28 yıldır kayıpları için Galatasaray Meydanı’nda buluşan Cumartesi Anneleri, 23 haftadır polis müdahalesiyle gözaltına alınıyor. 965’inci haftalarına giren kayıp yakınları “Bırakılan mücadele kaybedilen mücadeledir” dedi.

Son canı bulana kadar mücadele
Anneler her hafta gözaltına alınıyor. (Fotoğraf: MA)

Asena TUNCA

27 Mayıs 1995’ten bu yana, 28 yıldır, “Gözaltında kayıplar son bulsun, kaybedilenlerin akıbeti açıklansın, sorumlular bulunsun ve yargılansın” talebiyle Galatasaray Meydanı’nda toplanan Cumartesi Anneleri’ne yönelik baskılar artarak sürüyor. Cumartesi Anneleri yıllardır şiddet, keyfi gözaltı uygulamaları ve adil olmayan yargılanma koşullarına maruz bırakılıyor.

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemlerinin yasaklanmasıyla ilgili verdiği “ihlal” kararının ardından Cumartesi Anneleri, 23 haftadır meydanda basın açıklaması yapmak istiyor. 23 haftadır barışçıl eylemlerini gerçekleştirmek isterken hiçbir direnme ve mukavemet olmamasına karşın polis tarafından ters kelepçe yapılıp darbedilerek gözaltına alınan ve saatlerce gözaltı aracının içinde havasız bekletilen kayıp yakınları bugün 965’inci haftaları için yine Galatasaray Meydanı’na çıkacak.

Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Hüseyin Ocak ve Mikail Kırbayır 23 haftadır aralıksız süren polis şiddetini ve işkenceyle katledilen yakınlarının hikayelerini ve mücadelelerini BirGün’e anlattı.

HER AŞAMASI BİR İŞKENCE

Gazi Mahallesi'nde yaşanan katliam sonrası gözaltına alınan ve 56 gün boyunca ailesi tarafından aranan Hasan Ocak’ın ağabeyi Hüseyin Ocak, “Özellikle 1998 yılında bir saldırı başladı. Bizi alana varmadan gözaltına alıyorlardı. Anneler yaşlıydı saçlarından tutup sürüklüyorlardı, köpekleri üzerimize salıyorlardı. Biz Anayasa’da yer alan hakkımızı uyguluyoruz, onlarsa haklarımız gasp etmek istiyor. Sorunumuzu topluma yansıtmaya çalışıyoruz. Temel sorun geçmişteki kirli yüzlerinin ortaya çıkarılması. Biz direnmiyoruz, karşı çıkmıyoruz. Ona rağmen bizi ters kelepçeyle götürüyorlar. Bizi bir suç örgütü gibi hastanelere sokuyorlar. Her aşaması bir işkence. Suç işlemeye devam ediyorlar. Bırakılan mücadele kaybedilen mücadeledir. 28 yıldır buradayız, bu mücadelede hayatını kaybedenlere sözümüz var. Son gözaltı bulununcaya kadar bu mücadeleye devam edeceğiz” dedi.

Hüseyin Ocak, kardeşinin gözaltına alınıp kaybedilme sürecini şu ifadelerle özetledi: “Hasan, 1987’de gözaltına alınırken onu ‘buraya bir daha gelirsen senin için iyi olmaz’ diyerek tehdit etmişlerdi. Hasan çok korkunç işkencelere tabi tutuldu. Üzerinden çıkan hiçbir şeyi kabul etmedi ve işkencecilere ‘size söyleyecek bir şeyim yok’ dedi. Hasan, 21 Mart 1995 kız kardeşimizin doğum günü için eve erken geleceğini söylemişti ancak gelmedi. Hasan gizli bir şekilde alınıp defnedilmiş. Hasan gibi işkence edilmiş bedenler, kimsesiz kimlikli insanlardı” dedi.

GALATASARAY BİZE MİRAS

13 Eylül 1980'de Kars'ta evinden alındıktan sonra işkencede öldürülen Cemil Kırbayır’ın Ağabeyi Mikail Kırbayır ise polis şiddetini ve Galatasaray Meydanı’na dönük yasağı anlattı: “Biz ne davamızdan ne Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçeceğiz. Kamunun vicdanında bu olayı örtemezler. Darbe ve darbecilere karşı olanlar 12 Eylül katillerini neden korudu? 12 Eylül zihniyeti yaşamın her yerinde devam ediyor. Haksızlıklarla nereye kadar gidecekler? 700’üncü haftaya kadar kayıplarımızın akıbetiyle kamuoyunu bilgilendiriyorduk. Adliyelerden, Meclis koridorlarından, karakollardan geldik sesimizi sokakta kamuoyuna duyuruyorduk. Galatasaray Meydanı bize miras ve o meydanda mücadele edenleri uğurladığımız musalla yeriydi. Bizim mücadelemiz ölene kadar devam edecek. 3’üncü kuşak Galatasaray’a geliyor. Adalet bizden uzaklaştıkça biz yaklaşıyoruz. Adaletle kucaklaşıncaya kadar ne kayıplarımızın akıbetini sormaktan ne de Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz.”

Mikail Kırbayır’ın faşist darbe döneminde katledilen kardeşi Cemil Kırbayır’ın hikayesi ise şöyle: “Kardeşim 13 Eylül 1980’de gözaltına alınıp 8 Ekim’de resmi görevliler tarafınca işkence ile katledildi. Naaşı da bu görevlilerce kaybedildi. Erdoğan ile görüşmenin yapıldığı dönemde Berfo Ana’dan etkilenip konunun araştırılması istenildi. Tanıkları dinlenildi, 350 sayfalık incelemenin sonuç bölümünde sorguda işkence ile öldürüldüğü ortaya çıktı.”

Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak 

∗∗∗

ANNELERİN DURUMU MECLİS’TE

Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren Cumartesi Anneleri eylemindeki hak ihlallerinin tespiti, zorla kaybetmelerle ilgili hakikat ve araştırma komisyonlarının kurulması ve zorla kaybedilenlerin akıbetinin ortaya çıkarılması için Meclise araştırma önergesi sundu. Eren önergesinde şu ifadelere yer verdi; “Herkesin Zorla Kayıp Edilmeye Karşı Korunmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme’ye taraf olmak için gerekli çalışmalar yapılması, Türk Ceza Kanunu’nda zorla kaybetme suçunun insanlığa karşı suç kapsamında zaman aşımına uğramayacak şekilde düzenlenmesi, 1995 yılından beri Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan ancak 700. haftadan beri yasaklanan Cumartesi Anneleri eylemindeki hak ihlallerinin tespiti, zorla kaybetmelerle ilgili hakikat ve araştırma komisyonlarının kurulması, kayıpların akıbetlerinin ortaya çıkarılması, kayıp yakınları için hakikat ve yas tutma hakkı başta olmak üzere onarıcı adalet mekanizmalarının oluşturulması amacıyla Anayasa’nın 98. TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederim."

Berfo Kırbayır adaleti göremedi.