SOL Parti’nin İkinci Olağan Kongresi “Eşitlik, özgürlük, laiklik ve bağımsızlık için yollara düşen bir parti var” sloganıyla toplandı.

SOL Parti gerçekten cesaretle, coşkuyla, özveriyle, sebatla, kararlılıkla kat edilen 50 yılı aşan sarp, engebeli bir yol hikayesinin son durağı…

SOL Parti’yi oluşturan kadrolar da bu onurlu tarihe yaraşır bir biçimde AKP’nin ülkeden çaldığı 20 yılın her aşamasında kararlı bir duruş sergilemenin, yanılsamalara kapılmamanın, siyasal İslam ile uzlaşmamanın onurunu taşıyorlar.

Evet, belki SOL Parti umut ettiğimiz ölçüde siyasette etkin değil, fikirlerini tüm topluma mal etmeyi başaramadı, ama yine de yaprağın kımıldamadığı bir dönemde Trabzon’da, Uşak’ta, İzmir’de, İstanbul’da mitingler düzenleme, sokağa çıkma cüreti gösterebildi. Önümüzdeki döneme de daha genç, dinamik bir kadroyla hazır görünüyor.

Kongrede iki mesaj net biçimde verildi:

1) SOL Parti tek adam rejimini yenilgiye uğratmak için en geniş muhalefet kesimleriyle birlikte davranarak üzerine düşeni yapacak.

2) Seçim sonrası muhtemel bir restorasyon yönetiminin ufkunu aşan bir sol/sosyalist çizginin; laikliğe ve aydınlanma değerlerine, Cumhuriyet’in kazanımlarına net biçimde sahip çıkan; ekonomide kamucu bir anlayışla emekten yana değişim ve dönüşümü temel alan; NATO’dan çıkmak dahil emperyalist tahakkümü bağımsızlıkçı bir anlayışla mahkum eden bir yönelimin adresi olacak.

SOL Parti seçimlere ilişkin dinamik bir süreç yaşanacağını, her günün yeni gelişmelere açık olduğunu biliyor. Elbette somut siyasi durumla ilgili somut tavırlar alınacak. Ancak kongrede açıklanan seçim bildirgesi SOL Parti’nin ideolojik, politik duruşunu, seçim sonrasına da taşınacak mücadele hattını da kapsıyor.

Seçim Bildirgesi’nde öne çıkan bazı kritik noktalar şöyle:

•12 Eylül’ün ve gerici AKP rejiminin tüm izlerini silecek demokratik, özgürlükçü ve emekçilerden yana “kurucu bir Anayasa’nın” hazırlanması.

•Tüm yurttaşların inanma ve “inanmama” özgürlüğünü güvence altına alan bir laiklik anlayışının savunulması.

•Emperyalistlerle yapılmış tüm açık ve gizli anlaşmaların iptal edilmesi, NATO başta gelmek üzere emperyalist ittifaklardan çıkılması.

•Eğitim, sağlık, bakım hizmetleri, ulaşım, iletişim, barınma ve tüm insani ihtiyaçların her yurttaşın hakkı olması.

•Eğitimin maliyetini yurttaşlara yıkan ticari anlayışa son verilmesi, eğitim alanında kar amacıyla çalışan tüm faaliyetlerin kamu yararı doğrultusunda dönüştürülmesi.

•Sağlıkta kamucu politikalar doğrultusunda özel hastanelerin kamulaştırılması, önceliğin koruyucu sağlık hizmetlerine verilmesi, kamusal toplu konut projelerinin yaygınlaştırılması.

•Sol feminist bir yaklaşımla erkek egemenliğinin geleneksel ve modern kapitalist biçimlerine ve toplumsal ve siyasal alandaki her türden cinsiyetçiliğe son vermek için mücadele edilmesi.

•Özelleştirmelerle yerli-yabancı sermayeye peşkeş çekilen halka ait tüm kamu varlıklarının stratejik şirketlerden başlayarak kamulaştırılması.

•32 saat/4 günlük çalışma haftasına geçilmesi ve var olan işler paylaştırılarak işsizlik sorununa yaklaşılması, uzaktan çalışma modellerinde güvenli ve güvenceli çalışma koşullarının sağlanması.

•Vergide adaleti sağlayacak düzenlemeler yapılması, büyük varlık sahiplerine yönelik servet vergisi getirilmesi, ayrım yapılmaksızın tüm yurttaşlara “yurttaşlık payı” ödenmesi.

•Kürt sorununun bir arada yaşamı güçlendirmeyi temel alan, barışçıl ve demokratik çözüm yolları için atılacak adımlarla desteklenmesi. Kürt halkının ve tüm ezilenlerin kimlik taleplerini güvence altına alacak demokratik çözüm yollarının savunulması.

•Şirketlerin kontrolündeki gıda sistemi karşısında insana yaraşır, doğayla uyumlu tek sistem olan “halkın gıda egemenliğinin” uygulanması.

•Ekolojik yıkıma karşı halkın acil taleplerinin savunulması ve bu yönde örgütlenmelerine destek verilmesi. Fosil yakıtlara dayalı enerji üretiminin planlı bir şekilde düşürülmesi, bir enerji tasarruf planı oluşturulması.

•Göçmen krizine karşı insani ve demokratik çözümün savunucusu olarak, göçmen karşıtı ırkçı-faşizan toplumsal tepkinin karşısında tavır alınması, Suriye yönetimi ile savaş göçmenlerinin barışçıl ve insani bir yaklaşımla gönüllü geri dönüşünün planlanması.