-Bir zamanlar nasıl mutsuzduk

-o zamanlar mutluluk nedir biliyor muyduk ki?

-hasta bu insanlar, çoğu yalan dolan içinde kaybolmuş

-hangimiz değiliz ki suretlere yansıyor acı ve kaybedilen geçmiş,

-hakikaten bugünü kaybettik, yarınlarımızdan da korkuyoruz,

-hileli kaybedilen her şey koyar, bir de iftira olmasaydı,

-iftira bu işin tuzu biberi gibi, sosyal medya şenliklerine yol açıyor,

-adam sosyal medyanın da hilelisini dolanlısını yaptı, geçmişi hayali zaferlerle dolu olan gelecekte olmayan meydanlarından başka ne ile doyar ki?

-cibiliyetsizin banknotlarına olan açlığı bundan demek ki!

-bu ülkede pek çokları, susma karşılığı ile o cibiliyetsiz paradan milyonlar alıyor, bu ülke hep böyle değil miydi?

-değildi, bir zamanlar, elin büyükelçisinin dibinde diz çöken padişah ve erkandan midesi bulanan insanlar vardı, onlar Sis şairinin kapısını arşınladılar bir dönem,

-bugün onlar nereye gittiler?

-insan ruhu alçalmaya meyillidir, sıkıntı ve açgözlülük ruhu oyar, bir de bakmışsın arkanda kabul olunması imkansız eylemler silsilesi, bu açlık, bu tamahkârlık milletin aşını yutar, geriye kendini satanların şahımerdan oldukları sefiller geçidi kalır,

-ne yapabiliriz?

-yapabileceklerimizi sınırlayan, yapabileceklerin, bir şey yapmayalım ortaklığında tükeniyor, bu ülke şimdi sahipsiz, çünkü bu ülkenin yetiştirdiği insanlar başsız, başımızdaki ülkenin esenliği için değil, teslimiyetin silikliği içinde, hayat acımasız, çünkü acıma duygusu olanları kaybettiriyor,

-nedir bu işin aslı?

-bu işin aslı net: iktidar bağırsaklarıyla düşünüyor, beyniyle yalan üretiyor, aklıyla kılıf uyduruyor, yüreğiyle sahte kabadayılık yapıyor, vicdanıyla sahte mazeret üretiyor, roller karışınca, insan da huzur kalmaz, o olmayınca da çalışıp alınteriyle kazanmaz, işin aslı suçluların ve dolandırıcıların ittifakı dürüstlere ve çalışanlara galebe çaldı,

-ne yapmalı ki?

-yapacaklarımızla değil, yapmayacaklarımızla hayat şekilleniyor, yapacaklarımızı yapmaktan bizi alıkoyan cebir ve şiddet, cebir ve şiddet de aklı kötümserleştiriyor, ruhu esirleştiriyor, vatan için yola düşmeyenler, tezgâh başında, geçmişimize küfür ediyorlar, geleceğimize ipotek koyuyorlar, bugünü zehir ettiler, geleceğimizden de bizi mahrum ediyorlar,

-ama iktidarın da geleceği yok,

-bilmez misin, onlar hiçbir zaman uzun erimli düşünemezler, yarınları olmaz onların, tarihin ve vicdanın önünde mahkûm olmaktan hiç korkmazlar, çünkü gelecekteki hayatta artlarından sayıp dökenlere karşı, bugün yediklerini hazmetmekle meşgul olacaklarını sanıyorlar,

-unutma Mephisto ile Faust’un pazarlığını, Faust gelecekte, yani her şeyin sonuna geldiğinde pişman olacağını ve tarihe ruhunu satmış birisi olarak geçeceğini biliyordu

-ah o Mephisto, Faust’u nasıl da yemliyeceğini biliyordu, onlar yemliyorlar, bizimkiler de geçmişten beri bu işe arpalık diyor, nedir Allahını seversen, bu arpalık lafının özü?

-Arpalık biz de genellikle düşmüş, ihtişamlı kazanç şansını kaybetmişlere, devran dönsün, susup otursun diye, çalışanların malına zorla el koyacakları, en çok arpa yetiştirilen zorla tahsis edilmiş topraklardır, arpalığa mahkûm olanlar, bir yandan yiyebildiklerini yerler, öte yandan da iktidarın kudurmuş köpeği olurlardı, hoş arpalık sahipleri zaten inim inim inleyen halkla uğraşmaktan iktidara karşı muhalefet edecek gücü de bulamazlardı,

-niye azledemiyorlar ki onları?

-ah ah, bizim tarihte azül ve mazül de bir meslekti, mazüller aynı zamanda kendi hisselerine düşenleri alan, aynı zamanda geçmişte kazandıklarını elinde tutmasına izin verilenlerdi, onlar işte onlar esas memleketi satanlardır, bilirler aldıklarını, aldıklarının nasıl haram olduğunu, ama susarlar, ellerindeki birikmişi yiyebilmenin saadeti için,

-bir yandan da mazülün en büyük dileği, yeniden göreve dönmek!

-ne yapıyoruz şimdi?

-Kültür Bakanlığı’nın desteklediği, sonra devran değişince sansürlediği, festivalde sıfır çeken ZER’i seyretmeye gidiyoruz. Bilmez misin Dersim’in dağları güzeldir, bildiğin Ovacık gibi halkına hizmet eden niye başka hiçbir belediye yok! Dersim sofranın şerik kurulduğu bir yer.

-niye orası özel?

-basit: oraya geçmişte de bugün de iktidarın bozucu eli az girebilmiş Fetösüz kent olarak bilinir, bildiğin Fetö, iktidarın yıkıcı eli gibiydi, şimdi diğerleri en büyük yıkıcı benim ihalesi için yarışıyorlar.