Murat Kurum döneminde madenin kapasite artışı için verilen kararlar ÇED süreçlerinin işlevsizliğini ortaya koydu. Yaklaşık 10 yılda 17 bin 508 projenin büyük çoğunluğu onaylandı. Avukat Atal, “Bakanlık suç işliyor” dedi.

Suç işliyorsunuz!

Gökay BAŞCAN 

Erzincan İliç’te yığın liç olarak adlandırılan tehlikeli kimyasallar barındıran toprağın çökmesi sonucu gözlerin verilen çevresel etki değerlendirme (ÇED) kararlarına çevrildi. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ilk olarak 2008 yılında ÇED olumlu kararı verilen maden projesi için 6 kere ÇED onayı verdi. Başta TMMOB olmak üzere meslek odalarının, bilirkişi raporlarının ve yaşam savunucularının itirazlarına rağmen verilen kararlar, ÇED süreçlerinin formaliteye dönüştüğünü, çevreyi koruyucu vasfını yitirdiğini bir kez daha gözler önüne serdi. 

İlk kez 7 Şubat 1993'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Yönetmeliği, süreç içerisinde yap boza döndü. Yürürlüğe girdiği günden bu yana 16 kez kısmi, 7 kez de tamamen değiştirilen yönetmelik, son olarak 2022 yılında değiştirildi. Son değişiklikle süreçlerinin belli aşamaları ortadan kaldırıldı, projenin etkileri uygulanacağı alanla sınırlı tutuldu. 

Kapasite artışlarına ilişkin verilen ÇED kararları döneminde Çevre Bakanı olan Murat Kurum, ilginç bir açıklama yaptı. Kapasite artışlarına ilişkin talebin Bakanlık tarafından onaylanmasına ilişkin tepkilere yanıt veren Kurum, “Çevre Bakanlığı işletmenin kapasite artışı kararını vermez, veremez, çünkü böyle bir yetkisi yoktur. Sadece ve sadece kapasite artışının çevreye etkisini ölçer, onaylar ya da onaylamaz” dedi. 

KARAR DEĞİL, ONAY MERCİ 

ÇED kararlarına ilişkin veriler, iktidarın onay vereceği bir formalite sürece dönüştünüz gözler önüne serdi. ÇED sistemine göre en sağlıklı verilere ulaşılabilen 10 Ekim 2014 yılında bugüne madencilik farklı sektörlerinde binlerce ÇED başvurusu yapıldı. ÇED sisteminde maden sektörüne ilişkin başvurular, I, II, IV Grup Madenler ve Petrol-Doğalgaz-III. ve IV. Grup Madenler olarak ikiye ayrılıyor. Yaklaşık son 10 yılda madencilik sektöründe 17 bin 508 proje için başvuru yapıldı. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve bağlı il müdürlükler, yaklaşık son 10 yılda, bu projelerin 14 bin 509 tanesini onayladı. Bakanlık 1061’ine ÇED olumlu kararı, 13 bin 448’ine ÇED gerekli değildir kararı verdi. Bakanlık, 555 proje için ‘ÇED gereklidir’ dedi. 10 yılda binlercesini onaylayan Bakanlık, projenin çevreye zarar vereceğini belirttiği proje sayısı sadece 31. Yani sadece 31 projeye ÇED olumsuz kararı verildi. Proje tanıtım dosyası hazırlanan 2 bin 373 projenin akıbeti ise belirsiz. Projelerinden bazıları Bakanlık tarafından mevzauata aykırı olduğu gerekçesiyle iade/iptal edilirken bazıları ise şirketler tarafından sonlandırıldı. 

Binlerce projenin onaylandığı son 10 yılın 5’inde ise AKP’nin İBB adayı Murat Kurum, Çevre Bakanlığı yaptı. Kurum, 10 Temmuz 2018 - 4 Haziran 2023 tarihleri arasında Çevre Bakanı’ydı. 

BÜROKRATİK BİR SÜREÇ 

Uzun yıllardır çevre avukatlığı yapan İsmail Hakkı Atal, ÇED süreçlerini ve kararlarını değerlendirdi. Atal, şirketlerin parayla hazırlattığı kopyala-yapıştır ÇED raporlarının Bakanlık tarafından onaylandığını belirtti. Atal, “Bakanlık, o sahte, süs niteliğindeki raporları, kendisi de suç işleyerek onaylıyor. Dolayısıyla 2005 yılından bu yana ÇED süreçleri tamamen bürokratik bir prosedür olarak uygulandığını gördüm. ÇED yönetmeliği şirketlerin ve bakanlığın yalan söyleme aparatı olarak kullanılıyor. Çevre yönetmeliği kapsamında yapılan ÇED raporlarının çevre kanunu ve doğaya, çevreye vereceği zararları ölçerek yapıldığı yönünde bir kamuoyu algısı yaratılıyor. O kamuoyu algısının üzerine de şirketler ve Çevre Bakanlığı yalanlarını o kamuoyu algısının üzerine kuruyorlar. Onların işledikleri suçları gizlemek ve yalan söyleyebilmeleri için bir aparat bir zemin olarak kullanıyorlar” ifadelerini kullandı. 

KURUM YALAN SÖYLÜYOR 

Murat Kurum’un ifadelerini değerlendiren Atal, “Yalan söylüyor, o yasa maddesini okuyan hiç kimseyi kandıramaz. Dolayısıyla kendi savunması da tutarsız. Diyor ki "ÇED raporunu ben mi hazırlıyorum" Çevre ve Şehircilik Bakanı onaylar veya onaylamaz. Sen o sahte raporları niye onaylıyorsun o zaman? Sahte suç niteliğindeki raporları imzalayarak, sen o suçun müştekisisin” diye konuştu. 

Atal, ÇED süreçlerinin bürokratik bir prosedür olarak uygulanmasının engellendiği istisnai durumların, bölge halkının direnişiyle olduğuna dikkat çekti. İliç’teki madene karşı direnenlerin avukatlığını yapan Atal, süreci şu sözlerle değerlendirdi: “Bugün belki 9 işçiyi kaybettik ama eğer o havuz kapatılmazsa ve madene kilit vurulmazsa; içinde 39 farklı kimyasal bulunduran 66 milyon ton zehirli atıktan Basra Körfezi’ne kadar yaşayan 9 milyon kişi zarar görecek.”