Karoft ve Pelin Batu, "Zamanda yolculuk ve şarkılar" etkinliği ile toplumsal hafızaya şarkılarla ışık tutacak. Karoft, “Şarkılar 60’lı yıllardan başlayarak kronolojik bir hikâye temelinde seçildi.” diyor.

Toplumsal hafıza ezgilerde saklı
Pelin Batu ve Karoft (Fotoğraf: BirGün)

Işıl ÇALIŞKAN

Bir şarkıyla özlemini duyduğumuz ‘an’a döneriz ya bazen. Birçoğumuzun anılarına eşlik eden şarkılar gerek kişisel gerek toplumsal hafızada önemli bir rol oynar. Müzisyen Karoft ve tarihçi Pelin Batu, şarkılar eşliğinde zamanda bir yolculuğa çıkarmaya hazırlanıyor. Nasıl mı? Konser ve müzikal anlatım şeklinde gerçekleştirilecek olan gösteri, 60’lı yıllardan başlayarak 70’ler, 80’ler ve 90’lı yılların en ikonik şarkıları ve en önemli olaylarıyla seyircisine zaman tüneli deneyimi yaşatacak. "Zamanda yolculuk ve şarkılar” adı altında yapılacak etkinliğin ilki 1 Mart Cuma saat  20.30’da Ütopya Sahne’de gerçekleştirilecek. Karoft ve Pelin Batu ile Zamanda yolculuk ve şarkılar’ı konuştuk.

Şarkılar aracılığıyla zamanda yolculuk fikri nasıl ortaya çıktı?

Karoft: Esasen bu fikrin geçmişe duyduğumuz özlem ve günümüzde eksikliğini hissettiğimiz her ne varsa o duyguların birikimiyle ortaya çıktığını söyleyebilirim. İlk olarak zamanda yolculuk teması üzerine düşünmeye başladım, ki bu hepimizin ilgisini çeken ve merak ettiği bir konu. Sonrasında bunu müzikle nasıl birleştirebiliriz yanı sıra o ruhu sahneye nasıl aktarabiliriz diye hayal etmeye başladım. Bu noktada dikkatimi en çok çeken dönem yani 60’lar ve özellikle 68 kuşağı ve dönemin müzikleri üzerine çalışmaya başladım. Bir yanıyla da dönemin toplumsal ve siyasal olaylarının müziğe ve müzik kültürüne etkilerini araştırdım ve temel olarak gösterimizi bunun üzerine kurguladık. Böylelikle gösterimiz 60’lardan başlayarak 70’ ler, 80’ler ve 90’lı yılları, dönemin önemli olayları ve şarkılarıyla birleştiren bir konser ve müzikal anlatım konsepti üzerine oturmuş oldu. Tabii meselenin içinde tarihte olunca benim açımdan sevgili Pelin Batu dışında bir kişi düşünülemezdi. Bu aşamada kendisiyle bir araya geldik ve projenin taslağı üzerine çalışmaya başladık. İlk bir araya gelişimiz itibarıyla ikimizi de çok heyecanlandıran bir hazırlık süreci yaşandığını söyleyebilirim. Sonrasında birbirinden değerli müzisyen dostlarımızla orkestramızı oluşturduk ve provalara başladık. İçimize çok sinen, izleyicimizin hem iyi müzik dinleyip hem bilgilenip hem de kendini adeta zaman tünelinde hissedeceği bir deneyim için hazır olduğumuzu söyleyebilirim. İnanıyorum ki bu enerji seyircilerimize de geçecektir.

Şarkıların toplumların hafızasındaki rolüne ilişkin neler söylersiniz?

Pelin Batu: Şarkılar, dönemin ruhunu, hızını, takıntılarını, güzelliklerini, hüzünlerini, öfkesini aynalayan, tarihin notalara dökülmüş halidir. 60’lardan bir parça dinlediğimizde, şiirselliğini duymakla birlikte, değişen dünyayı ve devrimleri de müzik vasıtasıyla algılarız. Keza 70’lere geldiğimizde senfonik rock janrında veya diskonun heyecanına kapılıp mest olur, başka bir çağa girdiğimizi anlarız. 80’lerde synthesizer ve elektronik müzikle popun patladığı yıllarda, siyasi ve apolitik birbirinden bıçak gibi ayrılacaktır. 90’larda da bir taraftan R&B, hip-hop ve rap yükselirken bir taraftan grunge, alternatif rock vb. akımlar en güzel meyvelerini verirken günümüzdeki modaların alt yapısını oluştururlar. Tabii ki zamansız şarkılar, dönemine anakronistik olan müzikler hep vardır, ama yakın tarihteki müziğe on senelik aralıklarla baktığımızda, toplumun temel sorunlarını ve meraklarını nasıl yansıttıklarını görebilir, müziğin toplumun bir hafızası olduğunu dinler, içselleştiririz. Daha da önemlisi, kişisel tarihlerimizi müzikler üzerinden kodlarız. “Bizim parçamız”, “kalbim kırıldığında dinlediğim parçalar” koşarken enerji veren şarkılar gibi… Tüm bunlar bize bir post it gibi yapışan ve bizimle kalan, bizi biz yapan üretimlerdir.

Sizin çıkaracağınız yolculukta hangi duraklar olacak?

Pelin Batu: Bizim çıkacağımız zaman yolculuğunda, 1960’larda, 68 kuşağına, ötekilerin, kadınların, siyahların ses bulmasına, Vietnam Savaşı ve ona gelen tepkilere değinirken bu dönemde ön plana çıkan parçaları seçeceğiz. 70’lere geldiğimizde dünya ve ülkemizde soğuk savaşın etkilerini, Thatcherizm ile birlikte liberal ekonominin kıskacındaki punk’ın tepkisini, bizde filizlenen ozan ve Anadolu rock’ın meyvelerini konuşacağız. Sonrasında 80’lerde Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla başka duvarların da yıkılması ve Amerika’nın tek güç olma yolunda giderken bizdeki yıkıcı darbenin izlerini, müzik vasıtasıyla işleyeceğiz. 90’larda daha çok popu ön plana çıkarırken aslında siyasi kötülüklerin baki olmasına rağmen mesela Bosna soykırımının Avrupa’nın merkezinde olurken pek çok insanın körleştiğini de görmüş olacağız. Buna mukabil Güney Afrika’da Mandela’nın yıllardan sonra hapisten çıkıp başkan olmasıyla apartheid’in sonlanmasına da tanıklık ettiğimiz bu zaman diliminde bizde de farkı “zencilerin” şarkılarının her kesime hitap ettiğini de görmüş olacağız.

Şarkılar nasıl bir seçkiyle bu etkinlikte yer bulacak?

Karoft: Şarkılar 60’lı yıllardan başlayarak kronolojik bir hikâye temelinde seçildi. Özellikle dönemlerinin ruhunu en iyi yansıtan şarkıları seçmeye özen gösterdik. Bazen bir şarkı duyarız ve o melodi tek başına bizi adeta bir tarih yolculuğuna çıkarır. Dönemin kokusu, renkleri ve tüm güzellikleri o ezgide vücut bulur. İşte tam olarak bunu hissedebildiğimiz şarkılarla yola çıktık. Beatles’tan Cem Karaca’ya Queen’den Barış Manço’ya anılarımızın en derinindeki güzellikleri ortaya çıkaracak bir repertuvar hazırladığımızı söyleyebilirim.

1 Mart Cuma günü katılımcıları nasıl sürprizler bekliyor?

Karoft: 1 Mart Cuma Ütopya Sahne, yolculuğumuzun ilk durağı olacak. İnanılmaz heyecanlıyız ve bu heyecanı seyircilerimizle paylaşmak için sabırsızlanıyoruz. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki öncelikle hep birlikte çok eğleneceğiz, yer yer tarihin anılarıyla duygulanıp özlemini duyduğumuz güzel günleri hissedecek ve birbirimize daha çok sarılmanın kıymetini anlayacağız. Ve bu zaman yolculuğunun nihayetinde gelecek güzel günlere dair umutlarımızı hep birlikte yeşertmiş olacağız. Bu yolculuğun hepimize iyi geleceğine inanıyoruz. Bizlerle olacak tüm zaman yolcularını buradan selamlıyoruz.