Salgın nedeniyle bir süredir perdeleri kapalı olan tiyatro dünyası ile konuştuk. Devletten bekledikleri desteği göremeyen tiyatrocular normalleşme ile eski günlerine dönemeyeceklerinden endişeli

Tiyatrolar kendi haline terk edildi: Perdeler ikinci dalgaya dayanamaz

IŞIL ÇALIŞKAN

“Tiyatrosu olan bir ülkede kötülükler, çirkinlikler, yanlışlıklar sürüp gitmez” demiş İngiliz yazar William Hazlitt. Şimdi perdeler ışıksız, halk sanatsız.
Koronavirüs nedeniyle perdelerini kapatan tiyatro dünyası zor günlerden geçiyor.

Hükümetin normalleşme adımları ile 1 Temmuz’da perdelerin açılacağı açıklandı. Ancak tiyatro dünyası bunun bir çözüm olmadığı görüşünde.

Gişe kaygısı yaşayan oyuncular ve emekçiler önünü göremiyor. Yalnız bırakılmaktan yakınan tiyatrocular “ayakta kalmamız için devlet desteği olmazsa olmaz” diyor.


Tiyatro dünyası normalleşme sürecini ve sonrasını anlattı. Söz onlarda…

BİRÇOK ÜLKEDEKİ DESTEKLER BİZDE SAĞLANMADI

Oyuncular Sendikası Genel Sekreteri Sercan Gidişoğlu: Tiyatroda normalleşme diyeceğimiz süreç çok zorlu olacak. Tüm dünyada böyle ancak ülkemizde daha zor. Çünkü kamu otoritesi tarafından ne tiyatrolara, ne tiyatroculara ne de tiyatro emekçilerine gerekli destek maalesef sağlanmadı. Gerek Tiyatro Kooperatifi gerek Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi olarak çeşitli talepler dile getirildi. tiyatrolar-kendi-haline-terk-edildi-perdeler-ikinci-dalgaya-dayanamaz-742112-1.Biz sendika olarak da hem bu talepleri destekledik hem de bireysel olarak devlet otoritesine birçok başvuruda bulunduk. Ancak maalesef bunlar gerçekleşmedi. Birçok dünya ülkesindeki destekler bizde sağlanmadı.

Tiyatro salonları en erken kapatılan ve en geç açılan müesseseler oldu resmi olarak. 1 Temmuz dendi ama hâlâ nasıl bir düzen yapılacağına dair devlet tarafından henüz bir açıklama yapılmadı. Dolayısıyla oturma düzenleri nasıl olacak belli değil. Tiyatro işletmelerinin zaten üzerinde yüksek vergi yükleri var ve tek gelirleri de gişe. Türkiye’deki salonlarının birçoğu da küçük. Zaten 50, 60, 100 kişilik salon. Ve ancak full kapasiteye yakın oynadığında ancak belli bir oranda yaşam mücadelesi verebilecek durumdayken 100 kişilik yere 30 kişi alacağını söylerseniz durum vahim. Tiyatro çalışanlarının ciddi sorunları var. Yanlış çalıştırılma usulü, maalesef az da olsa kayıt dışılık... Ama sonuçta tiyatrocuların sigortalandırılma biçimi yanlış. Ve 2–3 ay hiçbiri işsizlik maaşından faydalanamadılar. Bunları biz kurulduğumuzdan beri dile getiriyoruz ama bunu pandemi çıktıktan sonra ancak görüp fark etmeye ve tartışmaya başladılar. Bunlar çok ciddi sosyal sorunlar. Tiyatrolar yine devlet tarafından kendi haline terk edilmiş durumda ne yazık ki.

***

FİZİKSEL MESAFEYİ KORUYUP SOSYALLEŞME UMUDUNDAYIZ

Bağımsız Tiyatro Birliği Başkanı Kımız Bozkır: Biz ‘normalleşme’ diye adlandırılan döneme sezona kadar güç toplama günleri diyoruz. Sezonun 3’te 2’sini kapalı geçirdik. Bazen iki oyun iptalini bile maddi olarak taşıyamayan tiyatrolar üç aydır evde. tiyatrolar-kendi-haline-terk-edildi-perdeler-ikinci-dalgaya-dayanamaz-742113-1.Bu yıkımın bedeli önümüzde sezon sonuna kadar yansır ve umarım işin içinden çıkılır. Bakanlık talepleri aldı, düzenlemeler yapıyor ve açıklıyor ama maddi destek yok.

Ertelemeler ve kredi kolaylığı borçlanmadır ve risklidir. Bağımsız Tiyatro Birliği olarak sezon başında vergileri kaldırın ya da azaltın, destek de kaldırılsın diye bir açıklamamız vardı. Zaten pandemi sürecinde de her tiyatronun kapalı dönemde oynayacağı oyun sayısının yarısı tam doluluk üzerinden dağıtılsın, diyerek bir açıklama yaptık. Bunun dışındaki istek ve çözüm önerilerine beklentimiz olmadığı için katılmadık.

Tüm bu yüklerimizle normalleşmeye bir an önce dönerek seyircimizin de bizlere dönüş yapmasını bekliyor olacağız. Fiziksel mesafeyi koruyup, sosyal mesafeyi kapatmak umudundayız. Bizler de sokak oyunlarımız ve açık hava gösterimlerimizle onlara gitmeye başladık zaten. Çünkü sanata ve sanatçıya bakış açısı ne durumda üzerine yaptığımız matematik bize bir an önce seyirciye yüzünüzü dönün diyor. Kazanç ve kayıp hesapları baki ama tiyatro toplumsaldır ve sorumluluğu vardır. Bizleri bekler...

***

ANORMAL DÖNEM EKİME KADAR DEVAM EDER

Moda Sahne’nin kurucusu Kemal Aydoğan: Salonu olan özel tiyatroların hemen normalleşmesi söz konusu değil gibi. Yani Temmuz itibariyle olacak gibi görünmüyor. Bunu iki sebeple söylüyorum.

tiyatrolar-kendi-haline-terk-edildi-perdeler-ikinci-dalgaya-dayanamaz-742114-1. Birincisi salonların var olan kapasitelerinin yarı ya da daha da az biçimde kullanılması halinde gelir/gider aritmetiği katiyen birbirini karşılamayacaktır. Zarar edeceği baştan belli bir mekânı açmanın tiyatrolar açısından bir faydası olmayacaktır. İkincisi seyirciler temmuz ya da ağustos ayında hem salgının doğurduğu endişe hem de mevsim nedeniyle kapalı salonlara gelmeyeceklerdir. Özel tiyatrolar için martta başlayan anormal dönem iyi koşullarda ekime kadar devam edecektir.

Büyük bir borç yükü ile sezona başlayacağız demektir bu. Devletin muaf tutmadığı vergiyi, SGK primlerini, destek olmadığı kiraları 6 ay hiç gelir elde etmeden ödemek gibi bir sorumluluk yüklenecek. Ödeyemeyeceğimiz açık. Yaz aylarında ayakta kalmak için alınacak kredilerin taksidi de binecek üstüne. Dolayısı ile önümüzdeki sezon bu sezonun borçları ile ipotek altına alınmış olacak. Burnuma iyi kokular gelmiyor. Hele ki bir de ikinci dalga gelirse havlu atarız.

***

YENİ BİR PROVA VE OYUN İÇİN HAZIR HİSSETMİYORUM

Oyuncu Tilbe Saran: 1 Temmuz’da tiyatrolara “açılabilirsiniz” gibi bir haber geldi. Ama ben bunu gerçekçi bulmuyorum. Çünkü elimizde henüz yeteri kadar bilimsel veri yok. Ve şimdiye kadar hep kapalı alanlarda bulaşmanın çok yüksek oranda gerçekleştiği söylendi.

tiyatrolar-kendi-haline-terk-edildi-perdeler-ikinci-dalgaya-dayanamaz-742115-1.Evet, zaman içinde mutasyona uğrayan virüsle bulaşıcılığının ve etkisinin hafiflemesi konusunda da birtakım bilgiler paylaşan bilim insanları var. Ama yine de kapalı bir mekânda oyun seyretmek, hem de eski usul olarak iskemlelerin yarısı olmayacak gibi önlemler açıklanmışsa da ben bunu ekonomik olarak da sağlık açısından da, tiyatronun ruhu açısından da çok olası görmüyorum. Dolayısıyla ben eylül, ekimden önce kapalı alana girecek gibi hissetmiyorum kendimi. Yeni bir prova, yeni bir oyun için hazır hissetmiyorum kendimi.

Bu süreçte farklı iletişim yollarıyla karşılaştı tiyatrocular. WhatsApp tiyatrosu yaptılar, camdan cama dijital ortamda çalışmalar yapıldı. Bu yeni iletişim kurma becerilerinin bir kısmının sahneye aktarılacağını düşünüyorum. Bu süreci anlatan üretimler olacaktır. Her alanda geçerli. Bu tarz tramvatik şeyler çok sıcağı sıcağına olmaz. Biraz zaman geçirmeye ve estetik mesafeye ihtiyaç duyar üretim yapanlar. O zamandan sonra bunların nasıl hikâye edileceğini ve nasıl anlatılacağını ben de çok merak ediyorum.