaptı.

Demir, “Örgütleneceğiz şeriatçılara geçit vermeyeceğiz” derken Sol Feminist Hareketi adına Ömür İlgör, Tüm Emekliler Sendikası adına Nuran Kamalı Şahin de konuşmalarında laiklik vurgusunda bulundu.

SAMSUN

Samsun'da saat 13.30'da Çiftlik Caddesi Şehir kulübü önünde buluşan partililer laiklik sloganları eşliğinde Lise Caddesi’nin girişine kadar yürüdü.

Burada basın açıklaması yapılırken SOL Parti Bölge Sözcüsü Pelin Bektaş ile SOL Feminist Haket’ten Burcu Kavalcı da “Şeriat ve hilafete geçit yok, laikliği yeniden kazanacağız” vurgusu yaptı.

 
 
SOL PARTİ'NİN ÇAĞRISISOL Parti'nin 4 kentte gerçekleştirdiği yürüyüşte okunan ortak basın açıklaması şöyle:

"Siyasal İslam Amerika’nın yeşil kuşak projesi içinde büyütüldü. 12 Eylül cuntası ile Türk-İslam sentezi ekseninde tarikatların önü açıldı. AKP, doğrudan Amerikan projesi olarak iktidara getirilerek, BOP Eşbaşkanlığı göreviyle donatıldı.

Türkiye’de rejim Amerika’nın, NATO’nun, CIA’nın ve onların tezgahlarında yetiştirilmiş kontr-gerillaların, siyasal İslamcı ve milliyetçi faşist güçlerin Maraş’lardan Sivas’lara uzanan katliamları; Bedrettin Cömertler’den Uğur Mumcu’ya cinayetleriyle ve Taylan’lardan Denizlere, Battallar’dan Mahir’lere devrimcileri katlederek adım adım İslamcı faşizme dönüştürüldü. Bu güçler şimdi sokaklarda şeriat güzellemeleri yapıyor; hilafet çağrılarıyla yürüyor.

Bir dilim ekmeğe muhtaç ettikleri yoksulların; Amerikancı firmaya peşkeş çekilmiş madenlerden taşan siyanür sellerinde katledilen işçilerin; ölüme terk edilen emeklilerin; ülkesinden umudunu kesmek zorunda bırakılan gençlerin; hayatı elinden alınmaya çalışan kadınların çığlıklarını tarikatı, cemaati, Ortadoğu’dan devşirme cihatçı çetelerinin karanlığıyla boğmaya çalışıyor.

ÇEDES’le okullar tarikatlara teslim ediliyor. MEB Başkanı karma eğitimi tartışmaya açıyor. Medeni Kanun’un değiştirilmesinden dini bir anayasa kadar tarikatların gerici talepleri yükseltiliyor. Her tür pisliğin, kötülüğün kol gezdiği tarikatları da onların din adına ileri sürdükleri şeriat hükümleri de “dinle” özdeşleştiriliyor.

Onların şeriat dedikleri, bir grup meczubun şeyhlik, şıhlık adına yoksul halkın dinini sömürerek para kazanmasından; hastaneler, okullarla kendilerine bu dünyada bir cennet kurmasından başka bir şey değil. Onların şeriat dedikleri Aladağ’da tarikat yurdundan yakılan kız çocuğu, çocuk yaşta evlendirme… Kadınların köleleştirilmesi… Onların şeriat dedikleri Taliban rejimidir…

Bir kez daha bu ülkenin ilerici, cumhuriyetçi, yurtsever, devrimci birikimlerinin bu şeriatçı azgın azınlığa teslim olmayacağını ilan ediyoruz. Bu ülke saltanat-hilafet zincirlerini bir kez kırdı; bugün de tek adam rejimi altında yeniden kurulan bu gerici esareti bir kez daha kıracağız.

6.Filo’ya secdeye durduklarından bu yana ABD ve NATO üslerinin bekçiliğini yapan; emperyalist tekellere ülkemizi yağmalatan bu işbirlikçilerin üzerine birlikte yürüyelim.

Ensar’lardan, TÜGVA’lara halkın birikimlerine el koyan; kamu arazilerinin üzerine çöken bu haramilerin hepsinden hesap  sormak; halktan aldıkları her şeyi geri almak için birlikte mücadele edelim.

Tarikat ve cemaatlerin devlet içindeki kadrolaşmasına son vermek; tarikat karanlığından kurtulmuş aydınlık bir ülke kurmak için omuz omuza verelim. Tarikatları okullarımızın dışına atmak;  yoksul emekçi halk çocuklarının tarikatlara muhtaç olmadığı insanca ve hakça bir yaşam kurmak için ayağa kalkalım.

İlericiler, demokratlar, devrimciler, yurtsever emekçi halkımız; Geleceğimizi kendi ellerimize alalım. 

Sağın tutucu fikirlerine sarılarak; koltuk ve iktidar kavgalarıyla ülkenin kaderini gericiliğe teslim eden muhalefet oyunlarıyla başarılamayacağı ortada. Bu kötülük karşısında tek tek duramayız; beraber olmak örgütlü mücadeleyi geliştirmek zorundayız.

Şimdi zulme boyun eğmeyerek mücadeleyi, birliği ve direnişi çoğaltma zamanı. Aydınlık bir ülke, devrimci demokratik bir cumhuriyet kurmak için birleşelim."