Ülkenin en kuzey doğusunda iddia ortaya koyan SOL Parti, Artvin’in Kemalpaşa ilçesinde belediye başkanlığı için kolları sıvadı. SOL Parti Adayı Vayiç, “Meclisler kurarak halkla birlikte yöneteceğiz” diyor.

Söz, yetki, karar Kemalpaşalılara
SOL Parti Kemalpaşa Belediye Başkan Adayı Vayiç, BirGün’ün sorularını yanıtladı. (Fotoğraflar: BirGün)

Mehmet Emin KURNAZ

Yerel seçimler için son düzlüğe girilirken SOL Parti, ülkenin en Kuzey Doğusunda, Artvin’in Kemalpaşa ilçesinde belediye seçimleri için bir iddia ortaya koydu. 9 bin civarında nüfusa sahip Kemalpaşa 1987’de köy statüsünden belediye statüsüne, 2017’de ise yayımlanan KHK ile ilçe haline getirildi.

Sol damarın güçlü olduğu bölgede aday çıkaran SOL Parti’nin Belediye Başkan Adayı Harun Vayiç ile ilçenin sorunlarını, bölgede üretime büyük katkıları olan kooperatif sürecini, SOL Parti’nin ortaya koyacağı yönetim anlayışını konuştuk.

Çay bölgenin en önemli geçim kaynaklarından. Burada bir kooperatif örgütlenmesi var. Siz de sürecin içindesiniz, kooperatif sürecini anlatır mısınız?

1959 yılında kurulmuş kooperatif var burada. Hopa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi. Ama zamanla yanlış yönetilmeden dolayı atıl duruma, batak duruma gelmiş. Kooperatifin bünyesinde bir çay fabrikası var şu anda, ortalama günlük 35-45 ton civarında işletilen 5 dönüm arsası olan bir çay fabrikası. İşte bu kooperatif süreci, bölgedeki çayın artı değeri düşünülerek, Çaykur'un içinde bulunduğu durum da göz önüne alınarak bölgenin ekonomisi açısından önemli bir yer tutuyor. Kooperatif olarak bir milyona yakın kişiye temas ediyoruz. 120 bine yakın bir çalışanı var. Türkiye'de tarımın, üretimin olmadan bu işlerin olmayacağı konusunda fikir beyanında bulunduk ve bu sürece bir şekilde o pratik üzerinden müdahale etmeye karar verdik. Atıl durumda olan bir kooperatifi 2017 yılında başlatmış olduğumuz bir yardım kampanyasıyla birlikte tekrar üretim faaliyetlerine başladık. Çok da iyi gidiyoruz.

2017 yılından günümüze geldiğimiz zaman o pratik şu anda kendini ispatladı ve bütün yakın ilçelerde kooperatife yaklaşım çok iyi. Çaykur'un içinde bulunduğu duruma bakarak insanların kooperatif üzerinden çay sektörünün daha iyi gelişeceği konusunda fikirleri öne çıkmaya başladı.  Özel sektör işin içine girdikten sonra devletin belirlemiş olduğu taban fiyatının altında çay alımları insanları daha çok mağdur etti. Biz Çaykur'un belirlemiş olduğu fiyatın üzerinde fiyat koyarak insanlara kooperatifin gerekli olduğunu ve kurtuluşun kooperatif üzerinden olacağı konusunda fikirlerimizi beyan ettik. Özel sektör ise devletin belirlediği fiyatın yarısını veriyor. Biz Türkiye'de kendimize ait bir pazar oluşturduk çok da kaliteli bir üretim yapıyoruz. Sonuçta Türkiye'deki üretimin tamamen kooperatifleşme üzerinden olacağı konusunda fikrimiz devam ediyor.

Kiminle konuşsak çay toplama konusunda da sıkıntıların yaşandığını ifade ediyor. Buna dair çözümünüz var mı?

Çay bölgenin olmazsa olmazı. Ben de çay parasıyla okudum. Nüfusun artması, miras yoluyla toprakların bölünmesi insanları bir şekilde göçe zorladı. Ama bir süredir köye dönüş trendi başladı. Pandemiyle birlikte insanlar kendi bağlarının bahçelerinin tarlalarının olduğunu fark ettiler. Bugünkü en büyük sorun ise aslında çay toplama sorunu, gençler bir şekilde büyükşehirlere gitmiş olduğu için iş gücü olarak çay toplama sıkıntısı var. Bunu biz belli bir döneme kadar Gürcü vatandaşlarla birlikte yaptık. Bu insanlar bir döneme kadar bizim bir sürü ihtiyacımızı karşıladı ama şimdi ekonomik sebeplerden dolayı daha doğrusu paramızın değersizleşmesi yüzünden artık Gürcü vatandaşlar Türkiye'ye işçi olarak gelmemeye başladı. Bizim belediye olarak bu soruna ciddi biçimde el atmamız gerekiyor. Öte yandan işçilerin aldığı ücretin de belirli bir standardı yok. Biri 3 veriyorsa diğeri 5 veriyor. Belediye olarak buna mutlaka bir standart da getirmemiz gerekiyor. Bunun planlamasını belediye yapmalı.

HALK BİZİ BAŞARISIZ BULURSA BIRAKIRIZ

Belediye başkanlığına adaylığınızı koydunuz. SOL Parti olarak başka bir yönetim biçimine talip olduğunuzu vurguluyorsunuz, ne yapacaksınız?

Kooperatif sürecine girerken “üreten biziz yöneten de biz olacağız” diye yola çıkmıştık. Belediyeciliği de aslında aynı konsept üzerine yapmayı düşünüyoruz. Meclisler üzerinde bir belediyecilik anlayışımız var. Gençlerin içinde olduğu gençlik meclisi, kadınların içinde olduğu kadın meclisi, esnafın içinde olduğu esnaf meclisi, engellilerle ilgili engelli meclisi gibi meclisler oluşturacağız. Bunun yanında 15 tane köy muhtarı var, köy muhtarlarını da sürece dahil ederek muhtarlar meclisi üzerinden gideceğiz.

Uzunyalı Mahallesi, Cumhuriyet Mahallesi ve Selimiye Mahallesi var belediyeye bağlı. Bu mahallelerde kurmuş olduğumuz meclislerle bir araya gelip belediyeye seçilen encümenleri de sürece dahil ettiğimizi düşününce zaten hep birlikte yönetmiş olacağız. Bunun yanına ilaveten katılımcı bütçe konseptini ekledik, gelir gider dengesini bütün meclislerle birlikte yaparsak ve herkesin de bu gelir gider dengesinden haberi olduğunda ortaya saydam ve demokratik bir belediyecilik anlayışı çıkacaktır. Ayrıca biz insanlardan 2 sene istiyoruz. Halk bizi başarısız bulursa, taahhütnamemiz var, zaten geri çekileceğimizi söylüyoruz.

Vayiç seçim çalışmalarına ev ziyaretleriyle devam ediyor.

YAŞAM ALANI ERKEKLERE GÖRE DİZAYN EDİLMİŞ

Peki ilçenin öne çıkan diğer sorunları, acil çözüm bekleyen başka meseleleri neler?

Düşünün 2024 yılına geldik, burası ilçe oldu ama hala köy imajından kurtulamadık. Burada erkeklerin kendine göre yaşam alanı dizayn ettiklerini görüyoruz. Ama gençlerin bir arada gelip oturabileceği çaylarını kahvelerini içebilecekleri bir ortam yok. Aynı şekilde kadınların da böyle bir araya gelip birlikte zaman geçirebilecekleri bir alan yok. Çocuklar için de park alanları yok. Böyle güzel bir şehrin sosyal alanları yok.

Biz daha önce bahsetmiştik, belediyenin üzeri 666 metrekarelik boş bir alan var. Bunu değerlendirelim diye işe başladığımız bir proje var. Burada içinde kütüphanenin olduğu, çocuklar için oyun alanlarının bulunduğu, çok amaçlı, içinde toplantıların yapılabileceği, sinema gösterilerinin gerçekleşebileceği bir alan var. Mesela Hopa'da 3 sene önce Hopa kültür Merkezi için bir yardım kampanyası başlatılmıştı. Orada kadınların kurmuş olduğu tiyatro topluluğu var, son iki haftadır oldukça başarılı tiyatro gösterileri düzenliyorlar. Kemalpaşa'nın da böyle çalışmalardan yararlanması, faydalanması gerekiyor. Mevcut yönetim bütçeyi bahane ederek sosyal tesisler inşa etmedi ama biz Kemalpaşa’nın bütçesinin yeteceğini düşünüyoruz. Zaten esnafla da dayanışma içinde olup bu sorunları çözeceğimize inanıyoruz.

Son olarak Kemalpaşa halkına bir çağrınız var mı?

Seçime az zaman kaldı Kemalpaşa bu yönetimi hak etmiyor. Biz farklı bir yönetim farklı bir anlayış ortaya koymak istiyoruz. İnsanların fikirlerini açmasını, insanların bu sürece dahil olmasını istiyoruz. Burada gerçekten meclis kısmı çok önemli, bunun altını tekrar çizmek gerekiyor. Burada 20 yıldır yönetimde olan bir belediye var. Eğer yönetimi kaybetmeleri korkusu varsa bunun muhatabı bizler değiliz. Şimdiye dek buranın sorunlarını çoktan çözmeleri gerekiyordu. Biz Kemalpaşa halkıyla birlikte bu sürece dahil olacağız. Bu seçimi çok ciddi olarak alacağımızı düşünüyorum, bu sürece girerken “kendimiz için hiçbir şey Kemalpaşa için her şey” konseptiyle başladık. Türkiye'nin kuzeyinin en doğusundayız, biz buradan bu değişimi göstermiş olduğumuz zaman örnek bir Kemalpaşa olacak. Son olarak tüm Kemalpaşa halkını, Kemalpaşa’yı birlikte yönetmeye davet ediyorum.