Petrol sonrası çağda Muhammed bin Selman, kurduğu himaye düzeninin kontrolünü yitirebilir. Fakat Suudi ekonomisinin çökmesinin sonuçları bölgede de ağır hissedilecektir

Suudilerde son durum: Paralar nereye gitti?

MOHAMMAD AYESH
Çeviren: Fatih Kıyman

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (MBS) artık ‘gençlik’ ya da ‘tecrübesizlik’ mazeretlerine sığınamaz. Epey zaman geçti. Olan oldu. Kötü yönetim, stratejik hatalar, imzasını taşıyan savaşlar… Krallık yıllarında da adı bunlarla anılacak.

Geçen ay Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı hararetli telefon görüşmesi, Suudi Arabistan ve Rusya arasındaki ‘fiyat savaşında’ kader anı oldu.

O telefon görüşmesinin ne kadar büyük bir hata olduğunu şimdilerde kendi de görüyordur. Petrol fiyatları yere çakıldı, petrol depolama kapasiteleri bir anda yetersiz kaldı ve petrol üreten şirketler kuyuları kapatma ihtimalini düşünür oldu. Suudi Arabistan için petrol demek milli gelirin yarısı ve ihracatın yüzde 70’i demek. Bu gelirler bir anda uçup gitti.

Putin ile masaya oturan herkesin bildiği gibi, Putin ile dilediğiniz gibi pazarlık edebilirsiniz. Hatta iki bölgesel savaşta birden ‘farklı cephede’ yer alabilir ve buna rağmen ilişkilerinizi yapıcı tutabilirsiniz. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aynen bunu yapıyor (Suriye ve Libya’da).

Fakat Putin’i asla köşeye sıkıştırmamalısınız. Suudi Veliaht Prens, telefonda ültimatom vererek, sesini yükselterek tam olarak bunu yaptı. Putin de karşılığını verdi. Rusya’nın borç görünümü, Suudi Arabistan’ınkinden daha iyi durumda ve bu karşılıklı blöf oyununu oynamaya görece daha müsait.

MBS elindeki kartların ne kadar kötü olduğunu şimdi fark ediyor. Tabii söz konusu telefon görüşmesinden önce, en az kendi kadar ukala ve düşüncesiz birine danıştığını da söylemek gerek. ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı ve Orta Doğu danışmanı Jared Kushner, o meşhur telefon görüşmesinden önce MBS’nin planlarını dinlemiş ve karşı görüş bildirmemişti.

Petrol fiyatlarının tepetaklak olmasını Trump ilk etapta olumlu karşıladı. Kushner’ın rolü bunun sebebini açıklıyor… Tabii Trump petrol fiyatlarındaki düşüşün, tüketicinin petrole ödediği bir milyar dolarlık faturanın ülke içinde farklı şekillerde değerlendirilebileceğini düşünmüştü. Sonrasında ise ülkesinin petrol endüstrisindeki yıkıcı etkilerine tanık oldu.

PETROLSÜZ SUUDİ ARABİSTAN

Brent Petrolün fiyatı yerle bir oldu ve Muhammed bin Selman, dünya Suudi petrolünü istemediğinde neler olduğunu ilk elden tecrübe edecek. Geçmişte bu gibi senaryolar ortaya atıldığında verdiği tek tepki küçümseyici bakışlar atmak oluyordu. Şimdilerde Suudi Arabistan’ın ‘borçlu ulus’ haline gelme ihtimali hiç olmadığı kadar yüksek.

Ülkenin finansal çöküşüne dair emareler yoktan var olmadı. Baba Selman 23 Ocak 2015’te iktidara geldiğinde ülkenin döviz stoku 632 milyar dolar seviyesindeydi. 2019 Aralık geldiğinde ise bu rakam 499 milyara gerilemişti. Yani dört yılda 233 milyarlık erime yaşandı.

Ülkede kişi başına düşen milli gelir de düştü. Dünya Bankası verilerine göre 2012 yılında 25,243 seviyesinde olan bu rakam, 2018 yılına gelindiğinde 23.338 olarak hesaplandı. IMF öngörülerine göre ülkedeki borç stoku bu sene milli gelirin yüzde 19’u seviyesine yükselecek, sonraki sene ise yüzde 27 olacak.

Yemen’deki savaş, Mısır’daki darbe, Arap dünyasındaki çeşitli müdahaleler, Amerika ile orantısız silah satış anlaşmaları, Neom şehri gibi kibir projeleri, devletin parasıyla alınan yatlar, saraylar, tablolar… Suudi rezervlerinin erimesinde hepsinin rolü var.

Suudi ekonomisindeki zayıflıklar, Koronavirüs salgını etkilerini göstermeden önce de göz önündeydi. Yıllık büyüme 0,3 seviyesindeydi ve inşaat sektörü 2017 yılından beri yüzde 25 küçülmüştü. Karantina önlemleri sebebiyle Umre ziyaretleri de iptal oldu. Ülkeye her sene gelen 10 milyon Müslüman’dan elde edilen gelir 8 milyar, bütçede devasa bir boşluğa dönüştü.

Tabii tek sebep Suudi veliaht prensin yaptığı harcamalar değil. Başarısız yatırımların da önemli rolü var.

KÖTÜ YATIRIMLAR

Kötü yatırımları, ülkenin varlık fonu hacmindeki daralmaya baktığımızda görmek mümkün. ‘Büyük birader’ Suudi Arabistan bu anlamda küçük komşularının bile gerisine düştü. Ülkenin varlık fonu olan Kamu Yatırım Fonu (KYF) dünyada 11. sırada. Abu Dabi, Kuveyt ve Katar fonlarının gerisinde.

Salgın öncesinde yapılan IMF projeksiyonlarına göre KYF hacminin üç katına çıkarılarak bir trilyon dolar seviyesine yükseltilmesi bile Suudi gelirlerinin ‘çeşitlendirilmesine’ yetmiyordu: “Suudi Arabistan KYF hacmini bu seviyeye yükseltse dahi, petrol sonrası dönem için yeterli gelir elde etmesi mümkün değil. Günlük 10 milyon varillik üretim hacmi, varil başı 65 dolar seviyesi baz alınarak hesaplandığında, ülkenin ekonomi gelirleri her Suudi’ye senelik 11 bin dolar gelir getiriyor.”

Çöküşün diğer bir boyutunu de yatırımların akıbetine baktığımızda görüyoruz. Japonya Softbank CEO’su Masayoşi Son, MBS ile 45 dakikalık bir toplantıdan sonra 100 milyar dolar hacmindeki Vizyon Fonu’na 45 milyar dolar almayı başardığını anlatıyor, “dakikası bir milyar dolar ediyor” diyordu. Softbank’ın açıkladığına göre Vizyon Fonu bu sene 16,5 milyar dolar zarar edecek.

KYF fonu 2007 yılında hisse başına 49 dolardan Uber hisseleri aldı, sonrasında hisseler büyük düşüş kaydetti. Ülke Tesla’daki 2 milyar dolarlık hissesini 2019 yılında sattı, Tesla hisseleri hemen sonrasında uçuşa geçti, bu sene yüzde 80 oranında değerlendi.

Petrol piyasasındaki çöküşün hemen öncesinde KYF dört Avrupalı petrol şirketinden, toplam 1 milyar dolarlık hisse almıştı. Bu da KYF’nin ‘ekonomik çeşitlenme’ stratejisine dair şüpheleri gündeme getirdi. Orta Doğulu bir bankacı Financial Times’a verdiği demeçte “Ülke KYF kaynaklarının her bir kuruşuna ihtiyaç duyacakken, neden böyle yöntemler izleniyor anlamıyorum” demişti.

FİNANSAL DESTEK YOK

Körfez komşularından farklı olarak, Suudi Arabistan salgının ekonomik etkilerini hafifletecek teşvikleri finanse etmekten aciz. Karantina esnasında ekonomiyi destekleyecek paket, milli gelirin yüzde 1’i seviyesinde kaldı. Katar’da bu oran 5,5, Bahreyn’de, 3,8, Emirliklerde ise 1,8.

Paranın bittiğini gösteren çokça veri var. Kral koronavirüs karantinası boyunca maaşların yüzde 60’ının devlet tarafından karşılanacağını duyurdu. Fakat Suudi Arabistan’ın en büyük Telekom şirketi olan STC çalışanları maaşlarının yalnızca yüzde 10’unu aldığı söyleniyor.

Suudi Sağlık Bakanlığı, otellerden hastane hizmeti vermelerini talep etti. Otel sahiplerine yaşayacakları kayıplar için teşvik vermek bir yana, işletme ve dezenfektasyon maliyetlerini üstlenmeleri bekleniyor. Suudi Arabistan’ın özel sağlık sektöründe görev yapan Mısırlı doktorların ücretlerinde kesintiler yapılıyor. Yıllık izine çıkanlar maaşlarını alamıyor.

Bloomberg’de yayınlanan haberlere göre Suudi Arabistan’ın ‘net borçlu’ haline gelme ihtimali son derece gerçek. Yalnızca an meselesi.

IMF hesaplamalarına göre varil petrol fiyatları 50-55 dolar seviyesinde seyrederse 2024 yılına gelindiğinde Suudilerin döviz rezervleri ancak beş aylık ithalatı finanse edebilecek. Varil petrol fiyatları sıfırı görürse ödemeler dengesinin yitirilmesi ve dolara dayalı istikrar rejiminin terk edilmesi söz konusu olabilir.

BÖLGESEL SONUÇLAR

MBS’nin ülkeyi modernize etme planının iki ayağı da çöküyor. Aramco’nun yüzde beşlik kısmını satarak ülkeye doğrudan yabancı yatırım çekme planı çöpe gitti ve ülkenin başlıca ‘çeşitlendirme’ aracı olan KYF’de de şu an kaos ortamı var.

Bölgede birçok aktör MBS’nin çöküşünü sevinçle karşılıyor. MBS çevresinde fazlasıyla zarar verdi. Petrol sonrası çağda, kurduğu himaye düzeninde gücünü yitirebilir, gözünü kırpmadan milyarlar harcayabildiği günler geride kalabilir.

Fakat Suudi ekonomisinin çökmesinin etkileri tüm bölgede hissedilecektir. Suudi harcamaları Mısır, Sudan, Ürdün, Lübnan, Suriye ve Tunus gibi ülkelerde yıllardır lokomotif etkisi yapıyordu. Bu ülkelerin tümü Suudi topraklarına milyonlarca işçi ve uzman yolluyor, bu kişilerin evlerine getirdikleri kaynaklar ekonomiyi canlı tutuyordu.

Suudi Arabistan ekonomisinin çökmesi kimsenin yararına olmayacak.

Kaynak: Middle East Eye